Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/20.500.12428/3742

Listeleniyor 1 - 20 / 28

The impact of parental resilience, social support and socio-economic factors on PTSD symptoms in child and adolescent survivors of the 2023 Turkiye-Syria earthquakes
(Taylor & Francis Inc, 2025) Kaya, Edip; İnal Önal, Ebru; Fatih, Sultanay; Güler, Onur
This study examines Post-Traumatic Stress Disorder (PTSD) prevalence and predictors, especially focusing on the role of parental resilience, among child survivors of the 2023 T & uuml;rkiye-Syria earthquakes. The study conducted with 199 children aged 9-17 and their parents. Findings showed that 54.8% of children exhibited PTSD symptoms. Hierarchical linear regression analyses revealed that parental resilience (beta = -0.16), and social support (beta = -0.16) mitigating PTSD symptoms, while female gender (beta = 0.18), younger age (beta = -0.16), low family income (beta = -0.14), and having more siblings (beta = 0.14) were risk factors for PTSD. This study contributes to understanding the role of family dynamics in post-disaster recovery for children. It underscores that public health practitioners and mental health professionals should take into account the significant impact of parental resilience in fostering effective recovery outcomes for children.
Makine Öğrenmesi Algoritmalarının Türkiye Depremlerinde P ve S Fazlarının Belirlenmesindeki Etkinliği
(Afet ve Acil Durum Yonetimi Baskanligi (AFAD), 2025) Ünal, Utku; Bekler, Tolga; Bekler, Feyza Nur
Depremlerin dinamik parametrelerinin belirlenmesine yönelik analizlerde sismik cisim dalgalarının (P ve S fazları) varış zamanlarının doğru tespiti, sismolojik problemlerin çözümünde bir ön koşuldur ve varış zamanlarını temel alan çalışmalara, örneğin yer içi kabuk/manto yapısının anlaşılması gibi ve çeşitli araştırma alanlarına katkıda bulunur. Makine öğrenimi veya daha geniş ve bilinen uygulaması ile yapay zekâ teknolojilerindeki son gelişmeler, sismogramlar kullanılarak cisim dalgalarının varış zamanlarının otomatik olarak tespit edilmesini mümkün kılmaktadır. Türkiye, Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının kesişim noktasında yer aldığı için karmaşık tektonik yapısı nedeniyle yüksek sismik aktiviteye sahiptir. Bu çalışmada, KRDAE (Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü) ağına ait 2013-2019 yılları arasındaki Türkiye’de meydana gelen deprem kayıtlarında P ve S fazlarının geliş zamanlarını otomatik olarak tespit eden derin öğrenme algoritmasının başarımı değerlendirilmiştir. Sonuçlar, makine öğrenmesinin geleneksel istatistiksel yöntemlere kıyasla daha doğru tahminler yapabildiğini ve insan kaynaklı hataların azaltılmasında etkili olduğunu göstermektedir. Çalışmada elde edilen bulgular, büyük veri tabanlarıyla eğitilmiş derin öğrenme tabanlı sismik faz tespit algoritmalarının, yerel ihtiyaçlara uygun hale getirilmesiyle sismolojik analizlerde doğruluk ve hız artışı sağlayabileceğini ortaya koymaktadır. Gelecekteki çalışmalarda, yerel veriyle de eğitilmiş modellerin karşılaştırmalı olarak incelenmesi ve faz tespitinde uzman müdahalesine ihtiyaç duymayan algoritmaların geliştirilmesi önerilmektedir.
