Yazar "Yolcu, Mehmet Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe FOLKLOR ARAŞTIRMALARINDA KÜLTÜREL RÖLATİVİST TUTUMLARIN ELEŞTİRİSİ(2018) Yolcu, Mehmet AliKültürel rölativizm, kültürler arası karşılaştırmalardan ziyade kültürün kendine özgükabul edilmesi düşüncesinden hareket eder. Bu anlayışa göre, bir kültürel dairede yer alanritüeller ve uygulamalar dışsal bir anlayışla değerlendirilmez ve tartışmaya açılmaz. Bunoktada Batı modernizmine dayalı gelişen evrensel değerler ile özgün kültürlerin arasındafarklar ortaya çıkmıştır. Kültürel rölativizmin belki de en çok eleştirilen yönü, insan haklarıve kadın sorunlarına karşı duyarsız kalmasıdır. Çalışmada, folklor araştırmalarında sıkçakarşılaşılan kültürel rölativist tutumlar eleştirel bakışla ele alınmıştır. Diğer yandanUNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi, BM İnsan Hakları EvrenselBeyannamesi, CEDAW kararları bağlamında ayrımcılık ve folklor ilişkisi sorgulanmıştır.Öğe Geleneksel Ekolojik Bilgi Bağlamında Çanakkale Halk Botaniği(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2018-04) Yolcu, Mehmet AliDoğa bilgisi genellikle karmaşık bir ampirizmin ürünü olmakla birlikte bu deneyimden beslenen bilgi, kültür ve doğa karşıtlığında ortaya çıkan sınırların muğlaklığı noktasında geleneksel toplumların çevresel uyum becerilerini bize göstermektedir. Bu bağlamda geleneksel ekolojik bilgi; kültürel aktarım araçlarıyla kuşaktan kuşağa iletilen, ekolojinin bir parçası olan nesnelerle ilgili insanın bilgi ve inanç birikiminin bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan ve çevre ilişkisine dayalı ortaya çıkan geleneksel ekolojik bilginin bir alt kolu olan halk botaniği, bitkilerin adlandırılmalarından kullanım biçimlerine, bitkilerle ilgili inançlardan büyüsel uygulamalara kadar bir dizi konuyu kapsamaktadır. Çanakkale yöresinde Güney Marmara ikliminin etkisiyle yetişen çeşitli ot, ağaç ve mantar türlerinin insanların günlük hayatında önemli işlevleri bulunmaktadır. Yörenin bitki örtüsü hem Kaz Dağları hem de Marmara ve Ege denizi etkisi nedeniyle zengindir. Makalede geleneksel ekolojik bilgi çerçevesinde Çanakkale yöresinde halk botaniği unsurları incelenmiştir.Öğe Gökçeada ve Bozcaada’da Deniz Avcılığı Folkloru(TOKÜAD-Toplum ve Kültür Araştırmaları Derneği, 2024) Meriç, Cem; Yolcu, Mehmet AliTarih sahnesinde görüldüğü ilk andan itibaren insanoğlu; çevresindeki tehlikelere karşı korunma içgüdüsünün etkisiyle hayatta kalabilmek adına çeşitli yollara başvurarak çözüm arayışına girmiştir. Başlangıçta fiziksel ve bilişsel özellikleri ile gözlem yetenekleri sayesinde yaşadıkları dünyanın doğal ve rutin düzenine uyum sağlayabilme amacı güden ilk insanlar, ilerleyen süreçte bu özelliklerini daha da geliştirerek avcılığı temel bir yaşam faaliyeti olarak hayatlarının merkezine almıştır. İlkel düzlemdeki avcılık; beslenme, korunma ve giyinme gibi birincil derecedeki ihtiyaçların karşılanması bakımından büyük önem arz ederken zamanla ticari ilişkilerin de gelişmesiyle birlikte ekonomik bir gelir kaynağı da oluşturmuş, zamanla avcılık ekonomik boyutunun yanı sıra doğayla bütünleşik vaziyette gerçekleştirilen sportif özellikli modern bir faaliyet olarak da görülmüştür. Dünyanın fiziksel yapısını oluşturan karasal ve sucul ortamlar, tarih boyunca avcılığın icra edildiği iki ana merkezi oluşturmuştur. Özellikle canlı çeşitliliği dikkate alınarak orman ve deniz gibi ortamlarda yoğun şekilde avlanan insanoğlu, doğayla kurduğu ilişkilerini avcılık yoluyla daha