Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yumurtacı piliç eritrositlerinde kanatlı kırmızı akarı (Dermanyssus gallinae) kaynaklı stresin nükleus anomalilerine etkisi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Sabır, Ezgi; Savaş, TürkerDermanyssus gallinae kanatlılar için çevresel stres faktörlerinden biridir. Kanatlılarda kan emerek stres yaratır. Bazı viral ve bakteriyel hastalık etmenlerine vektör olan bir ektoparazittir. Kanatlı sektöründe büyük sağlık sorunları ile verim kayıplarına neden olur. Bu çalışmada Dermanyssus gallinae'nin meydana getirdiği stresin yumurtacı piliçlerin genetik materyalinde neden olabileceği hasar ve boyutu incelenmiştir. Ayrıca ilaç uygulamasına bağlı nükleus anomalilerinde gerçekleşebilecek değişim ile parazit enfestasyonunun bazı performans özelliklerine etkisi değerlendirilmiştir. 15 günlük yaşta dişi ve erkek (Süper Nick) civcivler dört gruba ayrılmıştır. Gruplardan ikisine parazit uygulaması yapılmıştır. Diğer iki grup kontrol amaçlı parazitten ari bir bakım ünitesinde yetiştirilmiştir. Enfeste gruplara ve kontrol grubundan birine 66 günlük yaşta kimyasal uygulaması etkisini gözlemleyebilmek için akarisit ilaç uygulanmıştır. Bulgulara göre parazit uygulamasına maruz kalan gruplar canlı ağırlık ve günlük canlı ağırlık değişiminde kontrol grubuna kıyasla daha düşük değerler kazanmıştır (P<0,05). Yem tüketimi ve yemden yararlanma oranına göre ilginç bir şekilde gruplar arasında önemli bir farklılık gözlenmemiştir (P<0,05). Hematolojik değerlere bakıldığında eritrosit, lökosit, hematokrit ve hemoglobin miktarı parazit ve ilaç uygulamasına bağlı belirli yaşlarda azalmıştır. Farklı yaş ve zaman aralıklarında parazit ve ilaç uygulamasına bağlı deneme boyunca mikronükleus, mikronükleus dışında nükleus anomalisi ve toplam nükleus anomali sayısı istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (P<0,05). Dermanyssus gallinae parazitinin genetik materyalde neden olduğu hasar net bir şekilde görülebilmektedir.Öğe Çanakkale sakız ve tahirova koyunlarında ayıklama oranı ve nedenleri üzerine bir araştırma(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Bosdan, Korhan; Savaş, TürkerKoyunculuk faaliyetlerinde en büyük gelir kuzudan elde edilmektedir. Sürü ömrünün uzaması ile anaçlardan daha fazla verim elde edilebilir. Bu çalışmada Çanakkale bölgesinde yetiştiriciliği yapılan Sakız ve Tahirova koyunlarında ilkine kuzulama yaşı, ayıklama oranından yararlanarak sürü ömrünün tahmin edilmesi ve bir anket çalışması ile sürüden çıkarma nedenlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda Çanakkale ilinde yürütülmekte olan "Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Projesi" alt projelerinden Sakız ve Tahirova ırkında kayda alınan veriler kullanılarak hayvanların 5 yıllık sürüde kalma oranları tespit edilmiştir. Sakız sürülerinde yıllık %0 ile %56 arasında değişen ayıklama oranının beş yıllık ortalaması %17,6 olarak gerçekleşmiştir. Ayıklama oranından yararlanarak Sakız koyunlarında sürü ömrü 5,68 yıl, sürüde gerçekleştirdiği doğum sayısı 4,95 olarak hesaplanmıştır. İlkine kuzulama yaşı Sakız toklularında ortalama 619,6 gün olarak hesaplanmıştır. Tahirova sürülerinde yıllık %2,8 ile %56 arasında değişen ayıklama oranı tespit edilmiş; beş yıllık ortalama ayıklama oranı ise %20,6 olarak gerçekleşmiştir. Tahirova koyunlarında sürü ömrü 4,85 yıl, ortalama doğum sayısı 4,40 ve ilkine kuzulama yaşı 490,2 gün olarak hesaplanmıştır. Sakız ve Tahirova koyunları için başlıca mortalite sebepleri enterotoksemi (%17), diğer hastalıklar (%16), yabani hayvan saldırısı (%13) ve yem vurması (%12) olarak sıralanmıştır. Sürülerde ayıklamanın %71'nin zorunlu sebeplerden, %29'unun isteğe bağlı olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir. Sakız sürülerinde süt verim düşüklüğü sebebiyle ayıklama Tahirova sürülerine göre %77 oranında daha düşüktür (P=0,0051). Aynı şekilde döl verim düşüklüğünde bu değer %82'dir (P=0,0012). Tahirova ırkı koyun yetiştiren işletmelerin ayıklamayı verim özelliklerine dikkat ederek gerçekleştirdiği söylenebilir. Anahtar sözcükler: Sakız Koyunu, Tahirova Koyunu, Sürü Ömrü, Ayıklama Oranı, İlkine Kuzulama YaşıÖğe Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türk Saanen keçi sürüsüne ait süt verim özelliklerinin kantitatif genetik analizi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Mandacı, Mert; Tölü, CemilSüt keçisi yetiştiriciliği yüksek süt ve döl verimine sahip ırklarla yapılmaktadır. Bu nedenle yüksek süt verimi ve yüksek süt içeriği özellikleri için genetik ıslah önem arz eder. Süt keçilerinde bir ıslah programı planlanması için süt veriminin ve süt içeriğinin genetik parametre tahminleri yapılmaktadır. Bu çalışmada, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde yetiştirilen Türk Saanen genotipi keçi sürüsünün 2001-2015 yılları arasında alınan süt verimi ve süt bileşenlerine ait genetik parametre tahmini yapılmıştır. Çalışmada, 343 Türk Saanen keçisinin toplam 3422 kontrol günü süt verisi kullanılmıştır. Süt verimlerine ait kalıtım derecesi, genetik ve fenotipik korelasyonlar tahmin edilmiştir. Baba modeline ait süt özelliklerinde REML ve birey modeline ait süt özelliklerinde Bayesian temelli Gibbs Sampling yöntemleri kullanılarak yapılmıştır. Çalışmada