Yazar "Ersay, Ahmet Reşit" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çanakkale Onsekiz Mart University kidneya transplant center results of renal artery duplication anomaly(Elsevier Inc, 2019) Anıl Kurt, Hasan; Ersay, Ahmet ReşitPurpose: The aim of this study is to retrospectively evaluate duplication anomalies of renal artery in cadaveric kidney transplants performed in our Organ Transplant Center opened in 2015 in the Bursa region. Method: Of the patients with renal artery duplication anomalies, 4 were female (7.5%), 8 were male (15%), the mean age was 55 (25–74) and the mean follow-up period was 24 months (6–42). Transplant of 11 of the patients was from the cadaver, 1 was from live donor. Artery duplication was present in all of the patients. The arteries were reconstructed with ex vivo pantaloon (side-to-side) anastomosis into a single large artery and an end-to-side anastomosis to external iliac artery was performed. Upper polar artery was ligated in a patient with a very small lower polar artery. Finding: Acute tubular necrosis developed in 3 patients postoperatively. 4 patients had lymphocele that does not require intervention and 1 patient had perirenal hematoma.Kidneys became functional in patients with ATN after an average of 3 weeks. Hematoma spontaneously resolved in the patient with perirenal hematoma. Results: The use of kidneys with renal artery duplication in transplantation involves some risks theoretically. Acute tubular necrosis, delayed graft function and rejection may be more frequent due to the prolonged cold and hot ischemic period. We think that a large single renal artery anastomosis may reduce the risk of vascular complications by ex vivo pantaloon (side-to-side) anastomosis in renal artery duplication. © 2019Öğe Effect of stress urinary incontinence on female sexual functions(2012) Hacivelio?lu, Servet; Alan, Cabir; Koço?lu, Hasan; Alan, Handan; Ersay, Ahmet ReşitObjective: To evaluate the effects of urinary incontinence on female sexual functions. Material and Methods: The study included a total of sexually active 78 female patients with the complaint of urinary incontinence and were diagnosed as stress urinary incontinence. For assessment of sexual functions, the short form of Pelvic Organ Prolapsed / Urinary Incontinence Sexual Questionnaire (PISQ-12) was filled out by interview with each patient. The questionnaire was made up of 12 questions and answers were graded on a 5-point Likert Scale from "never" to "always". Results: The mean age of 78 the participants was 55.87±10.64 years (range 24-65). The rates of post-menopausal and premenopausal state were 70% (n=54) and 30% (n=24) respectively. The mean duration of incontinence was 6,20±5,10 (1-26) year. We found that the mean of total scores on PISQ--12 questionnaire was 13,70±11,14. These low results indicated that sexual functions deteriorated in patients who had urinary incontinence. The PISQ --12 score of the postmenopausal patients (11,91±3,73) was less than that of premenopausal patients (14,59±2,27) (p<0.05). In addition, as the patient's age and the number of parity increased, it seemed that the amount of deterioration in sexual dysfunction also increased. Conclusion: Female sexual function is negatively affected by urinary incontinence. Copyright © 2012 by Türkiye Klinikleri.Öğe Enurezisli erişkin hastalarda biofeedback tedavisinin etkinliği(2016) Sancak, Eyüp Burak; Akbaş, Alpaslan; Alan, Cabir; Ersay, Ahmet ReşitAmaç: Çalışmanın amacı; primer monosemptomatik enurezisli (MsE) erişkinlerde, biofeedback tedavisinin etkinliğini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Prospektif dizaynlı bu çalışmada, primer MsE'li erişkin hastalar çalışmaya dahil edildi. Nörojen mesaneli, gündüz işeme problemi olan, anatomik anomalisi olan ve enurezisle ilişkili başka hastalığı olan hastalar çalışmaya alınmadı. Kriterlere uyan 13 hastanın demografik verileri kaydedildi. Biofeedback öncesinde ve tedavinin bitiminden sonra 3. ayda, hastaların enurezis sıklıkları, üroflovmetri değerleri, rezidüel idrar miktarları (PVR) ve total mesane hacmi (TMH) (işeme hacmi + PVR) değerlendirildi. Biofeedback tedavinin başarısı, ayda bir kez veya daha az gece ıslatması olarak tanımlandı. Bulgular: Altı erkek ve yedi kadını içeren toplam 13 hastanın yaş ortalaması 29.2 ± 8.2 idi. Biofeedback tedavisi öncesinde aylık enurezis sıklığı 23.4 ± 5.9 iken, tedavi sonrasında 5.2 ± 8.9 olarak hesaplandı (p=0.002). Biofeedback tedavisi öncesi ve sonrasında; PVR, maksimum idrar akım hızı (Qm) ve ortalama akım hızı (Qa) açısından fark saptanmadı. Biofeedback tedavisi sonrası, TMH'nin 277.8 ml'den 329.9 ml'ye yükseldiği belirlendi (p=0.001). Sonuç: Primer MsE olan erişkin hastalarda biofeedback tedavisi, güvenli basit ve kolay uygulanabilen bir tedavi seçeneğidir. Mesane kapasitesini artırdığı saptanan bu tedavi, bu özel hasta grubu için önerilebilir.Öğe Kadınlarda idrar kaçırma tedavisinde uygulanan vaginal cerrahi girişimin cinsel fonksiyon üzerine olan etkisi(2009) Alan, Cabir; Ersay, Ahmet Reşit; Alan, Handan; Zor, Murat; Kilciler, MeteAmaç: Vajenin ön kısmının zengin sinir ağı nedeniyle kadın seksüel fonksiyonunda önemli bir yere sahip olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Kadınlarda idrar kaçırma prevalansı oldukça yüksek bir sağlık sorunudur. İdrar kaçırmanın birden fazla tipi vardır ve her biri içinde ayrı tedavi seçenekleri sunulmaktadır. Bu çalışmada idrar inkontinansının tedavisi için yapılan transvajinal girişimlerin seksüel fonksiyonları etkileyip etkilemediği araştırıldı. Gereç ve yöntem: Ekim 2005-Ağustos 2008 yılları arasında stres üriner inkontinans (SUI) nedeniyle transobturator vaginal tape (TOT) operasyonu uygulanan 54 kadın hastanın seksüel yönden aktif ve partneri olan 48’ine (%88) kliniğimizce oluşturulan 10 soruluk bir sorgulama formu doldurtuldu. Sorgulama formundaki 3 soru kontinans durumu ile, 7 soru ise cinsel fonksiyon durumu ile ilgiliydi. Kuruluk ile cinsel doyum arasındaki ilişki ki-kare ve fisher exact test kullanılarak karşılaştırıldı. Bulgular: TOT uygulanan hastaların ortalama yaşı 51.9 (38-68) ve ortalama takip süresi 14.7 ay (7.5-26.9) olarak saptandı. Cinsel fonksiyon değerlendirmesinde hastaların 5’i (%10), cinsel ilişki sırasında ağrı tarifledi ve bu olguların preoperatif dönemde de disparoni yakınması mevcuttu. Operasyon öncesi ve sonrası ilişki sırasındaki cinsel doyum farkı sorgulandığında hastaların 11’i (%23) olumsuz yönde etkilendiğini belirtti. Bu olguların menapozal durumu incelendiğinde tamamının menapozal dönemde olduğu ve 5’inde preoperatif dönemde de cinsel fonksiyon bozukluğu belirtileri olduğu belirlendi. Kuruluk (idrar kaçırmanın ortadan kalkması) ile cinsel doyuruculuk arasındaki ilişki incelendiğinde; kuru olan 47 hastanın 34’ü (%73) değişiklik olmadığını belirtti. Sonuç: Vaginal yoldan uygulanan bir girişim olan TOT operasyonu minimal invaziv bir cerrahi girişimdir ve ciddi seksüel disfonksiyona neden olmamaktadır. Postoperatif dönemde ortaya çıkan cinsel işlev bozukluğu ile ilgili şikayetler, postmenapozal hormonal durumun değişmesine bağlı olabilir.Öğe Predictive value of standard serum markers for bone metastases in prostate cancer(SpringerOpen, 2021) Özdemir, Semra; Ersay, Ahmet Reşit; Koç Öztürk, Fulya; Özdemir, Beril SuBackgroundThe early detection of bone metastases is very important in prostate cancer follow-up. This study aimed to compare conventional tumor markers, namely free prostate-specific antigen (free PSA), total prostate-specific antigen (total PSA), free PSA/total PSA ratio, alkaline phosphatase (ALP) values, Gleason scores and (99 m) Tc-MDP bone scintigraphy findings in the prediction of bone metastases in prostate cancer.MethodsIn total, 175 patients with prostate cancer who underwent whole-body bone scintigraphy were included in the study. All selected scintigraphic studies were reprocessed. Free PSA, total PSA, free PSA/total PSA ratio, alkaline phosphatase (ALP) values and Gleason scores of patients were recorded.ResultsThe results of our study show that the presence of bone metastasis correlates very weakly with free PSA/total PSA ratio (rho=0.179), weakly with total PSA (rho=0.318) and Gleason score (rho=0.382), moderately with ALP (rho=0.539), free PSA (0.416). Only ALP variable had a diagnostic value and ALP cutoff value was 76.50 IU/L, with 80% sensitivity and 82.1% specificity.ConclusionAccording to the results of our study; the free PSA, total PSA, free PSA/total PSA ratio and Gleason score values were not considered as a reliable parameter in the prostate cancer cases follow-up for bone metastasis development. Only ALP had a diagnostic value and ALP cutoff value was 76.50 IU / L with 80% sensitivity and 82.1% specificity in predicting bone metastases in prostate cancer.Öğe Stress tip idrar kaçırmanın cinsel işlevler, sosyal durum ve yaşam kalitesi üzerine etkisi(2009) Alan, Cabir; Koçoğlu, Hasan; Ersay, Ahmet Reşit; Alan, Handan; Ertung, Yunus; Kurt, Hasan AnılAmaç: İdrar kaçırma kişinin sosyal hayatını etkilediği kadar cinsel yaşamını da olumsuz yönde etkileyebilen hatta boşanmalara neden olan ciddi bir problemdir. Bu çalışmada kadın hastalarda stres tip idrar kaçırmanın psikososyal, seksüel ve yaşam kalitesi üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Gereç ve yöntem: Haziran - Ağustos 2009 tarihleri arasında kliniğimize idrar kaçırma şikayeti ile başvuran cinsel yönden aktif 78 bayan hastaya Üriner İnkontinans Yaşam Kalitesi Ölçeği (I-QOL), Ürogenital Stres Araştırma Kısa Formu (UDI-6), İnkontinans Etkisi Sorgulama Kısa Formu (IIQ-7), ve Pelvik Organ Prolapsusu / Üriner inkontinans Cinsel işlev Sorgulama Formu (PISQ-12) karşılıklı görüşmeyle doldurulmuştur. Bulgular: Araştırmaya katılanların yaş ortalaması 55,87 ± 10,64 (24-65) idi. Olguların %70’i 51 yaş ve üzerindeydi. Olguların PISQ-12 ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalaması 23,70±11,14 dür. I-QOL toplam puan ortalaması 73,87±18,84 idi. I-QOL alt gruplarından alınan puan ortalamaları olguların yaşıyla karşılaştırıldığında; 50 yaş üzeri katılımcıların davranışlarını sınırlama puanları (27,18±1,3) ve psikolojik etki puanları (30,68±1,98) idi. Bu değer 50 yaş ve altı bayanların puanlarına (26,64±1,91;26,91±3,10) göre daha yüksektir. Stres tip idrar kaçırmanın yaşam kalitesi ve cinsel işlevlerdeki olumsuz etkisinin ilerleyen yaş ile birlikte daha da arttığını saptadık. Sonuç: İdrar kaçırma ciddi bir sağlık sorunu olup kadınların yaşam kalitesinde ve cinsel yaşamında bozulmaya neden olmaktadır. Yaşamın hangi döneminde olursa olsun idrar kaçırma ciddi bir sağlık sorunu olarak ele alınmalı ve uygun, etkili yöntemlerle tedavi edilmelidir