Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gündoğdu, Erdem" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Eski Eserlerdeki Yapısal Tahribatların Termal Görüntüleme ve Mikrodalga Nem Ölçümleri ile Belirlenmesi: Ayasofya Müzesi Örnek Çalışması
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017-12) Yalçıner, Cahit Çağlar; Gündoğdu, Erdem; Kurban, Yunus Can; Altunel, Erhan
    Ülkemizde güncel olarak tarihi önem taşıyan binaların restorasyonuna büyük önem verilmektedir. Bu tarz önemli tarihsel geçmişe sahip binalarda restorasyon çalışması yapılmadan önce deformasyonların ve bozulmaların nedenini araştırmak da çok büyük önem taşımaktadır. Gelişen teknolojik aletler sayesinde restorasyon çalışmaları öncesinde deformasyon ve nedenlerini tahribatsız yöntemler ile belirlemekte mümkün olmaktadır. Yapımı M.S. 537 yılında tamamlanan ve İstanbul’un fethi sonrasında cami olarak kullanılmaya başlanan Ayasofya Müzesi’nin (Hagia Sophia) ana kubbesi, birçok kez çökerek hasara uğramış; 16. yy da ise Mimar Sinan tarafından yapılan istinat duvarı ve payandalar ile bu hasarlar önlenmeye çalışılmıştır. Ana kubbedeki bu hasarların yanı sıra, bina içerisinde de meydana gelen yapısal hasarlar mevcuttur. Bu hasarların önlenmesi amacıyla da, başta galeri katı olmak üzere binada bulunan taşıyıcı elemanlar, metal ve ahşap hatıllar ile desteklemiştir. Bu güçlendirmelerden sonra, bölgede birçok deprem meydana gelmesine rağmen, Ayasofya’da yıkıma yol açan bir deprem olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Tüm bu güçlendirme çalışmalarının yanı sıra, 1930’lu yıllarda Mimar Fossatti kardeşler tarafından ana kubbeye tadilat ve güçlendirme çalışmaları da yapılmıştır. Günümüzde birçok ziyaretçi tarafından yoğun olarak ilgi gören Ayasofya’da, özellikle galeri katında zeminde ve duvarlarında yer alan bu deformasyonların varlığı dikkat çekmektedir. Yapı radarı sonuçlarında tespit edilen duvarlardaki bozulma ve deformasyonların nedeninin araştırılması amacı ile termal görüntüleme ve mikrodalga nem ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçların verdiği görüntü yapı radarının tespitlerine ışık tutacak şekilde olmuştur. Ayasofya Müzesi Galeri Katında yapılmış olan termal görüntüleme işlemi ve noktasal mikrodalga nem ölçümleri yapının maruz kaldığı ve kalacağı sorunları göstererek tahribatsız muayene işlemlerinde başarılı olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bu tarz çalışmalar gerek tarihsel önemi gerekse günümüz ziyaretleri ile ekonomik önemi bulunan yapının korunmasında büyük önem taşımaktadır.
