Yazar "Deniz, Ozan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çan jeotermal alanı’nın hidrojeokimyasal ve hidrojeolojik incelenmesi(2010) Deniz, Ozan; Baba, Alper; Tarcan, GültekinÇan Jeotermal Alanı, Türkiye’nin kuzeybatısında bulunan Biga Yarımadası’nın orta bölümünde yeralır. Çan çevresinde gözlenen baskın kaya tipi volkanitlerden oluşur. Bu kayaçlarda ayrışma zonları ve kil mineralleri oldukça yaygındır. Bunun yanında bölgede gözlenen diğer jeolojik birimler tortul kayaçlar, düşük dereceli metamorfitler ve alüvyondan oluşur. Jeolojik birimler bölgedeki tektonik aktivite nedeniyle yaygın olarak kırık zonları içerir. Termal sular yüzeye bu kırık zonları yoluyla ulaşır. Çalışma alanında gözlenen litolojiler arasında alüvyon en verimli akiferdir. Bu birimdeki sondajların verimleri 5-30 L/s arasındadır. Bu birimin transmissibilitesi ve geçirimlilik katsayısı sırasıyla 50-421 m2/gün ve 1.01-16.8 m/gün arasındadır. Yeraltı suyu derinliği 0.1-8.3 m arasında değişmektedir. IAH (1979)’da verilen su sınıflandırma yöntemine göre termal sular Na-Ca-SO4 tipinde, soğuk sular Ca-Mg-HCO3 tipinde ve kar örnekleri karışık tipte sulardır. Sıcak suların sıcaklık, elektriksel iletkenlik ve pH değerleri ortalamaları sırasıyla 44.4°C, 2941 µS/cm ve 6.9’dur. Jeotermal sistemin rezervuar akışkan sıcaklığını tahmin etmek için jeotermometre eşitlikleri kullanılmış ve 46-203°C arasında değişen sıcaklıklar elde edilmiştir. ?D, ?T ve ?18O izotop analizleri Çan bölgesindeki termal suların meteorik kökenli ve en az 45-50 yıllık olduğunu göstermiştir.Öğe Çanakkale yerleşim alanının yeraltı suyu kalitesinin incelenmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2005) Deniz, Ozan; Baba, Alperöz Çanakkale Ovası 'ndaki yeraltı sularından sulama, kullanma ve içme suyu olarak yararlanılmaktadır. Bu nedenle ovadaki yeraltı sularının özelliklerinin araştırılması önem taşır. Bu çalışmada Çanakkale Ovası'ndaki yeraltı sularının özellilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ovadaki yeraltı sularından belirli dönemlerde 32 lokasyondan su örnekleri alınmıştır. Bu su örneklerindeki major anyon-katyonlar (Na, K, Ca, Mg, SO4, HCO3, C03, Cl) ve iz elementler (Al, Ba, Cd, Co, Cr, Cu, Fe, Mn, Pb, Rb, Sr, V, Zn) ölçülmüştür. Analiz sonuçları TS266 (1997) ve USEPA (2004) içme suyu standartları ile karşılaştırılmıştır. Ovadaki sularda özellikle mangan miktarı yüksektir. Bu durumun, ovanın doğusunda bulunan volkanik kayalardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Çalışma alanı içinde yeralan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Terzioğlu Kampüsü'ndeki yeraltı sularının SO4'ca zengin CaCl'lü sular fasiyesinde olduğu belirlenmiştir. Çanakkale Ovası'ndaki yeraltı sulan karışık sular fasiyesindedir. Bu durumun muhtemel nedeni, Terzioğlu Kampüsü'ndeki suların tortul kayaçlardan gelmesine karşın, ovadaki suların alüvyondan gelmesi ve ovanın batı kesiminde gözlenen deniz suyu girişiminin ovadaki yeraltı sularının bileşimini etkilemesidir. Çalışma alanı içinde bulunan Çanakkale Katı Atık Depolama Alanı'nın kuzeybatısından alınan su örneklerinde Arsenik (As) miktarının TS266 (1997) ve USEPA (2004) içme suyu standartlarına göre maksimum kabul edilebilir seviyenin üstünde olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Çanakkale, yeraltı suyu kirliliği, iz element, deniz suyu girişimiÖğe FEASIBILITY STUDY OF THE KOCABASLAR GEOTHERMAL FIELD (LAPSEKI/CANAKKALE/TURKEY)(Stef92 Technology Ltd, 2016) Deniz, Ozan; Bozcu, Mustafa; Ates, OzkanThe aim of this study is to research geothermal potential of the Kocabaslar hot spring. Geological, hydrogeological and geophysical investigations were conducted related to topic around the hot spring. Lithological units which composed of Eocene volcanics, Eocene sedimentary rocks and Quaternary alluvium were determined in the geological study. There are many tectonic lines in the region. Kocabaslar hot spring flows up through approximately E-W trending normal fault zone. Hydrogeological field measurements show that discharge, temperature, electrical conductivity, Eh and ph values of this hot spring are 0.5 L/s, 36 degrees C, 1212 microS/cm, 67 mV and 7.8, respectively, Electrical conductivity, discharge and temperature values are low. According to the chemical analysis results of samples taken from the hot and cold groundwater in the field, geothermal water is Na-Ca-SO4-HCO3 type and cold water generally Ca-Mg-HCO3-CO3 type. Thermal water is mixing with highly cold groundwater along the flow path. Results of isotope analysis (Oxygene-18, Deuterium and Tritium) show that this thermal water is at least older than 40 years and meteoric origin. Geophysical measurements (resistivity and induced polarization (IP) methods) were carried out along the 5 lines. Resistivity and chargeability cross sections were prepared using the inverse solution techniques. These cross sections and other data indicate that geothermal fluid may occur in the particular points and depths. There is any geothermal well drilled in this site before. Because of this reason there is a little knowledge about the geothermal potential of the geological units. It is suitable narrow drilling at least one point to research and develop of this geothermal field.Öğe Geochemical and radionuclide profile of Tuzla geothermal field, Turkey(Springer, 2008) Baba, Alper; Deniz, Ozan; Ozcan, Hasan; Erees, Serap F.; Cetiner, S. ZiyaTuzla geothermal basin is situated in north-western Turkey on the Biga Peninsula, which is located at the west end of the Northern Anatolian Fault system. Soil and water samples were collected between August 2003 and June 2004 to initiate development of a geochemical profile of surface and subsurface waters in the geothermal basin and radionuclide concentrations in soils. All water samples were found to fall within Turkish Water Quality Class 4, meaning they were remarkably contaminated for any water consumption sector (industrial, human use or agricultural) based on sodium and chloride ions. Such waters could be used only after appropriate water treatment. The water samples are of the chloride type in terms of geochemical evaluation. Preliminary geochemical evidence shows that the N-S flowing part of the Tuzla River acts as a natural barrier within the basin. Heavy metal concentrations in the soil samples show slight elevations, especially those obtained from the east part of the basin where thermal springs are dominant. Geochemical calculations were carried out with PHREEQC (R) software to determine equilibrium concentration of chemical species and saturation indices, by which it is suggested that chloride is the most important ligand to mobilize the heavy metals in the studied system. In addition, the activity concentration and gamma-absorbed dose rates of the terrestrial naturally occurring radionuclides were determined in the soil using gamma-ray spectrometry. The soil activity ranged from 42.77 to 988.66 Bq kg(-1) (averaging 138 Bq kg(-1)) for (238)U, 13.27 to 106.31 Bq kg(-1) (averaging 32.42 Bq kg(-1)) for (232)Th, and 99.28 to 935.36 Bq kg(-1) (averaging 515.44 Bq kg(-1)) for (40)K. The highest value of (238)U was found in the soil samples obtained from an area close to the hot spring.