Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Personel değerlemesi ve Marmara bölgesindeki tekel işletmelerinde bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1999) Karadağ, Serpil; Çelik, MukaddesÖZET İşletmelerde geleceğe yönelik alınacak kararlan etkileyecek ölçüde önem taşıyan personel değerlemesi, bir personelin işini ne kadar iyi yaptığını ve işletmenin amaçlarına ne derecede katkıda bulunduğunu ortaya çıkararak gerektiğinde daha büyük sorumlulukları üzerine alabilmesine imkan tanıyan bir sistemdir. Bu sistem sayesinde personelin ücreti, kariyer planlaması, koordinasyonu, delegasyonu ve eğitim ihtiyacı belirlenebilmektedir. Ancak personelin başarısını etkileyen iş ortamına ve kişiye bağlı faktörler söz konusudur. Personelin basan düzeyi de bu faktörlerin uyumuna bağlıdır. Personel değerlemesinden beklenen sonucun elde edilebilmesi için, yöneticilerin her şeyden önce kişi-iş uyumunu sağlaması gerekir. Personele verilen işin tammı belirlenmeli, işi yapacağı ortam yaratılmalıdır. Personel değerlemesinde değerlemecilerin saptanması ve değerleme ölçütlerinin işletmeye uygun olarak seçilmesi de çok önemlidir. Değerleme ölçütleri önyargılardan uzak ve belirli standartlara ulaştınlmış olmalıdır. Ancak bu şekilde değerlemenin objektifliğine, geçerliliğine güven duyulabilir. Personel değerlemesi gerçekten karmaşık bir yapıya sahiptir. Çünkü sonuçta değerlemeyi yapan da değerlenen de insandır. Bu nedenledir ki değerlemelerde her zaman hata yapma riski vardır. Bu hatalan en aza indirmek, personeli en iyi koşullarda değerlendirmek personel verimini arttıracak dolayısıyla işletmenin verimini de olumlu yönde etkileyecektir.Öğe Değişim ve organizasyon (Doğtaş'ta bir inceleme)(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1999) Pekmezcan, Yılmaz; Aydın, KenanOZKT (,'alışmanıızın konusunu, lıı/.la değişen piyasa ve çevre şartlarına uyum sağlayabilmek için, organizasyonların, bir anlamda yapılanma ve iş yapma tarzlarının sürekli yenilenmesi halta yeniden yanılmasının günümüzde ertelenemez bir görev haline gelmesi ile birlikte, değişim ve organizasyon konuları oluşturmaktadır. Değişimin yeni bin yılda bir defalık bir olay değilde hiç gündemden inmeyecek bir süreç olması sebebiyle, organizasyonlar tüm beşeri ve fiziki unsurlarını amaçları doğrultusunda bir araya getirirlerken, mutlaka tarzlarını değişiminin gereklerine göre ayarlamalıdırlar. Araştırmamızda organizasyon ile yakından ilgili olan kavramlar ve teoriler üzerinde durulmuş zaman içerisindeki değişimleri ve gelişimleri ortaya konmuştur. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu idrak etmiş ve organizasyon yapılarında ve iş yapma (arzlarında dikkate almış olan Alil) ve Japonya'da ki bir takım düşünce ve uygulamalar da algılanış şekliyle ele alıp incelenmiştir. Değişimin Sanayi Devrimi ile birlikte modern yönelim ve organizasyon teorileriyle de ilişkileri analiz edilmeye çalışılmıştır. Mu çalışmada DOCî'l'AS A.Ş. 'deki yapılan incelemelerde elde edilen sonuçlar ortaya konulup, araştırma konusu çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır.Öğe Toyota üretim sisteminin gerçeklerihttp://172.16.2.176:8102/UlusalTezMerkezi/YonetimPaneli/tezDetay.jsp?sira=38(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2000) Küçükçakıroğlu, Müşerref; Niray, NasırÖZET Günümüzün koşullarına en uygun üretim şekli Toyota üretim sistemidir. Talebin tutarsızlığına, esnek üretim hattı ile en ekonomik şekilde cevap verebilir. Geniş yelpazedeki müşteri isteklerini karşılayabilir. Dolayısıyla üretilebilen mamul çeşidi fazladır. Durgun ekonomik koşullarda firmanın kârlılığında azalma görülmemektedir. Bununla beraber her alanda israfın önlenmesi hedeflendiği için, kayıplar azalmakta ve maliyetler aşağı düşmektedir. Böylece daha düşük bir maliyetle üretip, uygun fiyat belirleyerek, kaliteli ürünleri pazara sunmak mümkündür. Toyota üretim sisteminin bir diğer özelliği ise; siparişlere dayanarak gereken zamanda, gereken miktarda ve istenen kalitede üreten