Yazar "Taş, İsmail" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 25
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bor İçeriği Yüksek Sulama Sularının Fesleğen (OcimumBasilicum L.) Bitki Özelliklerine Etkisi(2016) Taş, İsmail; Özkay, Fatma; Yeter, Tuba; Gorgısen, Ceren; Coşge, BelginSuya olan talep her geçen yıl katlanarak artmaktadır. Buna karşılık su kaynakları hem nitelik hem de nicelik açsından bozulmaktadır. Diğer sektörlerde artan talep nedeniyle tarımsa lüretimde kullanılan temiz suyun oranı gün geçtikçe azalmaktadır. Sürdürülebilir bir tarımsal üretim için düşük kalite olarak değerlendirilen su kaynaklarının tarımsal sulama amaçlı olarak kullanımını nsağlanması zorunludur. Türkiye gibi bor elementi bakımından zengin ülkelerin özellikle maden yatakları civarındaki yeraltı ve yer üstü su kaynaklarında yüksek oranda bor elementi bulunabilmektedir. Söz konusu bu kaynakların değerlendirilmesi son derece önemlidir. Yapılan bu çalışmada, tıbbi ve aromatik bitkilerden Fesleğenin sulamasında farklı bor içeriğine sahip sulama suları kullanılmıştır. Ardışık iki hasat (biçim) alındıktan sonra çalışma sonlandırılmıştır. İlk biçimde bitki yaş ağırlığı 4489.5 g/saksı arasında değişirken bitki boyları 32.5-44 cm arasında değişim göstermiştir. İkinci biçimde ise yaş ağırlık 43-59 g/saksı ve bitki boyu 31.8-35.5 cm arasında değişim göstermiştir. Ayrıca, toprağın EC, pH, ESP, Na, Ca, Mg, K, B, HCO3, Cl ve SO4 ve bitkide de Na, Ca, Mg, K, B, N, P, K ve Cl iyon içeriğinde istatistiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlı değişimler belirlenmiştirÖğe Bursa Bölgesinde Kullanılan Damla Sulama Sistemlerinin Performansları(2020) Davarcı, Bayram; Taş, İsmailTarımsal üretimin en önemli parametresi olan suyun, tasarruflu bir şekilde kullanılması hem su kaynaklarının korunmasını, hem de fazla sulamadan kaynaklanacak çevre sorunlarının bertaraf edilmesine katkı sağlar. Damla sulama yöntemi bu açıdan istenilen faydaları sağlayabilecek bir sulama yöntemidir. Sistemin tasarım ve projelendirme aşamalarında, kurulumun yapılacağı arazi için gerekli testlerin ve ölçümlerin yapılması çok önemlidir. Ayrıca, sisteme uygun işletme biçimlerinin de belirlenip kullanıcıya benimsetilmesi diğer bir önemli husustur. Mevcut durumda sistemlerin büyük bölümü belirtilen şekilde kurulmadığı için her açıdan beklenilen katkıları, tasarrufları ve kolaylıkları sağlayamamaktadır. Bu çalışmada, Bursa ili sınırlarında meyve bahçelerinde kullanılmakta olan damla sulama sistemlerinin performansı incelenmiştir. Test edilen manifoldların Damlatıcı Debi Türdeşliği (EU) değerleri %60-89 arasında değişmiş olup, sadece 10 tane işletmenin EU değeri iyi sınıfta (%80 -89) yer almıştır. Dağılım Türdeşliği (DU) değerleri, %71-94, Türdeşlik Katsayısı (UC) değerleri % 81-97, İstatistiksel Eş Dağılım (Us) değerleri ise %68-96, Sistem Su Uygulama Randımanı (Ea) değerleri %85-95 ve Alt Çeyrek Gerçek Potansiyel Uygulama Randımanı (PELQ) değerleri ise %64-85 arasında değişim göstermiştir. Sonuçlar dikkate alındığında, test yapılan işletmelerin hem damla sulama sistemlerinde hem de bunların işletilmesinde ciddi problemlerle karşı karşıya oldukları söylenebilir.Öğe Bursa- İnegöl Ovası yeraltı su içeriğinin on yıllık dönemdeki değişimi(2017) Taş, İsmail; Davarcı, BayramSon yıllarda yaşanan kuraklıklar sonucu yüzey sularında meydana gelen azalmalar yeraltı sularına olan talebi artırmaktadır. Artan su çekimleri yeraltı suyu seviyesinin yanında kalitesinde de bir takım değişimlere neden olmaktadır. Bursa-İnegöl Ovası, tarımsal üretim ve sanayinin yoğun olduğu bölgelerdendir. Alanda 6 farklı köydeki yeraltı su kuyusunun 2002 ile 2011 yılındaki katyon, anyon, elektriksel iletkenlik, sodyum adsorbsiyon oranı, pH, amonyum ve nitrit değerleri karşılaştırılmış ve sınıflandırılmıştır. Örneklenen kuyu sularının 2011 yılı bor içerikleri, Schofield (1936) sınıflandırmasına göre sınıflandırıldığında Küçükyenice köyü kuyusunun dışındaki diğer tüm kuyular, izin verilen limitlerin çok üstünde olarak belirlenmiştir. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin Kıtaiçi Yerüstü Su Kaynaklarının Sınıflarına Göre Kalite Kriterleri referans alınarak değerlendirildiğinde, amonyum değerleri 2002 yılı birinci sınıf özelliği gösterirken 2011 yılında ikinci ve üçüncü sınıfa, nitrit değerleri ise 2002 yılında birinci sınıfta yer alırken 2011 yılında dördüncü sınıfa yani kullanılamaz sınıfına düştüğü belirlenmiştir.Öğe Çan Termik Santrali Etrafındaki Topraklarda Radyonüklitlerin Belirlenmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017-12-26) Parlak, Mehmet; Taş, İsmail; Görgişen, Ceren; Durak, EmrahTermik santral bacalarından çıkan gaz ve katı kirleticiler yanında radyoaktif maddeler de çevre kalitesini ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedirler. Çanakkale’de yer alan 2x160 MW gücündeki akışkan yataklı Çan Termik Santrali 2004 yılından beri faaliyetine devam etmektedir. Bu araştırma ile Çan termik santralinin etrafındaki meralardan alınmış olan topraklarda doğal ve yapay radyonüklitler belirlenmiştir. Çalışma alanını temsil edecek şekilde 15 farklı noktadan 0-5 cm derinlikten toprak örnekleri alınmıştır. Radyonüklitler yüksek çözünürlüklü gama ışını spektrometre yardımıyla saptanmıştır. 236Ra, 232Th, 40K ve 137Cs’un ortalama aktivite konsantrasyonları sırasıyla 21,60±7,58, 37,33±10,17, 469,20±122,10 ve 11,50±5,55 Bq/kg olarak belirlenmiştir. Bu verilere göre çalışma alanındaki radyasyon tehlikesi parametreleri hesaplanmıştır. Aynı zamanda radyonüklitler ve toprak özellikleri arasında korelasyon ve kümeleme analizleri de yapılmıştır. Çalışma alanı radyolojik risk açısından herhangi bir tehlike içermemektedir.Öğe Effects of irrigation intervals and irrigation levels on oil content and fatty acid composition of peanut cultivars(AcademicPres, 2021) Akçura, Sevim; Taş, İsmail; Kökten, Kağan; Kaplan, Mahmut; Bengü, Aydin S.Oil content and fatty acid composition are the most significant quality criteria of peanuts (Arachis hypogaea L.), and these parameters is greatly influenced by irrigation and fertilization practices. A study was conducted to investigate the effects of irrigation intervals and irrigation levels on oil content and fatty acid composition of peanuts, under sandy soil conditions in two consecutive years, using ‘Halisbey’, ‘NC-7’, and ‘Sultan’ peanut cultivars, commonly grown in Turkey. Irrigation levels were arranged based on total evaporation from Class-A pan, and irrigations were applied through drip lines. Irrigation intervals were set as two and four days, and irrigation levels were set as 50% (I50), 75% (I75), 100% (I100) and 125% (I125) of Class-A pan evaporations. Oil content, unsaturated fatty acids (oleic and linoleic acids), and saturated fatty acids (palmitic, myristic, arachidic, behenic and lignoceric acids) were determined. For oil content, treatments were identified as the most appropriate irrigation for a two-day irrigation interval of all cultivars, I100 for four-day irrigation interval of ‘Halisbey’ and ‘Sultan’ cultivars and I75 for four-day irrigation interval of ‘NC-7’ cultivar. Oleic, linoleic, and palmitic acids were the major fatty acids of peanuts. Cultivars exhibited different variations in these fatty acids based on irrigation intervals and irrigation levels. In general, oleic acid contents decreased, but linoleic and palmitic acid contents increased with increasing irrigation levels. The greatest oleic acid contents were obtained from two and four-day irrigation intervals of I50 treatments in ‘Halisbey’ and ‘NC-7’ cultivars and from two and four-day irrigation intervals of I75 treatments of the second year in ‘Sultan’ cultivar. Present findings revealed that for quality peanut production, both irrigation intervals and irrigation levels should be taken into consideration.