Öğe Güvercinkaya Mağarası (Kazdağı: Çanakkale)’nın SuculEkosisteminin Araştırılması(2017) Odabaşı, Deniz Anıl; Çakır, Fikret; Odabaşı, Serpil; Özalp, Hasan Barış; Deniz, Ozan; Özbek, Onur; Arslan, NaimeBu proje deniz seviyesinden yüksekliği 1770m olan ve Çanakkale ve Balıkesir illerinin sınırları içinde bulunan Kaz Dağı?ndaki Güvercinkaya Mağarası sucul ekosisteminin araştırılmasını kapsamaktadır. Devamlı bir su rejimine sahip olan bu karstik mağaranın hidrojeokimyasal, biyolojik (sucul makroomurgasızlar) ve mikrobiyolojik farklı disiplinlerce araştırılması kökeni, kalitesi ve barındırdığı biyolojik çeşitliliğinin bilinmesi bakımından önem taşımaktadır.Bu proje çalışmasına konu olan Güvercinkaya Mağarası sucul biyotopunda yaşayan makroomurgasız canlılarını, yer altı suyunun fiziksel-kimyasal özellikleri ile bakteriyolojik bulaşmayı belirlemek için mağara içi ve dışındaki belirli noktalardan bir hidrolojik yıl boyunca 2 ayda bir olacak şekilde toplam 6 kez su ve makroomurgasız faunası örneklemesi yapılmıştır. Bu kapsamda biyospeleoloji alanında, yeraltı suyunda yaşayan makroomurgasız faunası tespit edilmiştir. Mağaradaki yeraltı suyunda 70 element ve bunlara ek olarak pH, elektriksel iletkenlik (EC), sıcaklık (T), tuzluluk (S), oksidasyon-redüksiyon potansiyeli (Eh), oksijen (O2), sülfür (S), bikarbonat (HCO3), karbonat (CO3), amonyum (NH4) ve nitrat (NO3) analizleri gerçekleştirilmiştir. Diğer taraftan, Escherichia coli, koliform bakteri sayımı ve fekal streptekok sayımı ile bakteriyolojik kontaminasyon durumu ortaya konulmuştur. Bunların yanında, çalışma alanını oluşturan mağaranın uzaktan kontrol edilen sualtı aracı (ROV) ve dalışlar ile sifon bölgesi örneklenmiştir. Sonuçlara göre, Güvercinkaya Mağara yeraltı suyunun hidrojeokimyasal olarak içilebilir düzeyde olduğu, ancak bakteriyolojik olarak risk taşıdığı ortaya konulmıuştur. Diğer taraftan, mağarda yaşayan bazı makroomurgaszılar tespit edilmesine rağmen, bunların stigobiyont olmadıkları gözlenmiştir. Örnekleme amaçlı sifon dalışı Türkiye?de ilk defa bu çalışmada gerçekleştirilmiştir.Öğe Hydrochemical and Bacteriological Status of a High Altitude Karstic Cave Stream (Güvercinkaya Cave: Çanakkale, Turkey) with Aquatic Macroinvertebrates Findings(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2022) Odabaşı, Deniz Anıl; Odabaşı, Serpil; Deniz, Ozan; Çakır, Fikret; Elipek, Belgin; Arslan, Naime; Özbek, Onur; Özalp, H. BarışCaves are laboratories for many disciplines that work in natural sciences including mineralogy, biology, hydrogeology, and archaeology. In this study, bi-monthly samplings were carried out from three smapling locations within and around the Güvercinkaya Cave, a high-altitude cave located in nortwestern Turkey, to evaluate the hydrochemical and microbiological properties and the aquatic macroinvertebrates of the cave stream. Some parameters of the water including pH, electrical conductivity, temperature, oxidation-reduction potential, dissolved oxygen were measured in-situ, while elemental (70 in total) and ionic composition of water were analyzed in the laboratory. Microbiological analyses of the cave stream were examined through analyses of total bacteria, total