Arkeoloji Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Middle Chalcolithic Copper Tools from Gülpınar in North-Western Anatolia – an Archaeometric Approach
    (Roemisch-Germanisches Zentralmuseum, 2021) Güder, Ümit; Takaoğlu, Turan; Özdemir, Abdulkadir
    The prehistoric site of Gülpınar, located beneath the remains of the Graeco-Roman Sanctuary of Apollo Smintheus (Smintheion) in the coastal Troad, is one of those newly excavated sites that enhances our knowledge of the western Anatolian littoral and the adjacent eastern Aegean islands during the 5th millennium BC. One of the contributions of the archaeological excavations at the site is in the category of copper metallurgy, which is the point of focus of this study. Four copper tools (awls and pins) were revealed in phase III of Gülpınar, dated to between 4930 and 4455/4300 BC. Both the chemical composition and the microstructural features of these tools were examined to understand the metallurgical processes applied for their production and forming. Analytical techniques, portable X-ray fluorescence (p-XRF) analysis, metallography (optical microscopy), energy-dispersive X-ray spectroscopy (SEM-EDS) examination and micro-hardness testing were conducted on the available samples from the objects. The results of the archaeometric analyses demonstrated that the copper used to form these tools was obtained by heating and then smelting the sulphur-bearing polymetallic ores. In the chemical compositions, an amount of around 1% arsenic was detected. Although the arsenic content provided a moderate improvement in the physical properties of the tools, the amount was considered too low to demonstrate an intentional, controlled process for arsenic alloying. The metal of the tools may have been brought in semi-finished forms to Gülpınar, since no finds relating to the copper metallurgy (slag, crucibles, tuyeres) were encountered during the excavations. The forming was determined by applying cycles of heating, forging and annealing. Moreover, increasing the hardness of the tools by a final cold working process was also detected.
  • Öğe
    Troas Granit Sütunlarının Batı Anadolu Kıyınlarındaki Dağılımı Üzerine Arkeometrik Bir Yaklaşım
    (2017) Ay, Murat; Tolun, Veysel
    Bu çalışmada, Troas Bölgesi’ndeki antik granit ocaklarında üretilen monolit sütunlarının Batı Anadolu kıyılarındaki dağılımı arkeometrik yöntemler ile irdelenmiştir. Bu kapsamda, Troas Bölgesi’ndeki Akçakeçili ve Koçali ocakları ile Mysia Bölgesi’ndeki Kozak ocağından jeolojik örnekler alınmıştır. Bunun yanı sıra, Apollon Smintheus Kutsal Alanı, Pergamon’daki Serapeion, Smyrna Agorası, Tlos ve Side’deki parçalanmış granit sütunlardan arkeolojik örnekler alınmıştır. Toplanan örnekler; ince kesit, kalitatif mineralojik - petrografik ve jeokimyasal analiz yöntemleri ile incelenmiştir.Analiz sonuçları; Smintheion 1, Smintheion 2, Smyrna Agorası 2, Tlos Stadyum ve Side Tiyatro sütunla-rına ait örneklerin Troas; Smyrna Agorası 1, Pergamon/Kızıl Avlu ve Tlos Tiyatro örneklerinin ise Kozak kökenli olabileceğini göstermiştir.
  • Öğe
    Assos Batı Nekropolü'nde bulunan terrakotta heykelcikler
    (2009) Tolun, Veysel
    Bir doktora tezi olarak gerçekleştirilen bu araştırmanın konusunu, Assos Batı Nekropolü 1988-1994 yılları kazılarında ortaya çıkarılan pişmiş toprak heykelcikler oluşturmaktadır. Bu çalışmada bu eserlerin tipi, kimliği ve niteliği, işlevi, tarihlemesi, üretim yeri (yerli-ithal) gibi soruların cevaplanması amaçlanmıştır. Araştırma sırasında Çanakkale Arkeoloji Müzesi deposunda bulunan eserlerin, fotoğrafları çekilip, envanter bilgileri kaydedildi. Eserlerin bir katalogu yapıldı. Analoji bulmak amacıyla üniversite, müze ve enstitü kütüphanelerinde pek çok katalog incelendi. Aynı amaçla batı ve güneybatı Anadolu müzelerinde incelemeler yapıldı. Tüm bu çalışmalar sonucu ele alınan bazı sorunlar çözülebildi. Assos pişmiş toprak heykelciklerinin önemli bir kısmı M.Ö. 5. yüzyıla tarihlendi ve başta Rodos olmak üzere ithal edildikleri ortaya kondu. Bazı tiplerime Assos'a ait tipler olduğu ve burada üretildiği saptandı. Ancak kimliğe ilişkin sorular yeterli kanıt bulunamadığından kimi durumda yanıtlanamadı. Ancak tanrısal varlıklardan Kybele, Nike ve Silen betimleri tanımlandı. Buna dayanarak, Assos'ta Kybele ve Dionysos kültünün varlığına ilişkin işaretler ortaya kondu.
