Yazar "Doğu, Tuğba" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe CONN SENDROMLU HASTADA ANESTEZİ YÖNETİMİ: OLGU SUNUMU(2015) Altınışık, Uğur; Altınışık, Hatice Betül; Doğu, Tuğba; Aydın, Halide; Erbaş, MesutAmaç: Primer hiperaldesteronizm (Conn Sendromu) anestezik açıdan özellikler içeren bir hastalıktır. Hipertansiyon atakları olan, geç tanı konulmufl, sürrenalektomi planlanan Conn Sendromlu bu olguyu, anestezi yönetimine dikkat çekmek amacıyla sunuyoruz. Olgu: 41 yaflında erkek, endokrinoloji servisinde Conn Sendromu tanısıyla takip edilirken laparoskopik sürranelektomi planlanan olgu anestezi kliniğine baflvurdu. Olguda halsizlik, kas güçsüzlüğü mevcuttu. Hikayesinde ilk defa 2002 yılında hipertansi f atak geçirdiği, ancak bu süre içinde tanı konulamadığı öğrenildi. Olgu, antihipertansi f tedavi olarak aldactazide, olmesartan ve lerkanidipin kullanıyordu. Muayenede hipertansiyon dıflında ek patoloji saptanmadı. Preeoperati f KCl infüzyonu önerildi. Operasyon sabahı TA:185/115 mm Hg, K: 4.2 mmol L-1, glukoz: 133 mg dL-1 idi. Midazolam ile premedikasyon uygulanarak hemodinami stabil hale getirildi. ndüksiyonda 1 mg kg-1 fentanil, 2 mg kg-1 propofol, 0.5 mg kg-1 lidokain, 0.6 mg kg-1 r okuronyum, idamede %50 O2 %50 hava karıflımına ek %6 desfluran kullanıldı. Arteriyel kateterizasyon yapıldı. TA:160/100 mmHg olması üzerine 0.15 mg kg-1 saat-1 remi fentanil infüzyonu bafllandı. Kan gazı kontrolünde hafi f metabolik alkaloz tespit edildi. Mekanik ventilatörde solunum sayısı ve tidal volüm azaltıldı. Operasyonun devamında hemodinami, kan gazı, potasyum ve glukoz değerleri stabil seyretti. Olgu sorunsuz flekilde uyandırılarak servise gönderildi. Sonuç: Conn Sendromu tanılı hastalardaki anestezi uygulamalarında, hipertansiyon, hipervolemi, hipopotasemi ve metabolik alkaloz görülebileceğinden; uygun preoperati f antihipertansi f tedavi ve potasyum replasmanı oldukça önemlidir. Ayrıca tansiyon, potasyum ve kan gazı değerlerinin sıkı monitörizasyonu gereklidir. Ek olarak insülin direncinin artması ve fibrozise bağlı kalp ve böbrek yetmezliği açısından ileri yafl olguların dikkatli değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.Öğe Epidural Anesthesia in a Patient with High Cardiac Risk(2015) Doğu, Tuğba; Şahin, Hasan; Kurt, Tolga; Kiraz, Hasan Ali; Altınışık, Uğur; Toman, Hüseyin; Şimşek, TuncerCardiac morbidity is the most common cause postoperative mortality furthermore anesthesia technics are associated with cardiac morbidity and mortality. A 48-year-old male, 90 kg, ASA physical status IV patient underwent femoropopliteal bypass under epidural anesthesia. Comorbidities included atrial fibrillation, dilated cardiomyopathy and 20% left ventricular ejection fraction. Epidural anesthesia was established with bupivacaine and fentanyl at L3-L4 intervertebral space. Hemodynamic stability and pain relief were established during and after the surgery. We consider that epidural anesthesia is preferable as an alternative regarding the risks of spinal anesthesia and general anesthesia for high cardiac risky patients.Öğe Friedreich Ataksili Hastada Anestezi Yönetimi(2015) Doğu, Tuğba; Şahin, Hasan; Şimşek, Tuncer; Altınışık, Uğur; Toman, Hüseyin; Altınışık, Hatice Betül; Kiraz, Hasan AliFriedreich ataksisi (FA) nadir görülen herediter otozomal resesif bir hastalıktır. Friedreich ataksisi skolyoz gelişmesine neden olur ve eğer ciddi boyutlarda skolyoz varsa nefes almayı da güçleştirebilir. Skolyoz cerrahisi uygulanan, 6 yıl önce FA teşhisi konan ve anestezi riski ASA III olarak tespit edilen, 14 yaşındaki erkek hastayı sunmayı amaçladık. Propofol ve remifentanil infüzyonu ile total intravenöz anestezi (TIVA) uygulanarak anestezi sağlandı. Hastaya arter ve santral venöz basınç monitörizasyonu uygulamasının yanında BIS ve nöromuskuler monitörizasyon da yapıldı. Operasyon süresince hasta hemodinamik olarak stabil seyretti. Biz bu olgu sunumunda, skolyoz cerrahisi için anestezi uyguladığımız Friedreich ataksili bir hastada anestezi deneyimimizi literatür bilgileri ışığında tartışmayı amaçladık.