da derinleştirmiştir. Doğa-insan özelinde kurulan bu derin ilişki, animistik dünya görüşünün de etkisiyle avcılık faaliyetlerine sosyo-kültürel bir anlam kazandırarak içeriğinin folklorik ögelerle zenginleşmesine de zemin hazırlamıştır. Tüm kadim uygarlıklar gibi yaşadıkları bölgelerin coğrafi yapısına uygun şekilde avlanan Türklerin deniz avcılığına geçiş süreçlerinde ise şüphesiz denize kıyısı olan yerler ile denizde ada formunda bulunan doğal oluşumlarla tanışmaları etkili olmuştur. Çanakkale iline bağlı olup Ege Denizi'nin kuzeyinde yer alan ve aynı zamanda deniz avcılığı faaliyetlerinin kültürel ve ekonomik dokusunda merkezi bir rol üstlendiği Gökçeada ve Bozcaada, stratejik konuma sahip iki önemli Türk adasıdır. Bu çalışmada, adalarda yapılan saha araştırması sonucunda elde edilen deniz avcılığı verileri folklor disiplini çerçevesinde değerlendirilmiştirÖğe A Heterodox Community under the Siege of Sunni Islam in Turkey: The Tahtacis(Oxford University Press, 2022) Yolcu, Mehmet Ali; Aça, Mustafa.Öğe KENTSEL MEKÂNLARIN FOLKLORİK İŞLEVLERİ: ÇANAKKALE ÖRNEĞİ(2024) Dinç, Mustafa; Yolcu, Mehmet Ali21.yüzyıl folklor çalışmaları, kent kültürüne de odaklanmakta ve özellikle Sanayi Devrimi sonrasında hareketlenerek günümüze evirilen modern şehir hayatının kültürel ve sosyal dinamiklerini de ele almak suretiyle kırsal temelli geleneksel anlayışa yeni perspektifler kazandırmaktadır. Kent folkloru adı verilen bu anlayışla homojen bir toplumsal yapı içermeyen kentlerde yaşayan sosyal hayat, gelenek-inanç-ritüel bileşenleri, kent kültürü ve bunların canlı tutulduğu mekânlar bir arada ele alınarak kentli kimliği oluşturan müşterek değerler yorumlanabilmektedir. Çanakkale’nin tarihsel gelişimi, göç hareketlilikleri ve farklı etnik grupların etkisiyle zengin bir kültürel dokuya sahip olduğu ön kabulüyle ele alınan bu çalışma, Çanakkale kentinde kentsel mekânların folklorik işlevlerini ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Çanakkale’deki caddeler, meydanlar, tarihi yapılar ve diğer kentsel mekânlar, kent halkı için birer kültürel hafıza deposu işlevi görmektedir. Bu mekânlar, sadece fiziksel varlıklarıyla değil, aynı zamanda barındırdıkları hikâyeler, anılar ve sosyal etkileşimlerle de kentin kolektif belleğinin korunmasına katkıda bulunur. Çalışma, özellikle Çanakkale'nin belirli mekânlarının halkın günlük yaşamındaki folklorik anlamlarını ve bu mekânların “hafıza mekânları” olarak nasıl işlev gördüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu mekânlar, sosyal ve kültürel anlamları ile kent halkı için bir aidiyet duygusu yaratmakta ve bu anlamlar üzerinden kent kültürünün devamlılığı sağlanmaktadır. Kentsel mekânlar hem toplumsal aidiyeti güçlendiren hem de geçmiş ile günümüz arasında bir köprü kuran önemli bir rol üstlenmektedir. Çalışmada, Çanakkale özelinde kent mekânları üzerinden kentsel folklorun işlevleri analiz edilerek, bu işlevlerin modern iletişim araçları ve kentsel dönüşüm süreçleri üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Bu analiz, kentin kültürel kimliğinin nasıl şekillendiğine dair ipuçları sunmakla birlikte kent folkloru ve kentsel mekânlar konusunda daha sonraki çalışmalara da örneklik etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda Çanakkale’deki rekreasyon alanları, kafeler ve parklar gibi eğlence mekânları, kentin sosyal dinamiklerine katkıda bulunurken aynı zamanda bireylerin sosyalleşme ve toplumsal aidiyet duygularını pekiştirmektedir. Kentin eğitim ve gelenek aktarımı işlevine yönelik olarak ise müzeler, kitapçılar ve tarihi alanlar öne çıkmakta; bu alanlar, kent kültürünü gelecek kuşaklara aktarmada önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal kurumlar ve törenlere destek veren mekânlar bağlamında ise Cumhuriyet Meydanı ve İskele Meydanı gibi açık alanlar ön plana çıkmaktayken kentin ekonomik işlevli mekânlarını kentin ticaret ve hizmet faaliyetlerinin merkezi olan Çarşı Caddesi, Cuma Pazarı, Köprübaşı, Demircioğlu Caddesi gibi alanların oluşturduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, kentteki meydanların ve parkların, protesto gösterileri gibi toplumsal hareketlerin de sahnelendiği alanlar olarak belirdiği ortaya çıkmıştır.Öğe Narayama Türküsü’nde Kültür, Doğa ve Altruistik İntihar(Mehmet Ali YOLCU, 2022) Yolcu, Mehmet AliTürkçeye Narayama Türküsü adıyla çevrilen, Shohei Imamura’nın 1983 yapımı Narayama Bushiko adlı filmi yayınlandığı dönemde ve sonrasında geniş yankı uyandırmıştır. Bu ödüllü film, Japon sinemasının sert gerçekçi karakterini taşımaktadır ve antropolojik belgesel sahneleriyle zenginleştirilmiş niteliklere sahiptir. Film, 19. yüzyıl Japonya’sının bir dağ köyündeki sert doğa koşullarına ve kıtlığa karşı yaşam mücadelesini işlemiştir. Çevresel koşullar, yüzyıllardır sadakatle uyulan birtakım acımasız töreler oluşturmuştur. Kaynakların kıtlığı nedeniyle kamuya en az yararı oldukları düşünülen 70 yaşına gelen yaşlıları Narayama adlı bir dağın zirvesinde ölüme terk etmeleri, bu ölüm yolculuğunun ayinsel özelliklere büründürülmesi söz konusudur. Japon folklorunda yaygın olup olmadığı tartışmalı olan ve bir Budist efsanesinin konusunu oluşturan ubasute (yaşlıları ölüme terk etme) geleneği, filmde başarılı bir biçimde işlenmiştir. Film, Tatsuhei adlı kişi ile 70 yaşına yaklaşmış ve Narayama yolculuğunu istekli bir biçimde bekleyen annesi Orin merkezli bir aileye odaklanmıştır. Ubasute dışında filmde bebekleri öldürme veya satma, ürün hırsızlığını diri diri toprağa gömme yoluyla ölümle cezalandırma gibi rahatsız edici sahnelere de yer verilmiştir. Narayama Türküsü, doğal olanla kültürel olanın iç içe geçtiği, insanı bu muğlak zemine yerleştirerek vahşi yapısıyla resmettiği, iyilik ve kötülüğü sorgulamaya iten bir filmdir. Çalışmada, Narayama Türküsü filmi, kültür ve doğa kavramları ile altruistik intihar olgusu çerçevesinde yorumlanmıştırÖğe THE EFFECTS OF MODERN POLITICAL MOVEMENTS ON CULTURAL IDENTITY: THE CASE OF RITES OF PASSAGE IN TÜRKİYE(2023) Aça, Mustafa; Yolcu, Mehmet AliAn analogy is often established between the concepts of cultural change and cultural transformation. The forms represented by innovations that allow a concrete follow-up of culture in folk life can arise through change and transformation. The connection established between these two concepts is limited to new representation forms. Apart from this limited cooperation, cultural change often takes place in a balanced and harmonious manner without any obligations. Cultural transformation refers to a fragile process in which the individual or the community is forced to accept, often through the manipulation of the powerful, the elements such as history, origins, and sense of belonging in order to create an identity. Political identities and ideologies that affect the natural course of social and cultural change in Turkish sociology and culture have become dominant since the 2000s. The rich diversity of birth, marriage and funeral ceremonies contains important findings for understanding the arguments that affect the transformation of folk life and culture. This article discusses the impact of Islamist and secular ideologies and groups on the structural and functional transformations observed in rites of passage in Turkish folk life. The study argues that the roles of conflicting socio-political identities in the processes of reinterpretation and representation of folkloric knowledge are more pronounced than in the past. Data obtained with ethnographic research techniques also support this claim. The qualitative field research was conducted within the constraints of ritualistic traditional ceremonies of birth, marriage and death in urban and rural communities in western Türkiye.Öğe Toplumsal Cinsiyetin İnşası ve Kadın Folkloru: Balıkesir Örneği(2019) Yolcu, Mehmet Ali; Aça, Mustafa; Aça, Mehmet19. yüzyıldan itibaren özellikle Avrupa?da gelişen feminist bilinç, kadınların bağımlı bir cinsiyet grubu olmalarından hareketle ikinci cins konumuna indirgenmelerinin fark edilmesi ve bu durumun doğal nedenlere dayanmayıp kültürel gerekçelerle inşa edildiği noktasında bir tespite yönelinmesi sonucunu doğurmuştur. Bu bağlamda akademi dünyasında kullanılan ?toplumsal cinsiyet? terimi, biyolojik cinsiyetten farklı, sosyokültürel olarak belirlenen ve dolayısıyla içeriği toplumdan topluma olduğu kadar tarihsel olarak da değişebilen cinsiyet konumu ya da cins kimliğidir. Projenin temel araştırma konusu, doğumdan itibaren başlayan insanın kültürlenme sürecinde ortaya çıkan toplumsal cinsiyetin inşasında kadınların üretmiş olduğu veya kadına özgü hale gelen folklor ürünlerinin rolünün tespit edilmesi ve incelenmesidir. Bu çalışma, farklı toplumsal ve kurumsal yapılarda yer alan kadın bireylere özgü halk kültürünün ve bu kültüre bağlı gelişen kategorik cinsel kimliklerin sosyokültürel yaşam ve toplumsal yapıların şekillenmesine ve böylece toplumun temel dinamiklerinin sürdürülmesine nasıl etki etmektedir, sorusuna cevap aramıştır. Projenin folklor ve cinsiyet ilişkisini problemleştirmesi, Batı ülkelerinde 1970?li yıllardan beri yapılan kadın folkloru çalışmalarında öne çıkan feminist kurama bağlı analiz yöntemlerine bağlı kalması, projeye özgün değer katmaktadır. Projeyle, kadın folkloru araştırmalarının içeriğiyle uyumlu biçimde ritüeller, inanış ve kabuller; geleneksel dünya görüşünün yansımaları olan halk hekimliği, zamanın bölümlenmesi, halk mutfağı vb. halk bilimi kadroları; sözlü ve sözsüz iletişim biçimleri (kadın jargonu), bireysel anlatılar, manzum ve mensur karakterli sözlü edebiyat ürünleri, kadının sosyalleşme ortamları, etnografik mahiyet taşıyan ev eşyaları, giyim kuşam ve süslenme araçları, halk ekonomisi ve gündelik hayatları gibi folklor konuları, alan araştırması yöntemleri (gözlem ve mülakat çeşitleri) kullanılarak kayıt altına alınmıştır. Ardından bu verilerin geleneksel yapılarda ortaya çıkan toplumsal cinsiyet inşasındaki rolü tartışılmış ve feminist kurama bağlı geliştirilen toplumsal cinsiyet merkezli çözümleme yöntemleri ile toplumun yapısal parçalar halinde örgütlendiği yaklaşımından hareket eden yapısal-işlevselci yöntemle bu veriler yorumlanmaya çalışılmıştır. Konu, evren ve örneklem grubu açısından Balıkesir?le sınırlı tutulmuştur. Çünkü Balıkesir ili, Balkan ve Kafkas göçmenlerinden Yörük ve Manav gibi yerli topluluklara, Alevi, Sünni gibi dinsel cemaatlerden muhafazakâr ve seküler siyasal tercihlere sahip kitlelere kadar köylü/kentli ve cemaat/cemiyet çelişkileri taşıyan farklı toplumsal grupları içinde barındırmakta, bu yönüyle de Anadolu Türk nüfusunun bir örneklemi olabilecek özelliklere sahip görünmektedir. Ayrıca denize kıyı yerleşimlerden orman içi köylere kadar farklı yerleşim yeri tipolojisine sahip olan Balıkesir, coğrafya ve kültür etkileşimini göstermesi bakımından da spesifik bir ildir. Projede örnekleme yoluyla genellemelere gidilmiş, hipotezlerin doğrulanması koşuluyla konuyla ilgili kavramsallaştırmalar gerçekleştirilmiştir. Türkiye'nin de taraf olduğu UNESCO?nun Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi temelinde BM?nin dezavantajlı gruplara özgü kültürel öğelerin korunmasına yönelik yaklaşımı projenin amaçlarıyla örtüşmektedir. Proje, insanlığın ürettiği evrensel değerlerin aksi olgular olan cinsiyetler arası ayrımcılık, cinsel dokunulmazlıkların ve bedensel bütünlüğün ihlali, çocuk gelinler, namus kodlarıyla ilişkili kadın cinayetleri gibi geleneksel toplumun ürettiği birey özgürlüğünü kısıtlayıcı hususlarla mücadele noktasında olumsuz koşulların kültürel arkaplanlarının anlaşılmasına bilimsel anlamda katkı sağlayacaktır. Böylelikle proje, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve CEDAW gibi kararlar doğrultusunda cinsel ayrımcılıkla mücadele çerçevesinde daha doğru politikaların uygulanmasında olumlu bir farkındalık yaratacaktır.Öğe Traditional ecological knowledge and folklore(Cyprus International University, 2019) Yolcu, Mehmet Ali; Aça, MehmetTraditional ecological knowledge (TEK) is a collection of knowledge and beliefs that have been acquired after many years of experience with human contact with the environment. In the West, the idea that TEK can guide the modern society in terms of terming and sustainable resource use and ecological development has been debated since the early 1980s. This concept is important to see the basis of the problems of human-nature relations. TEK research aims to reveal the ecological knowledge that has shown a unique development as a result of environmental adaptation of each of the local communities living in many regions of the world. Although TEK research has continued in the West for nearly 40 years the term has entered the literature in Turkey nowadays. The place and importance of TEK research in the field of folklore which is of interest to different disciplines requires us to form a research model about TEK. It can be clarified through pioneering studies on how TEK accumulation specific to a community will be collected, how to approach this information and how it will be analyzed. In our study, TEK research model in folklore was proposed by considering the definition, content and scope of the concept and brief history of the researches. © 2019 Cyprus International University. All rights reserved.Öğe TRAKYA’DA YAŞAYAN AMUCA BEKTAŞİLERİNDE NEVRUZ ERKÂNI(2020) Yolcu, Mehmet Ali; Celepoğlu, Saygın KamilToplumlar sadece maddi varlıklarından ibaret değildir. Onları diğer toplumlardan ayıranen önemli unsurları kültürel miraslarıdır. Birikimli olarak oluşan ve toplumun esas kimliğinioluşturan bu mirasların hem korunması hem de gelecek kuşaklara aktarılması, geçmiş ilegelecek arasında kurulacak köprülerin temellerini oluşturmaktadır. Bu kültürel miraslardanbirisi olan Nevruz ya da bahar bayramı genel anlamda din ya da ulus ayrımı olmaksızın çokeski dönemlerden beri kutlanıla gelen bir bayram olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemenhemen tüm toplumlar tarihsel süreç içerisinde kendi inanma ve gelenekleri ile yoğurarak,temelde amaç aynı olsa da Nevruz’a dair birtakım inanmalar ve gelenekler oluşturmuşlardır.Günümüzde daha çok Trakya ve Bulgaristan’ın bu bölgeye olan sınırında yaşayan Amucalarda Nevruz’a dair geleneklerini ve bu gelenekler etrafında oluşan inanmalarını canlı tutanender topluluklardan biridir. Bu çalışmada geçmişten getirdikleri kültürel miraslarınınyanında çeşitlenme ve değişiklikler ile zengin bir kültürel birikime ve inanç çeşitliliğine sahipolan Amucaların Nevruz’a dair inanma ve uygulamaları, saha araştırması yoluyla derlenmişve veriler analiz edilmiştir.Öğe TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE TARIMSAL ÜRÜNLERİN BOLLUĞUNU AMAÇLAYAN RİTÜELLER VE BÜYÜSEL İŞLEMLER(2018) Yolcu, Mehmet AliDiğer halklarda olduğu gibi Türklerde de toprak dişilik ve doğurganlıklailişkilendirilmiş, yerleşik yaşama geçildikten sonra ürün elde etmenin kaynağı olaraktoprakla ilişkili birtakım uygulamalar geliştirilmiştir. Bu uygulamaların temelinde ürünlerinbolluk ve veriminin artırılması amaçlanmış olmakla birlikte ritüellerde ve büyüselişlemlerde ilkel düşüncenin çalışma mekanizmasına da rastlanmaktadır. Bu, aslında doğa ileinsan arasında bir çeşit pragmatik ilişki formunun kutsal alanda ortaya çıkmasıdır. Doğalsüreçleri kontrol etmek için yapılan büyüsel davranış ve işlemler, istenilen sonucu eldeedebilmek için bazı hareketleri içermek zorundadır ve tüm bunlar semantik olarak mitolojikkökenlere gönderme yapmakta ve toplumun geleneksel dünya görüşünüsimgeleştirmektedir. Bu çalışmada konuyla ilgili veriler, yazılı kaynaklardan taranarak ritüelve büyü bağlamında yorumlanmış, Türk geleneksel dünya görüşü çerçevesindeanlamlandırılmıştır.Öğe YAPISAL İŞLEVSELCİLİK AÇISINDAN FOLKLORDA DEĞİŞME VE İŞLEVSEL ZORUNLULUKLAR MODELİ(2017) Yolcu, Mehmet Ali; Aça, MehmetYapısal işlevselcilik, kökenleri bakımından Comte, Pareto, Durkheim, Spencer, Malinowski ve Radcliffe-Brown gibi bilim insanlarının temsil ettiği pozitivist felsefe geleneğine dayanır. Bu kuramsal yaklaşıma göre, toplumsal birlik, işbirliği, denge ve uyum, sistemin tümü ile parçaları arasındaki işlevsel ilişkilerle şekillenir. Yapısal işlevselciliğin kültür ve folklor araştırmalarındaki önemi, toplumsal bütüne nesnel bir projeksiyon tutmaya, yapı- ların değişim ve dönüşümünü anlamaya, böylece toplumsal sistem içinde her bir alt birimin işlevlerini tespit etmeye elverişli olmasından kaynaklanmaktadır. Yapısal işlevselciliğin önemli ismi Parsons'ın sosyolojik çözümleme yöntemine göre her aksiyon sisteminin dört adet işlevsel zorunluluğu vardır. Sistemin kendisi ve alt bileşenleri bu işlevsel zorunlulukları karşılamakla mükelleftir. Bu işlevsel zorunluluklar, uyarlanma (adaptasyon), hedefe ulaşma, bütünleşme, koruma ve örüntü sürdürmedir. Bu zorunluluklardan birinde veya daha fazlasında meydana gelen bir aksaklık, yapının değişimini tetikleyecektir. Bir başka ifadeyle, eğer kurumlarda, yani sistemin alt parçalarında çeşitli nedenlerle işlevsellik azalmış veya yok olmuşsa şu dört sonuçtan biri söz konusu olacaktır: 1. Yapıda tümel bir değişme. 2. Yapıda tikel bir değişme. 3. Yapının yok olması. 4. Söz konusu yapının yerine bir başka yapının ikame edilmesi. Bu formülasyon, makalemizin temel hipotezi olmakla birlikte aslında değişme olgusunun yapısal işlevsel analizine yapmak istediğimiz katkının da bir yansımasıdır. Değiş- me ve işlevsel zorunluluklar modeli arasındaki ilişki üzerine genelde ritüel temelli folklor kadrolarından verdiğimiz örnekler, başka alanlardaki örneklerle zenginleştirilebilir