süt verimine ait h2 tahminlerinde en yüksek değer 6. kontrol gününde (h2=0,46) belirlenirken, en düşük h2 laktasyonun pik döneminin yaşandığı 2. kontrol gününde (h2=0,07) belirlenmiştir. Süt yağ verimi en düşük h2 2. kontrol gününde (h2=0,12) belirlenirken, en yüksek değer 3. kontrol gününde (h2=0,66) gözlenmiştir. Kontrol günlerine göre süt protein verimi h2 tahminleri süt yağı verimine benzer bir dalgalanma izlerken, h2 değerleri 0,03-0,48 arasında değişmiştir. Baba modelinde en yüksek kalıtım derecesi değeri h2= 0,56 ile günlük süt verimine (GSV) aittir. Süt yağ oranı (SYO), süt protein oranı (SPO), süt yağ miktarı (SYM) ve süt protein miktarı (SPM) h2 sırasıyla 0,14, 0,21, 0,33, 0,30 olarak tahmin edilmiştir. Birey modelinde ise GSV, SYO, SPO, SYM ve SPM özellikleri için h2 sırasıyla 0,21, 0,22, 0,20, 0,19 ve 0,22 olarak tahmin edilmiştir. Çalışmada GSV ile SYO ve SPO oranları arasında negatif fenotipik korelasyon katsayıları belirlenirken (-0,28; -0,11), GSV ile SYM ve SPM arasında yüksek düzeyde pozitif fenotipik korelasyon katsayıları (0,83; 0,90) belirlenmiştir. Baba ve birey modelleri arasında GSV, SYM ve SPM ile ilgili benzer genetik korelasyon katsayıları tahmin edilmiştir. Ancak GSV ile SYO ve SPO özelliklerinde baba modelinde pozitif genetik korelasyon katsayıları (0,26; 0,05), birey modelinde GSV ile SYO ve SPO özellikleri arasında negatif genetik korelasyon katsayıları (-0,12; -0,22) belirlenmiştir.Öğe Prenatal dönemde anaları farklı beslenen Türk Saanen oğlaklarında postnatal proporsiyonal büyüme(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Baykal, Melih; Konyalı, AynurÇalışmada, doğum öncesi dönemde anaları farklı besleme düzeyinde beslenen ergin ve çepiç analardan doğan oğlakların, doğum sonrası dönemlerde aylık ölçümler sonucunda elde edilen verilerinde proporsiyonel büyümenin araştırılması, gebelik döneminde anaları için stres faktörü olan besleme düzeyindeki farklılığın oğlaklarda bilateral organlarda simetri üzerine etkilerinin araştırılması hedeflenmiştir. Çalışmanın hayvan materyalini 78 baş Türk Saanen genotipi oğlak oluşturmaktadır. Ergin analar besin madde gereksinimlerinin NRC (2007) bildirişlerine göre tamamının karşılandığı (EK) ve gereksinimlerinin %80'inin karşılandığı (kısıtlama grubu, E80) grupları olarak oluşturulmuştur. Çepiçler ise gebelik süresince canlı ağırlık ve öngörülen büyüme hızı doğrultusunda belirlenen besin madde gereksinimlerinin karşılandığı kontrol grubunun yanı sıra Ç-K, Ç-80 grubu ve gereksinimlerinin %20 fazlası tüketime sunulan Ç-120 grubu olarak gruplandırılmıştır. Ergin analar çoğuz gebelerde, çepiçler ise tekiz gebe analar seçilmiştir. Doğan oğlaklardan baş, ekstremiteler ve gövdeye ait ölçümler alınarak bu ölçümlerin mutlak nispi farkları analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre doğumdan sonraki ilk bir ay içinde her grupta tüm uzuvlarda en hızlı büyüme gerçekleşmekte, yaş ilerledikçe büyüme hızı da yavaşlamaktadır (P<0,05). Baş çevresi mutlak nispi farkının kontrol grubunda ilk kontrol döneminde daha belirginleştiği gözlenmektedir (P<0,0001). Özellikle sütten kesim dönemini içine alan 2. ve 3. ayları kapsayan süreçte başa ait özelliklerde gerek ergin gerekse çepiç analardan doğan oğlaklardaki büyüme hızının istatistiksel olarak farklı olmadığı, yani yetersiz beslenen gruptaki analardan doğan oğlaklarda kısıtlama düzeyinin stres oluşturmayacak düzeyde olması ya da bu gruptaki analardan doğan oğlakların stres düzeyine adapte olması nedeniyle bunun tespit edilemediği düşünülebilir. Bu durum diğer özellikler için de benzer şekilde seyretmektedir. Çalışmadan elde edilen bulgularına göre ergin analardan doğan yavrularda ön ve arka bacaklarda, ön ve arka incik çevrelerinde asimetri gözlenmiş olup, çepiç analarda incelenen tüm bilateral organlarda asimetri mevcuttur (P<0,05). Ergin analarda ön bacaklarda E80 grubunda 1. ve 2. aylarda %0,47'lik asimetri olduğu gözlenirken sütten kesim stresinin yaşandığı dönemde (2. aydan sonra) %0,47 den %0,25'e gerilerken, kontrol grubunda asimetrik farkın 1. ayda %0,03 iken 2. Ayda %0,27'ye yükselmiş ve 3. ayda %0,19'a gerilediği gözlenmektedir. Çepiç analardan doğan oğlaklarda ön bacaklarda en yüksek asitmerik farkın %0,89 ile Ç80 grubunun 1. ayında olduğu, en düşük değerin ise her gruptaki doğumdaki farklılıkların olduğu (%0,02) gözlenmektedir. Arka bacaklarda ise her grupta doğumdaki asitmetrinin %0,02 olduğu ancak, ilk ayda Ç120 grubunda %1,07, ÇK grubunda %0,98 ve Ç80 grubunda da %0,40'lık bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Fazla beslenen oğlaklarda doğumdan sonraki ayda asimetrinin istatistiksel olarak da önemli olduğu gözlenmiştir. İncik çevreleri açısından da Ç120 grubunun en yüksek değerlerdeki asimetrik farka sahip olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre kısıtlı beslenen çepiç ana ya da ergin analardan doğan oğlaklarda benzer bir eğilim görülmüş olup, çepiç anaların tekiz, ergin anaların ise çoğuz yavru taşıdığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bundan sonra planlanacak araştırmalarda stres faktörü olarak besleme düzeyi kullanılacaksa kısıtlamanın daha keskin oranlarda yapılması önerilebilir. Anahtar sözcükler: Oğlaklarda Büyüme, Gebelik Beslemesi, Asimetri, ProporsiyonÖğe Altıeylül (Balıkesir) süt sığırcılığı işletmelerinin yapısal özellikleri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Gümüşhan, Zekeriya; Uğur, FeyziBu çalışma, Altıeylül (Balıkesir)'deki süt sığırcılığının durumu, süt sığırı yetiştiriciliği yapan işletmelerin özellikleri ile strüktürel durumları ve problemlerini saptamak ve bu problemlere çözüm önerileri sunmak gayesiyle süt sığırı yetiştiriciliği yapan 94 işletmede yapılan anket sonuçlarıyla ilgili tespitleri içermektedir. İşletme sahiplerinin yaş ortalaması 47,9 olarak bulunmuştur. Yetiştiricilerin %71,3'ü ilkokul mezunudur. İşletmelerde yoğun olarak Siyah Alaca ırkı yetiştirilmektedir. Toplam sığır ve sağmal inek sayısı ortalaması sırasıyla 36,1 ve 15,2 baş olarak saptanmıştır. İneklerin günlük süt verim ortalaması 22 litredir. Yetiştiricilerin çoğunluğunun imkânları ölçüsünde kuru dönemdeki gebe hayvanlarına ayrı besleme uyguladığı tespit edilmiştir. İşletmelerden %58,5'inde hayvanların süt verimlerine göre ayrı ayrı veya gruplara ayırarak bir besleme yapılmadığı tespit edilmiştir. Buzağı ölüm oranları yüksek bulunmuştur. %10 ve üstü oranlarda buzağı ölümüne rastlanan işletme oranı %60,6 olarak tespit edilmiştir. Yetiştiricilerin tamamı sığırlarının süt verim kaydı, döl verim kaydı ve pedigri kaydını tutmaktadır. Yetiştiricilerin kişi başına düşen ortalama arazi varlığı ise 61,1 dekar olarak tespit edilmiştir. Üreticilerin %97,9'unun tarım ve hayvancılık ile ilgili bilgi düzeylerini arttırmaya yönelik çalışmalara açık olduğu tespit edilmiştir.Öğe Domates posasına ilave edilen ceviz yeşil kabuğu veya buğday kepeğinin silaj kalitesi üzerine etkileri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2020) Erdoğan, Saniye; Akbağ, Hande IşılBu çalışma, domates posasına farklı seviyelerde ceviz yeşil kabuğu (CYK) veya buğday kepeği (BK) ilavesinin laboratuvar koşullarında hazırlanan silajların kalite özellikleri üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesi amacı ile planlanmıştır. Çalışmanın ana materyalini oluşturan domates posası Balıkesir ilinde salça üretimi yapan bir fabrikadan temin edilmiştir. Katkısız domates posası silajı (Kontrol), yaş ağırlık bazında buğday kepeğinin iki seviyesini (%10, %20) ve ceviz yeşil kabuğunun üç seviyesini (%2, %4 ve %6) içeren silajlar olmak üzere 6 farklı grup oluşturulmuştur. Domates posası ve katkı maddeleri yeterli şekilde karıştırıldıktan sonra hazırlanan silajlar 3 L hacimli cam kavanozlara, 3 tekerrürlü olacak şekilde doldurulmuş ve 60 gün süre ile silolanmıştır. Çalışmada silolama dönemi sonunda her muamele grubundaki silajlar üzerinde fiziksel gözlemler (renk, koku ve strüktür) ve kimyasal analizler [pH, kuru madde (KM), ham kül (HK), ham protein (HP), nötr çözücülerde çözünmeyen karbonhidrat (NDF), asit çözücülerde çözünmeyen karbonhidrat (ADF), asit çözücülerde çözünmeyen lignin (ADL), suda çözünebilir karbonhidrat (SÇK), toplam fenolik bileşen (TFB) ve kondanse tanen (KT), laktik asit (LA), amonyak azotu (NH3-N) analizleri] yürütülmüştür. Çalışmada ayrıca mikrobiyolojik analizler [maya, küf, laktik asit bakteri sayıları (LAB)] belirlenmiştir ve açım sonrası 5 gün süre ile aerobik stabilite testi uygulanmıştır. Domates posasına buğday kepeği veya ceviz yeşil kabuğu ilavesi silaj pH'sını ve NH3-N üretimini önemli düzeyde düşürmüş (P<0,0001), KM ve SÇK içeriğini önemli düzeyde iyileştirmiştir (P<0,0001). Ceviz yeşil kabuğu ilavesi ile domates posası silajının KT içeriği önemli düzeyde artmıştır. Aerobik stabilite testi sonrası ölçülen CO2 değerleri bakımından en yüksek ortalamaya Kontrol grubu (55,91 g/kg KM) sahip iken en düşük ortalamaya %20 oranında buğday kepeği katkılı grup (22,28 g/kg KM) sahip olmuştur. Domates posasına buğday kepeği veya ceviz yeşil kabuğu ilavesi aerobik stabilite sonrası silaj örneklerinin küf miktarlarını da önemli düzeyde düşürmüştür (P<0,0001). Bu çalışma koşullarında kullanılan katkı maddeleri domates posası silajının kalite özelliklerini ve aerobik stabilite özelliklerini iyileştirmiştir. Anahtar sözcükler: Aerobik Stabilite, Amonyak Azotu, Ceviz Yeşil Kabuğu, Silaj KalitesiÖğe Türk saanen keçilerinde burun, vulva ve memede gözlenen pigmentasyon(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Sarıgül, Mustafa; Konyalı, AynurKüresel iklim değişikliği üzerine son yıllarda yapılan çalışmalar araştırmacıları canlılar üzerindeki etkilerini araştırmaya yönlendirmektedir. Deri üzerindeki lekelenmeler daha çok ultraviyole (u.v.) ışınların etkisiyle meydana gelmektedir. Türk Saanen keçisi açık renkli deriye sahip olması nedeniyle pigmentasyon açısından önem teşkil etmektedir. Pigmentasyonun en önemli nedenlerinden bir tanesinin u.v ışınların olduğu yapılan çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Bu çalışma Çanakkale'de 5 farklı işletmede 399 baş Türk Saanen keçisi ile gerçekleştirilmiştir. Keçilerde pigmentasyonun genellikle meme, vulva-kuyruk altı, burun ve kulak bölgesinde olduğu görülmektedir. Lekelenmelerin seviyesini tespit etmek amacıyla meme, vulva-kuyruk altı, burun ve kulak bölgeleri için birer skala oluşturulmuştur. Bu çalışmadaki amaç pigmentasyonun bazı morfolojik, fizyolojik ve verimle ilgili özellikler arasındaki ilişkilerini sorgulamaktır. Zira bu amaçla pigmentasyonun; meme özellikleri ile