Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Şimşek, Tuncer" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Anesthesia management of a patient with Wilson's disease
    (Anestezi Dergisi, 2015) Do?u, Tu?ba; Şahin, Hasan; Erbaş, Mesut; Şimşek, Tuncer; Toman, Hüseyin; Altinişik, Hatice Betül; Kiraz, Hasan Ali
    Wilson's disease (WD) is an autosomal recessive disorder characterized by mutations in the ATP7B gene, which causes the disorder of copper excretion into bile. In this study we aimed to discuss our anesthesia experience in a Wilson's disease patient who underwent emergency surgical procedures for appendicitis. A 42-year-old male WD patient suffering the disease for 6 years with a diagnosis of cardiomyopathy and asthma, was planned an emergency surgery for appendicitis. The patient's neurological examination was normal. General anesthesia was preffered and for induction 2 mg kg-1 propofol, 1 ?g kg-1 fentanyl, and 0.5 mg kg-1 rocuronium was intravenously administered. Anesthesia was maintained with 50% oxygen and 50% air and 2% sevoflurane. The patient was extubated uneventfully, subsequently postoperative choreiform movements occurred. During the postoperative follow-up, the patient's choreiform movements were observed to disappear and declined by between 3-6 hours. We did not observe a delay in the patient's anesthesia recovery. Consequently, we think general anesthesia can be uneventually applied in Wilson's disease patients by using least toxic agents to the liver, protective measures and with an attentive follow-up in the perioperative and postoperative periods.
  • [ X ]
    Öğe
    Diz artroskopisi ve inguinal herni cerrahisinde ünilateral ve bilateral spinal anestezi uygulamalarında QTc değişikliklerinin karşılaştırılması
    (2019) Türk, Fatoş İpek; Şimşek, Tuncer; Erbaş, Mesut
    Amaç: Kardiyovasküler sistem üzerine etkileri ve düzeltilmiş QT değeri (QTc) değişiklikleri açısından ünilateral ve bilateral spinal anestezi yöntemlerinin hasta grupları üzerinde karşılaştırılması amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Artroskopi ve inguinal herni cerrahilerinde toplamda 40 hastaya rastgele geliş sırasına göre bilateral ve ünilateral spinal anestezi uygulandı. Lokal anesteziğin intratekal olarak verilmesi sonrasındaki 1, 3, 5, ve 15. dakikalarda ve ardından cerrahi başladığından itibaren 1, 3, 5, 15.dk ve ardışık gelen 10 dakikalık sürelerde 30 saniye süren holter EKG kaydı alındı. Hastaların hemodinamik parametreleri kaydedildi. Düzeltilmiş QT değerleri hesaplandı. Bulgular: Kalp atım hızları 25. dakikada ve 35. dakikada bilateral spinal grupta daha fazla olup gruplar karşılaştırıldığında anlamlı fark saptandı (p=0,046; p=0,021). QTc değerlerinin, spinal anestezi ve cerrahi süre ölçümlerinde her iki grupta da uzadığı görüldü. Bazzet’e göre QTc değerlerinin spinal anestezinin 1., 3., 5. ve 15. dakikasında ve cerrahi süresinin 1., 3., 5., 15., 25. ve 35. dakikasında bilateral grupta ünilateral gruba göre istatistiksel anlamlı daha uzun olduğu tespit edildi (p<0,05). Sonuç: Ünilateral spinal anestezinin QTc uzamasına bağlı kardiyovasküler komplikasyonları önleme açısından bilateral spinal anesteziye göre daha üstün bir yöntem olduğu değerlendirilmektedir..
  • [ X ]
    Öğe
    Epidural Anesthesia in a Patient with High Cardiac Risk
    (2015) Doğu, Tuğba; Şahin, Hasan; Kurt, Tolga; Kiraz, Hasan Ali; Altınışık, Uğur; Toman, Hüseyin; Şimşek, Tuncer
    Cardiac morbidity is the most common cause postoperative mortality furthermore anesthesia technics are associated with cardiac morbidity and mortality. A 48-year-old male, 90 kg, ASA physical status IV patient underwent femoropopliteal bypass under epidural anesthesia. Comorbidities included atrial fibrillation, dilated cardiomyopathy and 20% left ventricular ejection fraction. Epidural anesthesia was established with bupivacaine and fentanyl at L3-L4 intervertebral space. Hemodynamic stability and pain relief were established during and after the surgery. We consider that epidural anesthesia is preferable as an alternative regarding the risks of spinal anesthesia and general anesthesia for high cardiac risky patients.
