Yazar "Uludağ, Ayşegül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bacterial Skin Infections: Epidemiology and Latest Research(2015) Mıstık, Selçuk; Uludağ, Ayşegül; Kartal, Demet; Çınar, Salih LeventCilt enfeksiyonları tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir. Cilt enfeksiyonlarının prevalansı sırasıyla: piyoderma (prevalans aralığı %0,2-35, Sahra Altı Afrikada %6,9-35), tinea kapitis (%1-19,7), skabies (%0,2-24, Sahra Altı Afrikada %1,3- 17), viral cilt sorunları (%0,4-9, esas olarak molluskum kontagiozum), pedikülozis kapitis (%0-57) olarak bildirilmiştir. Bakteriyel cilt enfeksiyonları en sık görülen cilt enfeksiyonu tipidir. En sık görülen bakteriyel cilt enfeksiyonları impetigo, follikülit, furonkülozis ve abse, selülit, kızıl, erizipel, eritrazma, nekrotizan fasiit ve bazı diğer enfeksiyonlardır. Bunlara ek olarak, ektima, karbonkül ve mikobakterium cilt enfeksiyonları da bu derlemede tartışılmıştır. En son araştırmalar bize bakteriyel cilt enfeksiyonlarının etiyoloji ve tedavisinde yakın zamanda olan değişikliklerin bilgisini vermektedir. İmpetigoda metisiline dirençli S. aureus (MRSA) artışı, yakın zamanda bize bunların tedavisinde daha dikkatli olmamız gerektiğini göstermiştir. Ayrıca, anne kaynaklı çinko desteği verilmesi gibi cilt enfeksiyonlarının önlenmesinde yeni öneriler bulunmaktadır.Öğe Developing of health perception and psychosocial skills in disadventaged students: A school based interventional study from çanakkale(Gulhane Military Medical Academy, 2015) Cevizci, Sibel; Uludağ, Ayşegül; Babaoğlu, Ülken Tunga; Karaahmet, Elif; Vural, Ahmet; Şahin, Erkan Melih; Özdemir, HamideAIM: The aim of this study was to develop health perception and psychosocial skills in disadvantaged students in a primary school. METHOD: This interventional study was conducted in a primary school between May 2012 and June 2012 in Kepez, Canakkale within the context of “Consultancy Application in Primary Schools”as the first step of “From Local to Cambridge and NASA: Development of Canakkale Values and Promotional Awareness in Disadvantaged Students” (TR22.11.SK01.0111) project. Fifteen students with different disadvantages at the 5th,6th,7th,and 8th grades in the second semester were included in the study. Training studies were performed to develop psychosocial skills and health perception of students. These studies were performed at the school library twice a week for three weeks. In this study, socio-demographic, health perception evaluation and psychosocial skill evaluation forms were used as material. Study data were analyzed using by SPSS, 15.00 version. RESULTS: Most students (66.6%) were female. Statistically significant difference was defined in psychosocial skill developments of students between the median values measured three weeks apart (p<0.001). When examined responses of students to the health perception scale, it was observed that favorable attitudes of students were increased, whereas unfavorable attitudes were decreased in the measurements during the training. CONCLUSION: Students with disadvantages gained physical, psychological and social skills (being interactive; sharing, communicating, enterprising) features of leadership and social supporting as well as the development of health perception. Two students, who successfully completed these training activities in our study group, were chosen to the project camp. One of these two students, who successfully completed the activities in the project camp and past the final exam was accepted by science trip in the United Kingdom. In conclusion, professional group trainings at early ages may be helpful for developing characteristics of health perception, psychosocial skills, enterprising in disadvantaged students. © 2015, TAF Preventive Medicine Bulletin. ALL RIGHTS RESERVED.Öğe Dezavantajlı öğrencilerde sağlık algısının ve psikososyal becerilerin geliştirilmesi: okul tabanlı bir müdahale çalışması(2015) Cevizci, Sibel; Uludağ, Ayşegül; Babaoğlu, Ülken Tunga; Karaahmet, Elif; Vural, Ahmet; Şahin, Erkan Melih; Özdemir, HamideAMAÇ: Bu çalışmada, Çanakkale'de bir ilköğretim okulunda dezavantajlı öğrencilerde sağlık algısının ve psikososyal becerilerin geliştirilmesi amaçlandı. YÖNTEM: Müdahale tipteki bu çalışma, \"Yerelden Cambridge ve NASA'ya: Dezavantajlı Öğrencilerde Çanakkale Değerleri ve Girişimcilik Bilinci Geliştirme\" (TR22.11.SK01.0111) projesinin ilk basamağı olan \"İlköğretim Okullarına Danışmanlık Uygulaması\" kapsamında 18 Mayıs 2012-18 Haziran 2012 tarihleri arasında Çanakkale Kepez'de bir İlköğretim okulunda yürütüldü. Bahar yarıyılında 5., 6., 7., ve 8. sınıflarda okuyan farklı dezavantajlara sahip 15 öğrenci çalışma grubumuzu oluşturdu. Öğrencilerin psikososyal becerilerini ve sağlık algılarını geliştirecek eğitim çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar 3 hafta boyunca haftada 2 kez okul kütüphanesinde yapıldı. Çalışmada materyal olarak sosyodemografik bilgi formu, sağlık algısı ölçeği ve psikososyal beceri değerlendirme formu kullanıldı. Çalışma verileri, SPSS 15,0 sürümü ile değerlendirildi. BULGULAR: Çalışma grubumuzun %66,6'sı (n=10) kızdı. Öğrencilerin psikososyal beceri gelişimleri incelendiğinde 3 haftalık ölçümlerde ortanca puanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı (p<0,001). Öğrencilerin sağlık algısı ölçeğine verdikleri yanıtlar incelendiğinde, eğitim süresince yapılan ölçümlerde öğrencilerin olumlu tutumlarında bir artış, buna karşılık olumsuz tutumlarında da bir azalma olduğu gözlendi. SONUÇ: Dezavantajlı öğrencilerle yapılan bu destekleyici eğitim çalışmaları ile öğrenciler interaktif olma, paylaşımcı olma, iletişimci ve girişimci olma, lider olma, sosyal destek sunma, sağlık algısının gelişmesi gibi konularda fiziksel, ruhsal ve sosyal kazanımlar elde etmişlerdir. Çalışma grubumuzda yer alan ve eğitim aktivitelerini başarıyla tamamlayan öğrencilerden 2'si proje kampına seçilmiştir. Proje kampındaki aktiviteleri ve yapılan sınavı başarıyla tamamlayan bir öğrencimiz İngiltere'ye bilimsel gezi programına katılmıştır. Sonuç olarak, sağlık algısının, psikososyal becerilerin ve girişimcilik gibi özelliklerin erken yaşlarda gelişmesi için ilköğretim çağındaki dezavantajlı öğrencilere yönelik profesyonel grup eğitimleri yararlı olabilirÖğe İlköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinde internet bağımlılığı: Çanakkale örneklemi(2016) Ertekin, Yusuf Haydar; Ertekin, Hülya; Uludağ, Ayşegül; Tekin, MuratAmaç: İnternetin yaygın ve etkili kullanımı, özellikle çocuklar ve gençler olmak üzere tüm toplumu etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı ergenliğin başlangıç dönemlerinde yer alan ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinde internet bağımlılığı sıklığını araştırmak ve gelir düzeyi ile ilişkisini saptamaktı. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız kesitsel-tanımlayıcı desende bir çalışma olup evrenini Çanakkale il merkezinde bulunan 8. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. İnternet bağımlılığını tespit etmek amacıyla Young'ın geliştirdiği İnternet Bağımlılığı Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya %47,0'si (s = 120) kız, %53,0'ü (s = 137) erkek olmak üzere toplam 257 öğrenci alındı. Erkek öğrencilerin ölçek puan ortalaması 29,3 ± 20,0, kız öğrencilerin ise 26,5 ± 17,0 olup aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). İnternet bağımlı öğrenci sıklığı %0,8 (s = 2) idi ve her iki bağımlı öğrenci de yüksek gelir düzeyli ailelerin çocuklarının okuduğu okulda eğitim görmekteydi. Olası internet bağımlılığı erkek öğrencilerde kızlardan daha fazlaydı ancak istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p>0,05). Gelir düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarının okuduğu okullarda; düşük olan okula göre internet bağımlı ya da olası bağımlı olan öğrenci sayısı anlamlı olarak daha yüksekti (p = 0,018). Sonuç: Çalışmamıza katılan ilköğretim düzeyindeki adolesan öğrencilerde internet bağımlılığı oldukça düşüktür. Olası internet bağımlılığında erkek cinsiyet ve yüksek gelir düzeyi etkili gibi görünmektedir.Öğe Kadınların hayatındaki başka bir dönem: Menopoz ve menopozun yaşam kalitesine etkisi(2014) Uludağ, Ayşegül; Çakır, Ayşe Nur Güngör; Gencer, Meryem; Şahin, Erkan Melih; Coşar, EmineAmaç: Çalışmada menopoz öncesi ve menopoz dönemindeki kadınlarda menopozla ilişkili ortaya çıkan semptomların şiddeti veyaşam kalitesine etkisinin belirlenmesi amaçlandı.Yöntem: Kesitsel tanımlayıcı desendeki bu çalışmaya Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Aile Hekimliği polikliniklerine başvuran 40-65yaş arasındaki 300 kadın alındı. Katılımcılara sosyo-demografik bilgileri içeren bir anket formunun yanı sıra, Menopoz İlişkili SemptomÖlçeği (MRS) ve SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği uygulandı. Kadınlar,STRAW sınıflamasına göre menopoz öncesi ve menopoz dönemiolarak iki grup halinde değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya menopoz öncesi dönemde 57 (%19.0) ve menopozda 243 (%81.0) kadın katıldı. Yaş ortalaması 53.7±6.1 olankatılımcıların menopoza girme yaşı ortalaması 47.7± 4.5 idi. Menopoz öncesi dönemdeki katılımcılar (17.7±10.0) ile menopoz dönemindekilerin (16.0±8.7) MRS toplam puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Menopoz öncesi ve menopoz dönemindeki kadınların SF-36 yaşam kalitesi skorları arasında da anlamlıbir fark saptanmadı (p>0.05). Katılımcıların MRS skorlarıyla yaşamkalitesi rol güçlüğü fiziksel (rho=-0.407; p<0.001) ve rol güçlüğüemosyonel (rho=-0.378; p<0.001) skorları arasında orta derecedeters yönde bir ilişki vardı. Ağrı (rho=0,223; p=0,001) ve genel sağlıkskorlarıyla (rho=0.152; p=0.039) doğrusal yönde zayıf; fiziksel fonksiyon (rho=-0.313; p<0.001), mental sağlık (rho=-0.288; p<0.001)ve sosyal fonksiyon (rho=-0.171; p=0.013) skorlarıyla ters yönde zayıf ilişkiler bulunmaktaydı.Sonuç: Kadınların menopoz öncesinde menopozla ilişkili psikolojik semptomları öne çıkmış olsa da menopoz dönemi ile arasındabir fark saptanmamıştır. Yaşam kalitesi de menopoz öncesi ve menopoz döneminde farklılık göstermemektedir. Menopozileilişkiliyakınmaların şiddeti arttıkça fiziksel ve emosyonel rol güçlüğü yaşam kalitesi skorlarıazalmaktadır.Öğe Migraine prevalence and related factors in Çanakkale(2015) Uludağ, Ayşegül; Şahin, Erkan Melih; Cevizci, Sibel; Batu, Bulut; Guzey, Ozgur; Petricli, Utku; Seyhan, LeventGiriş: Ağrının şiddeti, yaşam kalitesine etkisi, bireysel ve toplumsal ekonomik etkileri nedeniyle migren dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur. Amaç: Migrenin Batı Anadoludaki sıklığı, sosyo-demografik özellikleri ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Metot: Tanımlayıcı kesitsel desendeki bu çalışmada, Anadolunun batısındaki Çanakkale il merkezinde bulunan dokuz aile sağlığı merkezinden 18-81 yaş arasında toplam 942 gönüllü katılımcıya ulaşıldı. Çalışmada katılımcılara sosyo-demografik özelliklerini sorgulayan anket ile ID-migren testi uygulandı. ID-Migren Testine göre migren olan katılımcılara baş ağrısının karakteri, tetikleyici faktörleri ve baş ağrısı atakları esnasında yaşadıkları işgücü kaybı sorgulandı. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 44,1±15,00 idi. ID-Migren testine göre migren sıklığı %15,0 (n=141), erkeklerde %4,7 (n=44) ve bayanlarda %10,3 (n=97) sıklıkta saptandı. Çok değişkenli analiz sonuçlarına göre migren gelişme riskini kadın olmak 2,7 kat (%95 GA: 1,75- 4,00), çalışıyor olmak 2,0 kat (%95 GA: 1,37-3,05) artırmaktaydı. Migren atağının günlük işlevselliği etkilediğini belirten 89 kadın (%65,0) ve 40 (%29,2) erkek katılımcı vardı. Sonuç: Çalışmamızda Anadolunun batısında migren sıklığı %15 olarak saptanmış olup, Türkiye ortalamasının altındadır. Bununla birlikte kadın olmak ve çalışıyor olmak değişkenlerinin migren olma olasılığını artırdığı tespit edilmiştir.Öğe Türkiye’nin batısında solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda alternatif tedavi uygulamaları(2013) Topaloğlu, Naci; Yıldırım, Şule; Tekin, Mustafa; Uludağ, Ayşegül; Özgen, KenanGirifl: Toplumlar arası farklılıklar ve uygulamalar ne olursa olsun her geçen gün alternatif tedavilere eğilimin arttığı bilinmektedir. Bu çalışmada bölgemizde solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle çocuklara uygulanan alternatif tedavilerin ve ailelerin bu tedaviler hakkındaki düşüncelerinin saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Ekim 2011-Şubat 2012 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Genel Polikliniğine; ateş, öksürük, boğaz ağrısı, hırıltı gibi şikâyetlerle başvurup üst veya alt solunum yolu enfeksiyonu tanısı alan 214 çocuk ve ebeveyni alındı. Bulgular: Ebeveynlerin %93,7’si değişen sıklıklarda ilaç dışı uygulamalardan faydalanmakta idi. Ailelerin alternatif uygulamaları %62,7 ilaç tedavisinden önce, %28,7 ilaçlarla birlikte, %6,7 ilaçlarla cevap alınamazsa, %1,9 hiç kullanmadıkları görüldü. En sık yapılan uygulamaların öksürüğü azaltmak için sade bal verilmesi (%30,6) ve ateşi düşürmek için ılık duş uygulaması (%48,1) olduğu belirlendi. Ailelerin bu uygulamalarla ilgili bilgi kaynakları %69,4 oranında akrabalar ve aile bireyleri idi. Alternatif tedavi uygulamaları ile ilgili bilgi alınmak istenen kaynak olarak ise %84,5 ile doktor ve hemşire gibi sağlık çalışanları gösterildi. Eğitim durumu ile ilaç dışı uygulama sıklığı arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptandı. Ancak bilgi edinilmek istenen kaynak eğitim durumuna göre değişiklik göstermiyordu. Sonuç: Çocuk sağlığı ve hastalıkları hekimlerinin ve hemşirelerinin alternatif tedaviler hakkında bilgi edinip ailelere doğru yaklaşımlar hakkında yardımcı olmaları gerektiğini düşünüyoruz.