bir sistem olmasıdır. Gereksiz olan ve katma değer üretmeyen bütün işler ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca yalın üretimde sıfır stokla çalışmak hedeflenmiştir. Ürünün oluşturulmasmdaki her aşamada ve bitmiş ürünlerde stoklaşmaya izin verilmemektedir. Kalite çemberleri ve kaizen ile sürekli geüşme sağlanmaktadır. Bu amaçla bütün çalışanların fikirlerinden yararlamlmaktadır. Organizasyonun düzleştirilmesiyle bütün çalışanların etkinliği ve motivasyonu arttırılmaktadır. Ayrıca çalışanlara bir takım sosyal hizmetler sağlanmaktadır, insana gereken değer verilmektedir. Toyota üretim sistemi iş verenin, emekçinin, yan sanayiinin ve tüketicinin kazanmasını sağlamaktadır. Sosyal çevreye duyarlılığının yanında biyolojik çevrenin de korunmasında etkilidir. Toyota üretim sistemine verdiğimiz öneme dayanarak; Çanakkale'de konumlanmış bazı işletmelerin bu konudaki duyarlılığı araştırılmış ve ne yazık ki yeterli bilgi birikimine sahip olmadıkları gözlenmiştir.Öğe Türkiye'deki özel sektör yöneticilerinin profili ve Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylık sürecine etkisi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2001) Özçelik, Serkan; Kalmış, HalisÖZET Bilindiği gibi, yöneticinin şahsiyeti ve anlayışı ulusal değerlerden büyük ölçüde etkilenmektedir. Oysa Avrupa, farklı kültürlerin birarada olmasından dolayı "kültür mozaiği" ile karakterize edilir. Bu nedenle, Avrupa'da her ülkenin yönetici profili birbirinden farklıdır. Ancak son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinin birbirleriyle yarışırcasına küresel yönetici kadrosu yetiştirme çabaları içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye'de özel sektör yönetici profiline ilişkin özellikleri belirlemeye yönelik yapılan araştırmalar özellikle Türk kültürü etrafında şekillenen toplumsal kültür-örgüt kültürü ilişkisi ve Türk yönetim kültürünün tarihçesine dayanılarak açıklanmaktadır. Türkiye'de özel sektör yönetici profili ve bunun Avrupa Birliği adaylık sürecine katkılarını belirlemeye yönelik olarak Marmara Bölgesi'nde yaptığımız araştırma sonuçlarına göre; yöneticilerimizin büyük çoğunluğu üniversiteden mezun, ağırlıklı olarak iktisat-işletme eğitimi almış, 40-45 yaşlarında, %65'i erkek olan özellikler göstermektedir. Anket kapsamındaki yöneticilerin büyük çoğunluğunun (%63) işletmelerini yönetirken hem yapıya hem de insana yönelik yüksek ilgi duyan liderlik davranışı sergilediği, karar vermede daha katılımcı olmayı benimsedikleri, sakin, sabırlı ve ılımlı bir kişilik davranışı sergiledikleri görülmektedir. Elde edilen bu bulgular Marmara Bölgesi'ndeki yöneticilerin demokratik bir yönetim anlayışı benimsedikleri, buna esas olarak da eğitim faktörünün etkili olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca; Marmara Bölgesi'ndeki yöneticilerin AB'nin yapısı ve organları hakkında kısmen (%63) bilgi sahibi oldukları, rakiplerinin yönetim felsefesi ve yönetici profili hakkında yeterince bilgiye sahip oldukları, lobicilik faaliyetlerinin de yok denecek kadar az olduğu anlaşılmıştır. Ancak bunun Türkiye'nin AB adaylık sürecine olumsuz bir etki yaratmadığı, çok fazla olmasa da olumlu katkılar sağladığı anlaşılmıştır.Öğe Yönetime katılma ve kamu kesimi ile özel sektör üzerine bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Örnek, Ali Şahin; Çelik, MukaddesÖZET Çalışmamızın konusunu demokrasinin en belirgin özelliği olan yönetime katılma ya da hatılıma yönetim oluşturmaktadır. Yönetime katılma; organizasyondaki tüm çalışanların yönetimin her aşamasında alman kararlarda söz sahibi olmalarıdır. Araştırmamızda katılımcı yönetimle yakından ilgili olan kavramlar ve teoriler üzerinde durulduktan sonra yönetime katılma anlayışı enine boyuna incelenmiştir. Batıda, Avrupa'da daha çok endüstriyel demokrasi olarak bilinen yönetime katılma, Amerika kıtasında işçilerin, yönetimin aldığı kararlarda söz sahibi olmaları şeklinde anlaşılmakta ve uygulanmaktadır. Çalışmamızda katılımcı yönetim, yönetim ve organizasyon açısından daha çok ABD'deki ve diğer ülkelerdeki algılanış şekliyle ele alınıp incelenmiştir. Katılımcı yönetim anlayışının, klasik ve modern yönetim ve organizasyon teorileriyle ilişkileri analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada katılmalı yönetim hakkında sorular sorarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesindeki akademik personelin katılımcı yönetim hakkındaki görüş ve davranışlarını inceledik.