  • [ X ]
    Öğe
    Erken pandemide SARS-COV-2 tedavi protokollerinin karşılaştırılması: Türkiye'de tek merkez deneyimi
    (Rabia YILMAZ, 2022) Alkan, Sevil; Önder, Taylan; Şener, Alper; Doğan, Ebru; Gönlügür, Uğur; Şimşek, Tuncer; Çetin, Adil Uğur
    Amaç: Bu retrospektif gözlemsel çalışmada hastanemizde uygulanan COVID 19 tedavi protokollerini, yan etkileri ve 28 günlük mortaliteyi araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Çalışmaya COVID-19 tanısı konan ve herhangi bir ilaçla tedavi edilen 621 hastanın tamamı dahil edildi. Hastalar için dahil edilme kriterleri COVID-19 tanısı ile hastaneye yatış ve 18 yaşından büyük olmaktı. Hastalar COVID-19 tedavisine göre 4 gruba ayrıldı: Grup 1 (sadece favipiravir), Grup 2 (hidroksiklorokin (HQ)+ Azitromisin (AZ), Grup 3 (sadece HQ) ve Grup 4 (HCQ+AZ) +antibiyotikler) Cinsiyet, yaş, ilaçlar, altta yatan komorbiditeler, tedavilere bağlı olası yan etkiler (kardiyotoksisite, hepatotoksisite, nefrotoksisite) ve mortalite oranları değerlendirildi. Bulgular: Tedavi grupları arasında yan etkiler açısından fark yoktu. Mortalite oranları HQ+AZ grubunda en düşüktü. HCQ+AZ tedavisi en etkili tedavi protokolüydü. Sonuç: Çalışmada, favipiravire bağlı daha yüksek ölüm oranının, pandeminin ilk döneminde bu ilacın sadece kritik hastalara uygulanmasına bağlı olabileceği sonucuna varılabilir
  • [ X ]
    Öğe
    Friedreich Ataksili Hastada Anestezi Yönetimi
    (2015) Doğu, Tuğba; Şahin, Hasan; Şimşek, Tuncer; Altınışık, Uğur; Toman, Hüseyin; Altınışık, Hatice Betül; Kiraz, Hasan Ali
    Friedreich ataksisi (FA) nadir görülen herediter otozomal resesif bir hastalıktır. Friedreich ataksisi skolyoz gelişmesine neden olur ve eğer ciddi boyutlarda skolyoz varsa nefes almayı da güçleştirebilir. Skolyoz cerrahisi uygulanan, 6 yıl önce FA teşhisi konan ve anestezi riski ASA III olarak tespit edilen, 14 yaşındaki erkek hastayı sunmayı amaçladık. Propofol ve remifentanil infüzyonu ile total intravenöz anestezi (TIVA) uygulanarak anestezi sağlandı. Hastaya arter ve santral venöz basınç monitörizasyonu uygulamasının yanında BIS ve nöromuskuler monitörizasyon da yapıldı. Operasyon süresince hasta hemodinamik olarak stabil seyretti. Biz bu olgu sunumunda, skolyoz cerrahisi için anestezi uyguladığımız Friedreich ataksili bir hastada anestezi deneyimimizi literatür bilgileri ışığında tartışmayı amaçladık.
