Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Erşan, İsmail" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Alterations in Anterior Segment Parameters After Intravitreal Anti-VEGF Injection Assessed by Scheimpflug Camera
    (2015) Kara, Selçuk; Tufan, Hasan Ali; Gencer, Baran; Arıkan, Sedat; Hondur, Ahmet Murat; Erşan, İsmail
    Amaç: Anti-vasküler endotelyal growth factor (Anti-VEGF) enjeksiyonu sonrası kısa dönem göz içi basıncı (GİB) ve ön segment değişimlerini belirlemek.Gereç ve Yöntem: Vitreus reflüsü olmadan 0.05 ml intravitreal bevacizumab veya ranibizumab enjeksiyonu yapılan prospektif sıralı hasta serisi incelendi. GİB ölçümleri Tono-Pen ile yapıldı. Ön kamara derinliği (ÖKD), ön kamara hacmi (ÖKH) ve ön kamara açısını (ÖKA) içeren ön segment parametreleri Sirius Scheimpflug camera ile ölçüldü. Ölçümler enjeksiyondan hemen önce, enjeksiyondan 5 dakika sonra ve enjeksiyondan 24 saat sonra alındı. Bulgular: Bu çalışmaya uygun toplam 42 hasta dahil edildi. Başlangıç ortalama GİB 15.9±3 mmHg idi ve enjeksiyondan 5 dakika sonra 25.9±10.5 mmHg'ye yükseldi (p<0.001). Enjeksiyondan 24 saat sonra GİB 15±3.4 mmHg olarak normale döndü (p>0.05). Başlangıç ile karşılaştırıldığında herbir zaman diliminde ÖKD ve ÖKH istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Ortalama ÖKA, başlangıçta 38±6.7?'den enjeksiyondan 5 dakika sonra 36.7±7.1?'e düştü (p=0.004). 24 saat sonra ortalama ÖKA değeri 37.6±7.1? olarak normale döndü (p>0.05).Tartışma: İntravitreal enjeksiyon sonrası ön segment parametrelerinin, ÖKA hariç değişmediği görülmektedir. ÖKA'daki değişimler enjeksiyondan 24 saat sonra GİB değerlerinin düşmesiyle normale döndü.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyabetik Hastalarda Görülen Retinal Nörodejenerasyon İnsülin Direnci Evresinde mi Başlamaktadır?
    (2016) Arıkan, Sedat; Erşan, İsmail; Eroğlu, Mustafa; Yılmaz, Mehmet; Tufan, Hasan Ali; Gencer, Baran; Kara, Selçuk
    Amaç: Diyabetik hastalarda, diyabetik retinal vaskülopati bulgularının varlığından önce başladığı gösterilmiş olan retinal nörodejenerasyon ve kontrast duyarlılıktaki (KD) bozukluğun insülin direnci döneminde de oluşup oluşmadığını araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Retinal nörodejenerasyonunun varlığını değerlendirmek için, optik koherens tomografi kullanılarak ölçülmüş olan gangliyon hücre-iç pleksiform tabakanın (GHİPT) averaj, minimum ve sektöryel (inferior, superior, inferonazal, superonazal, inferotemporal ve superotemporal) kalınlıkları insülin direnci olan grup ile kontrol grubu arasında kıyaslandı. Bunun yanı sıra, her iki grubun KD fonksiyonel keskinlik kontrast testi (FKKT) kullanılarak fotopik ışıkta, 1,5, 3, 6, 12 ve 18 döngü/derecelik uzaysal frekanslarda ölçülmüş logaritmik değerlerine göre kıyaslandı. Bulgular: İnsülin direnci olan 25 hastanın 25 gözü (insülin dirençli grup) ve sağlıklı olan 