  • [ X ]
    Öğe
    Eskişehir fayı'nın kinematiği, depremselliği ve uzaktan algılama yöntemiyle incelenmesi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2009) Gündoğdu, Erdem; Özden, Süha
    Bu çalışma, Eskişehir Fayının (EF) kinematiği, depremselliği ve uzaktan algılama yöntemiyle incelemesini hedeflemiştir. Eskişehir Fayı, DKD-BGB doğrultulu genel gidişi içerisinde, KB-GD ve D-B doğrultularında uzanan, bir çok segmentden oluşan, KB'da Bursa'dan GD'da Sivrihisar'a kadar yaklaşık olarak 150 km. uzanıma sahip olan, orta Anadolu'yu, batı Anadolu açılma rejiminden ayıran, aktif ve sağ yanal doğrultu atımlı bir deformasyon zonudur. Eskişehir Fayının davranış biçimini ortaya çıkarmak için, düzlemsel yapıların durumları, fay topluluklarının kinematik analizi çalışmalarında fay-atım verileri, depremlerin odak mekanizması çözümlerinin ters çözümleri ve Palsar görüntüsü üzerindeki uzaktan algılama çalışmaları ile elde edilen çizgisellikler kullanılmıştır. Düzlemsel yapılar ve çizgisellikler bölgesel sıkışma yönünün KB-GD yönünde olduğu göstermiştir. Fay topluluklarının kinematik analizi sonucunda, EF'nin en büyük asal gerilme ekseninin KB yönünde ?hmax (?1) ve en küçük asal gerilme ekseninin KD yönünde ?hmin (?3) olduğu sağ yönlü doğrultu atımlı bir faylanma olduğu ve kendi içerisinde birbiriyle uyumlu olan iki tektonik fazdan oluştuğu ve olasılıkla Kuvaterner'de bu iki rejimin değişim geçirdiği görülmüştür. Bunlardan göreceli olarak daha yaşlı olanı transpresyonel, genç olanı ise transtansiyonel rejimidir. Depremlerin ters çözümleri de günümüzdeki rejimin transtansiyonel olduğunu göstermektedir. Ayrıca, transtansiyonel tektonik rejimle uyumlu lokal normal faylanmalar ise, Eskişehir ve İnönü havzalarıyla sınırlıdır. Bu tektonik rejim değişimleri, Anadolu bloğuyla sınırlı olan diğer levhaların (Arap-Afrika) sınırlarındaki farklı etkileşimlerden ortaya çıkan stress magnitüdlerindeki değişimlerden kaynaklanmaktadır. EF boyunca, başlangıçtaki transpreyonelden, günümüzdeki transtansiyonele kadar tektonik rejimin değişmesi (1) Doğu Anadolu'da Arap-Anadolu levhalarının çarpışması (2) Ege'de Afrika levhasının Anadolu bloğunu kendine çekmesi, (3) Afrika levhasının Kıbrıs ve Helen yitim zonları boyunca ağırlığını koruyamayarak kopması (4) Anadolu bloğunun batı-güney batıya olan rotasyonu ile ilişkilidir.Anahtar Kelimeler: Eskişehir fayı, Kinematik analiz, Ters çözüm, Deprem, Uzaktan Algılama
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Failure mechanism by wrench faulting in Central Anatolia
    (Elsevier Ltd, 2024) Büyüksaraç, Aydın; Gündoğdu, Erdem; Bektaş, Özcan; Işık, Ercan
    The study area, where volcanism and tectonism are active at the same time, consists of the Cappadocia Volcanic Complex (CVC) in the middle, Tuzgölü on the west side, and Ecemiş fault systems on the east side. Remote sensing image processing method and derivation to aeromagnetic data were applied to identify the structural lineations that tectonically control the study area within the scope of the study. As a result of the lineation analysis performed in the west of the study area, 167 lineaments in the west, most of which are NW oriented, and 316 lineaments, most of which are NE oriented, were determined in the east. These findings are in agreement with the known fault orientations in the area. It is known that earthquakes greater than M > 4 occurred in these known faults during the neotectonics period, and they also have the potential to produce M > 6 earthquakes. In addition, the Tuzgölü and Ecemiş Faults' shearing effect relative to each other is an indication that a wrench tectonics mechanism has developed in the study area. With the remote sensing study and following the existing surface traces, two fault systems in opposite directions, the Tuzgölü Fault (−30°) dipping counterclockwise and the Ecemiş Fault, clockwise (60°) dipping, were determined. The orientation and locations of the faults could be determined by tilt transformation applied to the magnetic anomaly map of the study area. In particular, the effects of wrenching in the study area can be clearly observed in magnetic anomalies.