Öğe Effects of Irrigation Levels on Biochemical Traits of Popcorn Kernels(Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2023) Kaplan, Mahmut; Taş, İsmail; Ciftci, Beyza; Varol, İhsan Serkan; Akçura, SevimPopcorn, directly consumed as foodstuff, is among the most popular products. Biochemical quality traits of popcorn may exhibit significant variations based on growing conditions. Number of studies about the irrigation-dependent changes in biochemical traits of popcorn kernels is quite limited. This study was conducted to determine the effects of different irrigation levels (50%, 75%, 100% and 125% of depleted water from the field capacity) on protein characteristics (crude protein and pepsin protein digestibility), starch characteristics (total starch, resistant and non-resistant starch, amylose-amylopectin content), oil and fatty acids and mineral contents of popcorn kernels. Experimental results were assessed through variance and biplot analyses. Irrigation levels had highly significant effects on biochemical traits of popcorn kernels. Irrigations increased kernel protein and starch contents and decreased dietary fiber and amylose contents. Linoleic acid contents increased and oleic acid contents decreased with increasing irrigation levels. The greatest palmitic and stearic acid contents were obtained from I100 treatments. Na and Fe contents increased with increasing irrigation levels. The greatest Mg and Zn contents were obtained from I100 irrigation level and the greatest Ca content was obtained from I75 irrigation level. In present biplots generated for visual assessment of the changes in investigated traits with irrigation levels, oleic acid, amylopectin and dietary fiber contents were placed into the same sector with I50 treatment; Zn, stearic acid, palmitic acid and Mg contents were placed into the same sector with I100 treatment; the other traits were placed into the same sector with I125 treatment. Two principle components (PC1 and PC2) explained 96.55 of total variation indicating significance of investigated traits based on irrigation levels. It was concluded based on present findings that biochemical traits, fatty acid composition and mineral contents of popcorn kernels could be improved through the use of different irrigation levels and irrigation levels should be arranged based on soil conditions to improve quality traits of popcorn kernels.Öğe Eğimli Kiraz Bahçesinde Toprak Erozyonu ve Kiraz Köklerinin Anatomik Yapısı(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017-08-01) Parlak, Mehmet; Taş, İsmail; Koyuncu, Şamil; Gür, Engin; Uysal, İsmetÇanakkale’ nin Lapseki İlçesi, sahip olduğu coğrafya ve iklim koşulları nedeniyle Türkiye’nin önemli kiraz üretim merkezlerinden birisidir. Eğimli alanlarda kurulan kiraz bahçelerinde toprak erozyonu sürdürülebilir arazi yönetimini etkilemektedir. Böyle bir özelliğe sahip bahçedeki toprak kaybı ağaçların etrafında oluşan tümseklerin yüksekliği ölçülerek belirlenmiştir. Bu metodla saptanan toprak kaybı yılda 2.14 ton/ha bulunmuştur. Ayrıca kiraz ağacı köklerinde yıllık halkalarda görülen eksantrik yapının sonucu olarak, ksileme ait trakelerde önemli farklılaşmaya neden olmaktadır. Özellikle yıllık halkalar daralırken, bitkide erozyona tepki olarak trake çaplarında belirgin bir artış gözlenmiştir. Yaklaşımımız meyve bahçelerinde toprak erozyon sürecinin ve büyüklüğünün anlaşılmasına yeni bir bakış açısı sağlamanın yanısıra, bitkide verim kaybına neden olan anatomik farklılaşmayı ortaya koymaktadır.Öğe Eskişehir İli Sera Koşullarında Yetiştirilen Biberin Sulama Programı(2020) Yılmaz, Mevlüt; Taş, İsmailTarımsal üretimin, sera gibi kontrollü ortamda sürdürülebilir bir şekilde yapılması, başta çevrekirliğinin önlenmesi olmak üzere birim alandan en yüksek verim ve kalitenin alınmasında kilit rolesahiptir. Üretimde en fazla çevre sorununa neden olan etmenlerin başında yanlış sulama uygulamalarıgelmektedir. Bu araştırma, Eskişehir ili sera koşullarında yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan biberbitkisinin (Capsicum annuum L.) sulama programını oluşturmak amacıyla 2018 ve 2019 üretimsezonunda yürütülmüştür. Deneme, Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü MüdürlüğününToprak Su Yerleşkesinde yer alan ısıtmasız PE örtülü serada gerçekleştirilmiştir. Çalışmada ana konuyu 2ve 4 günlük sulama aralığı oluşturmaktadır. Alt konuları ise 4 farklı sulama suyu seviyesi (Kp1=0.75,Kp2=1.0, Kp3=1.25 ve Kp4=1.50) oluşturmuştur. A sınıfı buharlaşma kabı