İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    KERBELA ŞEHİDİ ABBAS BİN ALİ’NİN FIRAT’TAN SU GETİRMESİ KONULU İKİ RESMİN KARŞILAŞTIRILMASI
    (Ankara Haci Bayram Veli University, 2025) Arbaş, Hami̇t
    The first examples of wall paintings seen in Iran date back to the Sassanids. Many events affecting society were expressed in wall paintings. One of the events that has an important place in the religious and social life of society is the Karbala incident. The event of Karbala has affected various branches of art, especially murals. In this study, the event of Karbala (10 Muharram 61 / October 10, 680) is examined from an artistic point of view. In Iran, these paintings can be found mostly in the Ghīlān region. In total, there are more than fifty murals related to the Karbala incident in Ghīlān, but twenty of them have survived today. In this study two paintings of Abbas, one of the sons of Ali, on the subject of bringing waterfrom Euphrates, which are unique elsewhere, are discussed. One of them is located in the Tomb of the Four Sultans, in Lāhījān in the province of Ghīlān in 9 AH/630-631 CE and underwent some changes during the Safavid period. This work was painted by Ghulam Hussein Lāhījānī in 1277 AH/1898 CE. The other painting is located in Isfahan in Imamzade Ismail (the tombs of the sons and grandsons of the imams). The artist of this painting, which belongs to the Qajar period, is Muhammad Saleh Isfahanī. This research emphasizes that the event of Karbala was depicted in Iranian folk art and that the paintings produced by this art are rapidly disappearing. The Safavid and Qajar folk painters expressed their religious thoughts by painting the Karbala incident on the walls of the shrines, especially emphasizing the heroism of Abbas bin Ali. However, social change and modernization led to the decline of this art. This study examines the presence of the Karbala incident in Shi’i folk art and the extensive loss of paintings produced by this art. Safavid and Qajar folk painters painted the Karbala incident on the walls of shrines, expressing their religious sentiments and emphasising the heroism of Abbas bin Ali in particular. However, social change and modernisation led to the decline of this art.This study aims to introduce the wall paintings of the mausoleums, suggesting solutions to cultural, political and social concers that influenced some of the symbolic depictions at the time they were painted. The method of this study, due to the nature of the article, was to collect all visuals and written documents, analytically examine the data obtained and evaluate them with a descriptive method. © 2025 Ankara Haci Bayram Veli University. All rights reserved.
  • Öğe
    Çağatay Türkçesi Metinlerinde “-DI + şahıs eki + ?rse” Yapısı ve İşlevleri
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019-09-18) Eker, Ümit
    Türk dilinde genel olarak görülen geçmiş zamanın şartını karşılayan “-DI + şahıs eki + erse” yapısı Eski Türkçe döneminden başlayarak zarf-fiil işlevini de üstlenmiştir. Yapının kullanımı, Eski Türkçe döneminde seyrek olup Karahanlı Türkçesi döneminde yoğunluk kazanmış, Harezm Türkçesi döneminde zirve noktaya ulaşmıştır. Zarf-fiil işlevi Harezm Türkçesindeki kadar olmasa da Çağatay Türkçesinde de devam etmiş ancak Çağatay Türkçesinin ardılı Modern Özbek Türkçesinde yerini başka ek ve yapılara bırakmıştır. “-sA” şart ekinin zarf-fiil işlevi üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada ise “-sA” ekinin “-DI + şahıs eki + erse” şekli ele alınacak, bu şeklin Çağatay Türkçesindeki işlevleri ortaya konulacaktır.