25 bireyin 25 gözü (kontrol grup) bu çalışmaya dahil edildi. Her iki grup arasında FKKT'nin tüm uzaysal frekansları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, insülin dirençli grupta GHİPT'nin ortalama averaj kalınlığı ve GHİPT'nin inferotemporal kısmının ortalama kalınlığı anlamlı olarak daha azdı [(GHİPT'nin ortalama averaj kalınlığı insülin dirençli grup ve kontrol grubunda sırasıyla 83,6±4,7 ve 86,7±3,7 µm idi, p=0,01], (GHİPT'nin inferotemporal bölgesinin ortalama kalınlığı insülin dirençli grup ve kontrol grubunda sırasıyla 83±6,0 ve 86,7±4,6 µm idi, p=0,02)].Sonuç: KD kaybı gibi görme gücünde fonksiyonel bozukluğa yol açmamış olsa bile, diyabetik hastalarda görülen retinal nörodejenerasyon insülin direnci evresinde de başlayabilmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Eksternal dakriyosistorinostomi: Tek veya çift flep anastomozu
    (2013) Kazancı, Burcu; Erşan, İsmail; Özek, Dilay; Gencer, Baran
    Amaç: Eksternal dakriosistorinostomide (DSR) tek flep ve çift flep sonuçlarını karşılaştırmak Yöntemler: Kliniğimizde Ekim 2009-Ocak 2012 tarihleri arasında epifora ve kronik dakriosistit nedeniyle eksternal DSR yapılan 48 hastanın 51 gözü retrospektif olarak değerlendirildi. Yirmi altı hastanın 26 gözüne tek flep , 22 hastanın 25 gözüne çift flep anastomozlu eksternal DSR ameliyatı uygulanarak 1., 3., 6., ve 12. aylarda kontrol muayeneleri yapıldı. Cerrahi başarı, hastanın semptomlarının kaybolması ve lakrimal drenaj sistemin açık olması olarak değerlendirildi. Bulgular: Tek flep uygulanan 13 göze, çift flep uygulanan 20 göze silikon tüp takıldı. Tek flep uygulanan hastaların ortalama takip süresi 16,2±1,38 ay, çift flep uygulanan hastaların ortalama takip süresi 18,1±2,1 aydır. Tek ve çift flep uygulanan guruplarda cerrahi başarı sırasıyla %92,4 ve %96dır. Gruplar arasında cerrahi başarı açısından istatistiksel olarak fark saptanmadı (p= 0,088). Sonuç: Eksternal dakriyosistorinostomi tedavisinde uygulanan tek veya çift flep anastomozu arasında cerrahi başarı benzer bulundu
  • [ X ]
    Öğe
    Elektrik Yaralanmasına Bağlı Bilateral Katarakt
    (2016) Erşan, İsmail; Kamış, Ümit; Şahin, Alparslan; Oltulu, Refik
    Altı ay önce yüksek voltajlı elektrik akımına maruz kalan sekiz yaşındaki erkek hasta, her iki gözde görme keskinliğinde azalma şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Görme keskinliği her iki gözde 2/10 düzeyindeydi. Ön segment muayenesinde yoğun arka ve ön kapsül altı kesafet tespit edildi. Hastanın her iki gözüne katarakt cerrahisi ve göz içi lens implantasyonu uygulandı. Özellikle baş ve boyun bölgesinde meydana gelen elektrik yaralanmasına maruz kalan olgularda ilerleyen dönemlerde katarakt gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu makalede elektrik yaralanmasına bağlı katarakt gelişen olgunun cerrahi müdahale ile sağlanan tam görsel rehabilitasyonu sunulmuştur.