Öğe Örgütsel çatışma beraberindeki stres ve uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2002) Aydın, Celil; Yelkikalan, NazanÖZET Günümüz örgütleri; türü ve faaliyeti ne olursa olsun, hızlı ve sürekli değişen bir çevre ortamı içerisindedirler. Örgütler sürekli olarak gelişmekte ve geliştikçe de karmaşıklaşmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da işgörenler, içinde bulunduğumuz çağın sosyal yaşamının en önemli problemlerinden örgütsel çatışma ve beraberinde stresle karşılaşmaktadırlar. İnsanlar hayatlarının önemli bir bölümünü, kendisinin ve ailesinin geçimini sağladığı, iş ortamında geçirmektedirler. İşgörenler işinde bulunduğu sürece hatta evinde bile, işleri ile ilgili konuları düşünmeye devam etmektedirler. Dolayısıyla insanların çatışmayla birlikte strese girmesine neden olan en temel unsurun, onların yaptığı iş ve buna bağlı çalışma ortamı olduğunu söylemek mümkündür. Örgütsel stres işgörenlerin bedensel ve ruhsal sağlığını tehdit eden ve örgütsel verimliliği düşüren etkenlerin başında gelmektedir. Bu nedenle özellikle örgüt yöneticileri örgütsel stresin nedenlerini ve olası sonuçlarını iyi bilmeli ve meydana gelen örgütsel stresi yönetmeye yönelik tedbirleri almalıdır. Yapılan çalışmada öncelikle örgütsel çatışma kavramının tanımı yapılmış ve örgütsel çatışma nedenleri incelenmiştir. Sonra örgütsel çatışmanın yönetimi incelenmiştir. Daha sonra stres ve örgütsel stres kavramının tanımlan yapılmıştır. Örgütsel stresin oluşmasına neden olan bireyin kendisi ile ilgili stres kaynakları, genel çevre ortamına bağlı stres kaynakları ve en önemli etken olarak değerlendirilen, işe ilişkin stres kaynakları incelenmiştir. Örgütsel stresin; bireye, örgüte, verimliliğe ve ülke ekonomisine olan etkileri ve beraberinde örgütsel stresin yönetimine yönelik, birtakım yönetim teknikleri incelenmiştir. Uygulama bölümünde ise Çanakkale'de faaliyet gösteren bir askeri garnizonda çalışan işgörenleri kapsayan ankete dayalı bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonucu elde edilen bulguların değerlendirilmesi ile işgörenlerin örgütsel stres kaynaklan ve bunların etki dereceleri tespit edilmeye çalışılmıştır.Öğe Stratejik insan kaynakları yönetimi ve Çanakkale'de gıda sektöründe bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1999) Opçin, Metin; Yurtseven, RıdvanIX Özet Çalışmamızın konusunu stratejik insan kaynakları yönetimi oluşturmaktadır. Toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olarak organizasyonlar varlıklarını sürdürürken, çevreleriyle sürekli etkileşim halinde bulunmak zorunda olan kompleks varlıklar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Eğer organizasyonlar canlı kalmak istiyorlarsa stratejilerini dışsal değişimlere adapte etmek durumundadırlar. Varlıklarını devam ettirebilmek için stratejilerini, çevredeki dalgalanmalara endeksleyen organizasyonların yapılarını ve insan kaynaklarının fonksiyonlarını da stratejilerinde meydana gelen değişimlere göre ayarlamak, stratejilerin gerçekleşmesine izin verecek şekilde düzenlemek gerekir. Stratejik yönetimden değişimin yönetimi olarak da söz etmek mümkündür. Bu da şirket değerleri, şirket kültürü sistemi ile liderlik, planlama, kontrol ve insan kaynakları yönetimi gibi yönetsel süreçlerdeki değişimi de içermektedir. Son yıllarda üst düzey yöneticilerin daha stratejik düşünmeye başladıkları ve insana ilişkin görüşlerin, uygulamaların işletmelerin başarıları düzeylerinde kritik bir önem taşıdığı konusunda fikir birliği içinde oldukları görülmektedir. Bu açıdan tezimizde bu konu detaylı olarak incelenmiştir. Araştırma-inceleme çalışmamızda ise, A.Ş'lerde uygulanan insan kaynakları yönetim uygulamaları hakkında anket soruları sorularak Çanakkale'deki A.Ş' lerin stratejik insan kaynakları yönetimi hakkındaki görüş ve düşünceleri incelenmiştir.Öğe İşletmelerde motivasyon ve moral faktörleri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Şahbaz, Ahmet; Çelik, MukaddesÖZET Motivasyon, insanların ihtiyaçlarını tatmin etmektir. Örnek olarak herkes yemek ya da içmek ihtiyacını hisseder. Fakat siz yemek yedikten sonra genel olarak bu ihtiyacınızı tatmin ettiniz. Fakat birkaç saat sonra açlık ihtiyacınızı yeniden hissedeceksiniz. İşte bu noktada eğer biri teşvik olarak size yemek teklif ederse sizi motive ediyor demektir. Abraham Maslow ve Frederick Herzberg iki önemli motivasyon teoristidir. Psikolojist Abraham Maslow'a göre beş temel ihtiyaç vardır. Bunlar fizyolojik ihtiyaç, güvenlik ihtiyacı, sosyal ihtiyaç, kendini tatmin ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçlar merdivensel bir sıra izler. İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisine göre düşük seviyedeki ihtiyaçlar önce tatmin edilmelidir ki yüksek seviyedeki ihtiyaçlara sıra gelsin. Psikolojist Frederick Herzberg Maslow'un teorisini bir adım daha geliştirmiştir. Ona göre fizyolojik, güvenlik ve sosyal ihtiyaçlar daha alt seviyedeki ihtiyaçlardır. Fakat kendini gerçekleştirme ve tatmin ihtiyacı üst seviyedeki gruba girer. Herzberg' e göre bir insanı tatmin etmenin en iyi yolu yüksek seviyedeki ihtiyaçları (kendini gerçekleştirme ve tatmin) gidermektir. Maslow ve Herzberg gibi motivasyon teorisyenleri eğer ihtiyaçlar giderilmezse işletmeye personelin faydalı olamayacağından bahsetmektedirler. Üri önemli <> motivasyon aracı iş zenginleştirme ve davranış değiştirmedir.Öğe İşletmelerde çatışma yönetimi ve bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Erdim, Nurdan; Çelik, MukaddesÖZET Çatışmayı, iki veya daha fazla kişi veya grup arasında çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlık olarak tanımlayabiliriz. Geleneksel örgüt kuramcılarına göre birey ve örgütün istek ve beklentilerinde benzerlik hatta ayrılık olduğunda çatışma konusuna önem verilmemiştir. Çünkü klasiklere göre çatışma yıkıcıdır ve yönetimin görevi çatışmayı ortadan kaldırmaktır. Örgüt sağlığı bakımından çatışma kötüdür ve çatışmadan uzak durulması vurgulanır. Modern yönetim yaklaşımlarına göre işletme organizasyonlarında çatışmaların varlığı kaçınılmazdır. Bunu doğal karşılamak gerekir. Günümüzde çatışmanın olmaması örgüt açısından sakıncalı görülmektedir. Çatışma olmayan örgütte ilgisizlik, durağanlık ve tekdüzelik oluşur. Kişiler ve gruplararası çatışmanın yararlı işlevleri olduğu kanısı yaygınlık kazanmıştır. Bu kanıda olan sosyologlar, psikologlar, ekonomistler ve örgüt kuramcıları vardır. Çatışmanın azı ya da çoğu işletme amaçlan açısından zararlı olmasına karşın, optimal düzeyde bir çatışma her zaman teşvik edilir. Belli bir düzeydeki çatışma, gelişim ve değişimlere neden olur. Çatışma insanları öğrenmeye sevkeder. Günümüzde işletme yöneticilerinin çatışma olayı konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Çünkü aslında yöneticilik, çatışma yöneticiliğidir. Oluşacak çatışmaları işletme amaçlarına uygun yönetemeyen yöneticilerin, işletmelerde kalmaları mümkün değildir. Bu araştırmada çatışma olgusu, çatışma türleri ve çatışmanın yönetilmesi üzerinde bilgi verilmiştir. Yenice Belediyesi çalışanları üzerinde yapılan bir uygulama ile de araştırma tamamlanmıştır.Öğe Kariyer yönetimi ve akademik personelle bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1999) Çeken, İsa; Çelik, MukaddesÖZET Kariyer yönetimi, iş görenlerin yetenek ve ilgilerini analiz etmelerine yardımcı olan ve kariyer geliştirme faaliyetlerinin planlanmasını sağlayan bir yönetim olgusudur. Kariyer yönetimi iş dünyasına giriş, atamalar ve iş değiştirmeleri kapsar. Kariyer yönetiminin önemi bireyin iş doyumu ve örgütte kalmasını sağlamaya yöneliktir. Bunun yanında işletmelerin insan kaynaklarını etkili kullanmalarını, iş başarısının yükseltilmesini, sadakat ve işe bağlılığın sağlanmasına yardımcı olur. Kariyer yönetiminde iş görenlerin kariyerlerinin geliştirilmesi çok önemlidir. işletmeler veya kurumlar çalışanların örgüte katkısını sağlamak için onların eğitim ve gelişme ihtiyaçlarını belirleyerek verimi artırıcı yönde etki yapan bu unsurlara önem vermeleri gereklidir.Öğe İşletmelerde işgören eğitim faaliyetleri Tokat Sena Tekstil A.Ş. eğitim faaliyetleri uygulaması(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Şahbaz, Ümran; Çelik, MukaddesÖZET Her işgören işe başladıktan kısa bir süre sonra iş başında eğitilir. Bunları eğiten daha tecrübeli işgörenlerdir. Bazen eğitim basit olarak denetçinin önderliğinde gözlem yolu ile yapılır. İş rotasyon tekniği belirli aralıklarla bir işten diğer işe işgöreni geçirmek suretiyle onun becerisini artırmak için yapılan bir eğitim yöntemidir. İşe uyum oriyantasyon ise, çalışanların işe uyumunun sağlanması amacıyla yapılan bir eğitim yöntemidir. Yönetici yetiştirme programlan eğitim yönteminin bir diğer parçasıdır. Gelecekteki pozisyonlara çalışanları hazırlamak üzere yönetici adayları bu programlarla yetiştirilir. Çalışmamızda örnek olarak Tokat Se-na Tekstil A.Ş. nin eğitim programı detaylı olarak incelenmiştir.Öğe İşletmelerde iş ahlakı ve sosyal sorumluluğun önemi ve Çanakkale bölgesindeki uygulamalar(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Erciyes, Ali Ufuk; Çelik, MukaddesÖZET Tezimin başlangıç kısmında, iş ahlakı kavramı üzerinde durdum. Daha sonra konu üzerinde çeşitli yaklaşımlar ele alındı (Teleolojik ve Deontolojik yaklaşım). Bu açıklamalardan sonra iş ahlakının önemi, kamu yönetim ahlakı, rüşvet kavramı ve kamu yönetiminde yolsuzlukların temel nedenleri açıklanmıştır. II. Bölümde; iş ahlakı ve sosyal sorumluluk kavramı ele alınmış olup, sosyal sorumluluk filerinin doğuşu, çalışanların sorumluluk duygusu, çocuk iş gücü sorunu (bu konu ile mesleki eğitimin önemine değinilmiş, ancak konunun istismarlara açık olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.) ve tüketici koruma kavramına ait konular ele alınmıştır. Ayrıca bu bölümde sosyal sorumluluk adına büyük katkılar sağlayan Vaksa örneği incelenmiştir. Yine bu bölümde kalite kavramı ele alınmış olup, ülkemizin ilk Avrupa kalite ödüllü firması Brisa incelenmiştir. III. Bölümde; işletmelerin iş ahlakı ve sosyal sorumluluğu ile sıkı ilişkisi olan çevre konusunda bazı kısa açıklayıcı bilgiler aktarılmış olup, çevre konusunda başardı iki yerel yönetimin çalışmaları hakkında bilgi aktarılmıştır. Çalışmamızın son bölümünde ise; Çanakkale Bölgesindeki işletmelerde iş ahlakı ve sosyal sorumluluğun önemine ait küçük bir anket çalışması yapılmıştır. Grafikler yardımı ile değerlendirilen çalışmamızın bu kısmı bize ümitlerin henüz tükenmediği sonucunu vermiş olması açısından sevindirici bulunmuştur.Öğe Kent stratejileri ve bir uygulama: Yenice kenti(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Demirarslan, Ekrem; Kükrer, SamiÖZET Ülkemizde ve dünyada yaşanan hızlı kentleşme, sürekli toplumsal ve teknolojik değişim ve gelişim, merkeziyetçi yapıdan uzaklaşma ve yerel yönetimlerin önem kazanması, demokratikleşme ve insan baklan konusundaki gelişmeler, küreselleşme, çevre bilinci, hizmetlerin halka yönelik olması, yaşam kalitesini arttırma çabaları, kent ve kentleşme konusunda yeni anlayış ve arayışlara yol açmıştır. Kenti ekonomik bir birim kabul edip, kentte stratejik yönetim yaklaşımını geliştirmek bunlardan biridir. Strateji, işletmenin amaç ve hedeflerinin belirlenmesi, işletmeyle çevresi arasındaki ilişkilerin analiz edilerek, bu amaçların gerçekleşmesi için gerekli etkinliklerin yeniden düzenlenmesi ve gereksinim duyulan kaynakların uzun dönemde etkin olacak biçimde dağıtılmasıdır. Stratejik yönetim, stratejilerin planlanması için gerekli araştırma, inceleme, değerlendirme ve seçim çabalarım; planlanan bu stratejilerin uygulanabilmesi için işletme içi her türlü önlemin alınarak yürürlüğe konulmasını; daha sonra yapılan çalışmaların kontrol edilerek değerlendirilmesi ile ilgili etkinlikler kapsar. Kentlerde stratejik yönetim sürecinin uygulanması; gelecekte belirli bir süre için hizmet önceliklerini belirlemek, bu gereksinmeleri karşılayacak olan kaynaklan tahmin etmek, bu kaynakların nasıl etkin kullanılabileceğini saptamak, gündelik hizmetlerin en az maliyetle ve en fazla etkinlikle yerine getirilmesine yönelik stratejilerin uzun dönemli stratejilerle tutarlılığını sağlamayı içerir.Öğe Türk İş Hukukunda ücretli ve ücretsiz izinler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Uğur, Suat; Korkusuz, Mehmet RefikÖZET TÜRK İŞ HUKUKUNDA ÜCRETLİ VE ÜCRETSİZ İZİNLER İnsanlar doğuştan sınırlı bir güce ve çalışma kapasitesine sahiptir. Sahip olduğu kapasitesinin sınırlılığı onun dinlenme zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş, çalışma ve dinlenme süreleri ile ilgili düzenlemeler yapmışlardır. Yapılan bu düzenlemelere göre her ülke çalışma sürelerine sınırlar koyacak ve çalışanlara günlük, haftalık ve yıllık dinlenme süreleri tanzim edecektir. Ülkemizde de başta Anayasa olmak üzere özellikle İş mevzuatında, çalışanların belirli dönemlerde tatillerine imkan veren düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemelere göre çalışanlar, günlük çalışma süreleri arasında ara dinlenmesi, haftalık çalışması sonunda hafta tatili ve bir yıllık çalışması sonunda yıllık izin hakkına sahip olacaktır. Ayrıca hastalık, evlilik gibi olağan durumlar ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışanlara izinler verilecektir. Toplu iş sözleşmesinde aksine bir düzenleme yoksa ara dinlenmesi çalışma süresinden sayılmadığından ücretsiz izin; hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günü ile evlilik gibi olağan durumlarda da çalışanlara verilecek izinler ücretli izin olacak ve bu izinler toplu iş sözleşmelerine konulacak hükümlerle ücretsiz izin olarak kabul edilemeyecektir. Toplu iş sözleşmelerinde ise çalışanlara verilecek ücretli ve ücretsiz izinler, İş Kanunu'ndaki işçinin lehine olan düzenlemeleri azaltıcı değil, aksine arttırıcı olabilecektir. Nite kim uygulamadaki toplu iş sözleşmelerinde de işçilere verilecek ücretli ve ücretsiz izinlerin İş Kanunları'ndaki düzenlemelere göre işçinin lehine olacak şekilde düzenlendiği görülmektedir.Öğe İşletmelerde iletişimin önemi ve Çorlu Unilever tesislerinde iletişim konusunda yapılan bir uygulama(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1999) Taçar, Reşit; Çelik, MukaddesÖZET İnsanlığın varoluşu ile başlayan ve hergün sürekli gelişme gösteren iletişim olgusu, bugün aile içi bireyler arasında karşılıklı anlaşmanın vazgeçilmez temel öğesi olduğu kadar, siyasal, ekonomik ve askeri alanlarda da vazgeçilmez bir unsurdur. İşletmelerin yönetici ve işgörenleriyle birlikte uyum içinde çalışarak, tüketici ihtiyaçlarına uygun vasıflarda mal ve hizmet üretebilmeleri, işletme içi ve dışı, iyi bir iletişim kurularak sağlanabilir. Bunu sağlayamayan işletmeler ise hedefledikledikleri amaçlara ulaşamazlar. İletişim sözel, sözsüz, beden dili ve yazılı olarak dört biçimde kurulabilir. İletişimin olabilmesi için, öncelikle iletişimi başlatan bir kaynak, kaynağın vermek istediği bir mesaj (ileti), mesajın hedefi olan bir alıcı, ve nihayet mesajı kaynaktan alıcıya ulaştırabilecek bir kanala gereksinim vardır. İletişimde geribildirim, iletişimin başarısını göstermesi açısından çok önemlidir. Bazı durumlarda kaynaktan verilmesi istenen mesaj çeşitli nedenlerle alıcı tarafından kaynağın istediği biçimde algılanamayabilir. Gerek kaynak, gerek aiıcı ve gerekse kanal tarafından kesintiye uğrayarak mesajın planlandığı etkiyi gösterememesi durumuna iletişim engelleri adı verilir. İletişimin sağlıklı olması açısından öncelikle kaynak ve alıcının karşılıklı olarak iletişime istekli olmaları gereklidir. Ayrıca kaynak ve alıcının ortak deneyim alanlarına sahip olmaları iyi bir iletişimin gerekleri arasında sayılabilir. İşletmelerdeki yönetim kademeleri arasındaki şekline dikey iletişim adı verilmektedir. Aynı seviyedeki işletme bireyleri arasındaki iletişime ise yatay iletişim adı verilmektedir. İşletmelerde iletişim; daira, zincir "y", tekerlek, tüm kanalları açsk ve zincir şeklindeki iletişim ağlan vasıtasıyla kLrulmakiatiir.İletişim; yönetsel araç olarak planlama örgütleme, yöneltme, eşgüdüm, ve denetim fonksiyonlarının uygulanmasında vazgeçilmez bir unsurdur. Gelişmiş ülkelerde özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'daki dünya çapında üne sahip işletmelerin başarılarına en büyük etken, en gelişmiş iletişim teknolojilerini kullanarak dünya pazarlarını süratli ve devamlı takip edebiliyor olmalarıdır. İşletmelerin üretimi için gerekli olan mal ve hizmetlerin temini, yeni mamul veya ürünün üretimi, pazarlanması, geliştirilmesi, işletme kültürünün oluşturulabilmesi iletişim sayesinda olmaktadır. Çalışmamızın içeriği oluşturulurken öncelikle iletişim olgusunun önemi sık sık vurgulanmıştır. Bu çerçevede, I. Bölümde iletişim kavramı, genel iletişim bilgileri ve iletişim modeleri ile iletişim araçları açıklanmıştır. II. Bölümde işletmeler açısından iletişimin önemi, işletmelerde iletişim kanalları ve araçları, işletmelerde biçimsel ve biçimsel olmayan iletişim türleri ve iletişim engelleri üzerinde durulmuş daha sonra çağımıza damgasını vurmuş olan teknolojik iletişim incelenmiştir. Aynı bölümde yönetsel araç olarak iletişimin kullanıldığı öğelerle iletişimin ilişkilerine değinilmiş, üretim, pazarlama, sendika, Ar- Ge ve toplam kalitenin iletişimle ilişkilerine değinilmiş, iletişim teknolojilerinin Türkiye'de kullanılma alanları konusunda bilgi verilmiştir. III. Bölümde Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde faaliyet gösteren Ünilever tesislerinde iletişim konusundaki anket uygulamasının sonuçları incelenmiştir. mÖğe Hisar ve Türk Edebiyatı dergilerinde tiyatro teorisi yazıları (1.cilt) tahlil, (2.cilt) metinler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1997) Tonka, Bünyamin Nami; Yıldız, SaadettinÖZET Yeni Türk Edebiyatı 'nın edebi türleri içinde en önemlilerinden birisi de Tiyatrodur. Tiyatroyu tanımak için Tiyatronun ne olduğunu da bilmek gerekir. Biz bu çalışmamızda Hisar ve Türk Edebiyatı dergilerinin "Tiyatro Teorisi" kavramına uygun olan yazılarım inceledik Tiyatro Teorisine nasıl ve hangi düzeyde bakıldığını öğrenmek üzere bütün yazılan değerlendirdik. Bu yazıların içinde doğrudan Tiyatro Teorisini ortaya koyan eserler üzerinde durduk. Tiyatro eserlerini tanıtan yazılan da kısaca verdik. Çalışmamızın konusu, "Hisar ve Türk Edebiyatı Dergileri 'nde Tiyatro Teorisi Yazılan" dır. Tezimizde: Hisar dergisinin 1950-1980 ve Türk edebiyatı dergisinin 1972-1995 yıllan arasında yayınlanan "Tiyatro Teorisi"ne malzeme olabilecek yazılar incelenmiş, çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Çalışmamız iki cilt halindedir: Birinci cilt, Giriş, Tiyatro Sanatının Mahiyetine,Tiyatronun Fonksiyonuna, Tiyatromuzun mevcut durumuna, Tiyatro sanatına dair teklif getiren yazılar, Sonuç, Kaynakça, Dizinden oluşmaktadır. ikinci ciltte ise çalışmamıza malzeme teşkil eden yazılara yer verilmiştirÖğe Halide Edip Adıvar, Aka Gündüz ve Reşat Nuri Güntekin'in romanlarında kadın(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1997) Can, Gülnur; Tekşan, MesutEdebiyat, toplunda iç içe bir sanat dalıdır. Bu nedenledir ki edebi eserler, birey ve toplum olarak bizi her yönden kapsar, yaşamımızı bir ayna gibi yansıtırlar. Diğer taraftan da ideal olanı gösterir, geleceğimiz için rehber olurlar. Toplumun bir yansı ve ailenin temel taşı olan kadm da başlangıçtan bu yana, edebi eserlerde yerini ahr. Ancak, sosyal yaşamdaki etkisine paralel olarak, edebi eserlerdeki rolü değişir. islâmiyet öncesi devirde son derece etkin, erkekle yan yana bir yaşam sûren Türk kadını, Kül Tigin yazıtlarına ve Dede Korkut hikayelerine, aynı şekilde yansır, islâmiyet'le birlikte, Arap ve Iran kültüründen de etkilenen Türk toplumu, kadım pasif bir yasama iter. Divan Şüri'nde, bu içe dönük yaşamm izleri görülür. Tanzimat'ın başlangıcıyla, leaAmm toplum içindeki yeri tekrar tarbşıhnaya başlanır. Milli Mücadele döneminde ise yine aktif bir rol üstlenir ve eserlerde ideal tipler ön plana çıkar. Halide Edip Adıvar'mÖğe Türkiye'de kamu personelinin yetiştirilmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Özay, Özer; Çelik, MukaddesÖZET Bu çalışmanın konusu, kamu kurumlarında hizmetiçi eğitim ihtiyacının önemidir. Hizmetiçi eğitim, kişiye görevine başladığı tarihten görev süresince sözkonusu görevini ifa edebilmesi için gerekli performansla ilgili olarak lüzumlu olan bilgi beceri, tutum ve davranışların sistemli bir şekilde öğretilmesi sürecidir. Hizmetiçi eğitim ihtiyaçlarını saptamak kurum kaynaklarının kullanımı açısından önemli faydalar sağlar. Kurumlardaki bazı problemlerin varlığı hizmetiçi eğitim ihtiyaçları için done teşkil eder. Bu problemlerin başında verim düşüklüğü gelir. Kurumlarda hizmetiçi faaliyetleri eğitim birimleri tarafından yapılır. Amaç saptanan eksikliklerin hizmetiçi eğitim ile giderilmesi ve yapılacak olan üretimin en iyi şekilde yerine getirilmesidir.Öğe Toplam kalite yönetimi ile işletmelerin organizasyon yapısı ilişkisi ve bir uygulama: Yenice Gıda Sanayii A.Ş.(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 1998) Erdim, Turgut; Kükrer, SamiÖZET Yirminci yüzyılın küreselleşen dünyasında ortaya çıkan yoğun rekabet ve teknolojinin yarattığı yeni tüketici anlayışı karşısında işletmeler öncelikli olarak ayakta kalabilmek, ellerindeki pazarı koruyabilmek veya Pazar payını arttırabilmek amacıyla yeni arayışlara yönelmişlerdir. Deming, Juran ve Fiegenbaum ile Japonya'da başlayan Toplam Kalite Yönetimi (TKY) bu yeni arayışlardan birisidir. Japon şirketlerinin dünya pazarındaki başarısı karşısında TKY, dünyanın birçok ülkesinde benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Ancak birçok uygulama başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Amerika ve Avrupa ülkelerindeki işletmelerin Japon kültürüne özgü bir organizasyon ve işletme kültürü olan TKY'ni uygulamaları zor olmuştur. Ancak rekabet ve müşteri, işletmeleri TKY'nin uygulanabileceği bir kültür ve organizasyon yapısı oluşturmaya yöneltmiştir. Bu araştırmada TKY üzerinde durulurken, TKY uygulamalarının işletmelerin organizasyon yapılan ile ilişkisi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yenice Gıda Sanayii A.Ş. üzerinde yapılan bir uygulama ile de araştırma tamamlanmıştır.Öğe Ahmet Altan'ın romanları ve romancılığı üzerine bir araştırma(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2003) Sevinç, Canan; Tekşan, MesutBu arastırma, 1980 sonrası Türk romanının önemli yazarlarmdan Ahmet Altan'ın romanlarını ve romancılığını ele almaktadır. Araştırmanın önemi, çağdaş Türk edebiyatının çok okunan ve tartışılan romancılarından Ahmet Altan'ın romanlarının yazarın okur karşısındaki tavrı da göz önünde tutularak değerlendirildiği ve Türk romanı içindeki yerine yerleştirildiği ilk çalışma olmasıdır. Araştırma giriş, üç bölüm, sonuç ve kaynakçadan oluşmaktadır. Giriş kısmı üçe ayrılmaktadır. Öncelikle roman türünün tarihî gelişimi verilmiş, daha sonra 1980 'e kadar Türk romanının genel seyri üzerinde durulmuş, ardından 1 980 sonrası Türk romanı hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde; Ahmet Altan'ın hayatı, edebî kişiliği ve eserleri, ikinci bölümünde romanların tahlili, üçüncü bölümünde ise genel olarak Ahmet Altan'ın romancılığı ele alınmaktadır. Her üç bölümde de elde edilen malzeme, romanlardan örneklerle ortaya konulduktan sonra bunların tahlili yapılmıştır. Sonuç kısmında ise, çalışmanın genel bir değerlendirmesi verilmiştir. Kaynakça kısmında, çalışma sırasında yararlanılan makaleler, gazete ve dergi yazdan ile kitaplar verilmiştir. Söz konusu çalışma ile Ahmet Altan'ın romancılığının temel özelliklerinin ortaya konması ve Türk edebiyatı içindeki yerine yerleştirilmesi amaçlanmıştır.