Süyûtî’nin ed-Dürrü’l-Mensûr Adlı Tefsirinin Rivayet Kaynakları: Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî Örneği
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Süyûtî’nin (ö. 911/1505) seçkin eserlerinden biri olan ed-Dürrü’l-mensûr, rivayet türü tefsirlerin en kapsamlılarındandır. Süyûtî bu eserinde ayetleri tefsir ederken kendi kanaatlerini sunmaktan kaçınmış, bunun yerine tamamen elinde bulunan rivayetleri kullanmayı tercih etmiştir. Benimsediği yöntem sayesinde ken-di dönemine kadarki tefsir müktesebâtının hatırı sayılır bir kısmını toplayacak şekilde oluşturduğu ed-Dürrü’l-mensûr, bu haliyle adeta bir tefsir koleksiyonunu andırmaktadır. Yalnızca rivayetlerden müteşekkil yapısı onu mutlak bir rivayet tefsiri kılmaktadır. Bu eserin dikkat çekici özelliklerinden bir diğeri ise bazı kaynaklarının günümüze ulaşamamış olmasıdır. Muhammed b. Yûsuf el-Firyâbî’nin (ö. 212/827) tefsiri de bu kayıp kaynaklardan bir tanesidir. Firyâbî daha çok hadisçiliği ve tefsirciliği ile meşhur olan, hadis otoriteleri tarafından genellikle “sika” kabul edilen muteber bir âlimdir. Onun rivayet ettiği hadisler Kütüb-i Sitte’nin tümünde yer almıştır. Kendisiyle aynı nisbeyi taşıyan ve ülkemizde de tanınan Ebû Bekr Ca‘fer b. Muhammed b. el-Hasen el-Firyâbî’den (ö. 301/913) yaklaşık bir asır önce yaşamıştır. Kaynaklardaki nisbesine göre Türk olduğu bilinmektedir. Firyâbî bunların yanı sıra erken dönemin tanınmış simaların-dan olan Süfyân es-Sevrî’nin (ö. 161/778) gözde öğrencisidir ve ünlü hadis alimi Buhârî’nin (ö. 256/870) en büyük hocalarından biridir. Tüm bu yönler dikkate alındığında Firyâbî’nin tefsirinin elimizde olmaması üzücü bir kayıptır. Onun ed-Dürrü’l-mensûr aracılığıyla muttali olabildiğimiz rivayetlerine bakıldığında pek çok konuya geniş bir yelpazede değindiği anlaşılmaktadır. Bu rivayetler sonraki dönemlerde yazılan tefsirlere kaynaklık etmiş ve günümüzdeki tefsir anlayışlarının teşekkülünde önemli bir rol oynamıştır.
al-Durr al-Manthur fi Tafsir bil-Ma'thur, one of the distinguished works of Suyûtî (d. 911/1505), is one of the most comprehensive narration-type commentaries. In this work, al-Suyūtī avoided presenting his own opinions in his exegesis of the verses, preferring instead to use the narrations available to him. Thanks to the method he adopted, ad-Durr al-manthūr, which gathers a considerable part of the tafsīr scholarship up to his own time, resembles a collection of tafsīr in this form. Its structure consisting solely of narrations makes it an absolute narrative exegesis. Another remarkable feature of this work is that some of its sources have not survived. The tafsīr of Muhammad b. Yūsuf al-Firyābī (d. 212/827) is one of these lost sources. al-Firyābī was a well-respected scholar who was mostly known for his hadīth and tafsīr, and was generally regarded as “sika” (reliable) by hadīth authorities. The hadiths narrated by him are included in all of the Qutub al-Sitta. He lived about a century before Abu Bakr Ja‘far b. Mu-hammad b. al-Hasan al-Firyābī (d. 301/913), who bears the same attribution as him and is also known in our country. He is known to be a Turk according to his nisab in the sources. Firyābī was also a favo-rite student of Sufyān al-Sawrī (d. 161/778), a prominent figure of the early period, and one of the grea-test teachers of the famous hadīth scholar al-Bukhārī (d. 256/870). Considering all these aspects, it is a sad loss that we do not have Firyābī’s tafsīr. From his narrations, which we have access to through ad-Durr al-manthūr, it is clear that he touched upon a wide range of topics. These narrations served as a source for the tafsirs written in later periods and played an important role in the formation of today’s understanding of tafsir.