ilişkilerini incelemek için doğrusal puanlama, adaptasyon ile ilişkisini sorgulamak için vücudun farklı bölgelerinden sıcaklık ölçümleri, süt verimi ile ilişkisini sorgulamak için süt kontrolü ve süt bileşenleri ile ilişkisine bakmak için süt analizleri yapılmıştır. Vücudun farklı bölgelerinde bulunan lekelenmelerin bir biri ile ilişkili olduğu görülmüştür (P=<0,0001). Keçilerde yaş büyüdükçe pigmentasyonun da arttığı tespit edilmiştir (P=<0,0001). Pigmentasyon arttıkça deri sıcaklığında artış görülmüştür fakat rektal sıcaklıkta azalma gözlenmiştir. Süt verimi ile ilişkilerde ise pigmentasyon arttıkça süt veriminin arttığı ancak süt bileşenleri olan süt yağ (%), süt proteini (%), laktoz (%), yağsız kuru madde (%) oranlarının azaldığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda pigmentasyonun Türk Saanen keçileri açısından ne kadar önemli olduğu yapılan çalışmada görülmüştür. Küresel iklim değişikliği konulu araştırmalar göstermiştir ki, çiftlik hayvanları içerisinde keçi, sıcaklık stresine en çok adapte olabilen, susuzluğun artmasıyla meydana gelen problemlere karşı hastalıklara karşı direnç, üreme özelliklerini devam ettirebilme ve verimini sürdürebilmesi bakımından ön plana çıkacaktır. Konunun moleküler düzeyde incelendiği yeni araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Çanakkale koyunculuğunda genetik ıslah özellikleri için ekonomik değerlerin tahmini(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Karataş, Ayşe; Savaş, TürkerÇanakkale yöresinde yetiştirilen koyun ırkları farklı üretim sistemlerinden oluşmaktadır. Kıvırcık ve Sakız ırkında ekstansif ve yarı ekstansif üretim sistemi uygulanırken Tahirova ve Karacabey Merinosunda entansif ve yarı entansif üretim sistemi uygulanmaktadır. Bu üretim sistemlerini oransal olarak kıyaslayabilmek için biyolojik ve teknik parametrelerde mümkün olduğunca gerçeğe yakın ideal bir sistem varsayılmıştır. Bu çalışmada, Kıvırcık ırkına ait veriler literatürden derlenirken Sakız, Tahirova ve Karacabey Merinosu verileri T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı (TOB) Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından desteklenen 'Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Ülkesel Projesi'kapsamında yürütülen 'Çanakkale İli Halk Elinde Sakız, Tahirova ve Karacabey Merinosu Koyunu Islahı Alt Projeleri' verilerinden faydalanılmıştır. Süt verimlerinin tahmininde Çanakkale Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği (DKKYB) tarafından toplanan faturalardan elde edilen satılan süt miktarları ile emzirme döneminde üretilen süt miktarının bulunması amacıyla ilgili proje verilerinden hesaplanan ortalama günlük canlı ağırlık artışları (GCAA ) baz alınmıştır. Birim fiyatlarda güncel piyasa değerlerinden faydalanılmıştır. Araştırma bulguları sonucunda biyolojik ve teknik parametreler ile ürün ve girdilerin piyasa fiyatlarına göre hesaplanmış net gelirleri sırasıyla İdeal, Kıvırcık, Sakız, Tahirova ve Karacabey Merinosunda 782,15 TL, 418,56 TL, 558,46 TL, 647,69 TL ve 688,87 TL bulunmuştur. İlkine kuzulama yaşı (İKY), iki kuzulama arası süre (İKAS), doğuran koyun başına doğan kuzu sayısı (DKBDKS), kuzu ölüm oranı (KÖO), günlük canlı ağırlık artışı (GCAA), anaç canlı ağırlığı (ACA), koyun başına süt verimi (KBSV) ve koyun başına yapağı verimi (KBYV) parametrelerinde yapılan %1'lik iyileşmenin koyun başına net gelire yansıması ve ekonomik değerleri İdealde sırasıyla 782,69;0,53, 793,78;11,63, 792,05;9,90, 782,67;0,52, 790,61;8,46, 785,22;3,07, 788,64;6,49 ve 782,23;0,08 olarak bulunmuştur. Standartlaştırılmış ekonomik katsayılar ise İKY, İKAS, DKBDKS, KÖO, GCAA, ACA, KBSV ve KBYV özelliklerinde İdeal değerde sırasıyla 0,06, 1,01 0,97 0,01 0,59, 0,20, 3,41 ve 0,01 olarak saptanmıştır.Tüm bu bulgular ışığında bakılan biyolojik ve teknik parametrelerdeki iyileşmenin Karacabey Merinosunda ön plana çıktığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak Karacabey Merinosunda yapılacak olan yeterli bakım, besleme ve ıslah çalışmalarıyla genetik ilerleme sağlanabileceği görülmektedir. Anahtar sözcükler: Biyoekonomik Özellikler, Fonksiyonel Özellikler, Karacabey Merinosu, Ekonomik Katsayı.Öğe Tahirova Tarım İşletmesi'nde yetiştirilen siyah alaca sığırların bazı döl verimi özellikleri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2002) Sağlam, Muhiddin; Uğur, Feyzioz Araştırma, Türkiye'nin batı kesiminde yer alan, Tahirova Tarım işletmesinde yetiştirilen Siyah Alaca sığırlarınbazı döl verimi özelliklerini inceleme amacına yöneliktir. Çalışmada, ilkine buzağılama yaşı, gebelik başına tohumlama sayısı, gebelik süresi, servis periyodu ve buzağılama aralığı'na ait en küçük kareler ortalamaları, sırasıyla; 24.4±0.23 ay, 1.60±0.06, 275.6±0.22 gün, 102.9±0.74 gün ve 12.7±0.18 ay olarak bulunmuştur. Anahtar kelimeler : Sığır, Siyah Alaca, Döl Verim ÖzellikleriÖğe Genç sütçü keçilerde yemleme koşullarının büyüme ve üreme özellikleri üzerine etkileri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2005) Göncü, Cem; Yurtman, Yamanoz GENÇ SÜTÇÜ KEÇİLERDE YEMLEME KOŞULLARININ BÜYÜME VE ÜREME ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Günlük yoğun yem tüketim düzeyinin büyüme ve üreme özellikleri üzerindeki etkilerinin incelenmesi amacı ile düzenlenen çalışmada, Türk Saaneni