  • [ X ]
    Öğe
    Giant intramuscular lipoma localized in thigh and literature review
    (Anatolian Journal of Clinical Investigation, 2015) Gölge, Umut Hatay; Göksel, Ferdi; Kömürcü, Erkam; Kaymaz, Burak; Güzel, Yunus; Toman, Hüseyin; Şimşek, Tuncer
    The most commonly encountered benign mesenchymal tumor of human body is lipoma. Intramuscular lipoma is a rarely seen lipoma. Deep seaated lipomas of extremities are generally located in thigh and shoulder. Due to their large diameters, deep localization, infiltration into muscle tissues and local recurrence they can imitate malign tumors such as liposarcoma. Therefore, differential diagnosis should be done from other soft tissue tumors. Ultrasonography (US), computerized tomography (CT), magnetic resonance imaging (MRI) is essential in differential diagnosis. In this study, clinicopathological properties of thigh seated intramuscular lipoma in three adult patients, operated following a complaint of increasing pain and a giant mass growing seated in thigh are presented with literature. © 2015, Anatolian Journal of Clinical Investigation. All rights reserved.
  • [ X ]
    Öğe
    Management of general anesthesia in obesity
    (Anatolian Journal of Clinical Investigation, 2015) Toman, Hüseyin; Şimşek, Tuncer; Şahin, Hasan; Kİraz, Hasan Ali
    Obese patients subjected to surgery is rapidly increasing in line with the increase of obesity in population. Obesity could aggravate morbid status due to the anatomical, functional and systemic changes in patients; therefore, obese patients are considered at high risk for anesthesia. Several anesthesia related complications could develop in obese patients undergoing surgery with general anesthesia. A well equipped crew and teamwork, optimal preoperative preparation, aspiration and thromboembolism prophylaxis, monitorization, choosing short acting and low doses of intravenous anesthetics for anesthesia induction and management, putting patient in ramp position for intubation, intraoperative and postoperative ventilator settings to prevent atelaktezia, applying PEEP and reküirtment, providing adequate fluid replacement and analgesia; would provide safer and effective anesthetic management for the prevention of residual block and anesthesia complications after extubation. © 2015, Anatolian Journal of Clinical Investigation. All rights reserved.
  • [ X ]
    Öğe
    Mini Doz Hipobarik Unilateral Spinal Anestezi İle Endovenöz Radyofrekans Tedavisi
    (2015) Erbaş, Mesut; Kiraz, Hasan Ali; Yener, Ali Ümit; Şimşek, Tuncer; Doğu, Tuğba; Toman, Hüseyin; Şahin, Hasan
    Amaç: Bu çalışma ile alt ekstremite yüzeyel venöz yetmezlik ve buna bağlı gelişen varislerin RFA (radyofrekans ablasyon) ile tedavisinde unilateral spinal anestezi sırasında kullanılan mini doz hipobarik bupivakainin günübirlik cerrahideki etkinliğini araştırmayı hedefledik. Yöntem: Bu çalışma 2012-2013 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı bünyesinde Kalp ve Damar Cerrahisi ameliyathanesinde elektif endovenöz radyofrekans ablasyon yöntemi ile tek taraflı varis tedavisi yapılan hastaların dosya bilgilerinin retrospektif olarak incelenmesi ile gerçekleştirildi. Çalışmaya ASA I-II risk grubundaki 18-55 yaş aralığında 40 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan hastalara 1,5 mL %1 izobarik bupivakain \"Marcaine® %0,5 flakon, Eczacıbaşı\" + 3,5 mL distile su karışınımın 3 mL'si 4,5 mg olarak intratekal verildi. Bu dozdaki ilacın son hali 37 °C'de hipobarik olduğu(1) literatür bilgileri ile doğrulandı. Spinal anestezinin duyusal blok seviyesi, motor blok derecesi ve hemodinamik göstergelerden olan kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB) ve SpO2 değerleri spinal anestezi yapıldıktan sonra 15 dk boyunca her 2,5 dk'da bir, daha sonra ameliyat bitimine kadar her 5 dk'da bir kaydedildi. Bulgular: Çalışmamıza 18'ierkek 22'si kadın olmak üzere 40 hasta dahil edildi. Hastaların 2'sinde bulantı/kusma, 2'sinde de bradikardi gözlemledik. Maksimum duyusal blok oluşma süresi 9,18 dk iken maksimum motor blok oluşma süresi 11,3 dk olarak gözlendi. Sonuç: Sonuç olarak elektif endovenöz radyofrekans ablasyon yöntemi ile tek taraflı varis tedavisi yapılan hastalarda unilateral spinal anestezinin etkin bir anestezinin yanında minimal düzeyde yan etki oluşturup ve hasta memnuniyetini artırarak erken taburculuk süresi sağlar.
  • [ X ]
    Öğe
    MORBİD, SÜPER VE SÜPER SÜPER OBEZ HASTALARDA LAPAROSKOPİK TÜP GASTREKTOMİ CERRAHİSİNDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ
    (2015) Toman, Hüseyin; Erbaş, Mesut; Arık, Muhammed Kasım; Şahin, Hasan; Kiraz, Hasan Ali; Şimşek, Tuncer; Özkul, Faruk
    Amaç: Klinik olarak vücut kitle indeksinin (VK ) 30 kg m-2 üzerinde olması \"obezite\", 40 kg m-2 üzerinde olması \"morbid obezite\", 50 kg m-2den büyük olması \"süper obezite\", 60 kg m-2 den büyük olması ise \"süper süper obezite\" olarak tanımlanmaktadır. Anestezi yönetimi obezite cerrahisi geçirecek olgularda ventilasyon ve entübasyon güçlüğü, anestezik ilaç ve doz seçimi, sıvı yönetimi, postoperatif hava yolu güvenliği gibi nedenlerle önemlidir. Bu çalışmada Laparoskopik Tüp gastrektomi (LTG) yapılan morbid, süper ve süper süper obez hastalardaki anestezi deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık. Yöntem: Çalışma LTG cerrahisi geçiren 20 hastanın dosyalarının retrospektif olarak incelenmesi ile gerçekleştirildi. Anestezi indüksiyonunda hastalara, f entanil ideal vücut ağırlığına ( VA) göre 1-2 µg kg-1, propof ol total vücut ağırlığına göre 1.5-2.5 mg kg-1 ve roküronyum VAya göre 0.6-0.8 mg kg-1 intravenöz verilerek, ters trendelenburg ve rampa pozisyonunda entübasyon gerçekleştirildi.damede desf luran ve remif entanil inf üzyon kullanıldı. Ekstübasyon öncesi rekruitment manevrası ve 3-4 mg kg-1 i.v. sugammadeks uygulandı. Bulgular: Kadın/Erkek (K/E) oranı 18/2, ortalama Vücut Kitle indeksi (VKİ) 51.4 kg m-2 idi, hastaların 11i morbid obez, 6sı süper obez, 3ü süper süper obezdi. ASA II/III/IV değerleri sırayla 1/13/6, mallampati skoruna II/III/IV sırayla 10/6/4 idi. Onüç hastaya STOP BANG anket yapıldı ve rampa pozisyonunda entübe edildi.Sonuç: LTG geçirecek olgularda iyi bir preoperatif hazırlığın, anestezi indüksiyonu ve idamesinde kısa etkili, düşük dozlarda anesteziklerin tercih edilmesinin, rampa pozisyonu, peroperatif PEEP uygulaması, yeterli analj ezi sağlanması, nöromüsküler bloğun sugammadeks ile antagonize edilmesinin postoperatif komplikasyonları önleyebileceği kanısındayız.
  • [ X ]
    Öğe
    Our anesthetic experiences with morbidly, super and super super obese patients underwent laparoscopic gastric sleeve surgery
    (Anestezi Dergisi, 2015) Toman, Hüseyin; Erbaş, Mesut; Arik, Muhammet Kasim; Şahin, Hasan; Kiraz, Hasan Ali; Şimşek, Tuncer; Özkul, Faruk
    Objective: Obesity is clinically defined with BMI (body mass index) greater than 30 kg m-2 and BMI over the 40 kg m-2 is defined as "morbid obesity", over the 50 kg m-2 BMI is defined as "super obesity" and if BMI is more than 60 kg m-2 it is defined as "super super obesity". Anesthetic management is important because of the problems in cases undergoing bariatric surgery such as ventilation and intubation difficulties, anesthetic drug and dose selection, fluid management and securing airway in postoperative period. In this study, we aimed to share our experiences with morbid, super and super super obese patients underwent laparoscopic gastric sleeve (LGS) surgery. Method: The study performed by the retrospective analysis of 20 patients underwent LGS surgery. Fentanyl 1-2 ?g kg-1 ideal body weight (IBW), propofol 1.5-2.5 mg kg-1 total body weight and rocuronium 0.6-0.8 mg kg-1 IBW administered intravenously for anesthesia induction, patients' intubation was performed in the reverse trendelenburg and the ramp position. Desflurane and remifentanil infusion are used for maintenance. Recruitment maneuver and 3-4 mg kg-1 iv sugammadex used.before the extubation. Results: The women-to-men ratio was 18/2, BMI was 51.4 kg m-2, and 11 were morbid obese, 6 were super obese, 3 were super super obese of the patients. ASA II/III/IV scores were 1/13/6 respectively. STOP BANG questionnaire was given to thirteen patients and intubation was performed in the ramp position. Conclusion: We think making an optimal preoperative preparation, choosing short acting and low doses of intravenous anesthetics, putting patient in ramp position for intubation, applying peroperative PEEP, providing adequate analgesia and antagonising neuromuscular block with sugammadex would prevent the postoperative complications in cases undergoing LGS surgery.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sars-CoV-2 Tedavisi Olarak Favipiravir Uygulanan Hastalarda Yan Etki Sıklığının Araştırılması
    (Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, 2021) Doğan, Ebru; Çeviker, Sevil Alkan; Vurucu, Servan; Şener, Alper; Yüksel, Buse; Gönlügür, Uğur; Şimşek, Tuncer; Ulusoy, Mehmet Hakan
    Amaç: 2019 ve 2020 yılları için SARS-CoV-2 sansasyonel bir virus olmuştur. Maalesef henüz SARS-CoV-2’ye spesifik bir tedavi ajanı geliştirilememiştir. Favipiravir de SARS-CoV-2 tedavisinde deneysel olarak kullanılan antiviral ajanlardan biridir. Bu çalışmada hastanemizde kesin ve muhtemel COVID-19 tanısıyla yatan ve tedavisinin herhangi bir aşamasında favipiravir alan hastalarda görülen yan etkilerin sıklığının belirlenmesi ve bu sayede bilimsel literatüre katkıda bulunmayı amaçladık. Yöntemler: Çalışmamız retrospektif gözlemsel tipte bir çalışmadır. 23 Mart 2020 - 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında hastanemizde yatarak tedavi gören kesin ve muhtemel COVID-19 olguları belirlendi ve başlangıç veya ikincil tedavi olarak favipiravir alanlar çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri, laboratuvar tetkikleri ve gözlenen yan etkiler kaydedildi ve veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Araştırmaya %37.3’ü (n=50) başlangıçta, diğerleri ikincil olarak favipiravir kullanan toplam 134 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 66.8±15.7 yıldı. Grubun %38.1’i (n=51) kadındı. Tüm grupta toplam 17 (%13) hastada yan etki tespit edildi. Tüm hastalarda hepatotoksisite, serum ürik asid artışı, nefrotoksisite, gastrointestinal yan etkiler, kardiyak yan etkiler sırasıyla %4.5, %4.5, %1.5, %1.5, %0.7 tespit edildi. Başlangıçta favipiravir başlanan ve daha sonradan favipiravir alan hastalar arasında yan etkiler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuçlar: Bazı sonuçlar favipiravirin kısa dönemde güvenilirliğini desteklemekle birlikte uzun dönem etkileri için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Özellikle hiperürisemi, QTc uzaması, gebelikte, laktasyon döneminde ve çocuklarda kullanımıyla ilgili çalışmalar yetersizdir. Favipiravir COVID-19 tedavisinde iyi bir alternatif olarak görünmekle birlikte güvenilirliği ile ilgili halen yeterli veri olmaması nedeniyle dikkatli kullanılmasında yarar vardır.
  • [ X ]
    Öğe
    The acute effects of preoperative ozone theraphy on surgical wound healing
    (Acta Cirurgica Brasileira, 2016) Şahin, Hasan; Şimşek, Tuncer; Türkon, Hakan; Kalkan, Yıldıray; Özkul, Faruk; Özkan, M. Turgut Alper; Erbaş, Mesut
    PURPOSE: To investigate the effects of preoperative rectal ozone insufflation on surgical wound healing over the proinflammatory cytokines and histopathological changes. METHODS: Twenty one rabbits were divided into 3 groups Sham, surgical wound, and ozone applied (6 sessions, every other day 70 mu g/mL in 12 mL O2-O3 mixture rectally) surgical wound groups were created. TNF-alpha and IL-6 levels from all rabbits were studied at the basal, 24th hour, and 72nd hour. The histopathological examination was done by removing the surgical scar tissue at the end of 72nd hour. RESULTS: TNF-alfa and IL-6 levels were significantly lower compared to the control group, in the rabbits treated with ozone. The increase in angiogenesis, the decrease in the number of inflammatory cells, epidermal and dermal regeneration, better collagen deposition, and increased keratinisation in stratum corneum were observed in the histopathological examination It was determined that the wound healing noticeably accelerated in the ozone group. CONCLUSION: Preoperative rectal ozone insufflation had a positive effect on surgical wound healing in acute period.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yoğun bakım ünitesinde kullanılan iki farklı paranteral beslenme ürününün inflamatuar yanıta etkileri
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Toman, Hüseyin; Şahin, Hasan; Aydın, Halide; Şimşek, Tuncer; Altınışık, Uğur; Altınışık, Hatice Betül; Doğu, Tuğba
    Yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) beslenme desteği en önemli rutin tedavi uygulamalarından biridir. YBÜ’de paranteral beslenme ürünleri hastaların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmaktadır. Yetersiz beslenme yetersiz inflamatuar yanıta neden olabilir. Bu çalışmada, YBÜ ünitesine farklı nedenler ile yatırılan ve paranteral olarak soya yağı bazlı ve zeytinyağı bazlı emülsiyonlar ile beslenen hastaların inflamatuar yanıtının Nötrofil lenfosti oranı (NLO), C-Reaktif Protein (CRP), ESR (eritrosit sedimantasyon hızı), APACHE II skoru ve SOFA skorlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamızda Glaskow Koma Skalası 3-4 olan 25 hastanın, yoğun bakım takip dosyaları ve labartuvar sonuçları retospektif olarak incelendi. Soya yağı bazlı emülsiyon (GrupS, n:14) ve zeytinyağı bazlı lipid emülsiyon (GrupZ, n:14) kullanan hastaların YBÜ’e yatırıldığı gün, 1., 3., 5. ve 10. günlerdeki NLO, CRP, ESR, APACHE II ve SOFA skorlar kaydedildi. GrupS’nin NLO‘ı 5. günde Grup Z’ye göre yüksek bulundu (p< 0,05). Grup Z’nin CRP değeri geliş günü Grup S’ye göre yüksek bulundu (p<0,05). Grup S’nin grup içi karşılaştırmasında geliş günündeki CRP değerlerinin diğer günlere göre düşük bulundu (p< 0,05). Grup S’nin ESR‘ı 5. günde Grup Z’ye göre yüksek olduğu görüldü (p< 0,05). Grup S’nin 1., 3., 5. ve 10. günlerindeki APACHE II Skorları Grup Z’ye göre yüksek bulundu (p< 0,05).Zeytinyağı bazlı lipid içeren beslenme solusyonları, soya bazlı lipid içeren beslenme solusyonlarına göre immün yanıt bakımından daha avantajlı görülsede, çalışmamızda hasta sayısının az olması ve hesaba katılmayan biçok faktörün bu durumu etkileyebileceği dikkate alınarak, hasta guplarının dikkatli seçildiği ve daha büyük vaka gruplarıyla prospektif çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
  • [ X ]
    Öğe
    Yoğun Bakım Ünitesinde Takip Edilen Sentetik Kannabinoid (Bonzai) zehirlenmesi Olgularının Klinik Özellikleri
    (2015) Altınışık, Uğur; Altınışık, Hatice Betül; Şimşek, Tuncer; Doğu, Tuğba; Şimşek, Esen; Aydın, Halide
    Amaç: Sentetik kannabinoid (bonzai)zehirlenmesi son yıllarda ülkemizde sıkgörülen ve yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ)takibi gereken bir durumdur. ÇalışmamızdaYBÜde takip edilen sentetik kannabinoidzehirlenmesi olgularının klinik özelliklerinitartışmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çanakkale Onsekiz MartÜniversitesi ve Çanakkale Devlet HastanesiYBÜlerinde 2014-2015 yıllarında takip edilenolgular retrospektif olarak tarandı. Bulgular: On iki olgu dahil edildi. Nörolojiksistemde; konfüzyon (n=4), uykuyameyil (n=7), huzursuzluk/ajitasyon (n=5),halusinasyon (n=2), anksiyete/panik (n=3),akut psikoz (n=1), amnezi (n=11) tespitedildi. Bir olgu entübeydi. Kardiyovaskülersistemde; taşikardi (n=3), bradikardi (n=2),hipertansiyon (n=2), hipotansiyon (n=1),aritmi (n=2) gözlendi. Laboratuvar testlerinde,lökositoz (n=4), lökopeni (n=1), hipoglisemi(n=3), karaciğer ve renal fonksiyontestlerinde yükseklik (n=1) tespit edildi.Olguların ortalama bilinç açılma zamanı 19,3saat, ortalama YBÜ kalış süresi 3 gündü. Sonuç: Sentetik kannabinoid zehirlenmesiolgularında; ilk saatlerde nöbet aktivitesiolabileceği, ilk 3 gün miyokard enfarktüsüriski olduğu akılda tutulmalıdır. Karaciğerve böbrek fonksiyonlarının takibi gereklidir.Hipopotasemi en sık görülen elektrolitbozukluğudur. Komplikasyonsuz olgular, ilk24 saat içinde düzelmektedir. Ancak her günyeni sentetik kannabinoid türlerinin piyasayasürüldüğü de unutulmamalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    Zor entübasyona pratik yaklaşım: 10 olguda gum elastik buji kullanımı
    (2016) Altınışık, Uğur; Erbaş, Mesut; Kiraz, Hasan Ali; Şimşek, Tuncer; Altınışık, Hatice Betül; Türk, Fatoş İpek; Toman, Hüseyin
    Amaç: Beklenmeyen zor entübasyon ile karşılaşıldığında, tüm teknolojik gelişmelere rağmen halen kullanımı kolay ve ulaşılabilir ekipmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada ameliyathanemizde beklenmeyen zor entübasyon ile karşılaşılan 10 olguda \"Gum Elastik Buji\" yardımı ile yapılan entübasyon tecrübelerimizi sunmaktayız.Gereç ve Yöntem: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi ameliyathanelerinde 2013-2014 yıllarında zor entübasyon ile karşılaşılan olgulardan; Mallampati skoru I-II olan ve havayolunda ek patoloji bulunmayanlarda Gum elastik buji (GEB) kullanımı değerlendirildi. Entübasyonda kullanılan yardımcı ekipmanlar, entübasyon deneme sayısı, deneyen anestezist sayısı, GEB ile deneme sayısı, GEB kullanımına bağlı komplikasyonlar kaydedildi.Bulgular: Çalışmamıza beklenmeyen zor entübasyon ile karşılaşılan 10 olgu dahil edildi. Olguların hepsi erkekti ve 4 numara bleyd ile entübasyon denendi. Başarılı olunamayan 6 olguda stile, 1 olguda Fastrach laringeal maske denendi. GEB kullanımı öncesi en az 3 entübasyon denemesi yapıldı. Yine başarılı olunamaması üzerine tecrübeli bir anestezi uzmanı tarafından GEB yardımı ile tüm olgularda tek seferde entübasyon gerçekleştirildi. GEB kullanımına bağlı bir komplikasyon gözlenmedi.Sonuç: GEB, beklenmeyen zor entübasyonda Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Olgularımızda herhangi bir komplikasyon görülmemekle beraber, bujinin kör olarak ilerletilmesine bağlı travma vakaları bildirilmiştir. GEB; beklenmeyen zor havayolu yönetiminde, deneyimli bir anestezist tarafından uygulandığında, ucuz, kullanımı kolay ve taşınabilir olması nedeniyle iyi bir alternatif havayolu aracıdır

| Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim