Uluslararası İlişkiler Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 16 / 16
  • Öğe
    Securitization of Migration: The Case of Syrians in Türkiye
    (CRC Press, 2024) Eminoğlu, Nihal
    This chapter focuses on securitization theory and examines the relationship between migration and security in both conceptual and historical contexts, particularly within the framework of the securitization of migration. For this purpose, it first looks at the history of migration in both Europe and Türkiye and analyzes the periods in which security-oriented discourse and rights-oriented policies were implemented. In the second part, the study constructs the relationship between Syrians and security in Türkiye through legal regulations and practices since 2011. Considering that one of the most important factors determining Türkiye’s migration management and especially its approach to Syrians is its relations with the European Union (EU), especially the 18 March 2016 Deal, the last section discusses securitization, externalization, and instrumentalization. © 2025 selection and editorial matter, Serhat Ahmet Erkmen and Mehmet Emin Erendor; individual chapters, the contributors.
  • Öğe
    Rus Büyük Güç Bölgeselciliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü: Stratejik Araçsallaştırma ve Sınırlılıkları
    (2024) Demirtepe, Mustafa Turgut; Omonkulov, Otabek
    Büyük Güç Bölgeselciliği kavramı, küresel aktörlerin jeopolitik çıkarlarını güvence altına almak amacıyla bölgesel örgütleri nasıl kullandıklarını analiz etmek için kritik bir çerçeve sunmaktadır. Bu makale, Rusya’nın eski Sovyet devletleri üzerindeki etkisini pekiştirmek için Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü (KGAÖ) kullanmasına odaklanarak KGAÖ’nün bir bölgesel güvenlik örgütü olarak işlevselliğini irdelemektedir. Başlangıçta güvenlik işbirliğini teşvik etmek için kurulan KGAÖ, giderek Rusya’nın stratejik gündemine hizmet eder hale gelmiş ve üye devletler arası ya da üye devletlerin iç güvenlik krizlerine yönelik müdahalesizlik ya da seçici müdahale politikaları nedeniyle rahatsızlığa neden olmuştur. KGAÖ’nün, üyelerinin farklı güvenlik ihtiyaçlarından ziyade Rusya’nın çıkarlarına öncelik verdiği algısı, üyeleri arasında örgütün kolektif bir güvenlik sağlayıcısı olarak etkinliğinin sorgulanmasına yol açmıştır. Makale, Rusya'nın Büyük Güç Bölgeselciliği bağlamında KGAÖ’yü araçsallaştırmasının örgütün çeşitli güvenlik kaygılarını ele alma kabiliyetini sınırladığı ve nihayetinde örgütün uyumunu ve güvenilirliğini zayıflattığını öne sürmektedir.
  • Öğe
    Rusya Federasyonu’nun Kırım’ı ilhakı ve jeopolitik yansımaları
    (2024) Kıllıoğlu, Mehmet Erkan
    Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı bir oldubitti ile işgali ve ilhakı günümüz uluslararası sisteminde, konu tırmandırılmak istenmediği için geçiştirilmiş olsa da, önemsiz ve sıradan bir olay değildir. Zira İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Avrupa’da bir devlet diğer bir devletin bir parçasını bu şekilde ilhak etmiş değildir. Her ne kadar Rusya Federasyonu bu işgali zorlama tedbirlerle uluslararası hukuka uydurma çalışmış olsa da öne sürdüğü sebepler uluslararası toplumda kabul görmemiştir. Ancak hiçbir devlet yeni bir savaş başlatmak istemediği için kriz tırmandırılmamıştır. Bunun yerine ekonomik tedbirler ve yaptırımlarla Rusya Federasyonu çevrelenmeye ve caydırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada Rusya ile Ukrayna arasında Euromaidan olaylarından sonra hızla tırmanmaya başlayan ve 2022 yılı Şubat ayında savaşa dönüşen gerginlik ve çatışmanın gelişimi ve bu gelişim içerisinde Kırım’ın işgali süreci incelenecektir. Yine çalışma kapsamında Rusya Federasyonu’nu kışkırtan ve karşı önlem almasına yol açan sebeplere değinilecektir. Bunu yapmak için bir literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Bu literatür taraması kapsamında öncelikle Kremlin kaynaklı dokümanlar incelenmiştir. Bu dokümanlar konu ile ilgili çalışmalarla sentezlenerek çalışmanın kavramsal çerçevesi oluşturulmuştur. Kavramsal çerçeve oluşturulduktan sonra Rusya Federasyonu’nun Kırım’ın işgali için uygulamaya koyduğu politikalar ve taktikler tespit edilmiş ve tartışılmıştır.
  • Öğe
    Uzay Hukuku, Uzayda Güvenlik ve Diplomasi
    (2024) Kıllıoğlu, Mehmet Erkan
    Uzay araştırmaları ve devletler arasındaki uzay yarışı 1960’lı yıllarda, dönemin iki büyük devleti olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabetin dış uzaya da taşınması ile başlamış ve hızla iki devlet arasındaki rekabetin devam ettiği yeni bir alan hâline gelmiştir. Silahlanma yarışının uzaya da taşınması ihtimali ortaya çıkınca sorunun çözümü için bir orta yol bulunması adına alternatif diyalog kanallarına ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. İşte bu noktada ‘diplomasi’ akla ilk gelen çözüm yollarından birisi olmuştur. Çoğunlukla uluslararası ilişkiler ile birbirinin yerine ikame edilebilen bir terim olan diplomasi için uzay yeni bir alan olmuştur. Devletler arasındaki ilişkiler ve rekabetin uzaya taşınması ile uzay diplomasisi adı verilen yeni bir diplomasi türü de ortaya çıkmıştır. Uzay diplomasinin öncelikli amaçları uzay konusunda Birleşmiş Milletlerin de desteği ile hazırlanan ve imzalanan beş temel antlaşma ile belirlenmiştir. Bu antlaşmalar uzay hukukunun da temelini oluşturmaktadır. Bu antlaşmalarla temel çerçevesi çizilen ve vurgu yapılan öncelikli konu ve kavramlar; uzayın tüm insanlığın ortak mirası olduğu (common heritage of mankind) ve uzayda hâkimiyet ve egemenlik iddiasında bulunulmamasının gerektiğidir. Bu sayede uzayın barışçı amaçlarla kullanımı ve uzayın askerîleşmesi ve silahlandırılmasının önlenmesi planlanmıştır. Diyalektik bir yöntem benimsenen bu çalışmada yeni gelişen Uzay Hukuku konusu ve ortaya çıkabilecek güvenlik problemlerine çözüm olabilecek diplomasi ile gelişen ilişkisine dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    The Routledge Handbook of EU-Africa Relations (Toni HAASTRUP, Luis MAH and Niall DUGGAN (eds.))
    (Uluslararasi İlişkiler Konseyi Derneği, 2025) Yıldız, Tuğce
    The Routledge Handbook of EU-Africa Relations is a timely and pioneering volume that offers a comprehensive analysis of the evolving interaction and collaboration between the European Union (EU) and Africa. The work brings together contributions from scholars with diverse viewpoints, critical analysis, and expertise on EU-Africa relations. By blending historical contexts, contemporary dynamics, and future-oriented insights, this seminal volume offers a holistic understanding of EU-Africa relations with five parts that each part delve into specific aspects of the relationship, including historical and theoretical perspectives (Part I), governance frameworks (Part II), key issues (Part III), the role of external actors (Part IV), and opportunities for cooperation in tackling global challenges (Part V). One of the most remarkable aspects of this volume is its bold interrogation of the asymmetrical relationship between the EU and Africa, as well as the prevailing Eurocentric narratives in the study of EU-Africa relations. In fact, some chapters deliberately use the term “Africa-EU relations” to emphasize a shift in literature, challenging dominant narratives and promoting a more inclusive and diverse scholarship. By navigating the complexities of this relationship, the handbook sheds light on underlying dynamics and offers practical modalities for consolidating and strengthening the partnership between the two continents.
  • Öğe
    The New Ottoman Greece in History and Fiction. Cham, Switzerland: Palgrave Macmillan, 2019
    (Cambridge Univ Press, 2022) Çoban Oran, Filiz
    [Anstract Not Available]
  • Öğe
    Türkiye-China relations revisited: a neo-Gramscian perspective
    (Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Çoban Oran, Filiz; Pekcan, Cemre
    A considerable number of studies have attempted to analyse changes in Turkish foreign policy under the Justice and Development Party administration. These changes triggered the debate about whether Turkish foreign policy shifted its Western orientation. Departing from rising anti-West rhetoric in Turkish foreign policy, this study sets out to explain the recent rapprochement between Türkiye and the People's Republic of China. From a critical perspective, it proposed a new way of viewing Türkiye's relations with China as a counter-hegemonic rapprochement reshaped by internal/external dynamics in the post-western world order. Consequently, it shows which ideas, material capabilities, and institutions have played roles in the Erdogan administration's challenge to Western hegemony by utilizing relations with China.