genotipindeki 30 baş dişi çepiç iki uygulama grubuna ayrılmıştır. On altı hafta süren çalışmada, G-K grubu hayvanlarına (n=T5) yoğun yem canlı ağırlıklarının %2'si düzeyinde verilirken, diğer grubun (G-S; n=15) hayvanları aynı yoğun yem ile serbest düzeyde yemlenmişlerdir. Canlı ağırlık ve vücut kondüsyon puanı özellikleri uygulamalardan önemli düzeyde etkilenmiştir (P=0.000). Buna karşın, çalışmada takip edilen üreme özellikleri bakımından gruplar arasındaki farklılıklar önemli bulunmamıştır (P>0.05). Anahtar Kelimeler: Keçi, Yoğun Yem Tüketimi, Büyüme, Üreme, Çanakkale IIÖğe Süt sığırcılığı için genetik ıslaha konu olabilecek özellikler üzerinde biyo-ekonomik bir analiz(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2020) Elersu, Batuhan Bilge; Savaş, TürkerBu çalışmada, Trakya'da bulunan süt sığırcılığı işletmelerinde genetik ıslaha konu fonksiyonel ve üretim özellikleri temelinde hayvan birimi başına gelir ile gider kalemleri kullanılarak biyoekonomik fonksiyonları incelenmiştir. Modellemede kullanılan biyolojik ve teknik parametreler literatürden derlenmiştir. Bir özelliğin ekonomik değeri hesaplanırken, diğer tüm özelliklerin sabit kaldığı varsayılmış ve özellikteki %1'lik değişimin toplam karlılığa etkisi ortaya konmuştur. Ekonomik katsayı; genetik standart sapma ve ekonomik değerin çarpımıyla elde edilmiştir. Fenotipik varyans ve kalıtım dereceleri çarpımından, genetik standart sapma elde edilmiştir. Pozitif yönde yapılan nispi değişimlerde hayvan başına net gelirlerin gözlemlendiği bu çalışmada, özellikle süt verimine ilişkin değerlerde belirgin bir artış izlenmiştir. Yıllık gelir; süt satışı, buzağı satışı ve reforme (kasaplık) inek olarak incelenmiştir. İşletme yıllık gelirinde, en yüksek getirisi olan kalem %80,15 ile süt satışı olmuştur. Bunu reforme inek ve buzağı satışı sırasıyla; %10,3 ve %9,55 ile izlemiştir. Yıllık gider maliyetlerine bakıldığında, bu maliyetlerin %72,5'ini yem maliyetleri oluşturmaktadır. Özelliklerde yapılan %1'lik nispi değişim sonrası, süt verimi 3.891,83TL'lik artış ile diğer özellikler arasından farklılaşmıştır. Sürü ömrü, buzağılama aralığı, ilk buzağılama yaşı, süt verimi, buzağı ölümleri ve inek ölümlerinin ekonomik değerleri sırasıyla; 25,12TL, 18,53TL, 1,62TL, 74,39TL, 3,03TL ve 1,44TL olarak bulunmuştur. Sürü ömrü, iki buzağılama arası süre, ilk buzağılama yaşı ve süt verimi için hesaplanan ekonomik katsayıların nispi dağılımı sırasıyla; %1,08, %0,388, %0,08 ve %98 olmuştur. Çıktılardan elde edilen marjinal ekonomik değerler ve ekonomik katsayılar, bir ıslah programı hazırlanırken ekonomikliliğin hesaplanması ve kümülatif damızlık değeri ya da indeks oluşturulmasına yardımcı olarak kullanılabilinir.Öğe Susurluk bölgesinde TRK (toplam rasyon karışımı) kullanan süt sığırcılığı işletmelerinde beslemenin yönetimi üzerine gözlemler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018) Işık, Hülya; Yurtman, İsmail Yaman22/01/2018, 49Süt sığırcılığı işletmelerinde besin madde tüketimi üzerinde yem dağıtım römorku (YDR) karıştırıcısının koşulları, karıştırma işlemi ile ilgili faktörler ve yemlemenin yönetimine ilişkin özelliklerin önemli etkilere sahip olduğu ve gün içerisinde aynı padoktaki hayvanlar arasında önemli farklılıkların oluşabileceği dile getirilmektedir. Bu nedenle, bu çalışmanın amacını Susurluk Bölgesinde YDR kullanan işletmelerde besleme yönetimi kalitesinin incelenmesi oluşturmuştur. Seçilen on beş işletme 2016 yaz ayları süresince bir kez ziyaret edilmiştir. Ziyaretlerde TRK hazırlanması ve sunumu işlemleri gözlemlenmiş, karıştırma süresi, dolum sırası ve boşaltma hızı gibi parametreler ölçülmüştür. Kimyasal ve fiziksel analizler için her bir yemleme öncesinde yemliğin üç farklı bölümünden TRK örnekleri toplanmıştır. Ziyaret edilen tüm işletmelerde iki öğüne dayalı yemleme yapılmaktadır. Yemlik kontrolü sayısı, yem iteleme sıklığı, hayvan başına yemlik uzunluğu ve TRK artma oranları, değişim sınırları ile birlikte sırasıyla 3,73±0,67 (3-5); 3,80±0,83 (3-6); 0,76±0,10 m (0,58-1,02) ve %2,15±1,40 (0,52-5,93) olarak bulunmuştur. Sabah ve akşam yemleme periyotları arasında toplam karıştırma süreleri bakımından mevcut farklılıklar önemli olup (P?0,020), bu durumun büyük oranda son TRK bileşeninin katımı öncesi karıştırma zamanından kaynaklandığı saptanmıştır (P? 0,014). Sonuç olarak, ziyaret edilen işletmelerde takip edilen yemleme yönetiminin TRK sisteminin katkılarını arttırabilmek açısından yeniden gözden geçirilmesine gereksinim olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Anahtar sözcükler: TRK; Besleme Yönetimi; Süt SığırıÖğe Yenice (Çanakkale) süt sığırcılığı işletmelerinin yapısal özellikleri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018) Ünal, Halil İbrahim; Uğur, FeyziBu çalışma, Çanakkale ili Yenice ilçesinde süt sığırı yetiştiriciliği yapan işletmelerin özelliklerini, yapısal durumunu, var ise problemlerini tespit etmek ve bu problemlere çözüm önerileri sunmak amacıyla süt sığırı yetiştiriciliği yapan 80 işletmede yapılan anket sonuçlarına dayalı tespitleri içermektedir. Üreticilerin %67'si ilkokul-ortaokul mezunudur. Üniversite mezunu bir yetiştiriciye rastlanılmamıştır. Yetiştiriciler en çok Siyah Alaca, ikinci olarak Simmental ırkı tercih etmektedirler. İşletmelerin toplam sığır ve inek sayısı ortalaması sırasıyla, 28,9 ve 13,3 baş olarak tespit edilmiştir. İneklerin günlük süt verim ortalaması 17,6 kg'dır. Üreticilerin deneyim süresi 16,5 yıl olarak bulunmuştur. Yetiştiricilerin ineklerin beslenmesi ve buzağı büyütme konusunda bilgi eksiklikleri olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde sığırların barındırılması konusunda yetiştiriciler daha iyi bilgilendirilmelidir. Bununla birlikte yetiştiricilerin genel olarak döl verimi konusunda teknik bilgi olarak daha iyi durumda oldukları tespit edilmiştir. İşletmelerde kadın çalışan sayısı %50'nin üzerinde bulunmuştur.