Yazar "Erdemir, Lokman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevkii İntepe Topçu Grubu'ndan Bir Subayın Günlüğü(2013) Erdemir, LokmanÇanakkale Muharebelerinin en önemli kaynakları muhakkak ki dönemin arşiv belgeleri ile savaşa katılmış askerlerin hatıra ve günlükleridir. Her geçen gün yenilerinin neşredildiği bu günlük ve hatıralardan biri de henüz yayınlanmamış, çalışmamızın da konusunu teşkil eden Müstahkem Mevkii İntepe Topçu Grubunda ismini henüz tespit edemediğimiz bir subaya aittir. Bu günlüğü ise diğerlerinden farklı kılan husus ise Çanakkale Muharebelerine farklı bir taraftan, Anadolu tarafından bakmasıdır.Öğe Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevkii İntepe Topçu Grubu’ndan Bir Subayın Günlüğü(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2013) Erdemir, LokmanÇanakkale Muharebeleri’nin en önemli kaynakları muhakkak ki dönemin arşiv belgeleri ile savaşa katılmış askerlerin hatıra ve günlükleridir. Her geçen gün yenilerinin neşredildiği bu günlük ve hatıralardan biri de henüz yayınlanmamış, çalışmamızın da konusunu teşkil eden Müstahkem Mevkii İntepe Top- çu Grubu’nda ismini henüz tespit edemediğimiz bir subaya aittir. Bu günlüğü ise diğerlerinden farklı kılan husus ise Çanakkale Muharebeleri’ne farklı bir taraftan, Anadolu tarafından bakmasıdır.Öğe ÇANAKKALE CEPHESİ’NDEN MİLLİ MÜCADELE’YE BİR ZABİT (HASAN REMZİ FERTAN VE HATIRÂTI)(2014) Erdemir, LokmanTürk tarihinin en önemli dönemi şüphesiz Balkan Harbi (1912) ile başlayıp Milli Mücadele (1922) ile nihayete ermiş on yıllık muharebeler silsilesidir. Bu süreçten en çok etkilenenler ise muharebelere katılmış binlerce asker ve onların yakınlarıdır. Bu askerlerden biri de 1308 [1892] doğumlu Hasan Remzi (Fertan) Bey'dir. Onun, \"Hayatımdan Parçalar: Çocuklarıma\" şeklinde isimlendirdiği, çalışmamızın da konusunu teşkil eden hatıratı bu hazîn yıllarının bir gazinin kaleminden özetidir. Balkan Harbi başladığında Hasan Remzi Bey Harbiye'de öğrencidir. Çatalca'dan gelen top seslerini duyduğunda cepheye koşmayı arzu eder. Onun \"Neticede bütün Rumeli elden gitti. Yüz binlerce Türk ve İslam boğazlandı, iffetler payimal oldu. Türk namusu lekelendi. Türk askerinin şecaat ve şehameti idaresiz ellerde bir müddet için söndü.\" sözleri hatıratının mahiyeti hakkında bize fikir vermektedir. Hasan Remzi Bey hatıratında Çanakkale Zaferi'nin ardındaki esas unsura da değinmeden geçmez: Zaferin kazanılmasında siperlerdeki aslan yürekli Mehmetçiğin her şartta zafere inanmasıdır. Zira onun manevi kuvveti elindeki süngüsüdür. Çanakkale'de kazanılan zaferin hakkını böylece vermektedir. Kafkas Cephesi için söylediği \"Mezbahayı andırdı, giden gelmez cephesi oldu.\" sözü ile de Birinci Dünya Harbi'nin önemli iki cephesinin de mukayesesini yapmaktadır. Esaret hayatı ve çektikleri, İstanbul'a dönüş ve mütareke dönemi İstanbul onun hatıratında yer alan önemli ayrıntılardır. Hasan Remzi Bey, Birinci Dünya Harbi'nin nerede ise bütün cephelerine katılmıştır. İngilizlerin Çanakkale'den tahliyesini görmüş, buradan Temmuz 1916'da Kafkas Cephesi'ne gönderilmiştir. Rus birliklerinin Şubat 1917 devrimi ile birlikte Anadolu'dan çekilmesi sonrası Filistin Cephesi'ne intikal etmiş, Filistin'den Türk orduları ricat ederken kendisi de İngilizlere esir düşmüştür. Esaret hayatı, İstanbul'a dönüşü, Anadolu'ya geçişi ve Milli Mücadele yılları onun