Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Güçlü, Oğuz" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Çanakkale’de hızla önlenen bir tularemi salgınının epidemiyolojik olarak değerlendirilmesi
    (2011) Otkun, Tatman Müşerref; Akçalı, Alper; Karadenizli, Aynur; Özbey, Nilgün; Gazel, Deniz; Şener, Alper; Güçlü, Oğuz
    Tularemi, Francisella tularensis tarafından oluşturulan ve dünyada kuzey yarım kürede görülen bir hastalıktır. Türkiye’de daha az virülan olan F.tularensis subsp. holarctica ile oluşan orofaringeal enfeksiyonlar daha sık görülmektedir. Bu çalışmada, Aralık 2009 tarihinde Çanakkale’nin Biga ilçesinde bildirilen olgular sonrasında bölgede gerçekleştirilen epidemiyolojik araştırma ve sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çanakkale Biga ilçesi Balıklıçeşme ve Sinekçi köylerinden iki askerde tularemi bildirimi üzerine, adı geçen köylerde salgın araştırılması amacıyla su örnekleri, boğaz, yara sürüntü örnekleri ve serum örnekleri alınmıştır. Alınan örneklerin kültürleri koyun kanlı, sisteinli kalp agarda (antibiyotikli) yapılmıştır. Besiyerleri 37°C’de, %5 CO2’li ortamda inkübe edilip 10 güne kadar takip edilmiştir. Şüpheli koloniler F.tularensis antiserumu kullanılarak lam aglütinasyon testi ile kontrol edilmiştir. Serumlarda tüp aglütinasyon yöntemi ile antikor varlığı araştırılmıştır. Aglütinasyonu pozitif bulunan tüm serum örnekleri çapraz reaksiyon yönünden Rose Bengal testi ile kontrol edilmiştir. Ayrıca, su ve sürüntü örneklerinde ISFtu2 genine ait prob ve primerler kullanı-larak gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (RT Taqman PCR; Quantica, Techne Inc, İngiltere) uygulanmıştır. Yapılan kültürlerde üreme saptanmamış; ancak 16 su örneğinin sekizinde, bir lenf bezi akıntısından alınan sürüntüde ve bir boğaz sürüntüsünde F.tularensis PCR’si pozitif bulunmuştur. Alınan 115 serum örneğinin 36’sında 1:20-1:1280 titre aralığında seropozitiflik tespit edilmiştir. İki olguda 1:1280 titrede pozitiflik ve akut klinik bulgular saptanmış ve bu olgular tularemi tanısı ile tedavi edilmiştir. Bu olguların birinde lenf bezi akıntısının PCR’si pozitif iken, diğerinde örnek alınamadığı için PCR çalışılmamıştır. Akut enfeksiyon saptanan bu iki olguda ve seropozitif bulunan diğer 34 olguda epidemiyolojik tek ortak nokta şebeke suyu kullanımıdır. Balıklıçeşme köyünde osmoz yöntemi ile arıtılan suyun içme suyu olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Ancak Balıklıçeşme köyünde osmoz öncesi ve sonrası suda ve Sinekçi köyü şebeke suyunda F.tularensis PCR’sinin pozitif olması ve tek ortak noktalarının bu olması nedeniyle su kaynaklı bir salgın olduğuna karar verilmiştir. Köylerde düzenli klorlamanın önemi vurgulanıp, otomatik klorlama cihazı alınması sağlanmıştır. Bu sayede hızlı bir şekilde salgının büyümesi engellenmiştir. Boğaz ağrısı, ateş ve 2 cm’den büyük lenfadenopati ile seyreden, kullanılan beta-laktam antibiyotiklere cevap vermeyen olgularda ayırıcı tanıda tularemi akla getirilmeli ve tanısı için gerekli olan özel testler istenmelidir. Su sanitasyonunun ve klorlamanın önemi hakkında bu konuyla ilgilenen birimlere ve halka devamlı eğitimler verilmelidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Castleman Hastalığı; Boyun Kitlelerinin Nadir Nedeni
    (Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2020) Çağlar, Özge; Kılıç, Aytaç; Güçlü, Oğuz; Göret, Ceren Canbey; Dereköy, Fevzi Sefa
    Castleman hastalığı, lenfoproliferatif hastalıkların heterojen bir grubu olup tek bir hastalık olarak düşünülmemelidir. Bu hastalık çeşitli klinik şekillerde ortaya çıkmaktadır. Üç histolojik çesidi olan hastalığın etyopatogenezinde IL-6, HİV ve HHV- 8 yer almaktadır. Bu hastalığı anlamada önemli yollar kat etmiş ve tedavi tecrübelerimiz rituximab, tokilizumab ve siltuximab gibi ilaçlarla artmış olsa da, halen etyolojisi, prognozu ve tedavisi hakkında cevapsız sorular bulunmaktadır. Aşağıdaki olgumuzda, meduller tiroid kanser tanısı ile takipte olan hasta boyunda kitle nedeni ile tarafımıza başvurmuş, boyun diseksiyonu sonrası patoloji sonucu castleman hastalığı olarak rapor edilmiştir
