Yazar "Kesebir, Ensar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİNDE GAYRİMÜSLİM KADINLAR(2014) Kesebir, EnsarTanzimat döneminde kaleme alınan roman ve hikâyelerde gördüğümüz kimi karakteristik özelliklerin Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâyesinde de devam ettiği görülür. Örneğin kimi gayrimüslim kadınların metinlerde \"gayr-i ahlâkî\" bir konumda verilmeleri bu devamlılığa işaret eder. Ahmet Mithat Efendi'nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi'de ve Nabizade Nazım'ın Zehra'da yaptığı gibi Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Nahit Sırrı ve Haldun Taner gibi yazarlarımız da Müslüman-Türk kadınının şahsında canlandıramayacağı ahlâksız kadın tipini gayrimüslim kadınlar üzerinden oluştururlar. Çalışmamızda Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınların cazibeli kimlikleri ve gayr-i ahlâkî tip olarak neden onların seçildiği tartışıldı. Ayrıca çalışmada, cazibedar gayrimüslim kadınlardan yazarların okuyucuya olumlu olarak sundukları karakterler de yorumlandı. Kimi cazibedar gayrimüslim kadınların masum, mazlum, merhametli ve şefkatli oldukları gözlendi. Dolayısıyla çalışmada, Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınlar, olumlu ve olumsuz olanlar şeklinde iki alt başlık halinde değerlendirildi.Öğe CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİNDE(1923-1950) YUNAN/RUM ALGISI(2015) Kesebir, Ensar1923 sonrası Türk hikâyesine bakıldığında, Yunan/Rum karakterlerin hem Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşınıntaze hâtıralarından dolayı olumsuz, hem de yüzlerce yıllık mekân birlikteliğinin sonucu olarak olumlu bir şekilde yer aldıklarıgörülür. 1923 ile 1950 yılları arasındaki dönemi kapsayan çalışmada altı yazarın yedi hikâye kitabından toplam on beş hikâyeincelendi. Ele aldığımız on beş hikâye, Rumları doğrudan konu edinen hikâyelerdir. Bu hikâyeler içinde, Rumları milliyetçiperspektifle öteki olarak gören hikâyeler olduğu gibi, onları insancıl bakış açısıyla ele alan hikâyelere de rastlandı. Kimiyazarlarımızın hikâyelerinde Yunan/Rum karakterler genellikle arkadaş ya da dost konumundadır. Arkadaş ya da dost olmayanYunanlılar/Rumlar ise, okuyucuya mağdur ve mazlum bir pozisyonda sunulur. Yunanlıları/Rumları insancıl bir yaklaşımla elealan hikâyecilerimizin ortak özellikleri şöyledir: Yunanlıların/Rumların yoğun oldukları yerlerde yaşamaları, büyümeleri veyurtdışına çıkmış olmaları. Yunanlıları/Rumları olumsuz karakterler olarak sunan yazarlarımızın hikâyelerinde ise,Yunanlılara/Rumlara ait sıfatlar genellikle şu şekildedir: Zalim, zorba, kâfir, hain, işbirlikçi. Çalışmada hikâyelerdekiYunan/Rum algısı tahlil edilirken yazarların kendi hayatlarından da yararlanıldı. Rum/Yunan karakterlerin hikâyelerde nedeninsancıl ya da milliyetçi bir perspektifte değerlendirildiği sorusunun cevabı aranırken tarihî ve sosyolojik verilerin yanı sırayazarların biyografik verileri üzerinde de duruldu.Öğe HIZIRLA KIRK SAAT VE MODERNLEŞME VURGUSU(2015) Kesebir, EnsarSezai Karakoç diriliş, modernizm, şehir-kent ayrımı, din, tarih, kültür, medeniyet ve gelenek gibi kavramların tam ortasında yer alan şairlerden biridir. Sezai Karakoç'un nazarında, \"modernizme\" körü körüne bağlanan birey, mazisinden kopmuş, istikbale de bağlanamamıştır. Şaire göre çağın buhranının önüne geçecek, diriliş muştusunu başlatacak olan birey \"gelenek\"ten kopmamalıdır. Çalışmada, Sezai Karakoç'un \"Hızırla Kırk Saat\" adlı kitabının ikinci kısmındaki şiiri irdelendi. Karakoç'un şehir-kent ikiliği üzerinden gelenek ile modernizmi karşılaştırdığı görüldü. \"Âb-ı hayat\" yolunda Hızır'ın kendisine kılavuzluk etmesini isteyen şair, Hızır ile dertleşir; \"yeşil sarıklı ulu hocalara\" sitem eder. Sitem edilen ve çalışmanın çıkış noktasını oluşturan temel husus ise, teknolojinin getirdiği imkânlar sonrası \"şehrin\" yapısının değişmesi ve insanın tek tipleşmesidir. Karakoç'un \"Hızır\" ile yaptığı \"mülakat\", bize sadece modernizmin olumsuz yanlarını sunmaz; aynı zamanda Karakoç'un modernizmin karşısına neyi ya da neleri koyduğu hakkında fikir de verirÖğe Türk hikayesinde azınlıklar ve yabancılar (1923-1950)(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014) Kesebir, Ensar; Gülendam, RamazanAzınlıklar ve yabancılar, hem Türkiye'nin iç kamuoyunda hem de uluslararası alanda daima gündemde olan bir konudur. Toplumsal meseleleri konu edinen hikâyelerin malzemelerinden biri de, çoğunluktan farklı olan "azınlıklar ve yabancılar"dır. Çalışmanın amacı, 1923-1950 yılları arasında kaleme alınan Türk hikâyelerini, azınlıklar ve yabancılar bağlamında ele almaktır. Azınlıklara mensup veya yabancı karakterlerin kimliklerinin hangi imajlar etrafında tasvir edildiğini, "öteki"nin nasıl konumlandırıldığını tespit eden çalışmamız, 1923-1950 arasında tespit ettiğimiz 97 basılı hikâye kitabından toplamda 1669 hikâyenin incelenmesi ile ortaya çıkmıştır. 1923-1950 yılları arasında yazılan hikâyelerde; Rum, Ermeni ve Yahudi algısına, I. Dünya Savaşı, Balkan Savaşları ve Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere tarihî hâdiselerin etki ettiği görülür. Azınlıklar ve yabancılar; bir taraftan hain, zalim ve işbirlikçi bir konumda ele alınırken diğer taraftan millî ve dinî kimlikleri arka plana atılarak insancıl bir yaklaşımla olumlu olarak da tasvir edilirler. Anadolu'yu işgal edenlere destek veren azınlıklar, "işbirlikçi"dir; ancak, işbirlikçi azınlıkların desteklediği İngiliz ve Fransızlar ise, kimi hikâyelerde görüldüğü üzere, âdeta hayranlıkla bakılan "yüce" milletlerdir. Çalışmada, söz konusu dönem içerisinde yazılmış hikâyelerdeki azınlıklara mensup veya yabancı karakterler irdelenirken onların millî kimliklerinin yanı sıra dinî ve cinsel yönleri de rotamızı tayin etmiştir. Hem yazarların hem de azınlıklara mensup ya da yabancı karakterlerin İslâmiyet, Hristiyanlık ve Musevîlik gibi dinlerle ve Budizm ve Totemizm gibi inanışlarla ilgili düşünceleri üzerinden azınlıkların ve yabancıların "din" algısı ortaya konmuştur. Çalışmada ayrıca cinsel cazibesiyle tebarüz eden azınlık karakterler ile Batılı asil kadınların cazibelerinin aynı olmadığı da vurgulanmıştır.