Yazar "Kara, Selçuk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alterations in Anterior Segment Parameters After Intravitreal Anti-VEGF Injection Assessed by Scheimpflug Camera(2015) Kara, Selçuk; Tufan, Hasan Ali; Gencer, Baran; Arıkan, Sedat; Hondur, Ahmet Murat; Erşan, İsmailAmaç: Anti-vasküler endotelyal growth factor (Anti-VEGF) enjeksiyonu sonrası kısa dönem göz içi basıncı (GİB) ve ön segment değişimlerini belirlemek.Gereç ve Yöntem: Vitreus reflüsü olmadan 0.05 ml intravitreal bevacizumab veya ranibizumab enjeksiyonu yapılan prospektif sıralı hasta serisi incelendi. GİB ölçümleri Tono-Pen ile yapıldı. Ön kamara derinliği (ÖKD), ön kamara hacmi (ÖKH) ve ön kamara açısını (ÖKA) içeren ön segment parametreleri Sirius Scheimpflug camera ile ölçüldü. Ölçümler enjeksiyondan hemen önce, enjeksiyondan 5 dakika sonra ve enjeksiyondan 24 saat sonra alındı. Bulgular: Bu çalışmaya uygun toplam 42 hasta dahil edildi. Başlangıç ortalama GİB 15.9±3 mmHg idi ve enjeksiyondan 5 dakika sonra 25.9±10.5 mmHg'ye yükseldi (p<0.001). Enjeksiyondan 24 saat sonra GİB 15±3.4 mmHg olarak normale döndü (p>0.05). Başlangıç ile karşılaştırıldığında herbir zaman diliminde ÖKD ve ÖKH istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Ortalama ÖKA, başlangıçta 38±6.7?'den enjeksiyondan 5 dakika sonra 36.7±7.1?'e düştü (p=0.004). 24 saat sonra ortalama ÖKA değeri 37.6±7.1? olarak normale döndü (p>0.05).Tartışma: İntravitreal enjeksiyon sonrası ön segment parametrelerinin, ÖKA hariç değişmediği görülmektedir. ÖKA'daki değişimler enjeksiyondan 24 saat sonra GİB değerlerinin düşmesiyle normale döndü.Öğe Behçet üveitli bir olguda oral metilprednisolon tedavisine bağlı inatçı hıçkırık(2013) Tufan, Hasan Ali; Kocabıyık, Ömer; Arıkan, Sedat; Gencer, Baran; Kara, Selçuk; Güneş, FahriKortikosteroidler, üveit tedavisinde kullanılan en önemli ilaç grupları arasında yer almaktadır. Bu ajanların topikal, sistemik veya göz çevresine olan kullanım şekilleri, inflamasyonun yeri ve şiddetine göre değişmektedir. Sistemik steroidler; iştah ve davranış değişiklikleri, flushing, sıvı retansiyonu gibi kısa süreli veya osteoporoz, miyopati, hipertansiyon, Cushing sendromu, katarakt ve glokom gibi uzun süreli yan etkilere neden olabilmektedir. Bu çalışmada Behçet üveiti nedeniyle sistemik metilprednisolon başlanan bir hastada gelişen inatçı hıçkırık tablosu sunulmuştur. (Turk J Ophthalmol 2013; 43: 471-3)Öğe Bir yetişkinde siklopentolat damla kullanımı sonrası gelişen akut deliryum(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2013-06) Kara, Selçuk; Gencer, Baran; Ekim, Yeliz Özkanoğlu; Arıkan, Sedat[No Abstract Available]Öğe Derin Yerleşimli kornea yabancı cisminin ön segment optik koherans tomografi ile değerlendirilmesi(2014) Gencer, Baran; Arıkan, Sedat; Kara, Selçuk; Çömez, Arzu Taşkıran; Tufan, Hasan AliDerin yerleşimli kornea yabancı cisimlere yaklaşımda ön kamaraya girişini değerlendir- mek önemlidir. Ancak biyomikroskobik muayenede bunu değerlendirmek bazen güç olabilmek- tedir. Bu olgunun biyomikroskopik muayenesinde ön kamaraya girişini net olarak değerlendi- rilemeyen derin yerleşimli bir kornea yabancı cisim olduğunu saptadık. Ön segment optik ko- herans tomografi görüntülemesinde yabacı cismin korneayı tam kat olarak geçmediği net ola- rak görüldü. Bu olgu ile derin yerleşimli kornea yabancı cisimlerin değerlendirilmesinde ön segment optik koherans görüntülerinin faydalı olabileceğini göstermeyi amaçladık.Öğe Diyabetik Hastalarda Görülen Retinal Nörodejenerasyon İnsülin Direnci Evresinde mi Başlamaktadır?(2016) Arıkan, Sedat; Erşan, İsmail; Eroğlu, Mustafa; Yılmaz, Mehmet; Tufan, Hasan Ali; Gencer, Baran; Kara, SelçukAmaç: Diyabetik hastalarda, diyabetik retinal vaskülopati bulgularının varlığından önce başladığı gösterilmiş olan retinal nörodejenerasyon ve kontrast duyarlılıktaki (KD) bozukluğun insülin direnci döneminde de oluşup oluşmadığını araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Retinal nörodejenerasyonunun varlığını değerlendirmek için, optik koherens tomografi kullanılarak ölçülmüş olan gangliyon hücre-iç pleksiform tabakanın (GHİPT) averaj, minimum ve sektöryel (inferior, superior, inferonazal, superonazal, inferotemporal ve superotemporal) kalınlıkları insülin direnci olan grup ile kontrol grubu arasında kıyaslandı. Bunun yanı sıra, her iki grubun KD fonksiyonel keskinlik kontrast testi (FKKT) kullanılarak fotopik ışıkta, 1,5, 3, 6, 12 ve 18 döngü/derecelik uzaysal frekanslarda ölçülmüş logaritmik değerlerine göre kıyaslandı. Bulgular: İnsülin direnci olan 25 hastanın 25 gözü (insülin dirençli grup) ve sağlıklı olan 25 bireyin 25 gözü (kontrol grup) bu çalışmaya dahil edildi. Her iki grup arasında FKKT'nin tüm uzaysal frekansları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, insülin dirençli grupta GHİPT'nin ortalama averaj kalınlığı ve GHİPT'nin inferotemporal kısmının ortalama kalınlığı anlamlı olarak daha azdı [(GHİPT'nin ortalama averaj kalınlığı insülin dirençli grup ve kontrol grubunda sırasıyla 83,6±4,7 ve 86,7±3,7 µm idi, p=0,01], (GHİPT'nin inferotemporal bölgesinin ortalama kalınlığı insülin dirençli grup ve kontrol grubunda sırasıyla 83±6,0 ve 86,7±4,6 µm idi, p=0,02)].Sonuç: KD kaybı gibi görme gücünde fonksiyonel bozukluğa yol açmamış olsa bile, diyabetik hastalarda görülen retinal nörodejenerasyon insülin direnci evresinde de başlayabilmektedir.Öğe Effect of Prostaglandin Analogue Medications on Thickness of Corneal Epithelium and Stroma(2016) Arıkan, Sedat; Kara, Selçuk; Ersan, İsmail; Gencer, Baran; Tufan, Hasan Ali; Çömez, Arzu TaşkıranAmaç: Tek bir göz damlasında veya diğer antiglokom göz damaları ile kombine olarak kullanılan prostaglandin analoglarının (PGA) korneal epitelyum ve stroma kalınlığı üzerine etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya 59 hastanın toplam 82 gözü dahil edildi. Tıbbi kayıtlarında anterior segment optik koherens tomografi (AS-OKT) ile ölçülmüş korneal kalınlık değerleri olan glokom hastaları ve glokom şüpheli bireyler üç gruba ayrılmıştır. Grup 1, üç PGA (latanaprost %0.005, travoprost %0.004, veya bimatoprost %0.03)'dan gerek tek birisini, gerekse de bunlardan birisinin timolol ile kombinasyonunu içeren sadece bir antiglokom göz damlasını kullanmakta olan hastaları içermektedir. Grup 2, PGA'lardan herhangi birisini içermek kaydıyla, birden fazla antiglokom göz damlası kullanmakta olan glokom hastalarını içermektedir. Grup 3, herhangi bir antiglokom göz damlası kullanmayan, glokom şüpheli bireyleri içermektedir. Bulgular: Korneal epitelin ortalama kalınlığı Grup 1ve Grup 2'de belirgin olarak ince idi.[(Grup 1'de 56±3.1 µm iken, Grup 3'de 61.2±2.1 µm, p<0.001), (Grup 2'de 56.3±2.8 µm iken, Grup 3'de 61.2±2.1 µm, p<0.001)]. Bununla birlikte, korneal stromanın ortalama kalınlığı sadece Grup 2'de belirgin olarak ince idi. [(Grup 2'de 448±4 µm iken, Grup 3'de 496±40 µm, p<0.001), (Grup 2'de 448±40 µm iken, Grup 1'de 486±30 µm, p=0.001)]. Sonuç: Prostaglandin analogları tek bir göz damlası şeklinde veya diğer antiglokom göz damlaları ile kombine olarak kullanıldıklarında korneal epitelyal kalınlığı azaltabilmektedirler. Ancak, korneal stromal incelme PGA'lar diğer antiglokom göz damlaları ile kombinasyon halinde kullanıldıklarında ortaya çıkabilir.Öğe Efficacy of photodynamic therapy versus intravitreal bevacizumab injection for chronic central serous chorioretinopathy(2014) Tufan, Hasan Ali; Ünlü, Metin; Arıkan, Sedat; Kara, Selçuk; Gencer, Baran; Özdek, ŞengülAmaç: Kronik santral seröz koryoretinopati (SSR)tedavisinde fotodinamik tedavi (PDT) ile intravitrealbevacizumabın (IVB) etkinliğini karşılaştırmak.Yöntem : Semptomatik kronik SSR nedeniyle PDT (n=9)veya IVB (n=6) uygulanmış 15 hastanın 16 gözüne aitdosyalar retrospektif olarak incelendi. İki grup, en iyidüzeltilmiş görme keskinliği (EDGK), santral makülarkalınlık (SMK) ve subretinal sıvı (SRS) volümü açıs ındantedavi sonrası 1., 3. ve 6. aylarda karşılaştırıldı.Bulgular: T üm zaman dilimlerinde, ortanca EDGKaçısından her iki grup benzerdi (p>0.05). SMK azalmasıaçısından 1. ve 3. aylarda iki grup arasında anlamlı farkizlenirken (p<0.05), 6. ayda bu fark anlamlı değildi(p?0.05). SRS rezorpsiyonu 1. ve 3. aylarda PDT grubundaanlamlı olarak daha iyi iken 6. ayda bu fark anlamlı değildi(p?0.05).Sonuç : Hem PDT hem de IVB enjeksiyonu kronik CSCdegörsel ve anatomik düzelme sağlamaktadır. Ancak PDT,tedavi sonrası üç aylık dönemde SMKde ve SRSdedüzelme açısından IVBden üstün görünmekterdir.Öğe Fibrin sealant as a carrier for sustained delivery of antibiotics(2014) Kara, Selçuk; Vural, Ahmet; Ünver, Ahmet; Gencer, Baran; Tufan, Hasan Ali; Arıkan, Sedat; Ersan, İsmailAmaç: Sık görülen oküler bakteri suşlarında antibiyotiklerin fibrin yapıştırıcıda etkinlik ve sürekli salınımlarının değerlendirilmesi.Yöntemler: Vankomisin, seftazidim, moksilofloksasin ve lomeflokasasin disk şeklinde fibrin yapıştırıcılara katıldı. Her bir antibiyotik diski ve ilaçsız kontrol fibrin diski in-vitro olarak Stafilokok aureus, Stafilokok epidermidis, Streptokok Pnömonia ve Psödomonas aeruginosa standart bakteri suşlarında test edildiler. 37°C'de 24 saatlik inkübasyon sonrasında diskler yeni bakteri pleytlerine transfer edildiler ve bu işlem her antibiyotik için üç kez tekrarlandı.Bulgular: 24 saat sonra tüm antibiyotik diskleri saptanabilir etkinlik gösterdiler. Streptokok Pnömonia'nın ürediği pleytte vankomisin en uzun sureli (4 gün) etkinliğe sahipti. Moksilofloksasin diskleri S. aureus ve S. pnömonia için 3 gün ve diğer suşlara 2 gün uzamış inhibisyon etkisi göstermiştir.Sonuç: Fibrin yapıştırıcılar uzun süreli ilaç dağılımı sağlamaktadırlar. Bu özellik antibiyotik yüklü fibrin pıhtıların erken postoperatif koruma ve tedavi için kullanışlı olabileceğini göstermektedir.Öğe İntravitreal Anti-VEGF enjeksiyonu sonrası göz içi basınç ve oküler aksiyel uzunluk değişiklikleri(2013) Tufan, Hasan Ali; Kara, Selçuk; Arıkan, Sedat; Gencer, Baran; Kocabıyık, Ömer; Ünlü, MetinAmaç: İntravitreal anti-vasküler endotelyal growth faktör (anti-VEGF) enjeksiyonu sonrası göziçi basıncı (GİB) ve oküler aksiyel uzunluk (AU) değişikliklerinin değerlendirilmesi.Yöntemler: Kliniğimizde intravitreal bevacizumab veya ranibizumab enjeksiyonu uygulanan hastalar prospektif olarak değerlendirildi. GİB, Tono-Pen kullanılarak ve oküler AU, ultrason biyometri kullanılarak, enjeksiyondan önce (GİB0, AU0), enjeksiyondan 1 dakika (GİB1, AU1) ve 24 saat (GİB2, AU2) sonra ölçüldü. Artmış GİB ve AU ile ilişkili faktörler lojistik regresyon analizi kullanılarak incelendi.Bulgular: Ortalama yaş 66,7±12 olup 53'ü (%55) erkek ve 43'ü (%45) kadın olmak üzere toplam 96 hasta değerlendirildi. GİB0'ın 15,2±3,5 mmHg'dan, 22,2±8,6 mmHg'ya (GİB1) yükseldiği görülmüştür (p<0,001). Enjeksiyondan 24 saat sonra ortalama GİB 14,7±3,6 mmHg'ya düştü (GİB0 vs GİB2, p?0,05). Ortalama AU0, AU1 ve AU2 değerleri sırasıyla 23,1± 0,82, 23,25± 0,81 ve 23± 0,81 mm idi. Enjeksiyondan hemen sonraki AL'deki artış istatistiksel olarak anlamlıydı (AU0 vs AU1, p<0,001). 24. saatte AL'nin başlangıç değerinin de altında bir değere düştüğü izlendi (AU0 vs AU2 p=0,04). Regresyon analizinde psödofakik hastalarda GİB ve AU artışına bir eğilim olduğu izlendi. Ayrıca daha önceden intravitreal enjeksiyon yapılmış olmanın da daha yüksek GİB artışına neden olduğu görüldü. Sonuçlar: İntravitreal anti-VEGF enjeksiyonları geçici GİB ve AU artışına neden olabilirler. Klinisyenler, intravitreal enjeksiyonlardan sonra önlem olarak GİB'i kontrol etmelidirler. İntravitreal enjeksiyonlardan sonraki biyometrik değişikliklerin anlaşılabilmesi için ileri araştırmalar gerekmektedirÖğe İntravitreal Bevacizumab Enjeksiyonu Sonrası Ani Göz İçi Basıncı Değişiklikleri ve Subkonjonktival Reflü: 27-Gauge ve 30-Gauge İğne Karşılaştırılması(2014) Gencer, Baran; Tufan, Hasan Ali; Kara, Selçuk; Arıkan, Sedat; Erşan, İsmail; Korkmaz, ŞafakAmaç: Intravitreal enjeksiyonlar göz içi basınç (GİB) artışına ve subkonjonktival reflüye neden olabilmektedir. Bu çalışmada intravitreal bevacizumab (IVB) için kullanılan iğnelerin iç çap boyutlarının ani GİB değişiklikleri ve subkonjonktival reflü üzerine olan etkisini incelemeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Ardışık yapılan 93 IVB enjeksiyonun kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Bu çalışmaya 2.5 mg/0.1 ml IVB enjeksiyonu yapılan 87 hasta dahil edilmiştir. Temel olarak değerlendirilen parametreler; enjeksiyon sonrası GİB, GİB ortalama artış oranı ve reflü derecesidir. Tüm ölçümler kullanılan iğne çap boyutlarına göre karşılaştırılmıştır (27-gauge ile 30 gauge).Bulgular: Enjeksiyon sonrası tüm gözlerde ani olarak GİB'de anlamlı yükselme olduğu gözlendi. GİB artış oranı 27 gauge grubu ile karşılaştırıldığında 30 gauge grubunda daha yüksek idi (median değerler sırasıyla %83 ile %167, p=0,001). 27 gauge iğneler ile saptanan reflünün derecesi 30 gauge iğnelerden daha fazla idi. Ortanca reflü dereceleri sırasıyla 1 (minimal reflü varlığı) ve 0 (reflü yok) idi.Sonuç: IVB enjeksiyonunda küçük çapta iğne kullanılır ise GİB'de yükselmenin daha fazla olması beklenmektedir. Klinisyenlerin iğne ucu ile ilişkili GİB artışları konusunda özellikle ileri glokom ve makuler iskemi gibi perfüzyonun sınırlı olduğu durumlarda daha dikkatli olmaları gerekmektedirÖğe Keratokonus tedavisinde cerrahi dışı tedavi yöntemler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2013-03) Tufan, Hasan Ali; Gencer, Baran; Kara, Selçuk; Arıkan, Sedat[No Abstract Available]Öğe Miyop ve hipermetrop olgularda pupil çapının karşılaştırılması(2015) Gencer, Baran; Özgürhan, Engin Bilge; Kurt, Tuğba; Erşan, İsmail; Arıkan, Sedat; Kara, Selçuk; Coşar, Mediha GülenAmaç: Miyop ve hipermetrop olguların skotopik, mezopik ve fotopik aydınlatmada ölçülen pupil çapı ölçümlerinin karşılaştırılmasıdır.Gereç ve yöntem: 2012- 2013 tarihlerinde keratorefraktif cerrahi için başvuran miyop ve hipermetrop olguların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Pupil çapı ölçümleri cerrahi öncesi scheimpflug kamera ile placido disk kombinasyonu (Sirius) olan cihaza entegre infrared pupillometre sistemi ile yapılmıştır. Olguların sağ gözlerine ait skotopik, mezopik ve fotopik aydınlatmadaki pupil çapı ölçümleri kullanılmıştır. Gruplar kategorik değişkenler için ?² testi ve sürekli değişkenler için Mann-Whitney U testi ile karşılaştırılmıştır.Bulgular: Skotopik, mezopik ve fotopik ortanca pupil çapı değerleri 60 olgudan oluşan miyop grubunda sırasıyla 6.5 (4.3 - 7.6) mm, 6 (3.4 - 7.5) mm ve 4.4 (1.9 - 7) mm ve yaş cinsiyet uyumlu 31 olgudan oluşan hipermetrop grubununda ise sırasıyla 5.8 (4.2 - 7.2) mm, 5.4 (2.8 - 6.7) mm ve 3.9 ( 2.4 - 6) mm olarak bulunmuştur. Pupil çapı ölçümlerinin miyop grubunda fotopik aydınlatmada daha düşük (p=0.049) olmakla birlikte tüm aydınlatma ortamlarında istatiksel anlamlı olarak daha geniş olduğu saptandı (p=0.001). Sonuç: Miyop olgularında hipermetrop olgularına nazaran kamaşma ve haleli görme riskini azaltmak için keratorefraktif cerrahide ablasyon çapını daha yüksek tutmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.Öğe Neutrophil Lymphocyte Ratio in Different Types of Glaucoma(2016) Arıkan, Sedat; Ersan, İsmail; Kara, Selçuk; Tufan, Hasan Ali; Kocabıyık, Ömer; Gencer, Baran; Ertekin, Yusuf HaydarAmaç: Nötrofil-lenfosit oranı(NLO)'nın primer açık açılı glokomlu (PAAG) ve psödoeksfoliasyon glokomlu (PEG) hastalarda değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Kırk PAAG 'lu hasta (Grup 1), 40 PEG'li hasta (Grup 2) ve 40 glokomu olmayan yaş ve cinsiyet uyumlu bireyden (Grup 3) oluşan toplam 120 birey bu retrospektif çalışmaya dahil edildi. NLO hesaplaması bireylerin tıbbi kayıtlarından elde edilen nötrofil sayısının lenfosit sayısına bölünmesine göre yapıldı. NLO ve retina sinir lifi tabaka (RSLT) kalınlığı arasındaki korelasyon tüm gruplarda değerlendirildi. Bulgular: Grup 1, Grup 2 ve Grup 3'deki ortalama NLO değeri sırasıyla 2.3±0.2, 2.9±0.3 ve 1.7±0 şeklindeydi. Grup 1 ve Grup 3 arasında (p=0.012) ve Grup 2 ve 3 arasında ortalama NLO değeri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0.001). Ancak Grup 1 ve Grup 2 arasında NLO açısından anlamlı fark yoktu (p=0.1). Ek olarak NLO'nun RSLT'deki incelme ile ilişkili olmadığı bulundu. Sonuç: Yüksek NLO özellikle PEG'lu hastalarda glokom gelişimindeki oksidatif stres ve inflamasyonun rolünü destekleyebilir.Öğe Oküler Yüzey Hastalıklarında Amniyon Zarı Transplantasyon Sonuçlarımız(2016) Yılmaz, Mehmet; Kara, SelçukBu çalışmanın amacı, oküler yüzey hastalıklarının tedavisinde uygulanan amniyonzarı (AZ) transplantasyon sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Nisan 2011-Ağustos2015 arasında çeşitli oküler yüzey hastalıkları nedeni ile AZ transplantasyonu uygulanan 28 hastanın29 gözü ile ilgili dosya arşivi geriye doğru taranarak bu çalışma gerçekleştirildi. Dondurularaksaklanmış insan AZ'ları 16 gözde korneanın tamamını örtecek şekilde limbusa yakın 10/0 naylonile sütüre edildi. Çok katlı uygulamalarda (4 olgu) fibrin doku yapıştırıcısı yardımıyla korneal incelmealanı AZ ile dolduruldu ve üzeri AZ ile örtüldü. Operasyon sonrası terapötik kontakt lens yerleştirildi.Hastaların kontrol muayenelerinde düzeltilmiş en iyi görme keskinliği (DEİGK), korneaepitelizasyon süresi, korneal incelme, enfeksiyon ve nüks varlığı değerlendirildi. Bulgular: Hastaların18 (%64)'i erkek, 10 (%36)'u kadın idi. Ortalama yaş 62,76±17,47 yıl idi. Hastaların endikasyonları;kimyasal yanık (5 göz), pterjiyum cerrahisi (2 göz), korneal ülser (3 göz), korneal incelme(4 göz), korneal perforasyon (4 göz), büllöz keratopati (4 göz), iyileşmeyen epitel defekti (3 göz), şa-şılık cerrahisi sonrası tenon kisti (2 göz), semblefaron ( 1 göz), skleral incelme (1 göz) şeklindeydi.AZ ile cerrahi 17 gözde örtme, 7 gözde greft ve 5 gözde kombine (greft+örtme) olarak uygulandı.Olguların ortalama takip süresi 10,98±14,62 (1-66) ay ve epitelizasyon süresi 44,77±19,50 gün idi.Preoperatif ortalama DEİGK (1,33±0,52) (LogMAR) ve postoperatif DEİGK (1,22±0,63) arasında anlamlı fark bulunmadı (p=0,148). Sonuç: AZ transplantasyonu oküler yüzey hastalıklarında iyileşmeyi kolaylaştıran ucuz, etkin ve güvenilir bir yöntemdir.Öğe Psödofakik hastada künt oküler travmayı takiben gelişen travmatik aniridi(2014) Gencer, Baran; Kara, Selçuk; Tufan, Hasan Ali; Çömez, Arzu Taşkıran; Arıkan, SedatKünt göz travmaları gözün ön ve arka segmentinde ciddi oküler problemlere, hatta glob perforasyonlarına neden olabilmektedir. Fakoemülsifikasyon ile katarakt cerrahisi geçirmiş psödofakik gözlerde ise künt travma ardından travmatik iris ekspulsiyonuna bağlı aniridi ile birlikte göz içi lensin korunduğu olgular literatürde bildirilmiştir. Bizim olgumuz da dört ay önce dış merkezde şeffaf kornea kesi ile fakoemülsifikasyon cerrahisi geçirmiş ve aynı göze odun çarpması sonucu total aniridi ile birlikte zonüllerin kısmi olarak koptuğu ancak göz içi lensin santralize kaldığı gözlenmiştir. Bu olgu ülkemizden bildirilen ilk psödofakik gözde künt travma sonrası gelişen aniridi olgusudur ve biz küçük boyutlu katarakt cerrahisi giriş yerlerinin künt travmalarda rölatif olarak koruyucu etkisinin olabileceğini göstermeyi amaçladık. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 80-2)Öğe Tavşanlarda Supraglottik Hava Yolu Uygulamasının Göz İçi Basıncı Üzerine Etkisi(2015) Erşan, İsmail; Gencer, Baran; Arıkan, Sedat; Toman, Hüseyin; Kara, Selçuk; Erbaş, Mesut; Tufan, Hasan AliAmaç: Tavşanlarda, genel anestezi altında laringeal maske (LMA), cobra perilaringeal hava yolu (Cobra PLA) ve V-gel laringeal maske uygulamasının öncesi ve sonrasında göz içi basıncı değişikliklerini değerlendirmek.Gereç ve Yöntem: Ağırlıkları 2.0-3.50 kg arasında olan onsekiz Yeni Zelanda Tavşanı vücut ağırlıklarına göre LMA, Cobra PLA ve V-gel grupları olmak üzere üçe ayrıldı. İntramüsküler 35 mg/kg ketamin ve 5 mg/kg ksilazin ile anestezi indüksiyonu sonrasında, intravenöz 1mg/kg rokuronyum noromusküler blokaj için kullanıldı. GİB hava yolu uygulamasından hemen önce ve uyguladıktan sonra 1., 3., 5., 10. dakikalarda Tonopen® ile ölçüldü. Tüm gruplardaki ölçümler arasında istatistiksel anlamlılık için Friedman testi kullanıldı. P değeri <0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.Bulgular: Hava yolu aracı uygulamadan önce LMA, Cobra PLA ve V-Gel gruplarında ortalama göz içi basınçları sırasıyla 8,17±2.64, 8.17±4.45, 9.00±1.67 mmHg idi. Hava yolu uygulamasının 1. dakikasında ortalama göz içi basınçları sırasıyla 6.00±0.63, 7.50±1.38, 6.83±1.17 mmHg ölçüldü. Tüm gruplarda hava yolu uygulamasıyla göz içi basıncı değişimi istatistiksel olarak anlamlılığa ulaşmadı (p>0.05).Sonuç: LMA, Cobra PLA, and V-Gel tavşan anestezisinde kolay ve hızlı uygulanabilir havayolu aracı olarak bulundu. Supraglottik hava yolu araçları tavşanlarda artmış GİB cevabı ile ilişkili değildir. Sonuçlarımızın ilerde insanlarda yapılacak çalışmalarla desteklenmesi gereklidirÖğe The early term effects of cataract surgery on intraocular pressure levels in patients with pseudoexfoliation(2013) Gencer, Baran; Arikan, Sedat; Kocabiyik, Ömer; Tufan, Hasan Ali; Kara, Selçuk; Taşkiran Çömez, Arzu; Erşan, IsmailThis study was aimed to evaluate the early period of intraocular pressure changes after the cataract surgery applied by phacoemulsification in patients with and without pseudoexfoliation. Twenty-two patients with pseudoexfoliation as a study group and age - gender matched twenty-two patients without pseudoexfoliation as a control group who underwent to cataract surgery with phacoemulsification was included to the study. After cataract surgery, the first week and the first month,of the intraocular pressure changes were analyzed retrospectively in the study and control groups. Preoperative median intraocular pressure measurements were; 15 (5) mmHg in study group and 14,5 (4,3) mmHg in control group. In study and control groups, median intraocular pressure reductions were, respectively, -3 (16) mmHg and -1,5 (3,5) mmHg at postoperative first week, and -2 (4) mmHg and -2 (3,25) mmHg at postoperative first month These values were found statistically significant (p<0.05). However intraocular pressure reductions were not determined as significant different between these groups (p>0.05). Although it was determined a significant decrease in intraocular pressure levels in the early periods after cataract surgery of patients with pseudoexfoliation, this significance was not too different in patients whithout pseudoexfoliation. Therefore cataracat surgery may provide additional benefit in the management of glaucoma patients especially due to pseudoexfoliation.