A global review of the trends and themes in polar tourism scholarship
(CABI International, 2024) Stewart, Emma; Liggett, Daniela; Senigaglia, Valeria; Botelho, Larissa Lubiana; Badhe, Renuka; Caymaz, Ebru; Goh, Hong Ching
In recent years, we have witnessed a proliferation in the scholarly output related to the study of polar tourism. Having made a first appearance as an area of research in its own right almost five decades ago, scholarship on polar tourism has undergone a significant transformation and is now more likely to be underpinned by empirical, multi-disciplinary, multi-authored and theoretically situated research than in the past. Updating previous reviews, this chapter systematically reviews 626 journal articles published on polar tourism (1974-2022) and identifies key research trends and themes. Following Stewart et al. (2005, 2017), a database of journal articles was updated through a keyword search of two online scholarly databases (Scopus and Google Scholar) and other regionally relevant search engines and compiled into a spreadsheet for analysis. The chapter extends the previous reviews by including articles published in languages other than English (22 languages). By doing so, this review presents, for the first time, a comprehensive overview of scholarly output on polar tourism, benefiting from the international research efforts that have been undertaken. While the chapter reports a dominance of anglophone articles (almost 75% of all papers), there is an upswing of scholarly work outside of the anglophone literature. This linguistic diversity stands us in good stead to advance our understanding of polar tourism in its many guises. © CAB International 2025.
Afet Risk Yönetişiminde Paydaş İlişkileri Yönetimi: Birleşmiş Milletler Örneği
(2024) Caymaz, Ebru
Afet riskinin azaltımı, devletlerin bu tür riskleri yönetmek ve entegre bir yönetim modeli geliştirmek üzere kapsamlı bir strateji uygulamada kullandıkları yönetişim modeliyle yakından bağlantılıdır. Bu süreçte paydaş katılımı, acil durumlara ve afetlere yönelik planlamanın önemli bir parçasıdır. Afet yönetimiyle ilgili planlama çerçeveleri ve paydaşlar arasındaki rollerin, sorumlulukların, erişilebilir bilgilerin ve iş birliği fırsatlarının daha iyi anlaşılması, acil durum ve afet yönetimi için daha iyi sonuçlar alınmasını kolaylaştıracağından Sendai Çerçeve Programı’nda da hedeflendiği üzere afet riskinin azaltımı, iklim değişikliği ve Birleşmiş Milletler (BM) sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşma sürecinde paydaş ilişkileri kritik öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı; afet yönetiminde aktif olarak görevler üstlenen yerel ve ulusal çapta afet yöneticileri, şehir planlamacıları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve uluslararası organizasyonlar arasındaki bilgi paylaşımına dayalı paydaş ilişkilerini tanımlamak ve BM’nin öngördüğü hedefler çerçevesinde etkinliğini tartışmaktır.
Ülke Markalama Perspektifinden Stratejik İletişime Yönelik Bir Trend Analizi: İletişim ve Diplomasi Dergisi Örneği
(2024) Bahar, Atalay; Caymaz, Ebru
Stratejik iletişim, bir ülkenin iç ve dış politikasını, kamuoyunu etkilemek ve yönlendirmek amacıyla kullanılan planlı, uzun vadeli ve hedefe yönelik iletişim stratejilerini kapsayan ve son yıllarda büyük önem kazanan bir kavramdır. Bu minvalde, Türkiye markasını güçlendirmek amacıyla 2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın (kısaca İletişim Başkanlığı) kurulması, stratejik iletişimin kurumsallaşma sürecinde atılan en önemli adımlardan biri olarak öne çıkmaktadır. İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan İletişim ve Diplomasi Dergisi ise stratejik iletişim politikalarına ilişkin bilimsel araştırmalara yön veren bir platform işlevi görmesi bakımından önemlidir. Bu çalışmanın amacı; 2013 ve 2024 yılları arasında İletişim ve Diplomasi Dergisi’nin yayımlanan 12 sayısını trend analizi yöntemiyle inceleyerek İletişim Başkanlığı tarafından öncelik verilen stratejik iletişim perspektifini ortaya koymaktır. Dergide yer verilen içerik odakları ile en sık ve en az değinilen stratejik iletişim konularının da belirlendiği bu çalışmada en sık değinilen konu başlıklarının “yerel seçim”, “sosyal medya” ve “yeni medya” olduğu, en az değinilen konu başlıklarının ise “siyasal reklam”, “hakikat sonrası” ve “dijital diplomasi” olduğu tespit edilmiştir. Derginin dezenformasyon ve sosyal medya gibi stratejik iletişimin önemli konularını sıklıkla işlemesi, güncel konulara duyarlılığını ve bu konulardaki farkındalığı artırma çabasını yansıtırken, nispeten daha az sıklıklarda işlenen bilhassa bilim diplomasisi, algı yönetimi ve hakikat sonrası konularına yönelik daha kapsamlı disiplinlerarası çalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Are Standard Surge Capacity Guidelines Feasible for all contexts? The Case of the Gaza Health System Struggling to Survive in Conditions of Siege and Armed Conflict
(Dubai Iranian Hosp, 2024) Kınık, Kerem; Çal, Cüneyt; Koçak, Hüseyin; Zaqout, Muhammad
Background and Objectives: In emergencies and disasters, the expansion of a health service beyond its routine clinical care capacity can be defined as surge capacity. This study aims to provide a comprehensive description of the surge capacity (material, staff, structural, spatial and systems) of the health system in Gaza under siege and the concept of 'siege surge capacity. Methods: In this study, a document review was conducted based on news and reports published on the institutional websites of OCHA Occupied Palestinian Territory and the World Health Organization between 7 October and 7 December 2023. Results: Between 7 October and 07 December, 42 WHO and 138 OCHA news items or reports on Gaza were published. In particular, the study found that: (1) humanitarian supplies and personnel were prevented from entering and leaving Gaza; (2) limited medical evacuation from Gaza, acute fuel shortages and shortages of medicines and medical supplies affected health facilities and ambulances; (3) northern Gaza was evacuated at gunpoint; (4) lack of WaSH facilities in health facilities and shelters led to infectious diseases and outbreaks; and (5) lack of routine surveillance systems affected public health problems and surge capacity. Conclusion: Our findings show that the health system in Gaza has collapsed. Furthermore, the concept of surge capacity, which promotes preparedness for emergencies and disasters, was found to be inadequate. Therefore, it is recommended that the concept of siege surge capacity should be studied in a multidimensional way in order to protect the surviving health system.
A few acres of ice: environment, sovereignty, and grandeur in the French Antarctic
(Taylor & Francis Ltd, 2024) Caymaz, Ebru
[Anstract Not Available]
Exploring gender-inclusive approaches in Turkish disaster risk management: insights from decision-makers, service providers, and NGOs
(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Kaya, Edip; İnal Önal, Ebru; Paksoy Erbaydar, Nüket
This study aims to reveal the experiences and views regarding gender sensitivity of service providers, decision-makers, and non-governmental organization (NGO) workers who operate during disasters. The study uses a phenomenological model - a qualitative approach. Data are collected by two trained interviewers using a semi-structured interview form. In-depth interviews are conducted with 52 individuals from four provinces in different regions of Türkiye. Then, the data are analysed using MAXQDA20, a qualitative analysis programme. The results show that a substantial proportion of the participants does not use gender-sensitive language or terminology. Women are defined by their domestic roles and motherhood, with reference to religious sources. Furthermore, in the context of the disaster risk management process, participants intensely report their views and experiences regarding the practical needs of women, such as hygiene, privacy, and access to information. However, the strategic needs of women, such as women's empowerment, gender-based data collection, and combating violence against women, are only mentioned by a few participants, especially NGO workers. Finally, most participants do not receive gender training. Those who receive it mention their experiences with vulnerable groups, violence against women, and other reproductive health issues.
Improvement of General Disaster Preparedness Belief Scale Based on Health Belief Model
(Cambridge Univ Press, 2018) İnal, Ebru; Doğan, Nuri
Introduction The Health Belief Model (HBM) can be used as a guide in enhancing the peoples’ awareness, improving the motivation, and providing tools that address beliefs and attitudes toward general disaster preparedness (GDP). Methods The aim of this study was to improve and re-test all psychometric properties of the published General Disaster Preparedness Belief (GDPB) scale based on HBM carried out in the general population. This scale development study measured by 58 items was prepared under the same structure of the developed GDPB scale that measured 31 items before. This expanded scale was applied to 973 individuals. Firstly, the data from application of the expanded scale was examined under Exploratory Factor Analysis (EFA). Then, the estimations obtained from Confirmatory Factor Analysis (CFA) for the expanded scale with 45 items were compared with the estimations obtained from the previous scale with 31 items. Results The EFA lead to the removal of 13 items and the retention of 45 items. The items which the factor loadings were below 0.30 and which gave the factor loadings for more dimension were excluded from the data set. A model measured six dimensions with 45 items was hypothesized: six items under perceived susceptibility, four items under perceived severity, six items under perceived benefits, 14 items under perceived barriers, five items under cues to action, and 10 items under self-efficacy. For CFA results, all estimations for factor loadings were significant. The scale with 45 items obtained in this study fit because Comparative Fit Index (CFI), Goodness of Fit Index (GFI), and Adjusted Goodness of Fit Index (AGFI) were over 0.95. Conclusion These results suggest that the scale with 45 items shows improvement in the scale with 31 items. This study indicates that the GDPB scale with 45 items based on HBM has acceptable validity and reliability. This tool can be used in disaster preparedness surveys.
Preparations for Severe Winter Conditions by Emergency Health Personnel in Turkey
(Cambridge Univ Press, 2014) Çalışkan, Cüneyt; Algan, Aysun; Koçak, Hüseyin; Küçük Biçer, Burcu; Şengelen, Meltem; Çakır, Banu
Objective Emergency and core ambulance personnel work under all environmental conditions, including severe weather condtions. We evaluated emergency medical personnel in Çanakkale, Turkey, for their degree of preparedness. Methods A descriptive study was conducted in Çanakkale, Turkey, within 112 emergency service units and their 17 district stations. Surveys were developed to measure the level of preparedness for serious winter conditions that individual workers made for themselves, their homes, and their cars. Results Of the 167 survey participants, the mean age was 29.8 ± 7.9 years; 52.7% were women; more than half (54.75%) were emergency medical technicians; and 53.3% were married. Only 10.4% of those who heated their homes with natural gas had carbon monoxide detectors. Scores relating to household and individual preparation for severe winter conditions increased by participants’ age (P < .003), being married (P < .000) and working in the city center (P < .021); and for men whose cars were equipped with tow ropes, extra clothing, and snow tires (P < .05). Absenteeism was higher for central-city personnel than district workers because they were less prepared for harsh winter conditions (P = .016). Conclusion Many of the surveyed emergency health personel demonstrated insufficient preparations for serious winter conditions. To increase the safety and efficiency of emergency medical personnel, educational training programs should be rountinely conducted.
Analysis of Medical Responses in Mass Gatherings: The Commemoration Ceremonies for the 100th Anniversary of the Battle of Gallipoli
(Cambridge Univ Press, 2018) Koçak, Hüseyin; Çalışkan, Cüneyt; Sönmezler, Mehmet Şerafettin; Eliuz, Kenan; Kücükdurmaz, Fatih
Introduction Mass crowds outside the routine population create a burden of disease on Emergency Medical Services (EMS). The need for EMS in various mass-crowd events may vary. It is especially important to determine the EMS requirement that emerges during the historic commemoration ceremonies in Çanakkale (Turkey). Hypothesis/Problem This study aims to determine the unique challenges in the planning of EMS responses provided for people from various countries at the commemoration ceremony for a 100-year-old war and to identify the medical provision of those services. Methods This descriptive study examined the patient applications in the Çanakkale EMS at the commemoration ceremonies for the 100th anniversary of Gallipoli Wars (Çanakkale Amphibious Wars – Turkey) on April 24-25, 2015. Results A total of 221 cases were handled by 112 EMS in the ceremony area. Of those, 87.3% of the cases applied to a mobile operating room (MOR) stationed in the ceremony area while 12.7% of them applied directly to the health care team in a large area in the ceremony area. Overall, 13.1% of the cases were transferred to the hospital for further evaluation and treatment. Patient presentation rate (PPR) of the patients who were treated during the two days was 4.42, and transfer to hospital rate (TTHR) of the cases transferred to the hospital was calculated to be 0.58. Conclusion Further studies may create models in regard to the estimations on mass and needs based on the data of previous organizations.
Prevalence and predictors of post-traumatic stress disorder among survivors of the 2023 earthquakes in Türkiye: The case of a temporary camp
(Elsevier, 2024) Kaya, Edip; İnal Önal, Ebru; Fatih, Sultanay; Güler, Onur
This study aimed to evaluate the potential prevalence of post-traumatic stress disorder (PTSD) among survivors of the 2023 T & uuml;rkiye earthquakes and determine the factors linked to the severity of PTSD. The cross-sectional study was conducted in a temporary camp in Hatay between January 27 and February 2, 2024, approximately one year after the earthquakes. Two researchers visited the camp and offered participation to all the adults who met the study criteria. A total of 412 adults agreed to participate in the study and completed the questionnaire. A survey was used to gather information on various variables related to the context before, during, and after an earthquake. In addition, the Post-Traumatic Diagnostic Scale and the Brief Resilience Scale were used to measure PTSD and resilience, respectively. The screening scale indicated that 17.5 % of participants met the criteria for probable severe and 36.2 % met the criteria for probable moderate to severe PTSD, approximately 12 months post-earthquake. Multiple linear regression analyses revealed that PTSD was predicted by various factors in the within-, pre-, and postearthquake periods. Among pre-earthquake variables, sex (beta = 0.100, p < 0.05) and history of psychiatric illness (beta = 0.098, p < 0.01) predict PTSD. Among within-earthquake variables, severity of earthquake exposure (beta = 0.190, p < 0.001) predicted PTSD. Among post-earthquake variables, resilience (beta = -0.378, p < 0.001) was negatively associated with severity of PTSD. These findings underscore the significance of considering multiple factors when comprehending and addressing PTSD in the aftermath of a natural disaster.
Assessing special education teachers' opinions in determining the needs of students with special needs in disasters: A qualitative study
(Citta Aperta Edizioni Srl, 2024) Fatih, Sultanay; İnal Önal, Ebru
This study aims to develop and determine the needs of students with special needs and the proposed solutions for them in the process of disaster management by applying the knowledge and experience of special education teachers. The study, conducted with a qualitative research method, was carried out on 15 teachers, 10 of whom were special education teachers working in a special education application school located in the Mersin province (Turkey). In the study, a semi- structured individual interview form was used to address the needs of students with special needs in disasters created by the researchers who conducted in-depth face-to-face interviews. The audio recordings taken from the participants were encoded in the MAXQDA 22 program. A considerable number of participants reported their opinions on moderate to severe intellectual disabilities. Two themes were reached as a result of
Sustainable diving tourism in Canakkale and its economical responses
(Turkish Marine Research Foundation-Tudav, 2023) Caymaz, Ebru
In recent years, there has been a significant shift in the expectations of tourists, which also changed the instinct and the desire to explore the unknown and has brought new trends in the tourism sector. Due to the increasing demand for curiosity and interest, the increase in investments in this special area has revealed a new type of tourism titled scuba diving tourism. Scuba diving tourism is a type of tourism that includes promotional, sportive, and educational dives for the purpose of seeing, photographing, and filming the fauna, flora, and archaeological cultural assets of the underwater world, as well as accommodation and hospitality services provided on the shore. Therefore, in addition to its inherent social, psychological, and physiological benefits for divers, scuba diving enhances the sustainable development of coastal society by producing economic benefits while improving marine conservation and environmental awareness. These benefits have attracted the attention of both communities and tourism operators over the years. According to a recent report, there are 967 marine tourism operators in Turkiye; 270 of them belong to underwater operators while 9 of them are located in Canakkale. Owing to 14 sunken ships during World War (WW) 1, the Gallipoli Historic Underwater Park in Canakkale has become the first underwater park under the theme of WW1. On the other hand, the rising number of recreational dives has also evoked sustainability concerns over the world. Accordingly, this study aims to portray sustainable diving tourism in Canakkale within the context of wreck diving and its economic responses.
Evaluation of the National Health System Utilization Status of the Syrian Refugees in Turkey Between 2011 and 2017
(Cambridge Univ Press, 2022) Kınık, Kerem; Koçak, Hüseyin; Mayadağlı, Alpaslan
Background: The objective of this study is to evaluate the status of the Syrian refugees (SR) in Turkey in terms of using the National Health System (NHS) between 2011 and 2017. Methods: The study is a descriptive and cross-sectional epidemiological research ORACLE SQL Developer program was used for data analysis, and frequency analyzes regarding the person, place, and time characteristics of the health services that SR received between 2011 and 2017 were presented. Results: The SRs benefited from NHS hospital services approximately 35 million times (34,973,029). Approximately 40% of the SRs that benefited from the NHS are under the age of 18. The proportion of those under 5 y old is 15.8%; 55.8% of the SRs that benefited from the NHS are women. The utilization status of the SRs from the NHS by region is as follows: 33.4% Mediterranean Region, 29.2% Southeastern Anatolia Region, and 19.0% Marmara Region. The types of health institutions that the SRs used are as follows: 44.0% state hospitals, 15.0% family medicine centers, and 13.3% training and research hospitals. A total of 16,009,524 cases were intervened as part of EMS. Conclusion: Syrian refugees in Turkey comprehensively benefited from primary, secondary, and tertiary health services free of charge between 2011 and 2017 in Turkey. It is seen that they have access to private and high-cost health services, such as air ambulance, cancer treatment, and dental treatment.
Have COVID-19 Quarantine Measures Triggered the Incidence of Stroke Patients Transported By Ambulance?
(Akdeniz University, 2024) Çelebi, İsmet; Güden, Emel; Çalışkan, Cüneyt; Koçak, Hüseyin
Objective: The aim of this retrospective study was to determine to what extent the incidence of stroke in individuals whose physical activity was restricted due to the mandatory lockdown during the pandemic has been affected. Material and Method: The study population consists of patients with the International Classification of Disease (ICD) codes of stroke, subarachnoid hemorrhages, cerebrovascular situations, cerebrovascular diseases, subdural hemorrhages, hemiplegia and hemiparesis who were admitted to the Kayseri EMS between March 2019 and February 2021. Results: The average timeframe in which the assigned Emergency Medical Services (EMS) team reached stroke patients before the COVID-19 pandemic was 7.69±5.85 minute. The mean time to reach the patient during the COVID-19 process was found to be 8.94±6.51 minutes. Ambulance transportation times during COVID-19 were longer and statistically significant. The mean age pre-COVID-19 was 72.18±11.69 (min:42, max:99); The intrapandemic mean age was 71.46±11.79 (min:42.00, max:97.00). There was no significant difference between the mean age of the two groups (p=0.929). Conclusion: As a result of this single-center study conducted in Turkey, it was observed that the COVID-19 pandemic did not affect the incidence of stroke patients and significantly affected the duration of transportation in emergency healthcare applications. More comprehensive multicenter studies are recommended.
AFET DİRENÇLİLİĞİ KONUSUNDA YAPILAN ÇALIŞMALARIN BİBLİYOMETRİK ANALİZİ
(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2024) Öztürk, Göksel
Doğal afetlerin son yıllarda artış göstermesi afetlerin insanlar üzerindeki etkilerinin artmasına sebep olmuştur. Bu artışla birlikte etkilenen insan sayısının çokluğu afet yönetiminde dirençlilik literatürünü ön plana çıkarmıştır. Bu bağlamda çalışma, afet dirençliliği konusunda yapılan çalışmaların çeşitli bibliyometrik özellikler açısından incelenmesi amacıyla gerçekleştirildi. Bu çalışmada bibliyometrik yöntem kullanılmasının amacı afet dirençliliği konusunda yapılan çalışmaların hangi yıllarda yoğunlaştığını belirlemek, bu alanda önde gelen ülke, yazar ve anahtar kelimeleri ortaya çıkarmaktır. Araştırmada, 2004-2023 yılları arasında afet dirençliliği konusunda yapılan çalışmalar, WOS veri tabanı kullanılarak tarandı ve 401 bilimsel yayın çalışmaya dahil edildi. Verilerin analizinde VOSviewer programı kullanıldı. Çalışmaların yaklaşık yarısının 2019-2023 yılları arasında yapıldığı, en fazla atıfın bu yıllar arasında alındığı ve yayınların en sık International Journal of Disaster Risk Reduction dergisinde yayınlandığı belirlendi. Ülkelere göre bilimsel yayın sayılarının dağılımına bakıldığında yayınların en fazla Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunduğu ve Türkiye’nin dokuz yayın ile bu sıralamada 25. Sırada yer aldığı görüldü. Çalışmalarda en sık tekrar eden kelimeler arasında ilk üç sırada community resilience, vulnerability ve framework kelimelerinin kullanıldığı belirlendi. Ülkelerarası iş birlikleri arasında ilk üç sırada; Japonya-Hindistan, Avustralya-Bangladeş ve Çin-Japonya yer alıyordu. Türkiye ise Almanya, Japonya, Belçika ve Norveç’le olmak üzere toplamda dört ülke ile iş birliğinde yer alıyordu. Çalışma sonucunda yaklaşık olarak son beş yılda afet dirençliliği konusu ile ilgili yayın sayısının ve dolayısıyla atıf oranlarının arttığı görüldüyse de Türkiye’de çalışma sayısının oldukça yetersiz olduğu görülmektedir. Afet tehlikeleri açısından yüksek riskli konumda bulunan Türkiye’de afet dirençliliğine yönelik çalışmaların artması gerektiği düşünülmektedir. Afet dirençliliği ilgili çalışmaların artması için uluslararası iş birliklerinin artması ve araştırmacılara bu konuda yeterli desteğin sağlanması gerekmektedir.
Otel İşletmelerinin Yeni Nesil Afet Olarak Covid-19 Pandemisine ve Genel Afetlere Karşı Direnç Düzeyi: Trakya Bölgesi Otel Yöneticileri Üzerine Uygulama
(Ankara Üniversitesi, 2024) Erdinç, Talih; Akyön, Fehmi Volkan; Gürel, Elif Ezgi
Oteller sabit taşınmazlar olduğundan afetlere karşı sürekli açık bir tehdit altındadırlar. Ayrıca turistlerin afetten etkilenen bölgelerden uzak durmak istemeleri de turizm sektörüne ekonomik açıdan zarar vermektedir. Bu nedenle özellikle afet riski yüksek bölgelerde bulunan oteller afet direnç düzeylerini yükseltmelidirler. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı Trakya Bölgesinde (Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) faaliyet gösteren Bakanlık belgeli üç, dört ve beş yıldızlı otellerin genel afet direncinin yanı sıra güncel bir sorun olan Covid-19 Pandemisine karşı direnç düzeyini belirlemektir. Belirlenen sınırlamalar doğrultusunda Trakya Bölgesinde faaliyet gösteren 81 adet otel araştırma evreni olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında çevrimiçi veya yüz yüze olmak üzere ulaşılan 81 otel yöneticisinden 62 otel yöneticisi ankete katılmıştır. Katılımcılardan Brown vd.’nin, (2019) geliştirdiği afet direnç ölçeğine ek olarak Covid-19 salgının otel işletmelerine etkilerini belirlemeye yönelik sorular yöneltilmiştir. Elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde t-testleri ve ANOVA kullanılmıştır. Otellerin afetlere karşı direnç düzeyi ile Covid-19 Pandemisine karşı direnç düzeyi ölçülen çalışma sonucunda; otelin büyüklüğü ve kategorisi, konaklama sektöründe çalışma süresi ve yöneticilik deneyimi otellerin afetlere karşı direnç düzeyini olumlu yönde etkilediği görülmüştür.
Yeni Nesil Afetlerde Üniversite Hastanelerinin Afete Direnç Kapasitelerinin Artırımına Yönelik Keşfedici Bir Araştırma
(Sakarya Üniversitesi, 2024) Caymaz, Ebru; İnal Önal, Ebru; Alıravcı, Işıl Deniz
Tüm dünyayı kısa sürede etkisi altına alan COVID-19 pandemisi, klasik afet tanımları arasında yer almasa da başta küresel boyutta olmak üzere ekonomik, sosyal, halk sağlığı ve toplumsal açılardan dünyanın son yüzyılda gördüğü en geniş çaplı afet olarak kısa sürede pek çok olumsuz etkiye yol açmıştır. Bütünleşik afet risk yönetiminde zarar görebilirlik yaklaşımı; tehlikeler, maruziyet ve etkileri ortaya koyarken dirençlilik bakış açısı ise ele alma kapasitesi, adaptasyon kapasitesini öne çıkarırken ne düzeyde zarar görebileceğimizi belirleme sürecinde adapte olma, dönüşüm ve değişime vurgu yapar. Bu sebeple salgında kritik rol oynayan hastaneleri bilhassa pandemi gibi yeni nesil afetlere daha dirençli hale getirmek, pek çok paydaşın katılım sağladığı koordineli bir yönetişim sürecini gerektirir. Bu çalışma, bütünleşik afet risk yönetimini merkezde konumlandıran bir yaklaşımla, üniversite hastanelerinin yeni nesil afetlere yönelik direncinin nasıl artırılacağını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemlerinden odak grup görüşmesi seçilerek Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Hastanesi’nin farklı branşlarında görevli 7 uzman doktorla görüşülmüş ve elde edilen bulgular MAXQDA 24 Programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bu minvalde, klasik bilinçlendirme seminerleri ve standart hastane tatbikatları yerine etkin bir risk yönetimi sürecinin temel ilkeleri ışığında sağlık çalışanlarının adaptif becerilerini geliştirebilecekleri bir adaptif yönetişim çerçevesinde bilinçlendirme çalışmaları ve birimler arası tecrübe paylaşımına ağırlık verilmesinin büyük önem arz ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Terrorist attacks in Türkiye: An analysis of counter-terrorism medicine
(Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2024) Kınık, Kerem; Dağ, Nihal; Koçak, Hüseyin; Çalışkan, Cüneyt
Aim: The objective of this research was to perform a counter-terrorism medicine analysis of terrorist attacks in Türkiye. Methods: This study is a retrospective cross-sectional research. The study population consisted of terrorist incidents that occurred in Türkiye, as provided by the START Global Terrorism Database for the period from 1970 to 2020. Various characteristics of terror attacks in Türkiye were analyzed and presented in tabular form. Results: Over the past 51 years, there have been a total of 4,485 terrorist incidents, with 91.2% reaching their intended targets as orchestrated by terrorist organizations in Türkiye. Of these incidents, 2,767 had detrimental economic impacts. Additionally, 17,570 individuals experienced adverse medical effects. Among the 81 provinces in Turkey, Istanbul witnessed the highest number of terrorist incidents and suffered the most significant medical consequences. Conclusion: Türkiye has been significantly impacted by terrorist incidents over the past fifty years especially within the last decade, particularly in metropolitan provinces like Istanbul. These events have negatively affected both the health and economic well-being of many individuals. In response, while the country has implemented various security measures and preparedness strategies to mitigate such incidents, there is also a critical need to improve the readiness of healthcare services to effectively handle the potential consequences of terrorist attacks. This includes advancing anti-terror medicine and tactical medicine capabilities, as well as strengthening mass casualty management systems. Such improvements will ensure a more effective and coordinated response to large-scale emergencies, ultimately saving lives and reducing the long-term impacts on society.

Güncel Gönderiler