  • [ X ]
    Öğe
    Clinical significance of Ki-67, c-erbB-2 and E-cadherin expressions in open partial laryngectomy patients
    (2016) Barutçu, Ozan; Kara, Medine; Muratlı, Aslı; Güçlü, Oğuz; Dereköy, Fevzi Sefa
    Amaç: Bu çalışmada gırtlak kanserlerinde klinikopatolojik değişkenler ile ilgili biyo-göstergeler ve servikal lenf nodu invazyonu, nüks, uzak metastaz ve sağkalım riskleri arasındaki ilişkinin analiz edilmesi amaçlandı.Hastalar ve Yöntemler: Larenks kanseri olan 41 hasta retrospektif olarak incelendi. E-kaderin, Ki-67, c-erbB-2 ekspresyonları, tümörün yeri, farklılaşması, servikal lenf nodu metastazı, perinöral, perivasküler, perikapsüler invazyon riski ile nüks ve sağkalım süresi arasındaki ilişki istatistiksel olarak değerlendirildi.Bulgular: T-evresi ile sağkalım oranları, perikapsüler invazyonu ve en düşük sağkalım oranları arasında anlamlı ilişki bulundu. E-kaderin, Ki-67, c-erbB-2 ekspresyonları ile tümörün klinikopatolojik değişkenleri arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Güçlü E-kaderin boyaması ile Ki-67 proliferasyon indeksi arasında pozitif ilişki saptandı.Sonuç: Bu göstergeler larenks kanseri için güvenilir prognostik ve öngördürücü faktörler değildir. E-kaderin ekspresyonu, hücre-hücre adezyonlarını sağlayan farklılaşmış ve daha az invaziv kanserlerde iyi korunup farklılaşmamış kanserlerde azaltılmıştır. E-kaderin ve Ki-67 proliferasyonu arasındaki pozitif ilişki gösteriyor ki larenks kanserlerinin histopatolojik farklılaşması, yüksek proliferasyon indeksine rağmen sürdürülmektedir
  • [ X ]
    Öğe
    DIŞ KULAK YOLUNDA NADİR GÖRÜLEN MALİGN TER BEZİ TÜMÖRÜ
    (2023) Çakır, Begüm Buse; Çil, Özge Çağlar; Tezcan, Erkan; Güçlü, Oğuz
    Dış kulak yolunda ( DKY ) en sık görülen malign tümörler squamoz hücreli karsinom , bazal hücreli karsinom ve malign melanomdur.Ter bezi malign tümörleri kutanöz epitelyal tümörler arasındadır ve ayırıcı tanıda akla gelmelidir. Lokal enfeksiyöz patolojiler ile karışabildiği için özellikle DKY’de gözden kaçabilmektedir. Literatürde DKY malign ter bezi tümörüne ait az sayıda olgu mevcuttur. Bu makalede 79 yaşında kadın hastada DKY’ye ait malign ter bezi tümörü olgusu literatür eşliğinde tartışılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Evaluation of Periorbital Edema and Ecchymosis after Osteotomy in Septorhinoplasty Cases by Measuring Bone Density and Thickness
    (Lippincott Williams and Wilkins, 2024) Demirbağlar, Çagrı Can; Çil, Özge Çaglar; Öztürk, Muhsin Özgün; Tezcan, Erkan; Güçlü, Oğuz
    Purpose: Periorbital edema and ecchymosis that may occur after surgery in septorhinoplasty patients who have undergone lateral osteotomy are common morbidities and are seen as the main limiting factors for the recovery process of the patients. There are many different studies in the literature about the causes of periorbital edema and ecchymosis. In this study, the authors aimed to investigate the possible relationships between the bone density and bone thickness measured in the frontal process of the maxillary bone, and postoperative periorbital edema and ecchymosis, which are suitable for the osteotomy lines that they will detect in computerized tomography. Methods: Between January 1, 2019 and November 11, 2020, 59 patients whose nasal pathologies were determined by paranasal sinus computed tomography examination due to nasal deformity and nasal deformity and who underwent septorhinoplasty operation were included in this study. Bone density and thickness measurements were performed on the frontal process of the maxillary bone in accordance with the lateral osteotomy lines on the lateral nasal wall in each patient, right and left side. According to the bone density values measured at the point determined on the lateral osteotomy line, 2 groups were formed as "very dense" and "less dense." According to the bone thickness values of the patients, 2 groups were determined as "thick" and "thin." Thus, the authors investigated the relationship between periorbital edema and ecchymosis on the postoperative first, third, and seventh days obtained from the examination files of the patients. Findings: When bone density subgroups are examined, it has been shown that the degree of periorbital edema of the patients in the "very dense" and "less dense" group categories decreased from the first day to the seventh postoperative day. The degrees of periorbital edema on the third postoperative day were statistically higher in the "less dense" group than in the "very dense" group. In the authors' study, no correlation was found between the degrees of postoperative periorbital edema and ecchymosis and bone density subgroups on other days. While an increase was observed in the periorbital ecchymosis grades of the patients in the "less dense" subgroup category from the first day to the third postoperative day, the periorbital ecchymosis grades of the patients in the "very dense" subgroup category decreased from the first day to the third day. In both subgroups, the lowest periorbital ecchymosis levels were observed on the postoperative seventh day. When bone thickness subgroups are examined, it has been shown that the degree of periorbital edema of the patients in the "thick" and "thin" group categories decreases from the first day to the seventh day postoperatively. When the bone thickness subgroups were examined, the periorbital ecchymosis degrees of the patients in the "thick" and "thin" group categories increased on the third postoperative day, while it reached the lowest level on the postoperative seventh day. There was no significant difference between the first, third, and seventh-day periorbital edema and ecchymosis conditions in the "thick" and "thin" groups. Conclusion: The authors observed that periorbital edema and ecchymosis that may occur after septorhinoplasty can be affected by the variable features of the lateral nasal wall bone structure. The authors conclude that the changes in the healing process can be affected by different bone density values in particular.
  • [ X ]
    Öğe
    Foreign body in the submandibular gland: a tooth extraction complication
    (2015) Kara, Medine; Yazıcı, İbrahim; Dereköy, Fevzi S.efa; Güçlü, Oğuz
    The head and neck region includes many vital anatomic structures. So, diseases of this region may have a more morbid and mortal course compared to other anatomic regions. In this article, we report a patient showing various symptoms due to a suture needle which was left in the surgical region during the extraction of the left inferior molar tooth three years ago.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Genel Anesteziye Bağlı Ses Değişikliklerinin Analizi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Kara, Medine; Yazıcı, İbrahim; Ömür, Dilek; Oğuzalp, Hüseyin; Ekin, Serpil; Güçlü, Oğuz; Dereköy, Fevzi Sefa
    Pek çok cerrahi girişim için kullanılan endotrakeal entübasyonun, ses fonksiyon ve kalitesinde değişikliğe neden olup olmadığını saptayarak eğer patolojik bir durum varsa erken teşhis ve tedaviye olanak sağlamaktadır.Çalışmamızda endotrakeal entübasyon uygulanan hastalarda, preoperatif ve postoperatif erken dönemde Xion Endo Strop-DX sistemi ile ses örnekleri kaydedilerek, akustik ses analizi yapılmış ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır. Endotrakeal entübasyonun, sesin akustik parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı değişikliğe neden olmadığı görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Larenks Kanserli Hastalarımızda K-Ras Mutasyonlar
    (2014) Kara, Medine; Dereköy, Fevzi Sefa; Güçlü, Oğuz; Özdemir, Öztürk; Sılan, Fatma; Barutçu, Ozan; Tekin, Kazım
    Bu çalışmada larenks kanserli hastaların tümöral doku spesmenlerinde baş-boyun kanserlerinin gelişiminde etkili olduğu gösterilen K-ras mutasyon analizi yapılarak bölgemizdeki frekansını tespit etmek amaçlandı.Larenks kanseri tanısı konulan 41 hastanın tümör spesmeninden alınan doku örneklerinde genetik analiz yapılarak K-ras mutasyonu araştırıldı. Sonuçlar literatür bulgularıyla tartışıldı.Vakaların 40’ı (%97,5) erkek, 1’i (%2,5) kadındı. Yaş ortalaması erkeklerde 63,5 (50-81), bayanın ise 44’tü. Yapılan genetik incelemede vakalardan birinde kodon 12 (G12A), birinde kodon 13 (G13D) olmak üzere toplam 2 vakada (%4,87) K-ras mutasyonu saptandı. Kanser oluşumunda 3 gen sınıfının (proto-onkojenler, tümör supressör genler ve DNA onarım genleri) etkisi de önemli yer tutmaktadır. Baş ve boyun skuamöz hücreli karsinomunu başlatan moleküler olaylar ras mutasyonundan başka genetik olayları da içerir. Yapılan çalışmalarda K-ras mutasyonu oranlarının çok yüksek olmadığını göstermektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Larenks Kanserli Hastalarımızda K-Ras Mutasyonları
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Kara, Medine; Dereköy, Fevzi Sefa; Güçlü, Oğuz; Özdemir, Öztürk; Sılan, Fatma; Barutçu, Ozan; Tekin, Kazım
    Bu çalışmada larenks kanserli hastaların tümöral doku spesmenlerinde baş-boyun kanserlerinin gelişiminde etkili olduğu gösterilen K-ras mutasyon analizi yapılarak bölgemizdeki frekansını tespit etmek amaçlandı.Larenks kanseri tanısı konulan 41 hastanın tümör spesmeninden alınan doku örneklerinde genetik analiz yapılarak K-ras mutasyonu araştırıldı. Sonuçlar literatür bulgularıyla tartışıldı.Vakaların 40’ı (%97,5) erkek, 1’i (%2,5) kadındı. Yaş ortalaması erkeklerde 63,5 (50-81), bayanın ise 44’tü. Yapılan genetik incelemede vakalardan birinde kodon 12 (G12A), birinde kodon 13 (G13D) olmak üzere toplam 2 vakada (%4,87) K-ras mutasyonu saptandı. Kanser oluşumunda 3 gen sınıfının (proto-onkojenler, tümör supressör genler ve DNA onarım genleri) etkisi de önemli yer tutmaktadır. Baş ve boyun skuamöz hücreli karsinomunu başlatan moleküler olaylar ras mutasyonundan başka genetik olayları da içerir. Yapılan çalışmalarda K-ras mutasyonu oranlarının çok yüksek olmadığını göstermektedir
  • [ X ]
    Öğe
    RARE CASE OF ISOLATED LYMPHADENOPATHY: LEISHMANIA
    (2021) Çakır, Begüm Buse; Çil, Özge Çağlar; Adalı, Yasemen; Güçlü, Oğuz; Tezcan, Erkan
    Leishmaniasis is a parasitic disease group that is\rtransmitted by the bite of infected female\rphlebotominic sand flies. It can be seen in 3 different\rforms such as cutaneous, mucocutaneous and visceral\rLeishmaniasis. Visceral leismaniasis (VL) can\rmanifest in various clinical forms; causes malaise,\rweight loss and fever of unknown origin. In physical\rexamination, pallor, hepatosplenomegaly and\rlymphadenopathy are common findings in the skin and\rmucous membranes. In this case report, we have been\rclinically clinically treated for 3 months with isolated\rcervical lymphadenopathy. A 34-year-old man was\rinformed about the diagnosis and treatment
  • [ X ]
    Öğe
    Submandibüler bezde yabancı cisim: Bir diş çekimi komplikasyonu
    (2015) Kara, Medine; Yazıcı, İbrahim; Dereköy, Fevzi Sefa; Güçlü, Oğuz
    Baş boyun bölgesi yaşamsal öneme sahip çok sayıda anatomik yapıyı içermektedir. Bu nedenle, bu bölgedeki hastalıklar diğer anatomik bölgelere göre daha fazla morbid ve mortal seyredebilmektedir. Bu yazıda üç yıl önce sol alt molar diş çekimi sırasında cerrahi sahada kalan bir dikiş iğnesi nedeniyle çeşitli semptomlar gösteren bir hasta sunuldu. Anahtar Sözcükler: Yabancı cisim; submandibüler bez; dikiş iğnesi.
  • [ X ]
    Öğe
    Syncronized Warthin’s tumor in bilateral parotid gland and nasopharynx
    (2012) Güçlü, Oğuz; Muratlı, Aslı; Karatağ, Ozan; Dereköy, Fevzi Sefa; Uludağ, Ahmet
    Warthin tümörü, parotis bezinin benign tükürük bezi tümörüdür. Parotis bezinin iki taraflı veya çok merkezli tutulumuna sıkça rastlansa da parotis dışı tutulum nadiren görülür. Nazofarenks de parotis dışı tutulumun nadir görülen bir bölgesidir. Bu makalede, iki taraflı parotis bezi ve nazofarenks yerleşimli senkronize Warthin tümörü olan 52 yaşında erkek bir olgu sunuldu ve hastalığın klinik tedavisi tartışıldı.
  • [ X ]
    Öğe
    Tükürük bezi hastalığı olan hastaların demografik özellikleri ve ince iğne aspirasyon biyopsisinin önemi
    (2015) Dereköy, Fevzi Sefa; Toroslu, Tolgahan; Güçlü, Oğuz; Muratlı, Aslı; Tekin, Kazım; Kara, Medine
    Amaç: Bu çalışmada baş ve boyun bölgesinde tükürük bezlerindelezyonları olan hastaların demografik ve histopatolojik özellikleriaraştırıldı ve ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB)nin güvenilirliğideğerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Ocak 2008 - Temmuz 2013 tarihleri arasındatanısı konulan 43 tükürük bezi hastasının (27 erkek, 16 kadın; ort.yaş 48 yıl; dağılım 6-79 yıl) dosyaları retrospektif olarak incelendi.Hastaların yaşı, cinsiyeti, lezyon yerleşim yeri ve histopatolojik tanılarıkaydedildi. Ameliyat öncesi İİAB ile ameliyat sonrası histopatolojiktanılar arasındaki korelasyon değerlendirildi. Bulgular: Olguların 11i (%26) kronik siyaloadenit, biri (%2)Sjögren sendromu, 24ü (%56) benign tükürük bezi tümörü veyedisi (%16) malign tükürük bezi tümörü idi. Tükürük bezitümörü olan hastaların 21i erkek (%68), 10u kadındı (%32).Benign tükürük bezi lezyonu saptanan hastaların altısı erkek(%50), altısı kadın (%50) idi. Lezyonların 24ü (%56) parotiste,13ü (%30) submandibüler bezde ve altısı (%14) minör tükürükbezinde yerleşmiş idi. A meliyat öncesinde 30 hastaya İİA B yapıldı.İnce iğne aspirasyon biyopsisinin duyarlılığı %80, özgüllüğü %92,pozitif öngördürücü değeri %66, negatif öngördürücü değeri%95 ve doğruluk oranı %90 idi. Tüm olguların %72sindeneoplastik patoloji görülürken, %28inde non-neoplastik tükürükbezi hastalığı bulundu. Neoplastik olgular en sık parotiste, non- neoplastik hastalıklar ise submandibüler bezde yerleşimliydi.Neoplazili olguların %77si benign, %23ü malign patolojiyesahipti. Genel olarak tüm tükürük bezi patolojilerinde erkekcinsiyeti yüksek oranda görülürken, non-neoplastik olgulardacinsiyet farkı yoktu. Sonuç: Güvenilir, düşük maliyetli ve kolay uygulanabilir minimalinvaziv bir test olan İİAB ile saptanan yüksek duyarlılık ve özgüllükdeğerleri bu tekniğin tükürük bezi kitlesi ile başvuran hastaların ilkdeğerlendirmesinde kullanılabileceğini göstermektedir.

| Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim