Yazar "Yurt, Dilara Budak" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe İç hastalıkları servisine akut böbrek hasarı tanısıyla yatırılan hastaların hastanede yatış süresi boyunca sistemik inflamasyon düzeyleri ile renal replasman tedavi ihtiyacı, böbrek ve hasta sağkalımları arasındaki ilişkisinin araştırılması(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2025) Yurt, Dilara Budak; Bakırdöğen, SerkanGiriş ve Amaç: Akut böbrek hasarı (ABH), sık rastlanan, özellikle İç Hastalıkları servisinde yatan hastalarda yaygın olarak görülen ve hastanın prognozu üzerinde önemli bir etkiye sahip olan bir hastalıktır. Literatürde sistemik inflamasyon belirteçlerinin ABH prognozu üzerindeki etkisinin araştırıldığı yeterli sayıda çalışma mevcut değildir. Bu çalışmada sistemik inflamasyon belirteçlerinin ABH prognozu üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçladık. Materyal-Metod: Çalışmamızda, 01 Ocak 2020 - 31 Aralık 2023 tarihleri arasındaki yaklaşık 4 yıllık süreçte Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları servisinde ABH tanısıyla yatırılan 18-80 yaş arası her iki cinsiyette 336 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların serum CRP, albümin, nötrofil/lenfosit oranı, trombosit/lenfosit oranı, CRP/albümin oranı, sistemik immün inflamasyon indeksi (SII) ve lenfosit/CRP oranı olmak üzere toplam 7 sistemik inflamasyon belirteci düzeylerinin hasta sağkalımı, renal replasman tedavisi gereksinimi ve ABH evreleriyle olan ilişkileri araştırıldı. Hasta verileri SPSS 27.0 programı kullanılarak analiz edildi. Tanımlayıcı istatistikler, Ki-Kare, T Testi, One-Way ANOVA testleri ile yapıldı. Sağkalım analizi Kaplan-Meier yöntemiyle değerlendirildi. Sağkalımı etkileyen faktörler Cox regresyon analizi ile incelendi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi. Bulgular: Hastaların %48,8'i erkek, %51,2'si kadın olup yaş ortalaması 68,34±0,59 yıl olarak tespit edildi. ABH olgularının %45,8'i prerenal, %58,3'ü intrarenal ve %11,6'sı postrenal olarak sınıflandırıldı. Hastaların serviste yatış süreleri 1-50 gün arasında değişmekte olup, ortalama yatış süresi 6,75 gün olarak belirlendi. ABH evrelerine göre sınıflandırıldığında, hastaların %37,5'i evre 1, %20,24'ü evre 2 ve %42,26'sı evre 3 ABH olarak tespit edildi. ABH nedeniyle RRT uygulanan hastaların oranı %18,8 olarak belirlendi. Yoğun bakım ünitesinde takip gereksinimi olan hasta oranı %9,2 olup, yoğun bakıma devredilen hastaların sağkalım oranlarının istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu saptandı (p<0,05). Servisten taburcu edilen hastaların klinik sonlanımları incelendiğinde, hasta grubunun %79,5'inde iyileşme gözlemlenmiş olup, bu iyileşmenin %61,3'ü tam, %18,5'i ise kısmi olarak kaydedildi. Ayrıca, %12,2'sinde son dönem böbrek hastalığının geliştiği tespit edildi. Hasta grubunun %8'inin ise eksitus olduğu belirlendi. ABH evreleri açısından değerlendirildiğinde, evre 1 ABH hastalarının albümin ve lenfosit/CRP oranı değerlerinin daha yüksek olduğu, tersine CRP değerlerinin diğer evrelerdeki hastalara oranla istatistiksel anlamlı düşük olduğu saptandı (p<0,05). Renal replasman tedavisi gereksinimi olmayan hastalarla karşılaştırıldığında, RRT uygulanan hastalarda nötrofil/lenfosit oranı ve trombosit/lenfosit oranı değerlerinin istatistiksel anlamlı derecede yüksek olduğu; albümin ve lenfosit/CRP oranı değerlerinin ise düşük olduğu tespit edildi (p<0,05). Eksitus olan hastalarla sağ kalan hastalar karşılaştırıldığında, eksitus grubunda serum CRP, nötrofil/lenfosit oranı ve CRP/albümin oranı değerlerinin istatistiksel anlamlı derecede yüksek olduğu; tersine, albümin ve lenfosit/CRP oranı değerlerinin düşük olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Bu çalışma, akut böbrek hasarı tanılı hastalarda sistemik inflamasyon belirteçlerinin hastalık prognozu üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir. Söz konusu belirteçlerin, özellikle erken dönemde risk değerlendirmesi ve klinik yönetim açısından yol gösterici olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu bulguların daha güçlü kanıtlarla desteklenebilmesi için, geniş hasta popülasyonlarını içeren prospektif, randomize ve kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.