  • Öğe
    Uluslararası Hukuk Açısından Türkiye-Ermenistan Protokolleri
    (2011) Kaya, İbrahim
    10 Ekim 2009 tarihinde Zürih’te Türkiye ile Ermenistan arasında protokoller imzalanmış ve bu protokollerle ilişkilerin normalleştirilmesi ve geliştirilmesi amaçlanmıştır. Makalede söz konusu protokoller uluslararası hukuk açısından değerlendirilecek, bu değerlendirme yapılırken, hem uluslararası hukukun usule ilişkin kuralları hem de esasa ilişkin kuralları dikkate alınacaktır.
  • Öğe
    Implications of the Danube River Dispute on International Environmental Law
    (2008) Kaya, İbrahim
    Uluslararası Çevre Hukuku'nun ortaya çıkışı görece çok yeni olmasına rağmen, bu alanda çok hızlı ilerlemeler kaydedilmektedir. Bununla birlikte sürdürülebilir kalkınma gibi birçok uluslararası çevre hukuku prensibinin içeriği ve hukuksal konumu halen tartışmalıdır. Bu çalışma Uluslararası Adalet Divanı'nm Tuna nehri sularının kullanımıyla ilgili olarak Macaristan ve Çekoslovakya arasında imzalanan anlaşmanın yorumuna ilişkin ortaya çıkan anlaşmazlıkla ilgili olarak Gabcikovo-Nagymaros davasında verdiği kararın uluslararası çevre hukukunun hem öz hem de usul ilkelerine yaptığı etkiyi incelemektedir. Yazar kararın tartışmasını yaparak kararın, her ne kadar Divan anlaşmazlığın kesin çözümünü karara bağlamamışsa ve taraflar bugüne kadar görüşmelerle bir nihai çözüme ulaşamamışlarsa da, çevreyle ilgili uluslararası hukuk prensiplerinin daha fazla anlaşılmasına çok önemli katkısı olduğu sonucuna varmaktadır.
  • Öğe
    Implications of the danube river dispute on international environmental law
    (2009) Kaya, İbrahim
    International environmental law has emerged recently. Yet, its development is very dynamic. However, there remain controversies surrounding the content and normative value of its principles. The principle of sustainable development is to name only one example. The paper seeks to explore the International Court of Justice's judgment, on the Gabcikovo-Nagymaros case concerning the implementation of a treaty concluded between Czechoslovakia and Hungary with respect to the utilization of the waters of the River Danube, in order to find out what implications the dispute had on the principles, both on substantive and procedural ones, of international environmental law. The author discusses the judgment and concludes, despite the fact that neither the World Court offered a final settlement nor the parties have found a negotiated solution of the dispute so far, the judgment made a considerable contribution to the further understanding of the principles of international law on the environment.
  • Öğe
    Türkiye’de yerel yönetimlerin sınır ötesi faaliyetleri: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin Suriye’nin kuzeyindeki yeniden inşa çabalarına katkısı
    (Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Özkan, Muhammet Fatih; Akyol, İbrahim Tanju
    2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaşla beraber, ülke ekonomisi çökmüş, şehirler tahrip olmuş, altyapı zorlukları ve sosyal gerilimler ortaya çıkmıştır. Bu iç savaş, Türkiye gibi sınır ülkelerini derinden etkilemiştir. Türkiye, milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yaparak savaşın etkilerini doğrudan hisseden ülkelerin başında gelmiştir. Türkiye, ülkedeki Suriyelilere yönelik sağlık, barınma, eğitim başta olmak üzere pek çok alanda faaliyetler yürütmüş, sosyal uyumu sağlamak amacıyla politikalar geliştirmiştir. Sonraki süreçte Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye’de güvenli bölgeler oluşturmuş ve bu güvenli bölgelerde yeniden inşa faaliyetlerine başlamıştır. Türkiye, merkezi yönetim birimleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel aktörlerle birlikte yeniden inşa sürenin başarıya ulaşması amacıyla çaba göstermiştir. Suriye’nin sınır komşularından biri olan Gaziantep yeniden inşa faaliyetlerinde ön plana çıkan şehirlerden biri olmuştur. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, güvenli bölgelerde yaşanılabilir yerler oluşturmak amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmaya gayret göstermiştir. Bu çalışma da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği faaliyetleri incelemektedir. Çalışmanın temel amacı ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin yürütmüş olduğu sınır ötesi faaliyetlerin ardındaki temel motivasyonları ortaya koymak ve bu süreçte merkezi hükümetle geliştirdiği ilişkilerin niteliğini analiz etmektir. Çalışma, örnek olay araştırması şeklinde tasarlanmıştır. Araştırma sonucunda, Türkiye’de yerel yönetimlerin dış ilişkilerinin, sınırları merkezi hükümet tarafından belirlenen siyasi ve hukuki bir çerçeve doğrultusunda şekillendiği görülmüştür.