  • [ X ]
    Öğe
    Gelibolu Yarımadası Savaş Arkeojeofiziği Çalışmaları: Şahindere Şehitliği ve Lone Pine Anıtı Örnek Bölgeleri
    (2021) Yalçıner, Cahit Çağlar; Kurban, Yunus Can; Gündoğdu, Erdem; Yücel, Mehmet Ali
    Çanakkale Savaşı (Çanakkale Muharebeleri), I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Dünyanın en kanlı ve yoğun çarpışmalarının yaşandığı cephelerde, özellikle İtilaf Devletlerinin kayıpları ile beraber geri çekilme süreçlerinde mühimmat ve teçhizatlarını yanlarına almadan gerek gömerek gerekse tahrip ederek arkalarında bırakmışlardır. Gelişen teknolojik yenilikler sayesinde yeraltında gömülü durumda bulunan obje ya da kalıntılar, planlanan bölgelerde yapılan jeofizik, jeodezik ve uzaktan algılama çalışmaları ile belirlenmiştir. Çalışma kapsamında ilk olarak; tüm alanlarda İHA görüntüleri yardımıyla sayısal yükseklik modeli oluşturulmuş ve ortofotolar üzerinden yer belirleme çalışmaları yapılmıştır. Yerden, gözle belirlenemeyen siper ve çukur gibi birçok unsur bu model sayesinde belirlenmiştir. Ayrıca İHA görüntüleri, yüksek hassasiyetli GPS ile uygulanan yeraltı radarı (GPR) ölçümlerinde de altlık olarak kullanılmıştır. Çalışma kapsamında araştırma bölgeleri Şahindere Şehitliği ve Lone Pine Anıtı çevresi olarak seçilerek jeofizik, jeodezik ve uzaktan algılama-insansız hava aracı (İHA) uygulamaları yapılmıştır. Şahindere Şehitliğindeki ölçümler ile şehitlik alanın bilinen halinden çok daha geniş olduğu belirlenmiştir. Lone Pine bölgesinde yapılan ölçümler ile siper hatlarını birbirine bağlayan tünel yerleri tam olarak haritalanmıştır. Bu kapsamda yapılan ilk ayrıntılı çalışma olan bu uygulama; hem bilinen verilere büyük katkı sağlamış, hem ileride yapılacak çalışmalara yön verecek bulgular sağlamıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    Late Cenozoic Stress State in Gulf of Güllük and Surroundings, SW Anatolia
    (2021) Gündoğdu, Erdem; Demirci, Alper; Özden, Süha
    This study was performed with the aim of revealing the Late Cenozoic stress state of the Gulf of Güllük and close surroundings. In this study, the tectonic regime and stress states from the Pliocene to the present day were determined. Mesoscopic fault plane data were collected from outcrops at 19 different stations in the region between the Gulf of Güllük and Milas. Additionally, focal mechanism inverse solutions were calculated for 12 earthquakes larger than M:3.0 occurring from 2004 to 2015 to reveal the current tectonic regime. According to kinematic analysis results from fault assemblages and focal mechanism solutions for earthquakes, two tectonic regimes affected the region before the Pliocene and at present. In the first tectonic regime, strike-slip faulting developed under a NW-SE oriented compressional regime. There was an R ratio of 0.426 between the principal stress axes and this shows faulting had transtensional character. The region converted to a NE-SW oriented extensional regime dominated by normal faulting in the Quaternary. This currently effective extensional regime was understood from focal mechanism solutions of earthquakes developing in the region. The reason for this regime being effective is the rapid pull by the African plate on the Anatolian plate, which rides above the African plate, and horizontal extension in the Anatolian plate.