hatıralarının ana hatlarını teşkil etmektedirÖğe Çanakkale Muharebeleri sırasında İstanbul'da yardım faaliyetleri(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2011) Erdemir, Lokman[No Abstract Available]Öğe ÇanakkaleMuharebeleri Sırasında İstanbul'da yardım faaliyetleri(2012) Erdemir, LokmanBir cephede başarı ya da başarısızlık, birliklerin durumu ve lojistik hizmetlerinin ikmali ile de ilgilidir. Cephedeki askerin her türlü ihtiyacının temini, yaralananların tedavisi ve belki her şeyden önemlisi cephe gerisinde kalan yakınlarının unutulmaması zaferin ardındaki önemli amillerdendir. Birkaç yıl öncesine kadar Balkanlarda hazin bir şekilde mağlup olan bu asker şimdi cephede bir destan yazmaktadır. Bu destanın askerlerin kahramanlıkları üzerinden anlatılması, sadece hakikatin bir kısmının ifadesidir. Oysa memleket insanı muharebeler sırasında cephedeki asker gibi kendisine terettüp edenleri yerine getirmeye çalışmış, bu amaçla ferdi veya dernekler vasıtasıyla cephedeki askerler ve geride kalanlar yakınları için yardımdan geri kalmamıştır. Devletin sadece kendi imkânları ile temini, mevcut Osmanlı ekonomisinin durumu da düşünüldüğünde ihtimal dışı olan birçok alanda halk kendine düşeni layıkıyla yerine getirmiş; yardım kampanyaları düzenlemiş, gerektiğine emeğini ortaya koymuştur.Öğe İstanbul'da Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Taksim ve Daruşşafaka Hastanelerinin Vefat Listeleri, yaralı ve hastaların vefat sebepleri (1915-1916)(2015) Erdemir, LokmanÇanakkale Muharebeleri Türk tarihi ve Dünya tarihi açısında önemli birdönüm noktasıdır. Savaşların siyasi sonuçları yanında iktisadî ve içtimaî sonuçları da vardır. Bununla birlikte savaş sadece muharebe cephede harp ya dabirliklerin ikmali ile de değildir. Yaralanmalar, hastalıklar ve bunların tedavileri de savaşın bir parçasıdır.Osmanlı Devleti savaş sırasındaki sağlık hizmetlerinin kayıtlarını tutmuş-tur. Özellikle İstanbulda Hilâl-i Ahmer Cemiyetinin idaresindeki hastanelerinsağlık kayıtları bu açıdan çok önemlidir. Cephe gerisine getirilen bir yaralınınhastaneye girişinden hangi halde olursa olsun çıkışına kadar kaydının tutulması tıp tarihi ve dönemin sağlık hizmetlerinin anlaşılması açısından da ayrıcaönemli bir durumdur. Bu çalışma ile Hilâl-i Ahmer Cemiyetinin hastanelerindeki kayıtlardan yola çıkarak, yaralıların cephedeki yaralanmalarını mahiyetive vefat sebepleri üzerinde durulacaktır.Öğe İstanbul’da Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Taksim ve Daruşşafaka hastanelerinin vefat listeleri, yaralı ve hastaların vefat sebepleri (1915-1916)(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2015) Erdemir, LokmanÇanakkale Muharebeleri Türk tarihi ve Dünya tarihi açısında önemli bir dönüm noktasıdır. Savaşların siyasi sonuçları yanında iktisadî ve içtimaî sonuçları da vardır. Bununla birlikte savaş sadece muharebe cephede harp ya da birliklerin ikmali ile de değildir. Yaralanmalar, hastalıklar ve bunların tedavileri de savaşın bir parçasıdır. Osmanlı Devleti savaş sırasındaki sağlık hizmetlerinin kayıtlarını tutmuştur. Özellikle İstanbul’da Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin idaresindeki hastanelerin sağlık kayıtları bu açıdan çok önemlidir. Cephe gerisine getirilen bir yaralının hastaneye girişinden hangi halde olursa olsun çıkışına kadar kaydının tutulması tıp tarihi ve dönemin sağlık hizmetlerinin anlaşılması açısından da ayrıca önemli bir durumdur. Bu çalışma ile Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin hastanelerindeki kayıtlardan yola çıkarak, yaralıların cephedeki yaralanmalarını mahiyeti ve vefat sebepleri üzerinde durulacaktır.Öğe RUSYA'DA ESİR BİR ZÂBİT VEKİLİ VE ESARET GÜNLÜĞÜ: HAFIZ ŞABAN EFENDİ(2014) Erdemir, LokmanI. Dünya Savaşı'nda İngiltere aldığı esirleri Mısır, Hindistan, Kıbrıs gibi yerlere, Rusya ise başta Sibirya olmak üzere ülkenin iç kesimlerindeki şehirlere nakletmiştir. Esirlerin cepheden kamplara nakilleri ve bu süreçte yaşananlar hakkındaki bilgiler, Kızılhaç ve Hilâl-i Ahmer heyetlerinin raporları ile esirlerin memlekete dönüşlerinde resmî mercilere verdikleri ifadelerinde ve kaleme aldıkları hatıralarında mevcuttur. Esirlerin esaret hayatları hakkındaki kaynaklardan bir diğeri de esaret sırasında yazdıklarıdır. Bunların başında kendi aralarında çıkardıkları gazete ve dergiler gelmektedir. Diğer bir kaynak ise günlüklerdir. Hürriyetinden mahrum bu insanların günlük tutması esasında zor bir husustur. Bu zoru başaranlardan biri de Zabit Vekili Hafız Şaban Efendi'dir. Çalışmamızın konusunu teşkil eden Hafız Şaban Efendi'nin tuttuğu günlüğü diğerlerinden ayıran husus ise I. Dünya Harbi sırasında bir esir tarafından esaret sırasında tutulmasıdır.Öğe ŞEHİT ÜSTEĞMEN (ABDURRAHMAN) SABRİ EFENDİ VE EŞİ NACİYE HANIM’A BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA GÖNDERDİĞİ MEKTUPLARI(2015) Erdemir, LokmanTürk ve dünya tarihinin en önemli hadisesi şüphesiz Birinci Dünya Savaşı'dır. Bu harbin kaderini değiştiren cephelerden biri de Çanakkale'dir. Bu cephede yaşananlar hakkında tarafların, özellikle İngiltere ve müttefiklerinin bir hayli neşriyatı vardır. Türk tarafında ise bu cephe hakkında yayın yok denecek kadar azdır. Olanlar da muharebelerden hemen sonra yazılmış birkaç telif ve hatıratın nerede ise yeniden yayımlanmasından ibarettir. Çanakkale Muharebelerinin 100'üncü yılı içinde olduğumuz 2015'te birkaç yeni hatıratın neşri yapılsa da bunlar savaşın tüm yönleri ile anlaşılması açısından yeterli değildir. Bu açıdan çalışmamızın konusunu teşkil eden Çanakkale Cephesi'nde şehit olan üsteğmen Abdurrahman Sabri Efendi'nin eşine yazdığı mektuplar -ki bu tür mektupların sayısı çok mahduttur- cephe gerisindeki sıkıntıları göstermesi ve toplumun durumunu gözler önüne sermesi bakımından hayli önemlidirÖğe Suriye İlmî (Edebî) Heyeti'nin İstanbul ve Çanakkale Seyahati1(2015) Erdemir, LokmanÇanakkale Muharebeleri denince akla ilk 18 Mart 1915'de Türk kara topçusunun İngiliz ve Fransız donanmalarını mağlup etmesi ya da 25 Nisan 1915 sabahı Gelibolu Yarımadası'nın muhtelif yerlerine yapılan çıkarma harekâtı gelir. Çanakkale Cephesi'nde yaşanan bir savaştır ve savaşın da en önemli unsuru insandır. Cephe hattında askerin verdiği mücadele kadar cephe gerisinde savaşın getirdiği siyasi, iktisadi ve içtimai durum da bir o kadar önemlidir. Bir zafer için cephede askerin, cephe gerisinde de halkın moralinin en yüksek seviyede olması gerekmektedir. Osmanlı Devleti de bu hususta bir takım tedbirler almıştır. Bu amaçlar cepheyi gazeteciler, yazar, ressam, gazetecilerin ziyaretini sağlamış, bazen de bu ziyaretleri organize etmiştir. Organize edilen bu ziyaretlerden biri de Suriye ve çevresinden oluşturulup Çanakkale Cephesi'ne gönderilen \"İlmî Heyet\"tir.