coliforms, fecal coliforms, fecal Streptococcus, and Escherichia coli. According to the Piper diagram of hydrochemical data, the cave stream had mainly Ca-Mg-HCO3 character, on the other hand, the Schoeller diagram indicated a common water source in Güvercinkaya cave due to the similar components of the main ionic components of the water. As a result of microbiological analysis, fecal contamination was determined, indicating an active wildlife in the cave. Additionally, several aquatic macroinvertebrates taxa, Rhynchelmis limosella, Dugesia sp., Gammarus uludagi which have non-troglobiont character were found in the cave stream. Rhynchelmis limosella detected in this study is the first record for the Turkish fauna.Öğe Hydrochemical and Isotopic Composition of Tuzla Geothermal Field (Canakkale-Turkey) and its Environmental Impacts(Taylor & Francis Ltd, 2009) Baba, Alper; Yuce, Galip; Deniz, Ozan; Ugurluoglu, Didem YasinTuzla is an active geothermal area located in northwestern Turkey, 80 km south of the city of Canakkale and 5 km from the Aegean Coast. Geothermal brine, deriving from this area, contains an abundance of NaCl and a water temperature of 173 degrees C (T1 well at 814 m depth) is typically encountered. The aim of this study was to determine the hydrogeochemical properties of the geothermal brine using both chemical and isotopic data, and to investigate the origin of the geothermal brine in the Tuzla area and the environmental impacts of Tuzla Geothermal Field (TGF). Both geothermal brine and shallow groundwater in the area are of meteoric origin. Isotope results indicate that the hot saline waters (brine) in the Tuzla geothermal field originate from connate water along faults. As the saline water rises to the surface, it mixes with shallow groundwaters in various ratios. In addition, the high sodium (Na) and chloride (Cl) content in the Tuzla Stream, fed from the Tuzla geothermal brine during the dry season, cause an increase in sodium and chloride concentrations in the shallow groundwaters by infiltration into the aquifer. Moreover, salt accumulation on the surface is observed due to the uncontrolled artesian flow of geothermal brine, which adversely affects the salinity of shallow groundwater.Öğe Hydrogeochemical and Hydrogeological Investigation of the Can Geothermal Field(Tmmob Jeoloji Muhendisleri Odasi, 2010) Deniz, Ozan; Baba, Alper; Tarcan, GultekinThe Can Geothermal Field is located on a central part of the Biga Peninsula in northwest Turkey. Volcanics are the dominant rock type in this region. Alteration zones and clay minerals are very common in these rocks. Sedimentary rocks, low-grade metamorphics and alluvium are other geological units observed around Can. These units include common fracture zones because of the tectonic activity in the region. Thermal waters have reached the surface via these fracture zones. Alluvium is the most productive aquifer in all geological units. Wells drilled in this unit yield between 5-30 L/s. The transmissibility and permeability coefficients of this unit are of 50-421 m(2)/day and of 1.01-16.8 m/day, respectively. In this aquifer, groundwater depth changes between 0.1 and 8.3m. According to the IAH (1979) water classification, these thermal waters are of the Na-Ca-SO4 type, the cold waters are of the Ca-Mg-HCO3 type and the snow samples are of a mixed water type. Geothermal waters have a meteoric origin. The mean temperature, electrical conductivity and pH of the thermal waters have values of 44.4 degrees C, 2941 mu S/cm and 6.9, respectively. Geothermometer equations were used for prediction of reservoir fluid temperatures of the geothermal system and temperature values were obtained between 46 and 203 degrees C. delta D, delta T and delta O-18 isotope analysis showes that thermal waters in the Can region have a meteoric origin and are a minimum of 45-50 years old.Öğe New Grossuana (Littorinimorpha: Hydrobiidae) species from Mount Kazdagi, northwestern Turkey(Taylor & Francis Ltd, 2022) Odabasi, Deniz Anil; Odabasi, Serpil; Deniz, OzanThe Hydrobiidae family is the most common and diverse taxa of freshwater gastropods in the aquatic ecosystem. Among Hydrobiidae, Grossuana Radoman, 1983 is a tiny spring-inhabitant genus which is mainly distributed in Balkan countries. We surveyed various freshwater ecosystems in the Canakkale Province, northwestern Turkey, including Mount Kazdagi, and found eight of Grossuana which are new to science: G. azizsancari, G. kazdagiana, G. onderi, G. bayramicensis, G. kirkgozlerensis, G. canakkalensis, G. arslanarum, and G. tunceri. The species are described here.Öğe OBSERVED VARIABILITY STANDARDIZED PRECIPITATION INDEX IN TURKEY(Stef92 Technology Ltd, 2016) Deniz, Zahide Acar; Deniz, Ozan; Gonencgil, BarbarosDrought is a natural hazard that is derived from defective precipitations. If precipitation is not sufficient during a longer period, scarcity of water and drought can be risk for living and human activities. Standardized Precipitation Index (Standardized Precipitation index (SPI)) commonly is used for the evaluation of drought frequency and severity. SPI is mainly from rainfall within the time period established by dividing the standard deviation of the mean of the difference is obtained. This technique is used an analysis of precipitation data. SPI, usually 1, 3, 6, 9 and 12-month precipitation totals by comparing the degree of moisture is based on statistical techniques. In this study, precipitation data is provided by the Turkish State Meteorological Service. SPI variability is investigated at 156 meteorological stations in Turkey. During the years of 1971, 1972, 1986, 2000 and 2003 have experienced moderate and severe extreme drought conditions. 1966, 1967, 1975, 1998 and 2010 years have experienced extreme and moderate wet conditions.Öğe Sarıçay (Çanakkale) Havzasının Hidrojeolojisi ve Su- Kayaç Etkileşiminin Araştırılması(2016) Deniz, Ozan; Çalık, AytenBu çalısmanın amacı, Çanakkale sehir merkezi ve 35 köyün bulundugu Sarıçay havzasının hidrojeolojik özelliklerini ve su-kayaç etkilesimini incelemektir. Bu amaçla 4 dönem arazi çalısması yapılmıs ve bölgedeki jeolojik birimler, kayaçların hidrojeolojik özellikleri ve su noktaları (kaynak, sondaj, kuyu, dere) incelenmistir. Belirli noktalardan su ve kayaç örnekleri alınarak kimyasal analizleri yaptırılmıs ve bilesimleri karsılastırılmıstır. Ayrıca kayaçların ince kesitleri mikroskopta incelenerek petrografik özellikleri tanımlanmıstır. Biga Yarımadası çok farklı kayaç türlerinin gözlendigi ve volkanik kayaçların yaygın oldugu bir bölgedir. Bölgede gözlenen volkanik kayaçların önemli bir kesimi ayrısmıs ve ilksel özelliklerini yitirmistir. Bu ayrısma süreçleri ile bazı elementler kayaçların içinde suyun hareketi sırasında yeraltı suyuna geçmektedir. Sarıçay havzasındaki su kaynaklarında bu durum oldukça yaygındır. Havzadan alınan 149 su örneginin kimyasal analiz sonuçlarının bir bölümünde bazı su kalitesi parametreleri TS266-Insani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeligi?ndeki standartların çok üzerinde ölçülmüstür. Bu parametreler pH (3.1-9.27), elektriksel iletkenlik (14-6540 ?s/cm), alüminyum (0-96166 ppb), demir (0-35154 ppb), mangan (0-8740 ppb), nikel (0-627 ppb) ve kursun (0.1-121.25 ppb)?dur. Çalısma alanındaki yeraltı sularında içme suyu standartlarının üzerinde gözlenen en yaygın element alüminyum olup, en yüksek Al degerleri (26500-96166 ppb) Obaköy mevkiinde ayrısmıs volkanik kayaçlardan çıkan çok düsük pH?a sahip (?3.4) asidik sularda ölçülmüstür. Bu elementin bazı su kaynaklarındaki bollugunun, Orta Eosen yaslı Sahinli Formasyonu?na ait andezit ve bazaltların bilesiminde bulunan feldispat minerallerinin ayrısması ile yakından iliskili oldugu düsünülmektedir. Konu ile ilgili çesitli arastırmalar, alüminyum, demir, mangan, nikel ve kursunun yüksek oldugu suların içilerek tüketilmesinin ciddi saglık sorunlarına (alzheimer, parkinson, çocuklarda fiziksel-zihinsel gelisim bozuklukları, çesitli kanser türleri, mide-bagırsak rahatsızlıkları ve deri hastalıkları) neden oldugunu göstermektedir. Bölgedeki su kaynaklarının kullanılmasında gerekli tedbirlerin alınması ve yeni kaynak arastırmaları yapılması önerilmektedir.Öğe Tuzla (Çanakkale) jeotermalinin bölgedeki akifere toprağa ve suya etkilerinin araştırılması(2005) Baba, Alper; Deniz, Ozan; Özcan, Hasan; Kavdır, Yasemin; Yılmaz, Selahattin; Baba, Barış; Yiğini, YusufTürkiye'nin sıcaklık bakımından üçüncü önemli sahası durumunda olan Tuzla jeotermal sahasındaki akışkanın yöredeki toprağa ve suya olan etkileri irdelenmiştir. Soğuk ve sıcak su kaynaklarının özelliklerini ve birbirleri ile olan ilişkilerini belirlemek amacıyla Ağustos 2003, alık 2003, Mart 2004 ve Haziran 2004 tarihlerinde su numuneleri alınmıştır. Bu su -numunelerinden major anyon, katyon, ağır metal ve çevresel izotop (18O, 2H, 3H) analizleri yapılmıştır. Ayrıca 0-30; 30-60; 60-90; 90-120 cm derinliklerinde ise toprak numunelerinde ise bazı fizikokimyasal özellikler, ağır metal ve radyoaktivite çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Sıcak sular, denizel kökenli evaporıtik yataklardan çözünerek gelen sular olup, tatlı sular ile karışım göstermektedir. Sahadaki tüm sular meteorik kökenli olup, tatlı yeraltı suları ile connate (hapis) tuzlu suyun karışımından ibarettir. Sahasının güneydoğusundan gelen EC'si düşük (600-800 micromho/cm) yeraltı sularının jeotermal sular etkisi ile EC'sinin (1400-3200 micromho/cm) yükseldiği görülmektedir. Nitekim CaHCCVlü sular fasiyesinde yer alan yeraltı suları sıcaksularm etkisi ise CaCVlı sulara geçiş göstermektedir. Proje sahasındaki jeotermal suların Tuzla tatlı yeraltı suyu akiferine olan olumsuz etkileri iki şekilde olmaktadır: a) Jeotermal suların yeraltı sularına mevsimlik etkisi, ki buna dolaylı etki denebilir: kurak dönemde yüzeyde biriken tuz ve ağır metal bileşimlerinin, kışın yağışlar vasıtası ile yeraltına süzülmesi, b) Sahada çıkan yüksek basınca sahip jeotermal suların yukarıya doğru dikey çatlak, kırık veya faylar vasıtası ile yükselimi, yani genel anlamda yeraltı suyuna etkisi. Jeotermal suların yukarıda belirtilen her iki etkisinden ötürü yeraltı suyunun duraylı izotop değerleri beklenilenden daha pozitif değerlerdedir. Genel olarak, inceleme alanındaki sıcak suların da yukarıya doğru çıkarken soğuk yeraltı suyu akiferine karışımından ötürü 518O ve 6D değerlerinde bir azalma da söz konusu olmuştur.