  • [ X ]
    Öğe
    Gözkapağı schwannoması
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Oltulu, Pembe; Oltulu, Refik; Turan, Meydan; Erşan, İsmail
    Yirmibir yaşında olgu sol üst göz kapağı nazal kısmında yerleşmiş son 1 yıl içerisinde yavaş bir şekilde büyüyen, 2 cm çapında hareketli bir kitle şikayeti ile başvurdu. Olgunun hikayesinden travma ve kitle ile ilgili bir cerrahi girişimin olmadığı anlaşıldı. Fizik muayenede kitle kistik görü- nümde olup etrafındaki dokulara yapışık değildi. Gerçekleştirilen eksizyonel biyopside schwannomaya özgü karakteristik histopatolojik bulgular saptandı. Kitlenin tam olarak çıkarılmasından sonraki 6 aylık takipte herhangi bir nüks ile karşılaşılmadı. Schwannomalar genellikle tek ve yavaş olarak büyüyen sıklıkla kraniyal ve spinal sinir köklerinin dahil olduğu periferal sinirlerin schwan hücrelerinden kaynaklandığı düşünülen iyi huylu tümörlerdir. Bu tümörler daha çok sempatik, servikal ve vagus sinirlerini tercih ederler. Diğer yerleşim yerleri yüz, boyun, kafa derisi ve eller olup dil damak ve larenks kaynaklı schwannomalar da bildirilmiştir. Çoğu vakada schwannomalar iyi huylu, tek tümör olarak görülürken birden fazla schwannoma varlığı genellikle nörofibromatozis- 2 varlığının göstergesidir. Olgumuz da herhangi bir aile hikayesi veya nörofibromatozis 1 ve nörofibromatozis 2'e ait klinik bulgu mevcut olmadığı için izole gözkapağı schwannoması kabul edildi. Schwannomaların göz tutulumu nadir olmakla birlikte orbita (orbita tümörlerinin %1'i), uvea, konjonktiva ve sklera tutulumu bildirilmiştir. Gözkapağı schwannomaları nadir, yavaş büyüyen iyi huylu tümörlerdir. Bu olguda olduğu gibi gözkapağı kitlesel lezyonlarının ayırıcı tanısında schwannomalar akılda tutulmalı ve tam bir eksizyon ile birlikte histopatolojik değerlendirme gerçekleştirilmelidir [EN] A 21-year-old woman presented with a nodular lesion, a history of a slowly enlarging, mobile, 2 cm in diameter, located on the nasal region of the left upper eyelid. She reported no history of previous trauma or surgery regarding the lesion. The mass had a cystic appearance and cartilaginous consistence; it was non-adherent to the skin or the underlying tissue. Excisional biopsy revealed the characteristic histopathologic features of a schwannoma. After complete excision, there was no recurrence at 6-months follow-up. Schwannomas usually occur as single and slow growing benign tumours thought to arise from the Schwann cells of the peripheral nerves involving commonly the cranial and spinal nerve roots. These tumors preferentially involve sympathetic, cervical, and vagus nerves. Other sites involved include the face, neck, scalp and hands. Examples have been recorded in the tongue, palate and larynx. In most cases, while Schwannoma is sporadically manifested as a single benign neoplasm, the presence of multiple Schwannoma is usually indicative of neurofibromatosis–2. Our patient had isolated eyelid Schwannoma with no family history or clinical findings of neurofibromatosis–1 or neurofibromatosis–2. Schwannomas of ophthalmic interest are rare, although they have been reported in relation to the orbit (1% of orbital tumors), and infrequently to the uveal tract, conjunctiva and sclera. Eyelid schwannoma is a rare, slowly growing, benign neoplasm. This case suggest that schwannomas should be included in the differential diagnosis of any eyelid mass lesions and that accurate histological diagnosis and complete excision should be carried out in these cases.
  • [ X ]
    Öğe
    İntravitreal Bevacizumab Enjeksiyonu Sonrası Ani Göz İçi Basıncı Değişiklikleri ve Subkonjonktival Reflü: 27-Gauge ve 30-Gauge İğne Karşılaştırılması
    (2014) Gencer, Baran; Tufan, Hasan Ali; Kara, Selçuk; Arıkan, Sedat; Erşan, İsmail; Korkmaz, Şafak
    Amaç: Intravitreal enjeksiyonlar göz içi basınç (GİB) artışına ve subkonjonktival reflüye neden olabilmektedir. Bu çalışmada intravitreal bevacizumab (IVB) için kullanılan iğnelerin iç çap boyutlarının ani GİB değişiklikleri ve subkonjonktival reflü üzerine olan etkisini incelemeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Ardışık yapılan 93 IVB enjeksiyonun kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Bu çalışmaya 2.5 mg/0.1 ml IVB enjeksiyonu yapılan 87 hasta dahil edilmiştir. Temel olarak değerlendirilen parametreler; enjeksiyon sonrası GİB, GİB ortalama artış oranı ve reflü derecesidir. Tüm ölçümler kullanılan iğne çap boyutlarına göre karşılaştırılmıştır (27-gauge ile 30 gauge).Bulgular: Enjeksiyon sonrası tüm gözlerde ani olarak GİB'de anlamlı yükselme olduğu gözlendi. GİB artış oranı 27 gauge grubu ile karşılaştırıldığında 30 gauge grubunda daha yüksek idi (median değerler sırasıyla %83 ile %167, p=0,001). 27 gauge iğneler ile saptanan reflünün derecesi 30 gauge iğnelerden daha fazla idi. Ortanca reflü dereceleri sırasıyla 1 (minimal reflü varlığı) ve 0 (reflü yok) idi.Sonuç: IVB enjeksiyonunda küçük çapta iğne kullanılır ise GİB'de yükselmenin daha fazla olması beklenmektedir. Klinisyenlerin iğne ucu ile ilişkili GİB artışları konusunda özellikle ileri glokom ve makuler iskemi gibi perfüzyonun sınırlı olduğu durumlarda daha dikkatli olmaları gerekmektedir
  • [ X ]
    Öğe
    Miyop ve hipermetrop olgularda pupil çapının karşılaştırılması
    (2015) Gencer, Baran; Özgürhan, Engin Bilge; Kurt, Tuğba; Erşan, İsmail; Arıkan, Sedat; Kara, Selçuk; Coşar, Mediha Gülen
    Amaç: Miyop ve hipermetrop olguların skotopik, mezopik ve fotopik aydınlatmada ölçülen pupil çapı ölçümlerinin karşılaştırılmasıdır.Gereç ve yöntem: 2012- 2013 tarihlerinde keratorefraktif cerrahi için başvuran miyop ve hipermetrop olguların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Pupil çapı ölçümleri cerrahi öncesi scheimpflug kamera ile placido disk kombinasyonu (Sirius) olan cihaza entegre infrared pupillometre sistemi ile yapılmıştır. Olguların sağ gözlerine ait skotopik, mezopik ve fotopik aydınlatmadaki pupil çapı ölçümleri kullanılmıştır. Gruplar kategorik değişkenler için ?² testi ve sürekli değişkenler için Mann-Whitney U testi ile karşılaştırılmıştır.Bulgular: Skotopik, mezopik ve fotopik ortanca pupil çapı değerleri 60 olgudan oluşan miyop grubunda sırasıyla 6.5 (4.3 - 7.6) mm, 6 (3.4 - 7.5) mm ve 4.4 (1.9 - 7) mm ve yaş cinsiyet uyumlu 31 olgudan oluşan hipermetrop grubununda ise sırasıyla 5.8 (4.2 - 7.2) mm, 5.4 (2.8 - 6.7) mm ve 3.9 ( 2.4 - 6) mm olarak bulunmuştur. Pupil çapı ölçümlerinin miyop grubunda fotopik aydınlatmada daha düşük (p=0.049) olmakla birlikte tüm aydınlatma ortamlarında istatiksel anlamlı olarak daha geniş olduğu saptandı (p=0.001). Sonuç: Miyop olgularında hipermetrop olgularına nazaran kamaşma ve haleli görme riskini azaltmak için keratorefraktif cerrahide ablasyon çapını daha yüksek tutmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
  • [ X ]
    Öğe
    Optik Koherans Tomografi İle Senil Plak Değerlendirilmesi
    (Istanbul Aydin University, 2022) Turgut, Burak; Erdogan, Hakika; Okur, Emre; Erşan, İsmail
    İleri yaşlarda görülen kalsifiye skleral dejenerasyonlarla karakterize senil skleral plak Skleromalazi ile karıştırılabilir. Çalışmada bir olguda optik koherens tomografik görüntülerle skleral plak değerlendirildi
  • [ X ]
    Öğe
    Other Mediators At Age-Related Macular Degeneration
    (Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, 2022) Turgut, Burak; Erdogan, Hakika; İlhan, Nevin; Erşan, İsmail
    Objective Insome patients, even if anti-VEGF therapy is repeatedly administered at certain intervals, no response is obtained. Therefore, a search for new treatment methods has arisen. The aim of this study was to investigate the relevance of mediators such as Erythropoietin, Interleukin 17, and Angiotensin2,which are all involved in proliferation, apoptosis, oxidative stress, and inflammation in age-related macular degeneration. Metods EPO, IL-17, and Angiotensin 2 levels were evaluated by examining the blood samples of patients who did not have any systemic disease or chronic eye disease except Age-related Macular Degeneration (AMD). Results The patients were divided into 3 groups. Groups 1,2, and 3 were determined as the control group, dry type group, and neovascular type group respectively. For the purpose of this study, erythropoietin, interleukin 17, angiotensin2 were examined in the blood samples of patients. As a result of the analyses, a statistically significant difference was detected between the groups in terms of EPO, IL-17, and Angiotensin 2. Conclusion If the relationship between many factors related to age-related macular degeneration can be clearly defined, the perspective on treatment may change, especially in treatment-resistant patients.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Schwannoma of the Eyelid
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2014) Oltulu, Pembe; Oltulu, Refik; Turan, Meydan; Erşan, İsmail
    A 21-year-old woman presented with a nodular lesion, a history of a slowly enlarging, mobile, 2 cm in diameter, located on the nasal region of the left upper eyelid. She reported no history of previous trauma or surgery regarding the lesion. The mass had a cystic appearance and cartilaginous consistence; it was non-adherent to the skin or the underlying tissue. Excisional biopsy revealed the characteristic histopathologic features of a schwannoma. After complete excision, there was no recurrence at 6-months follow-up. Schwannomas usually occur as single and slow growing benign tumours thought to arise from the Schwann cells of the peripheral nerves involving commonly the cranial and spinal nerve roots. These tumors preferentially involve sympathetic, cervical, and vagus nerves. Other sites involved include the face, neck, scalp and hands. Examples have been recorded in the tongue, palate and larynx. In most cases, while Schwannoma is sporadically manifested as a single benign neoplasm, the presence of multiple Schwannoma is usually indicative of neurofibromatosis–2. Our patient had isolated eyelid Schwannoma with no family history or clinical findings of neurofibromatosis–1 or neurofibromatosis–2. Schwannomas of ophthalmic interest are rare, although they have been reported in relation to the orbit (1% of orbital tumors), and infrequently to the uveal tract, conjunctiva and sclera. Eyelid schwannoma is a rare, slowly growing, benign neoplasm. This case suggest that schwannomas should be included in the differential diagnosis of any eyelid mass lesions and that accurate histological diagnosis and complete excision should be carried out in these cases.
  • [ X ]
    Öğe
    Tavşanlarda Supraglottik Hava Yolu Uygulamasının Göz İçi Basıncı Üzerine Etkisi
    (2015) Erşan, İsmail; Gencer, Baran; Arıkan, Sedat; Toman, Hüseyin; Kara, Selçuk; Erbaş, Mesut; Tufan, Hasan Ali
    Amaç: Tavşanlarda, genel anestezi altında laringeal maske (LMA), cobra perilaringeal hava yolu (Cobra PLA) ve V-gel laringeal maske uygulamasının öncesi ve sonrasında göz içi basıncı değişikliklerini değerlendirmek.Gereç ve Yöntem: Ağırlıkları 2.0-3.50 kg arasında olan onsekiz Yeni Zelanda Tavşanı vücut ağırlıklarına göre LMA, Cobra PLA ve V-gel grupları olmak üzere üçe ayrıldı. İntramüsküler 35 mg/kg ketamin ve 5 mg/kg ksilazin ile anestezi indüksiyonu sonrasında, intravenöz 1mg/kg rokuronyum noromusküler blokaj için kullanıldı. GİB hava yolu uygulamasından hemen önce ve uyguladıktan sonra 1., 3., 5., 10. dakikalarda Tonopen® ile ölçüldü. Tüm gruplardaki ölçümler arasında istatistiksel anlamlılık için Friedman testi kullanıldı. P değeri <0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.Bulgular: Hava yolu aracı uygulamadan önce LMA, Cobra PLA ve V-Gel gruplarında ortalama göz içi basınçları sırasıyla 8,17±2.64, 8.17±4.45, 9.00±1.67 mmHg idi. Hava yolu uygulamasının 1. dakikasında ortalama göz içi basınçları sırasıyla 6.00±0.63, 7.50±1.38, 6.83±1.17 mmHg ölçüldü. Tüm gruplarda hava yolu uygulamasıyla göz içi basıncı değişimi istatistiksel olarak anlamlılığa ulaşmadı (p>0.05).Sonuç: LMA, Cobra PLA, and V-Gel tavşan anestezisinde kolay ve hızlı uygulanabilir havayolu aracı olarak bulundu. Supraglottik hava yolu araçları tavşanlarda artmış GİB cevabı ile ilişkili değildir. Sonuçlarımızın ilerde insanlarda yapılacak çalışmalarla desteklenmesi gereklidir

| Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim