Yazar "Tiryaki, İskender" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessment of Thinopyrum ponticum (Podp.) Barkworth & D. R. Dewey accessions using universal rice primers and molecular cytogenetics(Springer, 2021) Tiryaki, İskender; Baytekin Karaoğlu, Gülhan; Yücel, Gülru; Tuna, MetinThe aim of this study was to make morphological and molecular characterization of tall wheatgrass (Thinopyrum ponticum) accessions naturally found in Canakkale flora, Turkey. The seeds collected from 24 different locations in Canakkale vicinity were planted in the nursery field to determine thirteen morphological parameters. Twelve universal rice primers (URPs) were used to reveal genetic relationship among the accessions while ploidy analysis was done based on the nuclear DNA content of plants determined by Flow cytometer. Fluorescence in situ hybridization (FISH) method was used to determine 5S and 45S rDNA distributions on mitotic chromosomes. The agro-morphological data showed significant variation among the accessions for all parameters measured, except the number of nodes per plant. Twelve URP primers produced 73 alleles in total and 63 of those were polymorphic. The highest polymorphism information content value was obtained from URP 17R with 0.82. The first three components of Eigen values in PCA analysis explained 41.1% of total variation. The 2C nuclear DNA contents of the accessions ranged from 41.17 to 45.49 pg. All the accessions were determined as decaploid with 2n = 70 chromosomes. FISH analysis provided 18-20 interstial 5S rDNA and 12-14 terminal 45S rDNA loci. The results concluded that tall wheatgrass accessions used in this study contain a significant variation in morphological traits and PCR-based DNA polymorphism which could be used as a new genetic resource in breeding programs of tall wheatgrass and wheat improvement for intra- and intergeneric crosses.Öğe Genome-wide identification and expression analysis of Na+/H+ antiporter (NHX) genes in tomato under salt stress(John Wiley and Sons Inc, 2023) Çavuşoğlu, Erman; Sarı, Uğur; Tiryaki, İskenderPlant Na+/H+ antiporter (NHX) genes enhance salt tolerance by preventing excessive Na+ accumulation in the cytosol through partitioning of Na+ ions into vacuoles or extracellular transport across the plasma membrane. However, there is limited detailed information regarding the salt stress responsive SlNHXs in the most recent tomato genome. We investigated the role of this gene family's expression patterns in the open flower tissues under salt shock in Solanum lycopersicum using a genome-wide approach. A total of seven putative SlNHX genes located on chromosomes 1, 4, 6, and 10 were identified, but no ortholog of the NHX5 gene was identified in the tomato genome. Phylogenetic analysis revealed that these genes are divided into three different groups. SlNHX proteins with 10–12 transmembrane domains were hypothetically localized in vacuoles or cell membranes. Promoter analysis revealed that SlNHX6 and SlNHX8 are involved with the stress-related MeJA hormone in response to salt stress signaling. The structural motif analysis of SlNHX1, −2, −3, −4, and −6 proteins showed that they have highly conserved amiloride binding sites. The protein–protein network revealed that SlNHX7 and SlNHX8 interact physically with Salt Overly Sensitive (SOS) pathway proteins. Transcriptome analysis demonstrated that the SlNHX2 and SlNHX6 genes were substantially expressed in the open flower tissues. Moreover, quantitative PCR analysis indicated that all SlNHX genes, particularly SlNHX6 and SlNHX8, are significantly upregulated by salt shock in the open flower tissues. Our results provide an updated framework for future genetic research and development of breeding strategies against salt stress in the tomato.Öğe Kurağa Tolerant Yaygın Yonca (Medicago sativa) Genotiplerinin Geliştirilmesi(2019) Tiryaki, İskender; Acar, Okan; Sarı, UğurKuraklık dünya genelinde tarımsal üretimi tehdit eden en önemli abiyotik stres faktörlerinin başında gelmektedir. Ilıman iklim kuşağının en önemli bitkilerinden birisi olan yoncanın (Medicago sativa) sürdürülebilir tarıma sağladığı olumlu katkılar ve hayvan beslenmesindeki önemi, dünya ve ülkemizdeki kiymetini giderek artırmaktadır. Gelişimini tamamlamış 3-4 yıllık yonca bitkisi kurağa kısmen tolerant olmasına karşın özellikle çimlenme ve erken fide evreleri ile biçim sonrası dönemlerde meydana gelebilecek kuraklık stresinden büyük oranda etkilenmektedir. Çalışmada Ethyl methanesulphonate (EMS) mutajeni kullanılarak oluşturulan 340.675,0 adet M3 mutant yonca tohumu %35 lik PEG içeren in vitro şartlarda çimlenme ve erken fide evresinde kurağa tolerantlık açısından taranmıştır. Aseptik şartlarda kurağa tolerant olarak tespit edilen ve saksılarda çiçek tomurcuğu evresine kadar büyütülen 9 adet mutant, yoncanın su stresine karşı en hassas olduğu diğer bir gelişim evresi olan ilk biçim sonrası dönemde 24 gün süreyle gerçek kuraklık stresine maruz bırakılmıştır. Mutant ve kontrol bitkilerinin biçim sonrası kuraklık stresine verdikleri tepkiler bazı agro-morfolojik, fizyolojik ve moleküler parametreler kullanılarak belirlenmiştir. Çalışma sonuçları proje amaç ve hedeflerine uygun olarak çimlenme ve erken fide evresi ile ilk biçim sonrası yeniden büyüme dönemlerinde kuraklık stresini kontrol bitkilerine göre çok daha iyi tolere edebilen 7 mutant bitki genotipinin başarılı bir şekilde belirlendiğini göstermiştir.Öğe Yoncada (Medicago sativa L.) Kuraklık Stresi ve Tolerantlık Mekanizması(2016) Tiryaki, İskenderKuraklık dünya genelinde tarımsal üretimi tehdit eden en önemli abiyotik stres faktörlerinin başında gelmektedir. Ilıman iklim kuşağının en önemli bitkilerinden birisi olan yoncanın (Medicago sativa L.) sürdürülebilir tarıma sağladığı olumlu katkılar ve hayvan beslenmesindeki önemi, bu bitkinin dünya ve ülkemizdeki kıymetini giderek artırmaktadır. Gelişimini tamamlamış 3-4 yıllık yonca bitkisi kurağa kısmen tolerant olmasına karşın özellikle çimlenme ve erken fide evreleri ile biçim sonrası dönemlerde meydana gelebilecek kuraklık stresinden büyük oranda etkilenmektedir. Diğer taraftan yoncada kuraklık stresi uygulayarak doğrudan seleksiyon ya da klasik melezleme yolu ile mevcut genotipler arasında tolerant bitkilerin elde edilmesi, kurağa tolerantlığın düşük bir kalıtım değerine sahip olması ve zaman alıcı uygulamalar olması nedeniyle oldukça güçtür. İntrodüksiyon ve yabancı çeşitlerin bu amaçla kullanılması ise beraberinde adaptasyon ve royalty ödemeleri gibi farklı sorunları beraberinde getirmektedir. Biyoteknolojik yaklaşımlar kullanarak kurağa tolerant transgenik çeşitlerin geliştirilmesi kısmen mümkün olmakla birlikte bu bitkilerin kabulüne yönelik dünya genelindeki tartışmalar halen devam etmekte ve ülkemizde bu bitkilerin yetiştirilmesine izin verilmemektedir. Bu nedenle kurağa tolerant yeni bitki genotiplerinin geliştirilmesindeki başarılar, bitkilerin stres ilişkili morfolojik, fizyolojik ve moleküler mekanizmalarının anlaşılmasına ve bunların birlikte değerlendirildiği yeni ıslah yaklaşımlarına bağlıdır. Bu çalışmanın amacı güncel literatür varlığında bitkilerde ve özellikle de yoncada kuraklık stresi ve kurağa tolerantlık mekanizmasının anlaşılmasına katkı sağlamaktır.Öğe Ziraat Fakültesi Öğrencilerinin GDO'lara Bakış Açısı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Örneği(2016) Tiryaki, İskender; Vatan, EdaBu çalışma, kamuoyunu zaman zaman çok yoğun bir şekilde meşgul eden Genetiği DeğiştirilmişOrganizmalar (GDO) ile ilgili olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ziraat Fakültesi öğrencilerinin bilgiseviyelerini tespit etmek ve yaklaşımlarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada öğrencilere GenetiğiDeğiştirilmiş Organizmalar (GDO), Genetiği Değiştirilmiş Bitkiler (GDB), Transgenik Bitkiler ile bunların etkilerikonularında farklı sorular yöneltilmiştir. Ana kitle oranlarına dayalı kümelendirilmiş tek aşamalı tesadüfi olasılıkörnekleme yöntemi ile belirlenmiş toplam 384 öğrenci ile yapılan anket çalışmasında öğrencilerin konu ileilgili sorulara verdikleri yanıtlar \"evet\", \"hayır\" ve \"fikrim yok\" olarak değerlendirilmiş ve veriler tanımlayıcıistatistik ile SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin sorulara verdikleri yanıtlar bir yorumskalası geliştirilerek analiz edilmiştir. Çalışma sonuçları, yüksek eğitim seviyesine sahip, yeni teknolojiler ilebu teknolojilerin ürünlerini kabullenme ve kullanma konusunda çok istekli olan üniversite öğrencilerinin GDOkonusundaki yaklaşımlarının belirsiz ve konu ile ilgili bilgi birikimlerinin ise yetersiz olduğunu göstermiştir.