Öğe Çanakkale geleneksel koyunculuk işletmelerinde hayvan refahının değerlendirilmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Türedi, Kemal; Savaş, TürkerÇanakkale Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği' ne üye, Tahirova ve Sakız Koyunun Halk Elinde Islahı Projelerinde yer alan 30 Tahirova ve 17 Sakız koyunu işletmelerinde yapılan bu araştırma hayvanları bireysel ve sürü bazında hayvan refahına yönelik bir bakış açısı ile yöreye şartlarına göre değerlendirilmesidir. Ezine ve Ayvacık ilçelerinde araştırmaya dahil işletmelerde önce işletme profillerine bakılmıştır. Sakız ve Tahirova sürülerinin barınak tiplerinin sırasıyla %55 ve % 66,7' si yarı açık barınaklardan oluşmaktadır. Bu ırkların ortalama laktasyon yaşı sırasıyla 3,7 ve 3,8'dir. Sakız ve Tahirova koyunlarının kondisyon skorları ortalaması sırasıyla 2,9 ve 3,1 olarak tespit edilmiştir. Koyunların özellikle kuru dönemde merada kalma süreleri sırası ile 13,4 ve 10,3 saat olarak tespit edilmiştir. İşletmelerdeki hayvanların sürü ve bireysel mizaçları puanlamaya tabi tutulmuştur. Araştırmada, sürü mizacı skorları açısından ırklar arasında bir farklılık tespit edilememiştir. Bu işletmeler için toplam mizaç puanları "-35 ile 46" arasında bir skorda değişmektedir. Skorlanan özellikler arası ilişkiler sürü mizacı, sürüdeki bazı sorunların tespitine yönelik grup gözlemleri ve elle muayene soncunda elde edilen parametrelerin hayvan refahının değerlendirilmesinde kullanılabileceğine ilişkin savı destekler niteliktedir.Öğe Keçilerde görüntü analizinin morfolojik özelliklerin ölçümünde kullanılabilirliği.(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018) Seçkin, Engin; Savaş, TürkerBu çalışmada Klasik Metot (KM) ölçüm araçları olan ölçü bastonu, ölçü pergeli ve ölçü şeridi yerine Görüntü İşleme Metodu (GİM) kullanılmasının güvenirliliği araştırılmıştır. Ayrıca elde edilen vücut ölçülerinden yararlanılarak canlı ağırlığın tahmini için çalışmalar yapılmıştır. Çalışmada Ç.O.M.Ü TETAM-Küçükbaş Hayvancılık Birimi'nde yetiştirilmekte olan ve 2010-2016 yılları arasında doğmuş 55 baş Türk Saanen Keçisinde hem Klasik Metot (KM) ve hem de Sabit Skala Fotoğraf Yöntemi (SSF) ile GİM kullanılarak elde edilen vücut ölçümleri kullanılmıştır. Karşılaştırmaya ilişkin bulgular, Vücut uzunluğu, Göğüs derinliği, Sağrı yüksekliği, Sağrı derinliği, Omuz yüksekliği, Baş uzunluğu, Ön bacaklar arası mesafe ve Meme derinliği özellikleri bakımından iki yöntem arasında yüksek uyumluluğa işaret etmektedir (Pt = 0,1766 - 0,8687; P0 = 0,4212 - 0,7003; r_korelasyon = 0,59 – 0,92; Pr = <0,0001). Buna karşın Cidago yüksekliği, Sağrı Eğimi, Arka bacaklar arası mesafe ve Meme yerden yüksekliği özellikleri bakımından iki yöntem arasındaki uyumun orta düzeyde olduğu ifade edilebilir (Pt-test = 0,0098 - 0,0837; P0 = 0,1400 - 0,7711; r_korelasyon = 0,58 – 0,81; Pr = <0,0001). Sağ ve Sol kulak özellikleri bakımından ise iki yöntem arasında uyum oldukça zayıftır (Pt-test = 0,0072 - 0,0001; P0 = 0,2415 - 0,3252; r_korelasyon = 0,20 – 0,31; Pr = 0,0214 – 0,1534). Ancak yöntemler içi özellikler arası korelasyon katsayılarıyla birlikte değerlendirildiğinde Canlı ağırlık (CA), VU, GD, SD, OY, BU ve MD özelliklerinde KM ve GİM arasında uyumun yüksek olduğu, buna karşın CY, SE, ÖBAM, ABAM, SY ve YMY özelliklerinde ise uyumun orta derecede olduğu ve görüntü alma sırasında hayvanın duruş pozisyonuna dikkat edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Anahtar sözcükler: Türk Saanen Keçisi, Keçi Vücut Ölçüleri, Görüntü İşleme, Canlı Ağırlık, Klasik Ölçüm Metodu.Öğe Saman altlıklı ve tahta ızgara zeminde büyütülen kuzu ve oğlaklarda davranış, performans ve sağlık özelliklerinin karşılaştırılması(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017) Atalay, Cem; Tölü, CemilBu tez çalışmasında, saman altlıklı zemin ve tahta ızgara zeminde büyütülen kuzu ve oğlaklarda davranış, performans ve sağlık özellikleri irdelenmiştir. Çalışma, 24 baş (12 E; 12 D) Tahirova genotipi kuzu ve 24 baş (12 E; 12 D) Türk Saanen genotipi oğlak ile yapılmıştır. Projede 8 grup beton zemin üzerine serilen saman altlıklı zeminde, 8 grup ise tahta ızgaralı zeminde barındırılmıştır. 