  • [ X ]
    Öğe
    Saha Gözlemleri ve ALOS-PALSAR görüntüsü kullanılarak Eskişehir fayı ve yakın civarının yapısal analizi
    (Erciyes Üniversitesi, 2015) Gündoğdu, Erdem; Karaca, Öznur; Özden, Süha
    Bu çalışmada; Eskişehir Fayı ve yakın civarında yer alan yapısal unsurların, saha çalışmaları ve ALOS-PALSAR görüntüsü yardımıyla belirlenmesi ve analizinin yapılması amaçlanmıştır. Çalışma alanında, ALOS-PALSAR görüntüleri üzerinde belirlenen 287 adet çizgisellik; eş zamanlı olarak sahada ölçülen toplam 177 adet katman, eklem/çatlak, şistozite durumları birlikte değerlendirilmiştir. Tüm bu veriler, kontur-gül diyagramlarında yorumlanmış olup çalışma alanı için KB-GD doğrultulu sıkışma, KD-GB doğrultulu genişleme yönü saptanmıştır. Tüm bu veriler, Batı Anadolu’nun genelinde, günümüzde hakim olan sıkışma-genişleme yönüyle genellikle uyumludur. Bu hakim yönlerle tam uyum sağlamayan verilerin ise, paleotektonik dönemle ilişkili yapılar olabileceği gibi, jeolojik birimler arasındaki sınırları temsil edebileceği veya ton farklılığından kaynaklanabileceği söylenebilir
  • [ X ]
    Öğe
    Simav (Kütahya) ve Yakın Civarının Geç Senozoyik Yaşlı Jeodinamik Evrimi
    (2015) Gündoğdu, Erdem; Özden, Süha; Güngör, Talip
    Simav (Kütahya) ve yakın civarının Geç Senozoyik yaşlı jeodinamik evrimi; Eğrigöz Mağmatik Kompleksini oluşturan granitik ve volkanik kayaçlar ile bölgedeki tektonik yapıların (Simav Fayı ve Simav Sıyrılma Fayları) tarihlendirilmesi, saha gözlem ve ölçümleriyle belirlenmiştir. Bölgede yer alan Eğrigöz ve Koyunoba Plütonlarından yapılan tarihlendirme çalışmalarından elde edilen sonuçlar (21.9- 26.3 My), bu plütonların yüzeylenmesinin; onları sınırlandıran Simav Sıyrılma Fayları (20.0-27.4 My) ile ilişkili olarak; kabuksal sıkışma, yükselme ve genişleme süreçleri içerisinde gerçekleştiğini göstermektedir. Plütonizmayı izleyen dönemde ise bölgede yaygın bir volkanizmanın (7.1-21.3 My) hüküm sürdüğü görülmektedir. Simav Fayına ait fay düzlemlerinin tarihlendirilmesi sonucunda; Simav Fayının başlangıç yaşının; 19.3-26.1 My aralığında olduğu düşünülmektedir. Günümüzde bir normal fay davranışı sergileyen Simav Fayı, Erken Miyosende sıkışma rejimi altında bir doğrultu atımlı fay olarak çalışmıştır. Simav Fayı, Kuvaternerde meydana gelen bir tektonik rejim değişikliği ile genişlemeli tektonik rejim altında bir normal faya dönüşmüştür. Bölgede, Erken Miyosenden Kuvaternere kadar, genişlemeli-sıkışmalı tektonik rejimden, bölgesel bir genişleme rejimine geçişin, özellikle Kuvaternerde meydana gelen son tektonik rejim değişikliğinin, Doğu Akdenizde Afrika Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki karmaşık yitim proseslerinden (slab-pull ve roll-back) kaynaklanmış olabileceğini düşündürmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Simav fayı ile Kütahya fayı (Emet-orta-batı Anadolu) arasındaki kalan bölgenin neotektonik ve sismotektonik özellikleri
    (2012) Özden, Süha; Ateş, Özkan; Demirci, Alper; Bekler, Tolga; Gündoğdu, Erdem; Tutkun, Salih Zeki; Komut, Tolga
    [Abstract Not Available]
  • [ X ]
    Öğe
    Simav fayı ve yakın civarının jeodinamik evrim modeli
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Gündoğdu, Erdem; Özden, Süha; Güngör, Talip
    Simav Fayı ve yakın civarının en Geç Senozoyik evrimi ve deformasyon biçimi; aktif fayların haritalanması, Simav Fayı ile Simav Sıyrılma Fayları?nın ve plütonik / volkanik kayaçların tarihlendirilmesi, mikrotektonik çalışmalar, fay topluluklarının kinematik analizi çalışmaları ve uzaktan algılama çalışmaları ile ortaya çıkarılmıştır. Geç Pliyosen öncesinden, günümüze kadar dört evreli bir tektonik rejimin varlığı saptanmıştır. Bu evreler yaşlıdan gence doğru sırasıyla; KD-GB Doğrultulu (SS1-a) sıkışma rejimi (?1=48°/24°, ?3=320°/10°, R=0,341), KB-GD doğrultulu (SS1-b) açılma rejimi (?1=73°/75°, ?3=309°/8°, R=0.307), KB-GD Doğrultulu (SS2-a) sıkışma rejimi (?1=141°/38°, ?3=239°/10°, R=0.441) ve KKD-GGB doğrultulu (SS2-b) açılma rejimi (?1=40°/72°, ?3=43°/13°, R=0,574)?dir. Tarihlendirilme çalışmaları sonucunda; Simav Fayı?nın ilk oluştuğu dönemde (25.3±0.8-19.8±0.5 Ma) doğrultu atımlı bir karakter sergilediği, yaklaşık eş zamanlı bir plütonizmanın (Eğrigöz ve Koyunoba) varlığı (25.6±0.7-22.6±0.7 Ma), plütonik kütlelerin yükseldiği zaman aralığında Simav Sıyrılma Fayları?nın meydana geldiğini (26.5±0.9 Ma-20.6±0.6 Ma); izleyen ve uzun bir süre devam eden dönemde ise yaygın bir volkanizmanın varlığı (20.7±0.6-7.4±0.3 Ma) tespit edilmiştir. Simav Makaslama Zonu?nda, metamorfik kütlelerin taşınma ve makaslama yönünün K-KD?ya doğru olduğu gözlenmiştir. Pliyo-Kuvaterner?de meydana gelen ve günümüzde de devam eden son tektonik rejim değişikliği ile Simav Fayı?nın, kinematik analiz ve uzaktan algılama çalışmalarından da belirlenen aktif çizgiselliklerin yardımıyla, KKD-GGB doğrultulu bir genişleme rejimi altında şekillenen listirik bir normal fay olarak, bölgenin bugünkü topografyasının oluşmasına neden olmuştur. Bu olay, Doğu Akdeniz?de Afrika Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki karmaşık yitim prosesleri (slab-pull, retried and roll-back) ile ilişkili olmalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    Simav fayı ve yakın civarının saha verileri ile alos-palsar ve landsat görüntülerinin karşılaştırmalı yapısal analizi
    (Erciyes Üniversitesi, 2016) Gündoğdu, Erdem; Özden, Süha; Karaca, Öznur
    Simav Fayı ve yakın civarı, bölgenin yapısal analizini yapabilmek amacıyla LANDSAT 7 ETM+ ve ALOS-PALSAR uydu görüntüleriyle incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, saha çalışmalarıyla birlikte yorumlanmıştır. LANDSAT uydu görüntüsü üzerinde yapılan analizde, 56 adet çizgisellik belirlenmiştir. Benzer bir çalışma, ALOS-PALSAR uydu görüntüsü üzerinde; en iyi filtreleme sonucunu veren, Lee-Sigma filtresi ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara ek olarak hazırlanan sayısal yükseklik modeli (SYM) sayesinde de çizgisellikler daha net olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda oluşturulan üç boyutlu görüntü ile fay çizgisellikleri daha net olarak ortaya konulmuştur. Ayrıca, LANDSAT 7 ETM+ uydu görüntüsü üzerinde yapılan kontrollü sınıflandırma ile elde edilen görüntüler ile jeolojik birimlerin sınırları çizilmeye çalışılmıştır. Topoğrafik haritalar yardımıyla drenaj sistemlerinde; özellikle Simav Fayı üzerinde derin ve eski dere yataklarında sağ yanal ötelemelerin görülmesi; günümüzde normal fay karakteri sergileyen Simav Fayı’nın, doğrultu atımlı bir faydan normal bir faya dönüşmesinin, günümüze çok yakın bir zamanda (Kuvarterner) olduğunun bir kanıtıdır
  • [ X ]
    Öğe
    Simav Fayındaki Düşey Yerdeğiştirmelerin, GPR (Yeraltı Radarı) Yöntemi ile Belirlenmesi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017) Gündoğdu, Erdem; Kurban, Yunus Can; Yalçıner, Cahit Çağlar; Özden, Süha
