Yazar "Mirici, N. Arzu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A Comparison of Exercise Tolerance, Measures of Cardiac Response to Exercise and Serum Markers in Chronic Obstructive Pulmonary Disease(Galenos Yayincilik, 2020) Mutlu, Pinar; Mirici, N. ArzuObjective: This study investigates the relationship between cardiac response measures and serum markers with exercise performance in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). Methods: A total of 90 patients with stable COPD, diagnosed based on clinical findings and the GOLD spirometric criteria were included in this study. Each patient completed pulmonary function and lung diffusion tests, a six-minute walking test (6MWT), a Modified Medical Research Council Dyspnea scale, and a St. George Respiratory Questionnaire. The patient's height and body weight were obtained, and the body mass index was calculated. Serum pro-brain natriuretic peptide (pro-BNP), tumor necrosis factor-alpha, interleukin-6 (IL-6), IL-8, transferrin, and C-reactive protein levels were measured. Results: After tie evaluation of exercise tolerance with a 6MWT, exercise performance was found to be significantly associated with spirometric measurements, the level of dyspnea, quality of life, and serum pro-BNP levels. When tie measures of cardiac response to exercise were evaluated, significant relationships were noted between systolic pressure and pulse differences, and tie distance walked in a 6MWT. Conclusion: We believe that the many factors that determine exercise tolerance in COPD patients are interrelated. A clear demonstration of these relationships may, in the long-term, change the perspective of both the clinical course of the disease and its treatment strategies.Öğe İç Ortam Hava Kalitesinin Solunum Sağlığına Olan Etkisi(2018) Menteşe, Sibel; Mirici, N. Arzu; Bakar, Coşkun; Otkun, Müşerref Tatman; Palaz, Elifİnsanlar hayatlarının büyük bir kısmını kapalı ortamlarda geçirmektedir. Herhangi bir kirletici maddeye maruz kalınan miktar; maruz kalma süresi ve maruz kalınan kirletici dozunun bileşkesi olarak ifade edilir. Bu nedenle iç ortamlarda uzun maruz kalma sürelerince mevcut olan hava kirletici miktarı sağlık etkileri ve risk belirlenmesinde önem arz etmektedir. İç ortamlarda maruz kalınan hava kirleticilerin bir kısmı dış ortamdan havalandırma veya infiltrasyon yolu ile iç ortamlara girerken; geriye kalan kirleticilerin büyük bir kısmı ise çok sayıda farklı kaynaktan (ör: sigara, bina ve dekorasyon malzemeleri, kozmetik ve temizlik ürünleri gibi) iç ortama salınmaktadır. Yapılan araştırmalar iç ortam hava kirliliği ile olumsuz sağlık etkileri arasında bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılında yayınladığı raporda iç ortam hava kirliliği kanser nedeni olarak gösterilerek, iç ortam hava kalitesi araştırmalarına öncelik verilmesi salık verilmiştir. Çanakkale ilinin farklı özellikteki ilçelerinde gerçekleştirilen çalışmada organik, inorganik ve biyolojik hava kirleticiler uzun süreli olarak evlerde ölçülmüştür. Ayrıca, ev sakinlerinin solunum fonksiyonları da ölçülmüştür. Son olarak ise, yapılan sağlık anketleri ile ev sakinlerinin hem genel sağlık durumları, hem de solunum sağlığı izlenmiştir. Çalışma merkezlerinde solunum semptomları ile hava kalitesi parametreleri ve solunum fonksiyonları arasında anlamlı ilişki saptanmıştır(p < 0,05). Son olarak, ev sakinlerinin genel sağlık koşulları ile solunum fonksiyonları arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (p < 0,05).Öğe Koah’ da Unutulan Element; Fosfor(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019-12-31) Mutlu, Pınar; Güven, Merve İ.; Özerdoğan, Özgür; Mirici, N. ArzuGiriş: Fosfor (P), bütün canlı hücreleri için gerekli ve nükleik asitin yapısını oluşturan adenosin trifosfat (ATP) üretimi sürecinde son derece önemli olan, bir elementtir. ATP’nin yüksek enerji bağlarının yapısında yer almasından dolayı, kas kasılması gibi birçok fizyolojik süreçte önemli rol oynar. Kandaki düşük fosfor seviyesi, nadir olmasına rağmen, kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) şiddetini ve alevlenme sıklığını arttırabilir. Amaç: Bu çalışma, KOAH hastalarında hipofosfateminin prognostik etkilerini incelemeyi ve fosfor düzeyleri ile hastalığın şiddeti, alevlenme sıklıkları ve semptomları arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Retrospektif dosya tarama şeklinde yapılan çalışmamızda, göğüs hastalıkları polikliniğimizde takip edilen, KOAH tanısı almış, stabil dönemdeki ve tedavisi halen devam eden, 53 hastanın kan P düzeyleri incelenmiştir. Hastalığın evresi ile normal kan fosforlu grupla (% 2,5–4,5 mg/dl), düşük fosforlu hasta grup (<% 2,5 mg/dl) karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 53 hasta katıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 68,2±9,3 (Ortanca:68, Minimum-Maksimum: 45-87) yıl idi. Katılımcıların %90,6’sı erkekti. Çalışmaya katılanların %11,3’ünde hipofosfatemi mevcuttu. KOAH evresi ve semptom skoruna göre fosfor seviyeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Evre A’da fosfor seviyesi ortalaması en yüksek saptanırken, evre D’de en düşük saptandı. Semptom skoru 10’dan düşük olan grupta, ?10 olan gruba göre fosfor seviyesi ortalaması daha yüksekti. Sonuç: Sonuç olarak; kan fosfor seviyelerinin izlenmesi basittir ve KOAH alevlenmesinde sağkalımı arttırmak için, düşük kan fosfor seviyelerini normal seviyelere mümkün olduğunca yaklaştırmak önerilmektedir. Stabil dönemdeki KOAH hastalarında hipofosfateminin, hastalığın evrelerine ve prognozuna etkilerinin daha iyi anlaşılması için, prospektif çalışmaların planlanmasının gerektiğini ve ayrıca KOAH'lı hastaların hayatta kalma oranlarını da artırabileceğini düşünmekteyiz.Öğe KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞINDA FENOTİPLERE GÖRE KAN BİYOBELİRTEÇLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI(2020) Mutlu, Pınar; Aylanç, Nilüfer; Mirici, N. Arzu; Güven, Merve İlçinAmaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)'ndahava yolu inflamasyonu, biyobelirteçler kullanılarakölçülebilir. Bu çalışma, sistemik inflamasyonunbiyobelirteçlerini kullanarak KOAH'ın heterojenliğiniaraştırmak için yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: 19 KOAH'lı hastanın toraks bilgisayar tomografisi amfizem baskın ve kronik bronşit baskın olmasına göre değerlendirildi ve kanbiyobelirteçleriyle karşılaştırıldı.Bulgular: Çalışma grubunun yaş ortalaması 72,1±8,0yıldı. KOAH fenotipiyle kan biyobelirteçleri arasında birfark saptanmazken, amfizem baskın ile kronik bronşitarasında, toraks anteroposterior (AP) ve transvers çapaçısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır.AP çap/transvers çap oranı ile TNF-alfa arasında pozitifyönlü güçlü istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptandı.Sonuç: Yaygın kronik bronşitli hastalar ile yaygınpulmoner amfizemi olan hastalar arasında inflamatuarbiyobelirteçler açısından anlamlı fark bulunmaması, buiki klinik ve fonksiyonel fenotipin benzer inflamatuarbir paterne sahip olabileceğini düşündürmüştür.Sonuçolarak, KOAH'ın fenotipik ayrımı ya da tedaviye yanıtındeğerlendirilmesi için biyobelirteçlerin kullanımınabüyük bir ilgi vardır. Sonuçlarımızın, daha büyük klinikçalışmaların planlanmasında fayda sağlayacağını düşünüyoruz.Öğe The Secret Face of Arhythmias: Obstructive Sleep Apnea Syndrome(Galenos Publ House, 2019) Mutlu, Pinar; Yilmaz, Merve; Mirici, N. ArzuObstructive Sleep Apnea syndrome (OSAS) is a clinical condition accompanied by episodes of respiratory arrest, sleep fragmentation, oxygen desaturation, and excessive daytime sleepiness due to obstructions in the upper airway during sleep. Contrary to popular belief, OSAS is much more common in society. In some patients, we can observe symptoms of OSAS easily; however, some of the patients may not indicate any symptoms. Although the interest and research on the causes of OSAS and the mortality rate associated with cardiovascular disease have increased, this relationship has still not completely understood. The results of several proven trusted clinical trials support the hypothesis that OSAS increases the risk of stroke, arrhythmias (atrial fibrillation, bradyarrhythmia, supraventricular tachycardia, ventricular arrhythmia), coronary artery disease, acute myocardial infarction, and cardiac arrest as much as essential or resistant hypertension. In this case report, we wanted to demonstrate OSAS as a cause of arrhythmia in a young obese patient without OSAS symptoms, and an arrhythmia that improved with OSAS therapy.