Yazar "Kalkan, Esin Akgül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ADLİ TRAVMATOLOJİK AÇIDAN YARALANMANIN AĞIRLIĞINI BELİRLEMEDE NÖTROFİL LENFOSİT ORANI VE TROMBOSİT LENFOSİT ORANININ ROLÜ(2018) Kalkan, Esin Akgül; Çakır, Dilek Ülker; Turkon, Hakan; Gül, Abdülhakim HasanAmaç: Nötrofil lenfosit oranı (NLO) ve trombosit lenfosit oranı (TLO) sistemik inflamasyonu gösteren biyo-belirteçlerdir. Bu çalışmanın amacı, adli travmatolojik açıdan yaralanmanın ağırlığının belirlenmesinde, NLOve TLO’nın rolünü tartışmaktır.Gereç ve yöntem: Bir üniversite hastanesi tıbbi biyokimya laboratuarında, 01.06.2015-01.11.2015 tarihle-rinde etanol analizi yapılmış olan olgular, hastane otomasyon sistemi üzerinden retrospektif olarak belirlen-di. Veriler, hastaların elektronik dosyalarından elde edildi. Olguların, sosyodemografik özellikleri, yaralanma-nın ağırlığı/derecesi, etanol düzeyi, NLO ve TLO değerleri incelendi. Veriler SPSS programında analiz edildi.Bulgular: İncelenen 155 hastanın 133’ü (%85,8) erkek olup yaş ortalaması 36,6± 15,4 yıldı. YT olan olgu-larda NLO ortalaması 9,4±10,9, YT olmayan olgularda 5,1±5,1 saptandı, bu fark istatistiksel anlamlı değildi(p>0,05). Basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilemeyen olguların NLO ortalaması 8,6±8,6 olup, BTM ile gide-rilebilir ve travmatik değişim olmayan gruplara göre daha yüksekti ve Bonferroni düzeltmeli Mann WitneyU testine göre bu farklar anlamlıydı (p=0,0001). Kırık saptanan olgularda NLO ortalaması 8,9±9,4 iken, kırıksaptanmayan olgulara göre daha yüksekti ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,002). TLO ortalamadeğerleri ile gruplar arasında, istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p>0,05).Sonuç: Yüksek NLO değerleri ile yaralanmanın ağırlığı arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur. TLO’na göre NLO,adli travmatolojik açıdan yaralanmanın ağırlığını belirlemede yardımcı bir biyobelirteç olarak kullanılabilir.Bu ilişkinin patofizyolojisinin anlaşılması için, daha fazla araştırma yapılması gereklidir.Öğe Opinions of Chest Physicians About the Do-Not-Resuscitate (DNR) Orders: Respect for Patient’s Autonomy or Medical Futility?(2018) Kalkan, Esin Akgül; Mirici, Nihal ArzuObjective: In this study, we aimed to investigate physicians’knowledge, attitude, and behavior related to cardiopulmonaryresuscitation (CPR) and the do-not-resuscitate(DNR) order, and the factors associated with decisions toabide by patients’ DNR orders were also evaluated.Material and Methods: An e-survey designed by the researchteam, based on the European Resuscitation CouncilGuidelines (2015), American Heart Association Guidelines(2015) for resuscitation, and the relevant literature and legalregulations, was administered to resident and specialistdoctors in chest diseases. Descriptive data of the number,percentage, and the mean and standard deviation arepresented. The chi-squared test was used in the analysisof categorical data. Statistical significance was accepted asp<0.05.Results: The e-survey questions were answered by 376physicians voluntarily. Of responders, 59.6% (n=224) werefemale, and the mean age was 40.2±9.0 years. Approximately57% of physicians reported that “if a doctor has decidedmedical futility, not performing CPR does not constitute anethical debate.” Responses indicated that 47.7% of physicianswould abide by the DNR order. A statistically significantdifference was identified between “physicians’ decision notto perform CPR” and “abiding by the patient’s DNR orders”(p<0.05). There was also a statistically significant differencebetween “perceiving the DNR orders as euthanasia andthinking abiding by this decision was a crime” and “abidingby patient’s DNR orders” (p<0.05).Conclusion: In this study, we observed that two mainfactors are foreground in the implementation of the DNRorder. The first of these is the physician’s opinion about medicalfutility of CPR, and the other is the lack of specific lawsregarding DNR in Turkey. Defining specific legal regulationsrelated to end-of-life decisions like DNR will aid in ensuringpatient autonomy.Öğe Trauma and Intentional Injury Characteristics of Pediatric Forensic Cases Applying to Emergency Room(2016) Kalkan, Esin Akgül; Yıldırım, Ahmet; Akdur, OkhanAmaç: Bu çalışmada, pediatrik adli olgularda meydana gelen yaralanmaların önlenmesine yönelik olarak; travma profilini ve istemli yaralanmaların özelliklerini ortaya çıkarmak amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Acil servise 01.01.201431.12.2014 tarihlerinde başvuran, 18 yaş ve altı çocuk adli olguların dijital ortamdaki kayıtları retrospektif olarak yaş, cinsiyet, yaralanma tipi, travmanın etiyolojisi ve etkileri açısından incelendi. Bulgular: İncelenen 148 olgunun 62'si (%41,9) kadın, 86'sı (%58,1) erkek cinsiyette ve yaş ortalaması 11,2±0,4 idi. Yaralanma nedenleri ilk sırada, trafik kazaları (n=69, %46,6), ikinci sırada istemli yaralanmalar (32 olgu, %21,6) idi. İstemli yaralanmalardan 20 olgu (%13,5) darp, 7 olgu (%4,7) kesici-delici alet yaralanması, 3 olgu (%2) intihar girişimi, 1 olgu (%0,7) ateşli silah yaralanması ve 1 olgu (%0,7) cinsel istismar idi. Toplam; 11 (%7,4) olguda yaşamsal tehlike mevcuttu. Tartışma: Olguların çoğu trafik kazasına bağlı önlenebilir nitelikte yaralanmalardır. İstemli yaralanmalar, okul çağı ve adolesan döneminde daha sıktır. Bu özellikler, yaralanma kontrol programlarının geliştirilmesi ve çocuk güvenliğinin sağlanması açısından çok önemlidir.Öğe Türkiye’de insan kaçırma suçu ve sosyodemografik özellikleri(2009) Toprak, Sadık; Çetin, İlhan; Kalkan, Esin Akgül; Gümüş, BurakAmaç. Bu çalışmanın amacı; Türkiye'de insan kaçırma suçu nedeniyle 1998-2005 yılları arasında ağır ceza mahkemelerinde açılmış olan dava ve sanıkların yaş, cinsiyet, coğrafi bölge, yıllar içerisindeki değişimini değerlendirmek, elde edilen verileri diğer ülkelerde ve ülkemizde yapılmış daha önceki çalışmalarla karşılaştırmaktır. Yöntem. Bu çalışmada Adalet Bakanlığı'ndan temin edilen 1998-2005 yılları arasında ağır ceza mahkemelerinde insan kaçırma suçu nedeniyle açılmış olan dava ve sanık verileri ile Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2007 yılı nüfus verileri değerlendirilmiştir. Bulgular. Bu çalışmada elde edilen verilere göre insan kaçırma nedeniyle hakkında dava açılanların büyük çoğunluğunun 18 yaş üzeri erkekler olduğu, sanıkların büyük çoğunlukla 12-18 yaş arasında bir kişiyi kaçırma nedeniyle yargılandıkları belirlendi. Nüfus standardize edildiğinde Marmara Bölgesinde insan kaçırma nedeniyle açılan dava sayısının, Türkiye ortalamasının üstünde olduğu belirlendi. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ise insan kaçırma açısından en az riskli bölge olduğu görüldü. 1998-2005 yılları arasında insan kaçırma nedeniyle yargılanan sanık sayısının rölatif olarak stabil olduğu izlendi. Sonuç. Ülkemizde insan kaçırma suçu nedeniyle açılan dava sayısının yüksek olmasına rağmen mahkum edilenlerin sayısının çok düşük olduğu dikkati çekti.