Öğe Mini Doz Hipobarik Unilateral Spinal Anestezi İle Endovenöz Radyofrekans Tedavisi(2015) Erbaş, Mesut; Kiraz, Hasan Ali; Yener, Ali Ümit; Şimşek, Tuncer; Doğu, Tuğba; Toman, Hüseyin; Şahin, HasanAmaç: Bu çalışma ile alt ekstremite yüzeyel venöz yetmezlik ve buna bağlı gelişen varislerin RFA (radyofrekans ablasyon) ile tedavisinde unilateral spinal anestezi sırasında kullanılan mini doz hipobarik bupivakainin günübirlik cerrahideki etkinliğini araştırmayı hedefledik. Yöntem: Bu çalışma 2012-2013 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı bünyesinde Kalp ve Damar Cerrahisi ameliyathanesinde elektif endovenöz radyofrekans ablasyon yöntemi ile tek taraflı varis tedavisi yapılan hastaların dosya bilgilerinin retrospektif olarak incelenmesi ile gerçekleştirildi. Çalışmaya ASA I-II risk grubundaki 18-55 yaş aralığında 40 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan hastalara 1,5 mL %1 izobarik bupivakain \"Marcaine® %0,5 flakon, Eczacıbaşı\" + 3,5 mL distile su karışınımın 3 mL'si 4,5 mg olarak intratekal verildi. Bu dozdaki ilacın son hali 37 °C'de hipobarik olduğu(1) literatür bilgileri ile doğrulandı. Spinal anestezinin duyusal blok seviyesi, motor blok derecesi ve hemodinamik göstergelerden olan kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB) ve SpO2 değerleri spinal anestezi yapıldıktan sonra 15 dk boyunca her 2,5 dk'da bir, daha sonra ameliyat bitimine kadar her 5 dk'da bir kaydedildi. Bulgular: Çalışmamıza 18'ierkek 22'si kadın olmak üzere 40 hasta dahil edildi. Hastaların 2'sinde bulantı/kusma, 2'sinde de bradikardi gözlemledik. Maksimum duyusal blok oluşma süresi 9,18 dk iken maksimum motor blok oluşma süresi 11,3 dk olarak gözlendi. Sonuç: Sonuç olarak elektif endovenöz radyofrekans ablasyon yöntemi ile tek taraflı varis tedavisi yapılan hastalarda unilateral spinal anestezinin etkin bir anestezinin yanında minimal düzeyde yan etki oluşturup ve hasta memnuniyetini artırarak erken taburculuk süresi sağlar.Öğe WİLSON HASTALIĞI OLAN OLGUDA ANESTEZİ YÖNETİMİ(2015) Doğu, Tuğba; Şahin, Hasan Ali; Erbaş, MesutWilson hastalığı (WH) 13. kromozom üzerindeki ATP7B geni üzerindeki mutasyon ile oluşan otozomal resesif geçişli, bakırınbilier ekskresyonun bozukluğuna neden olan bir hastalıktır. Bu olgu sunumunda Wilson hastalığı olan ve apandisit nedeniyle acilcerrahi prosedür uygulanan bir hastada anestezi deneyimimizi tartışmayı amaçladık. Altı yıl önce Wilson hastalığı teşhisi konmuş,astım ve kardiyomiyopati tanıları mevcut 42 yaşındaki erkek hastaya apandisit nedeniyle acil cerrahi planlandı. Hastanın nörolojikmuayenesi normaldi. Genel anestezi uygulanan hastaya indüksiyonda 2 mg kg-1propofol, 1 µg kg-1fentanil, ve 0.5 mg kg-1roküronyumbromür intravenöz olarak uygulandı. Anestezi idamesinde %50 oksijen ve %50 hava ile %2 sevofluran kullanıldı. Sorunsuz bir şekildeekstübe edilen hastada postoperatif koreiform hareketler ortaya çıktı. Hastanın takibinde koreiform hareketlerinin postoperatif3-6 saat arasında azalarak kaybolduğu gözlendi. Hastanın anesteziden derlenmesinde bir gecikme gözlemlemedik. Sonuç olarak,Wilson hastalığı olgularında karaciğere en az toksik ajanlar tercih edilerek; koruyucu önlemler, perioperatif ve postopereatif sıkıtakip ile sorunsuz bir anestezinin uygulanabileceğini düşünüyoruzÖğe Yoğun bakım ünitesinde kullanılan iki farklı paranteral beslenme ürününün inflamatuar yanıta etkileri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Toman, Hüseyin; Şahin, Hasan; Aydın, Halide; Şimşek, Tuncer; Altınışık, Uğur; Altınışık, Hatice Betül; Doğu, TuğbaYoğun bakım ünitesinde (YBÜ) beslenme desteği en önemli rutin tedavi uygulamalarından biridir. YBÜ’de paranteral beslenme ürünleri hastaların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmaktadır. Yetersiz beslenme yetersiz inflamatuar yanıta neden olabilir. Bu çalışmada, YBÜ ünitesine farklı nedenler ile yatırılan ve paranteral olarak soya yağı bazlı ve zeytinyağı bazlı emülsiyonlar ile beslenen hastaların inflamatuar yanıtının Nötrofil lenfosti oranı (NLO), C-Reaktif Protein (CRP), ESR (eritrosit sedimantasyon hızı), APACHE II skoru ve SOFA skorlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamızda Glaskow Koma Skalası 3-4 olan 25 hastanın, yoğun bakım takip dosyaları ve labartuvar sonuçları retospektif olarak incelendi. Soya yağı bazlı emülsiyon (GrupS, n:14) ve zeytinyağı bazlı lipid emülsiyon (GrupZ, n:14) kullanan hastaların YBÜ’e yatırıldığı gün, 1., 3., 5. ve 10. günlerdeki NLO, CRP, ESR, APACHE II ve SOFA skorlar kaydedildi. GrupS’nin NLO‘ı 5. günde Grup Z’ye göre yüksek bulundu (p< 0,05). Grup Z’nin CRP değeri geliş günü Grup S’ye göre yüksek bulundu (p<0,05). Grup S’nin grup içi karşılaştırmasında geliş günündeki CRP değerlerinin diğer günlere göre düşük bulundu (p< 0,05). Grup S’nin ESR‘ı 5. günde Grup Z’ye göre yüksek olduğu görüldü (p< 0,05). Grup S’nin 1., 3., 5. ve 10. günlerindeki APACHE II Skorları Grup Z’ye göre yüksek bulundu (p< 0,05).Zeytinyağı bazlı lipid içeren beslenme solusyonları, soya bazlı lipid içeren beslenme solusyonlarına göre immün yanıt bakımından daha avantajlı görülsede, çalışmamızda hasta sayısının az olması ve hesaba katılmayan biçok faktörün bu durumu etkileyebileceği dikkate alınarak, hasta guplarının dikkatli seçildiği ve daha büyük vaka gruplarıyla prospektif çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Yoğun Bakım Ünitesinde Takip Edilen Sentetik Kannabinoid (Bonzai) zehirlenmesi Olgularının Klinik Özellikleri(2015) Altınışık, Uğur; Altınışık, Hatice Betül; Şimşek, Tuncer; Doğu, Tuğba; Şimşek, Esen; Aydın, HalideAmaç: Sentetik kannabinoid (bonzai)zehirlenmesi son yıllarda ülkemizde sıkgörülen ve yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ)takibi gereken bir durumdur. ÇalışmamızdaYBÜde takip edilen sentetik kannabinoidzehirlenmesi olgularının klinik özelliklerinitartışmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çanakkale Onsekiz MartÜniversitesi ve Çanakkale Devlet HastanesiYBÜlerinde 2014-2015 yıllarında takip edilenolgular retrospektif olarak tarandı. Bulgular: On iki olgu dahil edildi. Nörolojiksistemde; konfüzyon (n=4), uykuyameyil (n=7), huzursuzluk/ajitasyon (n=5),halusinasyon (n=2), anksiyete/panik (n=3),akut psikoz (n=1), amnezi (n=11) tespitedildi. Bir olgu entübeydi. Kardiyovaskülersistemde; taşikardi (n=3), bradikardi (n=2),hipertansiyon (n=2), hipotansiyon (n=1),aritmi (n=2) gözlendi. Laboratuvar testlerinde,lökositoz (n=4), lökopeni (n=1), hipoglisemi(n=3), karaciğer ve renal fonksiyontestlerinde yükseklik (n=1) tespit edildi.Olguların ortalama bilinç açılma zamanı 19,3saat, ortalama YBÜ kalış süresi 3 gündü. Sonuç: Sentetik kannabinoid zehirlenmesiolgularında; ilk saatlerde nöbet aktivitesiolabileceği, ilk 3 gün miyokard enfarktüsüriski olduğu akılda tutulmalıdır. Karaciğerve böbrek fonksiyonlarının takibi gereklidir.Hipopotasemi en sık görülen elektrolitbozukluğudur. Komplikasyonsuz olgular, ilk24 saat içinde düzelmektedir. Ancak her günyeni sentetik kannabinoid türlerinin piyasayasürüldüğü de unutulmamalıdır.