  • Öğe
    On Dokuzuncu Yüzyılda Güney Afrika’da Bir Osmanlı Alimi Ebubekir Efendi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019-03-27) Yıkmaz, Yusuf
    Güney Afrika ve Ümit Burnu 15. asrın sonlarından itibaren; Portekiz, Hollanda, İngiltere gibi Batılı ülkelerin sömürgesi olmuş ve bulunduğu coğrafi konum sebebiyle de sömürgecilerin dikkatini her daim üzerine çekmiştir. Bölgede yaşayan Müslümanların varlığının ise 16. asra kadar dayandığı bilinmektedir. Yine Osmanlı Devleti’nin 16. asır ve sonrasında Uzakdoğu, Cava ve Güney Afrika dolayları ile ilgilendiği ve ilişki kurmaya çalıştığı bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin bu bölge ile doğrudan ilişkisi ise 19. asırda bölge Müslüman halkının ve İngiltere’nin talepleri üzerine Osmanlı Devleti’nin Ebubekir Efendi’yi göndermesiyle gerçekleşmiştir. Çeşitli dini konularda ihtilafa düşen ve kendi aralarında çatışan Müslümanlar çareyi İngiltere aracılığı ile Osmanlı’dan bir alim istemekte bulmuşlardı. Bu gelişmeler üzerine Güney Afrika’ya gönderilen Ebubekir Efendi 1862 yılında Cape Town’a ulaşmış ve Müslüman halk arasındaki ihtilafları çözmeye çalışmıştır. Güney Afrika tarihinde Osmanlı Devleti’nin ve gönderdiği Ebubekir Efendi’nin izleri bugün dahi canlılığını korumaktadır. Ebubekir Efendi’nin yolculuğu ve Ümit Burnu’nda yaptığı faaliyetler Osmanlı Devleti’nin bölgeye yönelik etkilerini anlamak bakımından önem arz etmektedir.
  • Öğe
    Ruhun Yeniden Dirilmesi Unsuru Üzerinden Zerdüştlük–Yahudilik Etkileşimi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017-09) Yıkmaz, Yusuf
    Farklı dini geleneklerde ölüm sonrasına dair inançları incelediğimizde kimi zaman bunların birbirine yakın anlatımlar içerdiğini görmekteyiz. Özellikle ruhun yeniden dirilmesi birçok gelenekte bulunan ve oldukça benzer anlatılar içeren unsurlardan birisidir. Coğrafi olarak yakın bölgelerde ortaya çıkmış olan Yahudilik ve Zerdüştlük dinleri, Babil sürgünü ile adeta iç içe bir yaşam tecrübesine sahip olmuştur. Araştırmamızda ruhun yeniden dirilmesi unsuru üzerinden bu iki dini geleneğin etkileşimini konu edinmekteyiz. Yahudiliğin teşekkülünde çok önemli bir yeri bulunan Babil sürgününün Yahudi eskatolojisini ne denli etkilediğini hem Zerdüştlük hem de Yahudilik metinlerindeki öğretilerle karşılaştırma yoluyla incelemeye çalıştık. Genel yaklaşımın aksine ruhun yeniden dirilmesi hususunda Zerdüştlükten Yahudiliğe doğru kesin ve belirli, bir unsur ve gelenek geçişinin olmadığını idrak ettik.
  • Öğe
    Kavuklu Osmanlı şâhideleri : Çanakkale Arkeoloji Müzesi örneği
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2012-10) Arbaş, Hamit
    Çanakkale ve çevresinde çok sayıda mezar taşı mevcuttur. Bunların büyük bir bölümü cami hazirelerinde bulunmaktadır. Bu eserlerle ilgili ilmi çalışmalara 1998 yılında başladık ve ilk olarak Çanakkale Yalı Camii Haziresi Mezar Taşları adlı makaleyi yayına hazırladık. Ancak bu şâhidelerin bir kısmı Arkeoloji Müzesinde, gözlerden uzak ve unutulmuş bir durumdaydı. Bu makalede Arkeoloji müzesinde bulunan on altı şâhideyi ele aldık. Çanakkale Osmanlı Mezar taşları ile ilgili araştırmalarımız devam ederek Çanakkale cami hazireleri ve kabristanlarında ayakta kalan taşların büyük bir kısmını kapsayacaktır ve bu incelemelerin sonunda genel değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılacağı sağlanacaktır.