2,75 x 2,75 m boyutlarındaki her bir grup bölmesine aynı tür ve cinsiyette üçer baş hayvan konulmuştur. Çalışma ortalama 52 günlük yaşta sütten kesilen kuzu ve oğlaklarıda 120 günde tamamlanmıştır. Gündüz gözlemlerinde ızgara zeminde barınan hayvanlarda yatma davranışı, saman zeminde barınan hayvanlarda geviş getirme daha yüksek oranda gözlenmiştir (P?0,05). Gece yapılan gözlemlerde zemin tiplerine göre önemli bir farklılık gözlenmezken, hayvan türüne göre davranışlar önemli ölçüde değişmiştir (P?0,05). Ayrıca tırmanma, yemlik üzerine çıkma ve kavga davranış sıklıkları oğlaklarda kuzulara göre belirgin biçimde daha yüksek olmuştur (P?0,05). Sosyal izolasyon testindeki davranışlar zemin tipine göre değişmezken, hayvan türü ve cinsiyetine göre farklılaşmıştır (P?0,05). Performans özellikleri ile yem ve su tüketimleri zemin tiplerine göre benzer olmuştur (P>0,05). Çalışmada saman grubu ızgara grubundan, kuzular oğlaklardan ve dişiler erkeklerden daha yüksek hematokrit ve eritrosit sayısına sahip olmuşlardır (P?0,05). Benzer şekilde saman grubu ızgara grubundan ve kuzular da oğlaklardan daha yüksek hemoglobin değerine sahip olmuşlardır (P?0,05). Çalışmada belirlenen gram dışkıdaki ookist sayısı (OpG) zemin tipinden etkilenmezken, oğlaklarda kuzulara göre daha yüksek OpG yükü belirlenmiştir (P?0,05). Çalışmada yatma davranışı, OpG ve ishal sıklıklarının düşüklüğü nedeniyle ızgara zeminler öne çıkarken, saman zeminler ise hayvanlarda kan değerlerini olumlu yönde etkilemiştir. Anahtar sözcükler: Tahirova, Türk Saanen, Yatma, Büyüme, Hematoloji, OpGÖğe Tahirova koyunlarında analık davranışları ve etkili faktörler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Balaban, Cihan; Konyalı, AynurBu çalışma, (1) Tahirova koyunlarının doğum ve doğum sonrası ana-yavru davranışlarının tanımlanması, (2) analık davranışlarının doğum sırasında ve sonrasında gözlenen bazı davranışlarla puanlanması ve (3) elde edilen bulgular ile Tahirova koyunlarının doğum ve doğumdan sonraki dönemle ilgili literatüre katkı sağlanması amacı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın havyan materyali Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Teknolojik ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi, Küçükbaş Hayvancılık Birimi'nde yetiştirilmekte olan Tahirova koyunu sürüsünden temin edilmiştir. Çalışma kapsamında 2017 doğum döneminde 45 baş ve 2018 doğum döneminde 70 baş olmak üzere toplam 115 baş Tahirova koyunu kullanılmıştır. Tahirova koyunlarında doğumların en yoğun olduğu zaman aralığı 08.00-20.00 saat aralığı olup sürünün %61,45'inin gündüz doğurduğu tespit edilmiştir. Tahirova koyunlarında ortalama doğum süresi 12,02 dakika olup yavru doğum ağırlık ortalaması 4,21 kg olarak bulunmuştur. Doğan kuzuların %58,49'u hiçbir müdahale olmaksızın analarını kendileri emmiştir. Doğumların %66,29'u normal olarak gerçekleşmiş olup doğumların %57,83'ü ayakta gerçekleşirken %42,17'si yatarak gerçekleşmiştir. Tahirova koyunlarında ortalama analık puanı 1,52 (2,31) olup en yüksek 2,65 (7,02) en düşük ise 0 (0) olarak bulunmuştur. Analık puanı üzerine ana yaşı ve doğum tipi-cinsiyet kombinasyonu değerlerinin etkisinin istatistiksel olarak önemli olmadığı (P>0,05), ancak yıl (P=0,0034), doğum kolaylığı (P=0,0003) ve doğum ağırlığı (P=0,0029)nın etkisinin istatistiksel olarak önemli olduğu tespit edilmiştir. Analık puanı ile doğum süresi, ananın doğum-ayağa kalkma arası süre, doğum-ilk yalama arası süre ve ananın ağzı kapalı meleme frekansı arasında pozitif yönde bir ilişki bulunurken, analık puanı ile ananın ağzı açık meleme frekansı arası, kuzunun ağzı kapalı meleme frekansı ile negatif yönde önemli bir ilişki saptanmıştır. Kuzunun emebilme durumu ve akıbetine göre analık puanına bakıldığında; anasını hiçbir müdahale olmaksızın kendileri emen kuzuların analarının (1,95 (3,80)), emmesine müdahale edilen kuzuların analarına göre (1,20 (1,44)) daha yüksek analık puanına sahip olduğu saptanmıştır (P=0,0001). Ölü doğum yapan anaların (1,02 (1,04)) ise kuzularını canlı olarak doğuran analardan (1,60 (2,56)) daha düşük analık puanına sahip olduğu görünmektedir (P=0,0009). Anahtar sözcükler: Tahirova Koyunu, Analık Puanı, Doğum, Maternal DavranışÖğe Kırmızı kanatlı akarının (Dermanyssus gallinae) beyaz yumurtacılarda yumurta kalitesine etkileri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018) Yazgan, Nazif; Savaş, TürkerDermanyssus gallinae bir dış parazittir. Bu çalışmada, kırmızı kanatlı akarı ile deneysel olarak enfeste edilmiş yumurtacı tavuklarda yumurta kalite özellikleri araştırılmıştır. Çalışmada 60 haftalık yaşta 48 Atabey yumurtacı tavuk kullanılmıştır. Tavuklar, yetiştirme koşulları eşit olan iki odaya enfeste ve kontrol grubu olarak yerleştirilmiştir. Yumurta kalitesi olarak yumurta ağırlığı, şekil indeksi kabuk kalınlığı, ak indeksi, sarı indeksi, sarı rengi ve Haugh birimi değerlendirilmiştir. Denemenin 20. gününde akar sayısı yaklaşık 1 milyonun biraz üzerindeyken denemenin 35. gününde bu sayı 2 milyonun üzerine çıkmıştır. Her iki gruptan denemenin 30-35. günleri arasında toplanan yumurtaların yarısı taze olarak analiz edilmiş, diğer yarısı ise +4 °C'de 30 gün depolandıktan sonra analiz edilmişlerdir. Yumurta sayısı enfeste grupta ortalama 19,58, kontrol grubunda 24,04 olarak bulunmuştur (P=0,0080). Yumurta verimi yanı sıra enfeste grupta yumurta ağırlığı ve kütlesi de istatistiksel daha düşük olarak gerçekleşmiştir (P?0,0406). Parazitin kabuk oranına etkisi istatistiksel olarak önemli ve olumsuzdur (P<0,0001). Çalışmaya konu diğer özellikler bakımından enfeste grup ile kontrol grubu arasında fark görülmemiştir (P>0,05). Ancak yumurta sarısı rengi bakımından parazit etkisi ile muhafaza etkisinin etkileşimi istatistiksel olarak önemlidir (P=0,0020). Buna göre bulgu, taze yumurtalarda kontrol grubu lehine, depolanmış yumurtalarda ise enfeste grup lehinedir. Haugh birimi bakımından her iki grupta da depolamadan kaynaklı değerler daha düşük olarak gerçekleşmiştir (P?0,05). Parazitin yumurta verimini, yumurta ağırlığını, yumurta kabuğu kalitesini ve sarı rengini olumsuz etkilediği saptanmıştır. Anahtar sözcükler: Dış Parazit, Yumurta Ağırlığı, Yumurta Sarı Rengi, Yumurta Kabuk Kalınlığı, Şekil İndeksi, Ak İndeksiÖğe Yetiştirici koşullarındaki türk saanen keçilerinde süt verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Cinoğlu, Mehmet Barış; Konyalı, AynurBu çalışma yarı entansif yetiştirici koşullarında Türk Saanen keçilerinin süt verim özellikleri ile süt kompozisyonunun belirlenmesi, aynı işletmede yıllar bazında veya farklı yıllarda farklı işletmelerde laktasyon süreleri, laktasyon süt verimleri ve bileşenlerinin ortaya konması amacıyla yapılmıştır. Çalışma, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından finanse edilen "Çanakkale İli Halk Elinde Türk Saanen Keçisinin Islahı Projesi" kapsamında yer alan seçilmiş toplam 9 işletmede 1093 baş Türk Saanen ırkı keçi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Laktasyon süreleri ve laktasyon süt verimlerine dair bilgiler değerlendirilerek analizler yapılmıştır. Günlük ortalama süt verimine ait en küçük kareler ortalaması işletmeler ortalaması 2,15 L olarak saptanmıştır. İşletme-Yıl, hayvanın yaşı, doğum tipi ve kontrol günü (her bir işletme-yıl için) istatistiksel olarak önemli etkiye sahiptir (Pişletme-Yıl=<0,0001, PYaş=<0,0001, PDoğum Tipi=<0,0012 ve PKontrol(İşletme-Yıl)=<0,0001,). Yaş ve doğum tipi arttıkça ortalama günlük süt verimi artmaktadır. Laktasyon süt verimine ilişkin işletmelerdeki en küçük kareler ortalama değeri 411,49 L olarak tespit edilmiştir. İşletme-Yıl, hayvanın yaşı ve doğum tipi laktasyon verimi üzerinde önemli bir farklılık oluşturmaktadır (Pişletme-Yıl=<0,0001, PYaş=<0,0001, PDoğum Tipi=<0,0199). Laktasyon süresi ise 187,22 gün olarak belirlenmiştir. Laktasyon süresi bakımından işletme-yıllar, yaşlar ve doğum tipi arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemlidir (Pişletme-Yıl=<0,0001, PYaş=<0,0006, PDoğum Tipi=<0,0108). Gerek laktasyon verimi gerekse laktasyon süresi yaşla beraber artmakta, ancak çoğuz doğum oranı arttıkça laktasyon süresinde kısalma olduğu gözlenmektedir. Sütteki kuru madde oranı %8,36 ile %9,35 arasında değişirken süt yağı oranı en düşük %3,63, en yüksek %4,80 arasında tespit edilmiştir. İşletmelerdeki süt verim ve bileşenleri arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak da önemlidir. Ülkemiz koşullarında yetiştiricilerimizin kayıt tutma isteksizliği ve bilinçsizliği, özellikle süt verimi ve bileşenlerine ilişkin yapılabilecek ıslah çalışması açısından olumsuz bir etmen gibi görünmektedir. Bu bağlamda ek desteklemeler yapılabileceği gibi, kaliteye göre destekleme yapılması da teşvik edici olacaktır. Ayrıca, yetiştirici bilincinin artırılması, süt verim denetimlerinin doğru bir şekilde yapılması, uygun çevre koşullarının oluşturulması ve hayvanın özellikleri göz önünde bulundurularak daha pratik ve ekonomik yöntemlerin geliştirilmesi, toplanan verim kayıtlarının güvenilirliğini artıracaktır. Anahtar sözcükler: Laktasyon, Süt Verim, Süt Kompozisyonu, Türk SaanenÖğe Tek ve iki yönlü varyans analizi modellerinde bazı etki büyüklüğü ölçülerinin karşılaştırılması(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017) Palazoğlu, Hüseyin; Mendeş, MehmetVaryans analizi (ANOVA) bağımsız grup ortalamaları arasındaki farkların karşılaştırılmasında yaygın olarak kullanılan bir istatistik metodudur. Ancak, ANOVA sadece grup ortalamaları arasında gözlenen farkın istatistiksel önemliliği hakkında bilgi verir. Gözlenen farkın pratik önemliliğini de değerlendirebilmek için herhangi bir bilgi vermez. Dolayısıyla varyans analizi sonuçları rapor edilirken, gözlenen farkın istatistiksel önemliliğini gösteren p-değerinin yanında bu farkın pratik önemliliğinin de değerlendirilmesine imkan veren Eta-Kare, PartialEta- Kare, Omega- Kare ve Epsilon- Kare gibi bazı etki büyüklüğü ölçülerinin de rapor edilmesi gerekir. Ancak literürler incelendiğinde bu etki büyüklüğü ölçülerini performansları bakımından karşılaştıran kapsamlı bir simulasyon çalışmasına rastlanılmamıştır. Bu noktadan hareketle yürütülen bu çalışmada, tek yönlü ve iki yönlü varyans analizi modelleri için uygun etki büyüklüğü ölçülerinin belirlenmesi amacıyla oldukça kapsamlı (3000 deneme koşulunun dikkate alındığı) bir Monte Carlo simulasyon çalışması yapılmıştır. Yapılan 1.000.000 simulasyon sonucunda dikkate alınan deneme koşulları ne olursa olsun en sapmasız sonuçları Omega-Kare ve Epsilon-Kare verdiği görülmüştür. Dolayısıyla da hem tek yönlü hem de iki yönlü varyans analizi modelleri için gözlenen farkın pratik önemliliğinin değerlendirilmesi için Omega-Kare veya Epsilon-Karenin rapor edilmesinin daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak; varyans analizi sonuçları rapor edilirken gözlenen farkın pratik önemliliğinin değerlendirilmesi için Eta-Kare ve Kısmi Eta-Karenin yerine Omega-Kare veya Epsilon-Karenin rapor edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.