  • Öğe
    Atarneus Tiranı Hermias ile Platon’un Öğrencilerinin Buluşma Noktası: Assos
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2023) Arslan, Nurettin
    Troas’ın güneyinde bir liman kenti olan Assos, Paleolitik Çağdan günümüze iskânın devam ettiği antik yerleşmelerden biridir. Antik kaynaklarda pek fazla söz edilmeyen Assos tarihinde, Klasik Çağın sonlarında Platon’un öğrencilerinin buraya gelmeleri önemli bir konudur. Atarneus-Assos bölgesini idare eden Hermias’ın yaşam öyküsü ve Aristoteles ile dostluğu, antik yazarların vurguladıkları bir konudur. Makale MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında Troas bölgesindeki siyasi olaylar ile kölelikten tiranlığa yükselen filozof Hermias’ın Aristoteles ile ilişkilerini ele alınmaktadır. Başta Aristoteles olmak üzere Platon’un öğrencileri Skepsisli Kritios, Erastos ve diğerleri Assos’ta bir araya gelerek akademik faaliyette bulunmuşlardır. Başka polisler ve Makedon kralı II. Philip ile Perslere karşı ittifak oluşturan Hermias, Pers kralının görevlendirdiği paralı asker Mentor tarafından tutuklanarak Pers kralına gönderilmiştir. Aristoteles ve arkadaşları bu olayın ardından Assos’tan ayrılmışlardır. Ancak Aristoteles’in üç yıl kaldığı Assos’tan hiç söz etmemiş olmakla birlikte bu dönem hakkında çok kıt bilgiler mevcuttur. Makalede Aristoteles’in entelektüel bir ortamın olmadığı bir polise geliş nedenleri, Assos’taki çalışmaları ve kentten ayrıldıktan sonraki gelişmeler ele alınmaktadır.
  • Öğe
    Hydrochemical and Bacteriological Status of a High Altitude Karstic Cave Stream (Güvercinkaya Cave: Çanakkale, Turkey) with Aquatic Macroinvertebrates Findings
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2022) Odabaşı, Deniz Anıl; Odabaşı, Serpil; Deniz, Ozan; Çakır, Fikret; Elipek, Belgin; Arslan, Naime; Özbek, Onur; Özalp, H. Barış
    Caves are laboratories for many disciplines that work in natural sciences including mineralogy, biology, hydrogeology, and archaeology. In this study, bi-monthly samplings were carried out from three smapling locations within and around the Güvercinkaya Cave, a high-altitude cave located in nortwestern Turkey, to evaluate the hydrochemical and microbiological properties and the aquatic macroinvertebrates of the cave stream. Some parameters of the water including pH, electrical conductivity, temperature, oxidation-reduction potential, dissolved oxygen were measured in-situ, while elemental (70 in total) and ionic composition of water were analyzed in the laboratory. Microbiological analyses of the cave stream were examined through analyses of total bacteria, total coliforms, fecal coliforms, fecal Streptococcus, and Escherichia coli. According to the Piper diagram of hydrochemical data, the cave stream had mainly Ca-Mg-HCO3 character, on the other hand, the Schoeller diagram indicated a common water source in Güvercinkaya cave due to the similar components of the main ionic components of the water. As a result of microbiological analysis, fecal contamination was determined, indicating an active wildlife in the cave. Additionally, several aquatic macroinvertebrates taxa, Rhynchelmis limosella, Dugesia sp., Gammarus uludagi which have non-troglobiont character were found in the cave stream. Rhynchelmis limosella detected in this study is the first record for the Turkish fauna.
  • Öğe
    Settlement layout and social organisation in the mid-6th Millennium BC at Ugurlu on the island of Gokceada, North-eastern Aegean
    (De Gruyter Open Ltd, 2023) Gürçal, Erkan; Erdoğu, Burçin; Çevik, Özlem
    This article examines the complex social organization that emerged in the mid-6(th) Millennium BC from the perspective of new research conducted in Ugurlu (Phase III), on the island of Gokceada (Imbros). The mid-6(th) Millennium BC witnessed major cultural transformations and abrupt changes in virtually all regions from Anatolia to Central Europe, as new settlements brought new forms of social organization. Our aim here is to stimulate further debate about the early complex social organization in the mid-6(th) Millennium BC. The results of this study reveal a well-organized rural community on the island, reflected in the complex settlement layout, with ritual areas, multifunctional central buildings and activity areas.
  • Öğe
    Agricultural terraces in the Mediterranean: medieval intensification revealed by OSL profiling and dating
    (Cambridge University Press, 2021) Turner, Sam; Kinnaird, Tim; Varinlioğlu, Günder; Şerifoǧlu, Tevfik Emre; Koparal, Elif; Demirciler, Volkan
    Abstract The history of agricultural terraces remains poorly understood due to problems in dating their construction and use. This has hampered broader research on their significance, limiting knowledge of past agricultural practices and the long-term investment choices of rural communities. The authors apply OSL profiling and dating to the sediments associated with agricultural terraces across the Mediterranean region to date their construction and use. Results from five widely dispersed case studies reveal that although many terraces were used in the first millennium AD, the most intensive episodes of terrace-building occurred during the later Middle Ages (c. AD 1100-1600). This innovative approach provides the first large-scale evidence for both the longevity and medieval intensification of Mediterranean terraces.
  • Öğe
    Atina’da Ne Oldu? ‘Priamos Hazineleri’ ve Osmanlı Devleti’nin Tutumu
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019-02-28) Aslan, Rüstem
    Heinrich Schliemann’nın 1871’de başlayan ilk resmi kazıları, o dönem kamuoyunun üzerinde en çok konuştuğu arkeolojik kazı olmuştur. Öncelikle 15. yüzyıldan beri nerede olduğu tartışılan mitolojik Troya kentin arkeoljik kazı sonuçlarıyla bulunup bulunamayacağı tartışılmakla beraber, özellikle 1872 yılından itibaren Schliemann’nın kazı sonuçları ve hukuk dışı yollarla kaçırdığı hazine buluntuları bu tartışmaların merkezini oluşturmaktadır. Schliemann’nın 1873 yılı mayıs ayın sonunda bulup, haziran ayı başında Atina’ya kaçırdığı hazineler, Osmanlı Devleti’nin kendi topraklarından çıkarılıp kaçırılan eserleri, hukuki yollarla geri almak için başlattığı ilk dava olması açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca dava sürecinde Atina’da yaşananlar 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin konuya nasıl yaklaştığını belirgin bir şekilde ortara koymaktadır.