Yazar "Binnetoğlu, Emine" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adrenal Metastazlar(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Erbağ, Gökhan; Aşık, Mehmet; Eroğlu, Mustafa; Güneş, Fahri; Şen, Hacer; Binnetoğlu, Emine; Bilen, Yıldız; Ükinç, KubilayAdrenal bez, malign tümörlerin sık metastatik alanlarındandır. Metastatik tümörlerin postmortem yapılan otopsi serilerinde %13-17 arasında adrenal metastaz tespit edilmiştir. En sık olarak akciğer ve primer böbrek tümörlerinde adrenal metastaz görülmektedir. Ancak izole adrenal metastaz %1’den az vakada görülmüştür. Benign ve malign adrenal kitleler arasındaki farkı en iyi gösterme yolu kesitsel görüntüleme yöntemlerinde kitlelerin karakteristik özellikleridir. Biz bu retrospektif çalışmada adrenal insidenteloması (Aİ) olan vakaların arasından malignitesi olan ve olmayan Aİ hastaları karşılaştırmayı planladık. 2010-2013 tarihleri arasında retrospektif olarak hastanemiz iç hastalıkları ve endokrinoloji polikliniği kayıtları incelenerek MRI yada CT ile Aİ tespit edilen 366 hastanın özellikleri değerlendirildi. Hastaların adrenal kitle boyutları değerlendirilirken bilateral adrenal kitlesi olan hastalarda kitlelerden en büyüğünün boyutu değerlendirmeye alındı. Retrospektif olarak hastaların Aİ benign ve malign ayrımı yapılırken görüntüleme özellikleri ve primer malignite durumu değerlendirildi.Çalışmamızdaki hastaların 233’ü (%69,8) benign adrenal kitle, geriye kalan 113’ünün (%30,8) ise metastatik adrenal kitle olduğu kayıtlardan tespit edildi. Çalışmamıza 220 (%60,2) erkek ve 146 (%39.8) kadın hasta dahil edildi. Benign adrenal kitlesi olan hastaların %54,9 ve adrenal metastazlı hastalarda %71,7 oranında erkek cinsiyet görüldü (p<0,01). Adrenal metastaz olarak kabul edilen hastaların 53’ü (%46,9) akci- ğer kaynaklı olup diğer sık görülen maligniteler sırasıyla endometrium kanseri (%9), meme kanseri (%5,3), kolon kanseri (%8,8), prostat kanseri (%4,4) olarak saptanmıştır. Benign adrenal kitleyle başvuran hastalarda %41.5 tek taraflı adenom saptanırken bu oran adrenal metastaz kabul edilen olgularda %20,4 saptanmış- tır (p<0,01). Bununla birlikte 25 (%17,89) hastada bilateral adrenal kitle saptandı. Adrenal metastaz hasta gurubunda bilateral adrenal kitleyle başvuru daha fazla oranda saptandı (p<0,01). Adrenal kitleyle başvuran hastalarda adrenal metastaz olasılığı mutlaka akılda tutulmalıdır. Bununla birlikte primer malignitesi olan olgularda özellikle akciğer kanseri vakalarında adrenal bezler görüntüleme yöntemleriyle ayrıntılı olarak incelenmelidir. Bilateral adrenal kitleyle başvuran vakalarda malignite olasılığını ön planda düşünmemiz gerekmektedir.Öğe Aşikar ve subklinik hipotiroidili hastalarda karotis arter intima media kalınlığı ve nötrofil lenfosit oranı(2013) Güneş, Fahri; Aşık, Mehmet Doğan; Altun, Burak; Şen, Hacer; Binnetoğlu, Emine; Akbal, Erdem; Özçelik, ŞengülAmaç: Hipotiroidizmin ister aşikar ister subklinik olsun kardiyovasküler sistem üzerine çeşitli etkileri vardır. Nötrofil-lenfosit (N/L) oranı, kardiovasküler hastalıklar ve ateroskleroz ile ilişkili bulunmuştur. Biz çalışmamızda, aşikar ve subklinik hipotiroidili hastalarda karotis arter intimia media (KİM) kalınlığı ve N/L oranı arasındaki ilişkiyi de- ğerlendirmeyi amaçladık.Yöntemler: Çalışmamız 36 subklinik hipotiroidi (SH) ve28 aşikar hipotiroidi (AH) tanılı hasta ve 30 sağlıklı gönüllüyü içermektedir. Tüm vakaların KİM kalınlığı, tiroid hormon seviyeleri, tam kan sayımı ve lipit parametreleriölçüldü. N/L oranları için korelasyon ve lineer regresyon analizleri uygulandı.Bulgular: Kontrol grubunda, SH ve AH’li hastalarda ortalama KİM kalınlığı sırasıyla 0,51 ± 0,15, 0,58 ± 0,16, 0,67 ± 0,24 mm bulundu. AH’li hastalarda KİM kalınlığı, sağlıklı gönüllülere göre daha yüksekti (p < 0,05). Ancak, SH’lihastalarda KİM kalınlığı, diğer gruplardan farklı bulunma-dı (p > 0,05). KİM kalınlığı ile N/L oranı arasında herhangibir korelasyon saptanmadı (p < 0,05).Sonuç: Aşikar ve subklinik hipotroidisi bulunan hastalarda N/L oranları benzerdi ve aterosklerotik belirteçlerleilişkisi saptanmadı.Öğe Assessment of thyroid disease in patients who underwent surgical treatment of primary hyperparathyroidism(Duzce University Medical School, 2014) Özkul, Faruk; Toman, Hüseyin; Erbağ, Gökhan; Erbaş, Mesut; Anaforoğlu, İnan; Şen, Hacer; Binnetoğlu, EminePurpose: In this study we aimed to evaluate thyroid pathologies in patients with primary hyperparathyroidism who underwent surgery for parathyroidectomy. Methods: Patients who underwent parathyroidectomy for primary hyperparathyroidism between the years of 2006-2012 were included in this retrospective study. Before and after surgery, hormonal and biochemical examinations of the patients and results of preoperative imaging studies were recorded. Results: Of the patients included in the study, 86 were female and 12 were male. Preoperative mean serum calcium level was 12.25 ± 1.48 mg/dL (normal range 8.5-10.1 mg/dL), mean parathyroid hormone (PTH) level was 425.09 ± 440.47 pg/mL (normal range 11-65 pg/mL). The thyroid ultrasound records of 93 patients were available. Of these patients, 26 (28%) had normal ultrasound, 18 (19.4%) had solitary nodule, 43 (46.2%) had multinodular goiter and 4 (4.3%) had thyroiditis (without nodule) and 2 (% 2.2) had solitary nodule with thyroiditis. Adenoma was detected by ultrasonography in 45.2 % of patients, and by scintigraphy in 72.7 of patients. Parathyroidectomy and thyroidectomy were performed at the same time in 54 of 98 patients (65.1%). Of these patients Seven (7.1%) had papillary thyroid cancer, 30 (30.6%) had benign multinodular goiter, 8 patients (8.2%) had benign solitary nodule, 2 patients (2%) had lymphocytic thyroiditis, and 7 (7.1%) had normal thyroid tissue. Conclusion: Thyroid diseases are frequently encountered with primary hyperparathyroidism. Therefore, before performing parathyroidectomy with minimally invasive procedure, patients must be evaluated for thyroid disorders. © 2012 Düzce Medical Journal.Öğe Diagnostic performances of serum liver enzymes and cytokines in non-alcoholic fatty liver disease(2014) Turkon, Hakan; Çolak, Ayfer; Toprak, Burak; Yıldız, Coşkun; Hasturk, Aybike; Yıldız, Ömür; Binnetoğlu, EmineAmaç: Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığı gittikçe artan prevalansla dünya çapında insanları etkilemektedir. Bu hastalığın tanısı ve evrelendirilmesi için invaziv olmayan testlere ihtiyaç vardır. Bu çalışmada rutin karaciğer enzimleri ve sitokinlerin alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığında tanısal performanslarını değerlendirmeyi amaçladık.Yöntemler: 20-62 yaşları arasında 88 kişi çalışmaya dahil edildi. Serum ALT, AST, GGT, trigliserid, TNF-alfa, IL-6 ve IL-8 düzeyleri 40 yağlı karaciğer hastası ve benzer VKİ ve demografik özellikleri olan 48 sağlıklı bireyde ölçüldü. Serum biyobelirteçlerinin yağlı karaciğer hastalığındaki tanısal performansları ROC analizi ile değerlendirildi.Bulgular: ALT ve AST tüm grupta yağlı karaciğer hastalığı olan bireyleri belirlemede iyi performans gösterdi (AUC=0,817; %95 CI[0,721-0,913], AUC=0,815; %95 CI[0,718-0,911] sırasıyla) ancak obez bireylerde ALT ve AST zayıf performans gösterdi (AUC=0,659; %95 CI[0,478-0,841], AUC=0,680; %95 CI[0,498-0,861] sırasıyla). Sitokinler arasında TNF-alfa yağlı karaciğer hastalığı tanısında tüm grupta ve obez hastalarda en iyi performansı gösterdi (AUC=0,892; %95 CI[0,824-0,959], AUC=0,858; %95 CI[0,739-0,977] sırasıyla). Tüm grupta TNF-alfa için en iyi cut-off değeri %75 sensitivite ve %93 spesifisite ile 10,65pg/mL bulundu. IL6 ve IL8 zayıf performans gösterdi.Sonuç: TNF-alfa alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalarını tespit etmede iyi bir parametre olabilirÖğe Evaluation of the risk of atherosclerosis in patients with adrenal incidentaloma using the ultrasound biomarkers EFT and CIMT(Acta Medica Mediterranea, 2015) Şen, Hacer; Uysal, Fatma; Binnetoğlu, Emine; Aşik, Mehmet; Erbağ, Gökhan; Güneş, Fahri; Eroğlu, MustafaIntroduction: Adrenal incidentalomas (AIs) are masses frequently observed on radiological examination that have attracted attention due to their coincidence with metabolic disorders. Recently, the relationship between atherosclerosis and adrenal incidentalomas has been noted. Epicardial fat tissue (EFT) and carotid artery intima-media thickness (CIMT) measurements show the development of atherosclerosis (AS). The aim of this study is to evaluate the risk of cardiovascular disease in AI patients using EFT and CIMT readings. Materials and methods: Our study included 63 AI patients and 48 healthy controls. All patients were evaluated for blood pressure, Body Mass Index(BMI), EFT, CIMT, and lipid parameters. AI patients were also investigated for hormonal secretion. The relationship between risk of atherosclerosis and EFT, CIMT was analyzed. Results: Control subjects (mean EFT, 3.92 ± 1.14 mm) had lower EFT than patients with subclinical Cushing's syndrome (SCS) and non-functional adenoma (NFA) (mean EFT, 6.22 ± 1.97 mm and 5.44 ± 1.61 mm, respectively) (both P < 0.001). There was no difference in EFT between SCS and NFA patients. CIMT was significantly lower in control subjects (mean CIMT, 0.65 ± 0.11 mm) than in NFA patients (mean CIMT, 0.75 ± 0.18 mm) (P < 0.01). The EFT of SCS patients was not significantly different from the EFT of either NFA patients or controls. Conclusion: EFT thickness measurements may be helpful as an early atherosclerosis marker in AI patients.Öğe Hipertrigliseridemi sonucu oluşan nekrotizan pankreatit olgusunda diyabet gelişimi(2013) Şen, Hacer; Binnetoğlu, Emine; Güneş, Fahri; Aşık, Mehmet; Kızıldağ, Betül; Özçelik, Şengül; Ükinç, KubilayAkut nekrotizan pankreatit mortalite ve morbidite oranıyüksek bir pankreatit formudur. Tedavisi klinik duruma göremedikal ve cerrahi olabilmektedir. Pankreatitin en sık nedenikronik alkol kullanımı ve bilier patolojilerdir.Hipertrigliseridemiden kaynaklanan akut pankreatitler dahanadirdir. Bu yazıda hipertrigliseridemi sonucu akut yaygınnekrotizan pankreatit ve sonrasında pankreatik yetmezliksonucu diyabetes mellitus (DM) gelişen 37 yaşındaki erkekhasta literatür eşliğinde tartışılmıştır.Öğe Hyperimmunoglobulin D Syndrome: Case Report(2015) Şen, Hacer; Sılan, Fatma; Binnetoğlu, Emine; Güneş, Fahri; Akurut, Çisem; Uludağ, Ahmet; Özdemir, ÖztürkHyperimmunoglobulin D syndrome is a rare autosomal recessive inherited disease characterized by fever attacks, which may be accompanied by chills, headache, abdominal pain, and cervical lymphadenopathy. Typical hyperimmunoglobulin D syndrome patients start to show symptoms in the first years of life. Diagnosis is based on the presence of symptoms with reduction in the enzyme activity of mevalonate kinase or by detecting the mutation in the mevalonate kinase gene that causes the disease. In this article, we present a 21-year-old female patient who started having fever attacks in early childhood and was diagnosed with familial Mediterranean fever; however, in spite of treatment, whose complaints did not resolve. The genetic analysis, which detected homozygote mevalonate kinase gene mutation and resulted in the hyperimmunoglobulin D syndrome diagnosis, is presented with an accompanying discussion of the literature.Öğe Primer aldosteronizmli bir olgu da tedavi sonrası hiperglisemide belirgin düzelme(2014) Şen, Hacer; Binnetoğlu, Emine; Güneş, Fahri; Aşık, Mehmet; Özçelik, Şengül; Ükinç, Kubilay[Abstract Not Available]Öğe Serum Fetuin-A level in patients with ankylosing spondylitis and its relationship with clinical parameters(2015) Gökmen, Ferhat; Akbal, Ayla; Güneş, Fahri; Binnetoğlu, Emine; Şen, Hacer; Aşık, Mehmet; Akbal, ErdemAmaç: Bu çalışmada, ankilozan spondilit (AS) hastalarında serum fetüin-A düzeyinin hastalık aktivasyonu ve klinik parametrelerle ilişkisi araştırıldı. Hastalar ve yöntemler: Çalışmaya 47 AS hastası (30 erkek, 17 kadın; ort. yaş 39.7±11.1 yıl; dağılım 20-69 yıl) ve 30 sağlıklı kontrol (14 erkek, 16 kadın; ort. yaş 42.0±11.5 yıl; dağılım 19-63 yıl) alındı. Ankilozan spondilitin değerlendirilmesinde eritrosit sedimentasyon hızı, C-reaktif protein, Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi, Bath Ankilozan Spondilit Fonksiyonel İndeksi, Bath Ankilozan Spondilit Radyoloji İndeksi ve Bath Ankilozan Spondilit Metroloji İndeksi kullanıldı. Serum fetüin-A düzeyleri ELISA kullanılarak ölçüldü. Bulgular: Ankilozan spondilit hastalarında ortalama serum fetüin-A değerleri (984±203 ng/mL) kontrollere göre (1156±218 ng/mL) anlamlı şekilde düşüktü (p=0.001). Ankilozan spondilit hastalarında fetüin-A değerleri ile C-reaktif protein arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif korelasyon saptanırken (p=0.009, r=-0.377) eritrosit sedimentasyon hızı, Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi, Bath Ankilozan Spondilit Metroloji İndeksi, Bath Ankilozan Spondilit Fonksiyonel İndeksi veya Bath Ankilozan Spondilit Radyoloji İndeksi parametreleri ile fetüin-A arasında herhangi bir anlamlı korelasyon saptanmadı. Sonuç: Serum fetüin-A düzeyleri AS hastalarında kontrol grubundan daha düşüktü. Öte yandan, serum fetüin-A düzeylerinin hastalık aktivitesinde temsili bir belirteç olarak rolünü gösteren ileri araştırmalar gerekmektedir.Öğe Tirotoksik hipokalemik periyodik paralizi: Olgu sunumu(2015) Şen, Hacer; Şen, Halil Murat; Binnetoğlu, Emine; Erbağ, Gökhan; Güneş, Fahri; Aşık, MehmetTirotoksik hipokalemik periyodik paralizi (THPP),hipertiroidizmin nadir görülen bir komplikasyonu olup,tekrarlayan hipokalemi ile birlikte akut kas güçsüzlüğü ilekarakterize bir hastalıktır. Aşırı karbonhidrat alımı, stresveya ağır fiziksel aktivite atağın ortaya çıkmasına yol açar.Hastalığın oluşum mekanizması, tirotoksikozda artan betaadrenarjik stimulasyonun Na+ -K- ATPaz pompasını aşırıaktivasyonuyla, iskelet kası hücresine akut K+ iyonunungeçişidir. Atakların süresi ortalama 2 -36 saat kadar olupgerekli durumlarda K replasmanı ile bu süre daha dakısalmaktadır. Sonuç olarak hastalarda ataklar halinde kasgüçsüzlüğü veya paralizi izlenmektedir. Bu yazıda, yenibaşlayan paralizi atakları tarif eden ancak ailede benzer birtablonun görülmediği 23 yaşında bir erkek hastasunulmaktadır.