    Son yıllarda yer bilimleri araştırmalarında, sığ derinliklerdeki yeraltına ait bilgilerin detaylı ve hızlı belirlenmesinde kullanılan sığ jeofizik uygulamalardan biri Yeraltı Radarı (Ground Penetrating Radar/GPR) yöntemidir. Bu çalışmada; Simav ve civarında yer alan aktif faylar boyunca, daha önce saha çalışmaları ile belirlenen 3 farklı lokasyonda toplam 5 adet profil ile fayın doğrultusuna dik olacak şekilde GPR çalışmaları yapılmıştır. Bunun sonucunda, Simav civarında yer alan aktif faylardaki, düşey yöndeki yer değiştirme miktarları belirlenmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmalara göre; birinci GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 30 cm ile 80 cm arasında değişen atımlar, ikinci GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 50 cm ile 70 cm arasında değişen atımlar, üçüncü GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 40 cm atım verisi elde edilmiştir.  Tüm bu atım verileri; günümüzde bir miktar doğrultu atım bileşenine sahip olan, ancak ana karakteri normal fay olan Simav Fayı’nın düşey atım verilerini temsil etmektedir. Tüm bu veriler, yapılacak olan paleosismoloji çalışmaları için bir altlık oluşturmakta olup, verilerin ve yorumların kesin doğruluğu ancak paleosismoloji çalışmaları sonucunda belirlenebilir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Simav Fayındaki Düşey Yerdeğiştirmelerin, Yeraltı Radarı (GPR) Yöntemi ile Belirlenmesi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2017-12) Gündoğdu, Erdem; Kurban, Yunus Can; Yalçıner, Cahit Çağlar; Özden, Süha
    Son yıllarda yer bilimleri araştırmalarında, sığ derinliklerdeki yeraltına ait bilgilerin detaylı ve hızlı belirlenmesinde kullanılan sığ jeofizik uygulamalardan biri Yeraltı Radarı (Ground Penetrating Radar/GPR) yöntemidir. Bu çalışmada; Simav ve civarında yer alan aktif faylar boyunca, daha önce saha çalışmaları ile belirlenen 3 farklı lokasyonda toplam 5 adet profil ile fayın doğrultusuna dik olacak şekilde GPR çalışmaları yapılmıştır. Bunun sonucunda, Simav civarında yer alan aktif faylardaki, düşey yöndeki yer değiştirme miktarları belirlenmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmalara göre; birinci GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 30 cm ile 80 cm arasında değişen atımlar, ikinci GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 50 cm ile 70 cm arasında değişen atımlar, üçüncü GPR profilinin gerçekleştirildiği alanda 40 cm atım verisi elde edilmiştir. Tüm bu atım verileri; günümüzde bir miktar doğrultu atım bileşenine sahip olan, ancak ana karakteri normal fay olan Simav Fayı’nın düşey atım verilerini temsil etmektedir. Tüm bu veriler, yapılacak olan paleosismoloji çalışmaları için bir altlık oluşturmakta olup, verilerin ve yorumların kesin doğruluğu ancak paleosismoloji çalışmaları sonucunda belirlenebilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Sındırgı Fayı ve Düvertepe Fay Zonu Yakın Civarının Kinematik ve Sismotektonik Özellikleri: Batı Anadolu (Türkiye)
    (2020) Gündoğdu, Erdem; Özden, Süha; Bekler, Tolga
    Bu çalışmada; toplam 7 segmentten oluşan Simav Fay Zonu’nun Sındırgı Segmenti ile bu fayın kuzeyinde yer alan Düvertepe Fay Zonu ve civarının kinematik ve sismotektonik özellikleri incelenmiştir. 21 istasyondan, toplam 160 fay düzleminden oluşan kinematik analiz sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, belirlenen 4 farklı tektonik rejim yaşlıdan gence doğru sırasıyla; (i) transtansiyonel özellik sunan (SS1a), (?1)=231°/20°, (?3)=297°/24°, Rm=0.340 olarak hesaplanan ve sıkışmanın (?1)=K51°D olduğu, (ii) normal faylarla temsil edilen (SS1b), (?3)=312°/11° olarak hesaplanan ve genişleme yönünün (?3)=K48°B olduğu, (iii) transpresyonel özellik sunan (SS2), (?1)=301°/15°, (?3)=237°/17°, Rm=0.612 olarak hesaplanan ve sıkışmanın (?1)=K59°B olduğu (iv) en genç tektonik rejim türü olan, normal faylarla temsil edilen (SS3), (?3)=233°/8° olarak hesaplanan ve genişleme yönünün (?3)=K53°D olduğu rejimdir. Bu rejim türleri (deformasyon evreleri) birbirinde ayırt edilirken; kinematik analiz sonucundan elde edilen asal gerilme eksenlerinin yönleri, asal gerilme eksenleri arasındaki oranlar, sahada birbirini üzerleyen fay düzlemi verileri, birbirini kesen fay-atım verileri, sahadaki orta-büyük ölçekli yapılar, benzer ve aynı yaştaki sahalarla yapılan karşılaştırmalar, Batı Anadolu’nun jeodinamik evrimi, bu konuda yapılmış olan benzer çalışmalarla yapılan karşılaştırmalar kullanılmıştır. En genç tektonik rejim türü olan SS3’ün, günümüzde etkin olduğunun bir diğer kanıtı ise, son yıllarda meydana gelen depremlerin odak (faylanma) mekanizması çözümleridir. Çalışma alanında meydana gelen 12 depremin odak mekanizması çözümlerine göre, (?3)=211°/2°, bölgedeki genişleme yönünün (?3)=K31°D olduğu şeklindedir. Bu veri, günümüzde KKD-GGB yönünde bir genişleme rejiminin baskın olduğunu göstermektedir. Bu durum, günümüzde Batı Anadolu’da etkin olan genişleme rejiminin yönleriyle de uyum içindedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The inferences on the Aegean geodynamic context from 30 October 2020 Samos earthquake (Mw:6.8)
    (Elsevier, 2021) Över, Semir; Özden, Süha; Demirci, Alper; Gündoğdu, Erdem
    On October 30, 2020, an earthquake with a magnitude of 6.8 (Mw) struck the northern coast of Samos Island in the Kuşadası Gulf. The solution to the focal mechanism indicates that the earthquake of 30 October 2020 occurred on a normal fault with nodal planes of E-W strike; thus, indicating extension in N-S direction. The fault plane solutions show a N-S trending extension for normal faults, which are obtained by inverting the moment tensor waveforms of 23 earthquakes and the P-wave first motion polarities of 11 aftershocks. A normal fault stress regime of approximately N-S (N6°E) σ3 axis is given by the inversion of slip vectors measured at sites located on land in Kuşadası. The mean R value is 0.84, suggesting that the stress regime is triaxial extensional stress state. The inversion of the focal mechanism of earthquakes occurring on land and in the Gulf of Kuşadası describes an extensional stress regime active today, characterized by an approximately N-S (N9°E) σ3 axis. The calculated R value of 0.31 indicates a triaxial stress state. For the 30 October 2020 earthquake (Mw:6.8), the Coulomb failure stress change analysis shows a substantial reduction in stress in the N-S direction supporting the kinematic results. The N-S extension in Western Anatolia-Aegean is largely influenced by the relatively fast movement of the Hellenic trench southwards, related to the sinking of the African plate beneath Aegean.

| Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim