Yazar "Demir, Ahmet" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • [ X ]
    Öğe
    A Novel Approach to Reduce Lid Weight in the Upper Eyelid Blepharoplasty: Split-Thickness Excision of the Palpebral Part of Orbicularis Oculi Muscle
    (Lippincott Williams & Wilkins, 2024) Demir, Ahmet; Unverdi, Omer Faruk; Orhan, Abdullah Erkan
    Objectives:With the effect of advancing age and environmental factors, excess skin and muscle start to weigh on the eyelids and cause a tired facial expression. The prevailing opinion is that by partially excising muscle in surgical treatment, this load on the eyelid will be reduced, and more successful results will be obtained. Using a classic strip orbicularis oculi excision, the integrity of the muscle is disrupted, and morbidities such as lagophthalmos and edema increase. In this paper, we share our clinical experiences regarding the split excision of the palpebral part of the orbicularis oculi muscle and the subsequent process.Methods:Twenty-seven patients who applied to our clinic to undergo blepharoplasty were operated on under local anesthesia. The orbicularis oculi muscle was split-excised together with the skin from the marked areas.Results:The split excision of the orbicularis oculi muscle did not cause prolonged edema. The general appearance of the eyelid and face of the patients was observed to have significantly improved in the third month after surgery compared with the preoperative period. No complications such as wound healing, hypertrophic scar, asymmetry, or infection were observed during the follow-up period.Conclusions:The split excision of the orbicularis oculi muscle can be considered a new and effective method in cases in which a muscle excision is planned as part of blepharoplasty. Prolonged edema due to the strip muscle excision is not observed clinically. This technique can eliminate the negative effects of excess muscle tissue on the eyelid without disrupting the integrity of the muscle.Level of Evidence:Evidence Based Medicine Level V
  • [ X ]
    Öğe
    Angeleno erik çeşidinde farkli hasat sonrasi uygulamalar ve modifiye atmosfer paketleme türlerinin meyve kalitesine etkileri
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2010) Demir, Ahmet; Kuzucu, Cem
    Bu araştırmada, düşük yoğunluklu polietilen (LDPE), polivinilklorit (PVC)'ye dayalı modifiye atmosfer ambalajlama türleri, sukroz polyesterleri (Semperfresh?) ve 1 metilsiklopropan (1-MCP) (Smartfresh?) kaplama materyalleri ile gerçekleştirilen farklı hasat sonrası uygulamaların ?Angeleno?erik çeşidinde meyve kalite parametlerine olan etkileri değerlendirilmiştir. Bu amaçla, Çanakkale ili Lapseki ilçesinden 21 Eylül 2008 tarihinde hasat edilen meyveler, 1-MCP (Smartfresh?) ve sukroz polyesteri (Semperfresh?) içeren kaplama malzemesi ile işleme alınmıştır. Buna ek olarak, diğer meyve grupları LDPE ve şrink film ile ambalajlanmıştır. Uygulama yapılmamış ve ambalajlanmamış olan kontrol meyveleriyle birlikte bu 4 meyve grubu, sırasıyla 30, 60, 90 ve 120 gün süreyle, 0°C- 1°C ve % 85?90 RH koşullarında depolanmıştır. Her depolama periyodundan sonra meyveler, raf ömrü olarak 3 gün süreyle 18°C- 22°C'de tutulmuştur. Hasattan ve her bir depolama periyodundan sonra, ağırlık kaybı, meyve eti sertliği, suda çözünebilir kuru madde oranı, titre edilebilir asitlik miktarı, pH değeri ve meyve et rengi gibi meyve kalitesini belirleyen parametreler incelenmiştir. Bunların dışında, iç bozulma oranı da belirlenmiştir. Sonuçlara göre, tüm uygulamalarda kontrol grubu meyvelerine göre; her depolama periyodunun ardından, kalite parametrelerinde pozitif etkiler bulunmuştur. Bununla birlikte LDPE ve sukroz polyester (Semperfresh?) uygulamalarına dayalı modifiye atmosfer ambalajlama, diğer uygulamalara nazaran daha etkili bulunmuştur.
  • [ X ]
    Öğe
    Genetic Analysis of Flowering in Maize based on Calendar and Thermal Time
    (2015) Kahrıman, Fatih; Egesel, Cem Ömer; Cebeci, Rüstem; Demir, Ahmet; Bayraktar, Sara
    Özet: Bu çalışmanın amaçları, mısırda çiçeklenme özelliklerine etki eden gen tipinin incelenmesi ve ilerde yapılacak ıslah çalışmalarında kullanıma uygun olan aileler tespit edilmesidir. Çalışmada materyal olarak beş farklı aileye ait altı farklı nesil (P1, P2, F1, F2, BcP1F1, BcP2F1) kullanılmıştır. Bu materyal 2011 ve 2012 yılında oluşturulmuş ve 2013 yılında değerlendirme denemesine alınmıştır. Dört çiçeklenme özelliği (tepe püskülü çıkarma, polen dökme, koçan püskülü çıkarma ve koçan püskülü çıkarma polen dökme aralığı) gün ve termal süre bazlı olarak ele alınmıştır. İncelenen özelliklerde gene etki tipi, dar anlamda kalıtım derecesi, etkili gen sayısı ve seleksiyona karşı ilerleme değeri Nesil Ortalama Analizi (NOA) metodu ile belirlenmiştir. İncelenen özellikler bakımından kullanılan aileler ve bu ailelere ait nesiller arasında dikkate değer bir değişim saptanmıştır. Çalışma sonuçları incelenen çiçeklenme özellikleri üzerine az sayıda genin etkili olduğunu göstermiştir. Çiçeklenme özelliklerinin çoğunda eklemeli gen etkilerinin rol oynadığı bulunurken yalnızca iki ailede dominans ve epistatik interaksiyonlar önemli bulunmuştur. Gen etkilerinin önemliliği bakımından gün sayısı ve termal sure hesaplamaları arasında benzer sonuçlar elde edilmiş, fakat kalıtım derecesi tahminleri farklılık göstermiştir. Bazı ailelerin (IHOxMo17, IHPxHya, Mo17xIHO) çiçeklenme özellikleri için seleksiyon potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir.
  • [ X ]
    Öğe
    Genetiği değiştirilmiş organizmalara toplumun bakış açısı
    (2007) Demir, Ahmet; Pala, Akın
    Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) toplumunun bakış açısını saptamak amacıyla yaş, cinsiyet, meslek, eğitim durumu gibi kişisel bilgilerin dışında 14 soru hazırlanmıştır. İlk üç soru katılımcıların konuyla ilgili bilgisini test etmek amacıyla sorulmuştur. Son kısım olan 14. soru ise altı adet cümleyi kapsamaktadır ve katılımcıların 1 ile 5 arasında değişen bir puanlama yapmaları istenmiştir. Çalışma 439’u bayan 474’ü erkek, toplam 913 kişi ile yapılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde SAS V8.2 paket programı kullanılmıştır. İlk üç soru için bir skor hesaplanmıştır ve bu sorulara verilen her doğru yanıt için bir puan verilmiştir. Katılımcıların % 41,07’si GDO terimini ilk kez televizyondan duyduğunu belirtirken, % 28,92’si ise anket çalışmasında duyduğunu belirtmiştir. Ankete katılanların %45,73’ü GDO’ların sağlık sorunları yaratabileceğini belirtmiştir. Katılımcıların %91,79’unun alış verişlerinde ürünlerin etiketlerini okudukları tespit edilmiştir. Ankete katılanların %95,62’si ürünlerin üzerinde GDO olup olmadığı belirtilmelidir derken, üzerinde GDO olduğu belirtilen ürünü satın almayacağını söyleyen katılımcı oranı %85,76’dır. Domuz geni taşıyan bir ürünü tüketir misiniz sorusuna katılımcıların %94,30’u hayır yanıtını verirken, insan geni taşıyan bir ürünü tüketir misiniz sorusuna katılımcıların %97,48’i hayır yanıtını vermiştir. Bilgi seviyesi arttıkça GDO’lara bakış açısı daha olumlu olmaktadır. Yaş arttıkça ürün etiketi okuma oranı artarken, GDO’lu gıdalara yaklaşım daha olumsuz hal almıştır. Bayanlar GDO’lu gıdalara, erkeklere göre daha şüpheci yaklaşmışlardır. Puanlama yapılması istenen ürünler arasında, demir ve Beta Karoten içeriği zengin çeltik (2.68) en yüksek puanı alırken, normalden hızlı büyüyen balık (1.44) ve yağsız et üreten koyun (1.62), en olumsuz puanları almışlardır. Genelde genetik mühendisliği ile hayvanların değiştirilmesine tepkinin, bitkilere nazaran daha yüksek olduğu görülmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Geochemical Evidences of Paleoenvironmental Changes in Late Quaternary Lacustrine Sediments of the Konya Closed Basin (Konya, Turkey)
    (Springer International Publishing Ag, 2019) Orhan, Hukmu; Delikan, Arif; Demir, Ahmet; Kapan, Sevinc; Olgun, Kemal; Ozmen, Ayhan; Sayin, Ulku
    Important geochemical evidence reflecting Quaternary climatic changes was obtained by evaluating geochemical data from 51 samples and datings from 3 samples by ESR method from sediments of a 7-m-deep trench in Great Konya lake area at the southwest of Adakale village (Konya, Turkey). The geochemical data indicate that the study area was influenced, four times, by a climate having strong precipitation, which caused strong erosion and high detrital input between 25,276 +/- 1732-year BP and approximately 50,000-year BP. These periods correspond to climatic changes during the last glacial periods, the warm climate of D-O-2, D-O-5, D-O-6 and D-O-14 events and the cold climate of H2, H3, H4 or H5 and H6 events.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Late Quaternary paleoclimatic and paleoenvironmental changes in the Konya Closed Basin (Konya, Turkey) recorded by geochemical proxies from lacustrine sediments
    (Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2021) Orhan, Hükmü; Delikan, Arif; Demir, Ahmet; Kapan, Sevinç; Olgun, Kemal
    The Konya Closed Basin is an important basin in central Turkey, in terms of its geographic position, Quaternary infills, and well-preserved archeological sites. It comprises Quaternary lake marls and other, mainly fine grained, sediments with locally in excess of 400 m. Geochemical data for samples taken from the 7-m-deep Adakale trench from the late Quaternary lacustrine sediments in the Konya Closed Basin are presented and have been used as proxies to elucidate the past climatic changes, weathering regime, redox conditions, and productivity. Climate changes observed in the studied samples for last 50,000 years were represented by oscillations in weathering processes, detrital input, redox conditions, water levels, and paleoproductivity. Geochemical data show that three periods of high detrital input (high Si+Al+K+Ti+Fe, high Ti/Al, Rb/Sr, low Ca and low Si/Ti), four periods of anoxic conditions (low Mn and Th/U and high Ni/Co, Mo/Al and V/Cr), and four periods of higher productivity (high Cu/Al, Ni/Al, Ca/Al, Ba/Al Si/Ti and Ca/Ti) were effective in the study area. These periods are corresponding to climatic changes during last glacial periods, the warm climate of Dansgaard-Oeschger (D/O) events (D/O 2-12) and the cold climate of Heinrich events (H 2-5).
  • [ X ]
    Öğe
    Paramagnetic characterization of fossil mollusc shells at eastern part of the old Konya lake: its importance for EPR dating
    (Oxford Univ Press, 2023) Ekici, Gamze; Sayin, Ulku; Isik, Mesut; Kapan, Sevinc; Demir, Ahmet; Aydin Karaaslan, Hulya; Delikan, Arif
    Fossil mollusc shells are used for dating geological materials because they are well preserved throughout geological time. In this study, the radicals in the structure of fossil mollusc shells (Dreissena iconica, Valvata piscinalis, Bithynia tentaculate, Unio pictorum) collected from the Eastern Part of Old Konya Lake in Turkiye were investigated by EPR technique. For all fossil shells, microwave and temperature dependence of the signals were examined, and the signals suitable for dating are discussed. Characteristic features of intrinsic and impurity-related radicals were identified and the importance of paleontological evaluation of molluscs to get a reliable equivalent dose in EPR dating studies was emphasised.
  • [ X ]
    Öğe
    The Importance of Pre-Annealing Treatment for ESR Dating of Mollusc Shells: A Key Study for Ismil in Konya Closed Basin/Turkey
    (Amer Inst Physics, 2018) Ekici, Gamze; Sayin, Ulku; Aydin, Hulya; Isik, Mesut; Kapan, Sevinc; Demir, Ahmet; Engin, Birol
    In this study, Electron Spin Resonance (ESR) spectroscopy is used to determine the geological ages of fossil mollusc shells systematically collected from two different geological splitting at Ismil Location (37.72769 degrees N, 33.17781 degrees E) in eastern part of Konya. According to the assessment of obtained ESR ages, the importance of pre-annealing treatment emphasize in the case of g=2.0007 dating signal is overlapped with the other signals arisen from short lived radicals that cause the wrong age calculation. To overcome this problem, the samples are pre-annealed at 180 degrees C for 16 minutes and, in this case ESR ages are recalculated for g=1.9973 dating signal. Dose response curves are obtained using 1.9973 signals after pre-annealing treatments for each samples. ESR ages of samples are obtained in the range of 138 +/- 38 ka and 132 +/- 30 ka (Upper Pleistocene) according to the Early Uranium Uptake model and the results are in good agreement with the estimated ages from stratigraphic and paleontological correlation by geologists. Thus, it is suggested that especially in the case of g=2.0007 dating signal cannot been used due to superimposition case, the signal with 1.9973 g value can be used for dating after pre-annealing treatment. The results reports the first ESR ages on shells collected from Ismil Location and highlight the importance of pre-annealing treatment. This study is supported by TUBITAK 114Y237 research project.