kullanılarak sulama suyumiktarları saptanmıştır. Deneme konularına bağlı olarak toplam 440-1064 mm $yıl^{-1}$ sulama suyuuygulanmıştır. Buna karşılık 461-1115 mm $yıl^{-1}$ arasında değişim gösteren evapotranspirasyon değerlerihesaplanmıştır. Biber verim değerleri 12.41-15.43 ton da-1 arasında değişim sergilemiştir. Araştırmakonularının su kullanım randımanı (WUE) 11.38-22.44 kg $da^{-1}$ $mm^{-1}$ve sulama suyu kullanım randımanı(IWUE) 11.85-23.69 kg $da^{-1}$ $mm^{-1}$ arasında değiştiği belirlenmiştir. Çalışma sonunda, Eskişehir İli serakoşullarında biber bitkisinin damla sulama yöntemiyle sulanması durumunda, sulama aralığı olarak 2günün uygun olduğu belirlenmiştir. Sulama suyu seviyesi olarak da A sınıfı buharlaşma kabından ölçülenyığışımlı buharlaşma değerinin 1.25 katının biber verimi ve kalitesi açısından uygun olduğu belirlenmiştir.Öğe ET Gaugeve A Sınıfı Buharlaşma Kap Ölçümlerinin Karşılaştırılması(2020) Taş, İsmail; Kuzucu, Fatih Cem; Becan, Seyid AhmetSulama suyu miktarının bilinmesi, sulama programlarının oluşturulması, sulama sistemlerinin planlanması ve projelendirilmesi başta olmak üzere birçok alanda hayati öneme sahip bir bilgidir. Sulama suyu miktarının belirlenmesinde çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler arasında en basit ve kullanışlı olanların başında, A sınıfı buharlaşma kabı (Apan) gelmektedir. Son yıllarda çok sayıda yöntem ve teknolojik alet/ekipman geliştirilmiş olmasının yanında yenileri de zaman içerisinde eklenmektedir. Son birkaç on yıllık dönemde kullanımı giderek artan ekipmanların başında ET Gauge ekipmanı gelmektedir. Yapılan bu çalışmada, ET Gauge ekipmanından elde edilen değerler ile A sınıfı buharlaşma kabından olan buharlaşma değerleri karşılaştırılmıştır. Ölçüm yapılan 5 aylık dönemde ET Gauge okumalarının ortalaması 4.7 mm/gün, A sınıfı buharlaşma kabından olan buharlaşmanın (Apan) ortalaması 7.2 mm/gün ve düzeltilmiş Apan’ın ortalama değeri 5 mm/gün olarak hesaplanmıştır. Ayrıca, ölçümlerin standart sapmaları ise ET Gauge 2.803, Apan’ın 3.787 ve düzeltilmiş Apan’ın ise 2.651 olarak hesaplanmıştır. ET Gauge ile Apan okumaları arasındaki korelasyon pozitif yönlü olup katsayısı 0.825’dir. Ayrıca, iki parametrenin arasındaki kuvvetli bir ilişki ortaya koymakta olup regresyon katsayısı (R2) ise 0.9991 olarak belirlenmiştir. Yapılan analiz ve değerlendirmeler sonucunda ET Gaugeekipmanı, sulama programlamalarında pratik olarak rahatlıkla kullanılabileceği belirlenmiştir.Öğe Evaluation of Irrigation Experiments with GGE Biplot Method and Economic Analysis of Drip Irrigation System: A Case Study of Peanut Production(Ankara University, 2023) Taş, İsmailBesides irrigation water (IW) quantity and quality, there is a decrease also in soil quality and fertility. Agricultural production lands are decreasing both in quantity and quality. There is a search for different operational alternatives in sandy soils with low production potentials. Drip irrigation is primarily practiced attain get greater yields per unit area. This study was conducted under sand soil conditions, commonly preferred for peanut farming, in the 2017-2018 growing seasons. A drip irrigation system was used in production. Halisbey, NC-7, and Sultan cultivars were used as plant materials. Two different irrigation intervals (2 and 4 days) and four different irrigation levels (I50, I75,I100 and I125, calculated based on cumulative evaporation from the class-A pan) were applied. The data of five vegetative traits, including grain yield, were evaluated by regression and GGE biplot analysis. In addition, applied IW quantity, evapotranspiration and water use efficiency (WUE) were assessed by econometric analysis. Evapotranspiration values varied between 402-832 mm, applied IW quantities between 313-783 mm, yields between 5,269-8,269 kg ha-1, WUE values between 0.63-1.55 kg ha-1 m-3, economic water productivity over gross revenues between 1.29-3.81 $ m-3 and benefit and cost ratios varied between 4.73-10.95. The GGE biplot statistical method is a useful tool in the evaluation of irrigation research where the number of applications and materials is high. As a results of the study, a 2-day irrigation interval and 75% of pan evaporation could be used in the irrigation of peanut plants grown under sandy soil conditions.Öğe Farklı Mekânsal Enterpolasyon Yöntemleriyle Alansal Yağış Hesaplanması: Kuzey Ege Havza Örneği(2021) Akacak, Abdul Kadir; Taş, İsmailBir drenaj havzasında yağış yüksekliğinin belirlenmesi, havza su potansiyelinin hesaplanmasında hayatiöneme sahiptir. Bilindiği gibi yağış, zamansal ve mekansal olarak değişkenlik gösteren meteorolojik bir olaydır.Havzanın topoğrafyasına bağlı olarak büyük oranlarda farklılıklar gösterir. Çalışmada Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden(CBS) yararlanılarak Kuzey Ege Havzasının (KEH), ortalama yağış yüksekliği hesaplanmıştır. Havza içi 5 ve havzadışı 8 adet meteoroloji istasyonunun uzun yıllar ortalama yağış verilerinden yararlanılmıştır. Çalışmada, hemmekansal analiz yöntemleri, hem de jeoistatistik analiz yöntemleri kullanılarak alansal yağış yüksekliğihesaplanmıştır. Çalışmanın sonunda, jeoistatistiksel yöntemlerden biri olan Kernel Smoothing yönteminin KuzeyEge Drenaj Havzasının alansal yağış yüksekliğinin hesaplanmasında kullanılabilecek en uygun yöntem olduğubelirlenmiştir. Havzanın ortalama yağış yüksekliği 748.61 mm olarak hesaplanmıştır.Öğe Farklı Sulama Suyu Tuzluluk Düzeylerinin Mısırın Fide Gelişimine Etkileri(2020) Coşkun, Yalçın; Taş, İsmail; Akçura, Mevlüt; Oral, Ayhan; Tütenocakl, Tülay; Yeter, TuğbaSulama suyunun SAR değeri suyun kalite sınıfının belirlenmesinde birincil parametredir. Bu nedenle SARdeğeri dikkate alınmadan sodyum tuzu ile yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar tuz zararı olmayıp sodyumzararını temsil etmektedir. Mısır bitkisinin sulama suyu tuzluluğunu hangi seviyeye kadar tolere edilebileceğinitespit etmek amacıyla SAR değeri 1’in altında ayarlanarak farklı tuz konsantrasyonuna sahip sulama suları ileçimlendirme ve saksı denemeleri yapılmıştır. Çimlendirme denemesi sonucunda sulama suyu tuzlulukseviyesindeki artışa paralel olarak kök uzunluğu, fide kuru ağırlığı ve çimlenme oranı azalmıştır. Kök uzunluğusulama suyu tuzluluğunun 3 dS m-1 ECi seviyesinde olumsuz etkilenmeye başlarken fide kuru ağırlığı veçimlenme oranı 5 dS m-1 ECi seviyesinde etkilenmeye başlamıştır. Saksı denemesinde sulama suyu tuzlulukseviyesindeki artışa paralel olarak bitki boyu ve bitki kuru ağırlığı değerleri azalmış olup 8 dS m-1 ECi seviyesindeolumsuz etkilenmiştir.Öğe Farklı Sulama Suyu Tuzluluk Seviyelerinin Sakız Fasulyesi (Cyamopsis tetraganoloba)’nin Çimlenmesi Üzerine Etkileri(2017) Akçaman, Neslihan; Taş, İsmail; Coşkun, YalçınAraştırma, 8 adet sakız fasulyesi (125-1, 1-1, 40-1, 57-1, 62-4, 94, 98, 114) hattında, SAR değeri 3’denküçük olacak şekilde farklı tuz kaynaklarından (NaCO3, MgCl2, CaCl2), farklı seviyelerde sulama suyu elektrikseliletkenlik (ECi) değerlerine (0, 4, 8, 12, 16, 20, 30, 40 dS m-1) sahip sulama sularının çimlenme üzerine etkilerinibelirlemek amacıyla laboratuvar koşullarında yürütülmüştür. Yapılan varyans analizleri sonucuna göre, sakızfasulyesi tohumlarının çimlenme hızı ve çimlenme gücü üzerine sulama suyu tuzluluğunun istatistiki açıdanönemli (p< 0.05) etkileri olduğu belirlenmiştir. Sulama suyu tuzluluğu arttıkça çimlenme hızı ve çimlenme gücüazalma göstermiştir. Çimlenme hızı dikkate alındığında 8 dS m-1’lik uygulama seviyesinde, Dünya TohumcularBirliği tarafından önerilen oranda (%80) çimlenme meydana gelmektedir. Çimlenme gücünde ise 12 dS m-1uygulamasından itibaren etkilenmenin olduğu belirlenmiştir. Genotipler de ise çimlenme hızı ve çimlenme gücüaçısından genel olarak birbirine yakın oranlar belirlenirken en düşük oranlar 1 ve 2 nolu genotiplerdebelirlenmiştir. Çalışma kapsamında, artan sulama suyu tuzluluk seviyesine bağlı olarak incelenen tümparametrelerde etkilenme belirlenmiştir.Öğe GAP-Şanlıurfa ili bireysel yağmurlama sulama sistemlerinin performans göstergeleri(2013) Kırnak, Halil; Demir, Sıddık; Taş, İsmailŞanlıurfa ili, GAP kapsamında ilk sulamaya açılmış olan ildir. Bu nedenle de gerçekleştirilen çalışmaların sonuçları ilkönce bu alanda görülmektedir. Yürütülen bu çalışmada, Şanlıurfa il sınırlarında belirlenen pilot alanlarda, yapılan bireysel yağmurlama sulamalar izlenerek, sistemlerin performanslarının yanı sıra karşılaşılan sorunlar belirlenmiş ve bunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmuştur. Bu amaçla, sulama sezonu boyunca Bozova, Harran, Hilvan, Viranşehir?de ikişer adet, Ceylanpınar ve Siverek?te birer adet olmak üzere toplam 10 adet üretici sulaması izlenmiştir. Yapılan her bir sulama uygulamasında su dağılım testleri yapılarak; Christiansen Eşdağılım Katsayısı (CU), Dağılım Türdeşliği (DU), yağmurlama başlık basınçları ve değişimi, yağmurlama başlık debileri ve değişimi, uygulanan sulama suyu miktarları ve yağmurlama sistemindeki su kayıpları değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda; CU değerlerinin % 30.4 ile % 82.8 arasında, DU değerlerinin de %24.5 ile % 81.7 arasında değiştiği belirlenmiştir. Başlık basınçlarında ve akış debilerinde belirlenen yüksek değişkenliğin, aynı lateral üzerinde farklı tip başlıkların kullanılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.Öğe HadGEM2 Küresel İklim Modeli Tahminine Dayalı Konya Kapalı Havzası Olası İçin Tarımsal Kurak Dönemleri(2021) Taş, İsmail; Yıldırım, Yusuf ErsoyTarımsal kuraklık, başta canlı hayatı olmak üzere ekonomi ve çevresel sistemler üzerinde ciddi etkiler\roluşturabilen en tehlikeli doğal afetlerin başında gelmektedir. Diğer afetlerle karşılaştırıldığında kuraklık,\ryapısı itibari ile belirli farklılıklara sahiptir. Özellikle tarımsal kuraklık doğurduğu ciddi sonuçların yanında\rbüyük maliyetlere de neden olmaktadır. IPCC’nin 2014 yılı raporuna göre, Türkiye senaryosunda\rgelecekte sıcaklıkların artacağı buna karşılık yağışların azalacağı öngörülmektedir. Bu durum dikkate\ralındığında, ülkemiz genelinde yaşanması muhtemel kuraklık afetlerinin süre ve şiddetlerinin artacağı\rtahmin edilmektedir. Gelecekte yaşanması muhtemel tarımsal kuraklık dönemlerinin belirlenmesi başta\rsürdürülebilir tarımsal üretimin yanında diğer tüm üretim alanlarını da etkiler. Yapılan bu çalışmada,\rKonya Kapalı Havzası için HadGEM2 küresel iklim modelinde \"Temsili Konsantrasyon Senaryosunun\r(Representative Concentration Pathway - RCP)\" iyimser (RCP 4.5) ve kötümser (RCP 8.5) koşullarında 2100\ryılına kadar tahmin edilen aylık yağış serilerine Standardize Yağış İndisi (SPI) uygulanmıştır. Çalışmalar\rsonucunda RCP 4.5 senaryosuna göre 4 adet ortak tarımsal kurak dönem (2043-2044, 2046-2047,\r2086-2087 ve 2090-2091) belirlenmiştir. RCP 8.5 senaryosuna göre de 5 adet ortak tarımsal kurak\rdönem (2041-2043, 2060 – 2062, 2072 – 2074, 2092-2094 ve 2095-2097) saptanmıştır. Belirlenen\rtarımsal kurak dönemlerin havza içerisindeki şiddetlerinin dağılımı, havza şiddet dağılım haritaları ile\rgösterilmiştir. Konya Kapalı Havzasında yaşanması muhtemel tarımsal kurak dönemlerde oluşacak su\raçığına karşı gerekli önlemeler ivedilikle alınmalıdır. Ayrıca, su yönetimi planlarının hazırlanarak tarımsal\rüretimde kayıplar en aza indirilmelidir. Kuraklık etkilerinin azaltılmasına yönelik alınacak tedbirler,\rdoğrudan bölge üreticisini katkı sağlarken aynı zamanda da ülke üretimi ve ekonomisini de büyük\rkatkılar sağlayacaktır.Öğe Kekik Uçucu Yağı Bileşenlerinden Timol, Karvakrol ve Alfa-Terpinen’in Yabani Yulaf Üzerine Allelopatik Etkileri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2021-06-30) Coşkun, Yalçın; Taş, İsmail; Oral, Ayhan; Tütenocaklı, Tülay; Türker, GülenYabancı otlar tarımsal üretimde ürün ve kalite kaybına neden olmaktadır. Yabancı ot kontrolü için kullanılan ilaçların çoğu sentetik kimyasallardan elde edilmektedir. Gelişen teknoloji, bitkiler için zararlı olan kimyasalların kullanımı yerine doğal bitkisel materyallerin kullanımı üzerine araştırmaları artırmaktadır. Bu çalışmada, kekik uçucu yağı bileşenlerinin buğday tarlalarından elde edilen yabani yulaf tohumlarının çimlenmesi ve çim bitkisinin kök uzunluğu üzerindeki allelopatik etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, alfa-terpinen, karvakrol ve timol farklı dozlarda (0, 2, 5, 10 ve 20 µL/Petri