  • Öğe
    Avrupa Birliği sürecinin Türkiye'nin sınıraşan sular politikasına olası etkileri
    (2006) Kaya, İbrahim
    [Abstract Not Available]
  • Öğe
    The impact of Syrian refugees and irregular migrants on EU- Turkey relations: Decision-makers’ perspectives on the EU-Turkey statement
    (Taylor and Francis, 2024) Murat Erdoğan, M.; Eminoğlu, Nihal; Onur Unutulmaz, K.; Püttmann, Friedrich
    This chapter examines the relations between the EU and Turkey after the refugee crisis that began in Syria in 2011 and reached Europe in 2014. Rather than being a refugee or migration study, the research presented here shows how the statement of reconciliation of March 18, 2016, affected these relations. An important thesis underlying this study is that the refugee crisis is actually a new version of the “security strategy” dimension of EU-Turkey relations that has existed since the very beginning. Although these relations were conducted on a foundation dominated by security-strategy considerations from the outset, it was thought that a new phase of integration had been reached, especially during the period 1999 through 2007. However, the negotiations regarding Turkey’s accession to the EU, which were largely blocked in 2007, faced both a new test and new opportunities in 2014. Quite evident is the divergence between Turkey’s effort to become an integral part of Europe and the EU’s generally distant and instrumental approach to the issue. While Turkey cannot respond to the expectations set by the EU, the EU seems to have transformed its relationship with Turkey into one of “strategic relations” with a “close neighbor,” especially after 2016.
  • Öğe
    The false promise of Europeanisation in Turkey's national identity discourse
    (Routledge, 2021) Coban Oran, Filiz
    On the question of whether Turkey has been turning away from Europe in the last decade, this research argues that there has been a false promise of Europeanisation of the Turkish national identity since the pro-Islamist AKP government came to power in 2002. Adopting a critical constructivist approach has revealed that the Europeanisation process has contributed to the domestic power struggle of competing Turkish nationalist discourses in maintaining and transforming Turkey’s Kemalist nation-state identity that, paradoxically, has empowered de-Europeanisation of Turkey’s identity. An analysis of debate in the print media discourse empirically shows how Turkey constructs its identity as ‘the other’ in Europe in different discourses of Turkish nationalism. Consequently, this study points out that the domestic power struggles involved in the reconstruction of Turkey’s identity, which was triggered by the Europeanisation process that targeted the Kemalist and Europeanist construction, has consolidated the Islamist, post-Kemalist nation-state identity discourse.
  • Öğe
    Türkiye-AB İlişkilerinde Yeniden Canlanmadan “Hedef Değişimine” Doğru
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018-02) Çoban Oran, Filiz
    Son on yıldır Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik yolundan uzaklaştığı ve Türk Dış Politikası’nda bir “oryantasyon değişimi” olduğuna ilişkin tartışmalar yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda bu çalışma, Charles Hermann’ın tanımladığı dış politika değişim kategorilerini kullanarak Türkiye-AB ilişkilerindeki değişimi açıklamayı amaçlamaktadır. Arap baharının başlangıcından beri bölgede artan istikrarsızlık ve Suriye iç savaşının tetiklediği mülteci krizinin etkileri Avrupa’nın en önemli sorunlarından biri olmuştur. Göçmenler için Ortadoğu’dan Schengen bölgesine geçiş ülkesi olması bakımından Türkiye’nin Avrupa’yı düzensiz göçten koruyan bir tampon devlet olması Türkiye’nin Avrupa Birliği için önemini arttırmıştır. Bu süreç 2015 yılından beri sınır güvenliği ve göç yönetimi konusunda Türkiye’nin işbirliğini sağlamak için üyelik görüşmelerini ve vize serbestliği programını hızlandırarak Türkiye-AB ilişkileri yeniden canlanmasına neden olmuştur. Bu çerçevede, bu makale Türkiye-AB arasındaki yeniden canlanan ilişkilerin iki nedenle kopma noktasına geldiğini saptamaktadır: AB üye ülkelerinde yükselen popülizm ve yabancı düşmanlığı ve Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimini takip eden gelişmelerle artan Avrupa şüpheciliği söylemi. Sonuç olarak, ilişkilerde “tam üyelikten stratejik ortaklığa” bir “hedef değişimi” sürecinin başladığını iddia etmektedir.