kabı) uygulanarak yabani yulaf tohumlarının çimlenme oranı, çim bitkilerinin kök uzunluğu üzerine etkileri araştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda, karvakrol ve timol’ün tohumlarının çimlenme oranı ve çim bitkilerinin kök uzunluğu üzerine etkileri olumsuz ve istatistiksel olarak anlamlı bir düzeyde (P<0.01) iken, alfa-terpinen’in etkisi istatistiksel olarak önemsiz (P>0.05) bulunmuştur. Bu sonuç, araştırmada kullanılan biyo-kimyasalların kışlık bitkilerde yabani yulaf kontrolü için biyo-herbisit olarak kullanılabilme potansiyeline sahip olduğunu düşündürmektedir. Ancak, bu biyo-kimyasallar biyo-herbisit olarak kullanmak için, kışlık bitkiler üzerine etkileri de araştırılmalıdır.Öğe Konya Kapalı Havzası İçin Gelecekteki Olası Hidrolojik Kurak Dönemler(2020) Taş, İsmail; Yıldırım, Yusuf Ersoy; Aras, İsmailİklim değişikliği ile ilgili çok sayıda farklı görüş ve senaryo vardır. Her bir görüşün ortaya koyduğusonuçlara bağlı olarak karşılaşılacak muhtemel sorunlar belirlenmelidir. Bu sorunların çözümüne yönelikgerekli çalışmaların yapılması sürdürülebilir üretim için büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, gelecekteki olası hidrolojik kurak dönemlerin tahmin edilmesi, suyun doğru yönetilmesinde en önemliöğelerin başında gelmektedir. Gelecekteki kurak dönemlerin tahmin edilmesi, başta karar vericiler olmaküzere tüm su kullanıcı sektörleri doğrudan ilgilendirmektedir. Bilindiği gibi Standardize Yağış İndisi (SPI)hem kullanım kolaylığı hem de sonuçlarının yorumlanması bakımından dünyada en yaygın kullanılankuraklık indislerinden biridir. SPI, meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kurak dönmelerin saptanmasındabilim dünyasında kabul gören indislerdendir. Yapılan bu çalışmada, HadGEM2 küresel iklim modelinegöre 2100 yılına kadar Konya Kapalı Havzası için tahmin edilen yağış serileri kullanılmıştır. Söz konususeriler, hem kötümser (RCP 8.5) ve hem de iyimser (RCP 4.5) senaryo sonuçlarını içermektedir. Teminedilen aylık yağış serileri, SPI analizine tabi tutulmuş ve 2100 yılına kadar olası kurak dönemlerbelirlenmiştir. Yapılan analizler ve hesaplamalar sonucunda RCP 4.5 senaryosunda göre Konya KapalıHavzasında 2100 yılına kadar altı kurak devre/dönem (2026-2027, 2044-2048, 2062-2063, 2087-2088;2090-2091 ve 2097-2098) belirlenmiştir. RCP 8.5’e göre ise dört kurak dönem (2026-2027, 2060-2063, 2074-2075 ve 2092- 2097) belirlenmiştir. Belirlenen hidrolojik kurak dönemlerin şiddetlerinin havzaiçerisindeki değişimi şiddet dağılım haritaları ile gösterilmiştir. Elde edilen sonuçlara dayanarak, KonyaKapalı Havzasında yaşanması muhtemel olan hidrolojik kurak dönemlerde oluşacak su krizine karşıgerekli önlemelerin alınması ve su yönetimi planlarının hazırlanması gerekmektedir. Söz konusuyaşanacak kuraklıkların etkilerinin azaltılması, hem ülke ekonomisi hem de bölge üreticisi açısındanbüyük önem arz etmektedir.Öğe Lavandin (Lavandula x intermedia) Uçucu Yağının Mısır (Zea mays L.)’ın Çimlenme ve Fide Gelişimine Etkileri(2021) Binbir, Uğur; Türkmen, Cafer; Çıkılı, Yakup; Coşkun, Yalçın; Taş, İsmailBu çalışma bazı bitkiler üzerine allelopatik etkileri olduğu bilinen lavandin (Lavandula x intermedia) bitkisi uçucu yağının mısır tohumlarının çimlenmesi ve fide gelişim özelliklerine (çimlenme oranında azalma, fide yaş ve kuru ağırlığı, fide nispi nemi, kök ve fide uzunluğu) etkilerini araştırmak amacıyla laboratuvar koşullarında Petri kaplarında yürütülmüştür. Yapılan varyans analizleri sonucunda, lavandin uçucu yağının fide uzunluğu ve kök uzunluğu dışında incelenen tüm özellikler üzerine önemli etkiye (P<0.05) sahip olduğu tespit edilmiştir. Fide kuru ağırlığı uçucu yağ dozunun 2 µL seviyesinden itibaren etkilenmeye başlamıştır. Fide yaş ağırlığı ise 4 µL seviyesinden itibaren etkilenmeye başlamıştır. Çimlenme oranında azalma ve fide nispi nemi için uçucu yağın olumsuz etkisi 6 µL seviyesinde başlarken, kök uzunluğu ile fide uzunluğu için bu önemli etki gerçekleşmemiştir. Uçucu yağ dozu artışına paralel olarak olumsuz etkinin seviyesi artmıştır. Sonuç olarak, lavandin bitkisi uçucu yağının mısır tohumlarının çimlenmesini ve fide gelişimini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir.Öğe Referans Evapotranspirasyonun Mekansal Değişiminin Belirlenmesinde Gediz Havzası Örneği(2019) Yıldırım, Yusuf Ersoy; Taş, İsmail; Özaydın, Kadir AytaçCoğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), dünyadaki özellikleri ve olayları haritalamak ve analiz etmek için sonderece yararlı ve kullanışlı bilgisayar tabanlı araçlardır. CBS teknolojisi, sorgulama, analiz etme, istatistikseldeğerlendirme, ortak veri tabanı işlemlerini gerçekleştirerek coğrafi analizler ve haritalar yapma, çalışmalaragörsellikler katmak gibi bir çok avantaja sahiptir. Klasik yöntemlerle Evapotranspirasyon haritalarınınhazırlanması havzanın büyüklüğüne göre aylar hatta yıllar alabilmektedir. Ancak son yıllarda gelişenteknolojiye paralel olarak zaman ihtiyacı azalmış hatta dakikalar içinde söz konusu haritalar yapılabilirhale gelinmiştir. Jeoistatistiksel metotlar büyük alanların kısa sürede haritalanmasında yaygın olarakkullanılmaktadır. Gediz havzasını kapsayan bu çalışmada, havzada bulunan uzun yıllık iklim verilerindeyararlanılarak Referans Evapotranspirasyon (ETo) değerleri Standardize FAO Penman Montehit yöntemiile hesaplanmıştır. Hesaplamada 6 tanesi havza içinde 8 tanesi de havza dışı komşu istasyon değerlerikullanılmıştır. Hesaplamalar sonucunda, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve yıllık toplamETo değerleri jeoistaitisitik yöntemiyle haritalanmıştır. Jeoistatistik haritaların üretilmesinde enterpolasyonyöntemi olarak cokriging, semivariogram olarak da spherical model kullanılmıştır. ETo haritalarınınhazırlanmasında söz konusu yöntem ve model güvenilir şekilde kullanılabileceği belirlenmiştir.Öğe Sulama Alanlarına Saptırılan Sulama Suyunun Yeterlilik Durumu: Çanakkale-Biga Bakacık Barajı Örneği(2024) Doğan, Canan; Taş, İsmailDünyanın büyük bölümünde olduğu gibi Türkiye’de de su varlığı sınırlı ve yetersizdir. Bilindiği üzere tarımsal üretimde yapılan her uygulama verim, kalite ve maliyette olumlu ya da olumsuz etkilere neden olurken aynı zamanda da bulunduğu çevreye de etkileri söz konusudur. Hatalı sulama uygulamaları, sulama suyu israfı yanında ciddi boyutlarda çevresel kirlilik yüküne de neden olmaktadır. Bitki besleme ürünleri başta olmak üzere diğer girdilerle birlikte yapılan uygulamalar ve hatalı sulamalar çevreyi ciddi oranda kirletebilmektedir. Ayrıca, fazla sulama suyu uygulamaları hem mevcut kaynağın israf edilmesine hem de oluşan kuraklıkların etkisinin çok daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır. Yapılan bu çalışmada, Çanakkale-Biga Bakacak Barajı sulama alanına, Devlet Su İşleri’nce (DSİ) saptırılan sulama suyu yeterliliğinin son on yıllık dönemi (2012-2022) değerlendirilmiştir. Yıllar itibarıyla gerçekleşen ürün deseninden gidilerek bitkilerin sulama suyu ihtiyaçları hesaplanarak her yıl için saptırılan sulama suyu miktarı ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca proje alanında öngörülen ürün deseni ile gerçekleşen ürün deseni de karşılaştırılmıştır. Yapılan hesaplamalar ve incelemeler sonrasında projede alanında planlanan ürün deseninde çeltik bitkisi için %8 oranında ekiliş öngörülürken, dikkate alınan üretim döneminde gerçekleşen ürün deseninde bu oran sulama alanının %7.5-52.7’dir. Benzer şeklide mısır bitkisi de %5 olarak öngörülürken sulanan alanın %14.7-55.7’si arasında değişim sergilemiştir. 10 yıllık üretim periyodu dikkate alındığında çeltik bitkisinin evapotranspirasyon (ETc) değeri 674-821 mm; ayçiçeği 316-398 mm; domates 482-592 mm; fasulye 442- 541 mm; mısır 460-563 mm ve yonca 714-888 mm arasında değişim göstermiştir. DSİ tarafından 2012-2021 arası periyotta alana verilen sulama suyu miktarı, sulama alanının net sulama suyu ihtiyacının 1.54-2.72 katı, ortalama 2.05 katı (%105 daha fazla) olarak uygulandığı hesaplanmıştır. Brüt sulama suyu ihtiyacı üzerinden yapılan hesaplamada ise bu değerler 1.08-1.99 arasında değişmiş ve ortalama 1.35 katı (%35 daha fazla) olarak belirlenmiştir. Bakacak barajı sulama alanına sulama suyunun ihtiyaç duyulandan daha fazla verildiği belirlenmiştir.