Yazar "Daş, Gürbüz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çalı Meralarının Keçiler İçin Önemi(2019) Akbağ, Hande Işıl; Daş, Gürbüz; Yurtman, İ.YamanBu derlemede çalı meralarının keçiler için besleme potansiyelinin ve bazı özel etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizde özellikle keçilerin otlatılması amacıyla değerlendirilen çalı meraları çok sayıda farklı bitki türünü bir arada barındırmakta ve geniş bir alana yayılmaktadır. Çalı meralarını oluşturan bitki türlerinin besin madde bileşimi türe ve yetiştiği bölgeye göre farklılık göstermektedir. Çalılar genel olarak düşük protein ve yüksek selüloz içeriğine sahip türlerdir. Çalıların besleme potansiyeli, besin madde kompozisyonunun yanı sıra sekonder bileşik içeriği (tanenler, alkoloidler, saponinler, flavanoidler vb.) ve söz konusu bileşiklerin kimyasal yapısıyla ilişkilidir. Bahsi geçen sekonder bileşikler bitkideki seviyesine bağlı olarak tüketim düzeyini ve performansı olumsuz etkileyebilmektedir. Sekonder bileşiklerin olumsuz etkilerinin yanı sıra rumen fermentasyonu ve hayvan sağlığını içeren birçok olumlu etkisi de mevcuttur. Sonuç olarak çalılı mera alanlarının otlatma kapasiteleri belirlenerek, bu alanların sürdürülebilirlikleri garanti altına alınmalıdır. Bu tip meraların besleme açısından yetersizliklerinin söz konusu olduğu dönemlerde kullanılabilecek ek yemleme stratejilerinin geliştirilmesi ve organik hayvancılık açısından sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmesine gereksinim bulunmaktadır.Öğe Çanakkale Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği üyesi keçicilik işletmelerinde teknik sorunların belirlenmesi üzerine bir araştırma(2006) Koyuncu, Emrah; Pala, Akın; Konyalı, Aynur; Ataşoğlu, Cengiz; Daş, Gürbüz; Ersoy, İ. Erbil; Uğur, FeyziÇanakkale yöresindeki süt keçisi yetiştiriciliğine yer veren tarım işletmelerinin yapısal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla il merkezine bağlı 9 köyde 20 işletme ile anket çalışması yapılmıştır. Ankete katılan yetiştiricilerin ortalama yaşı 47 ± 8.8 olup, ortalama sürü büyüklüğü 55.7 ± 36.2 baş olarak saptanmıştır. İşletmeler genelinde en yoğun yetiştirilen keçi ırkı Saanen (% 84.21) olup bunu sırasıyla Maltız (% 52.63) ve Kıl Keçisi (% 42.11) izlemektedir. İşletmelerdeki ortalama çoğuzluk oranı 0.59 ± 0.21 olarak bulunmuştur. Görüşülen işletmelerdeki tahmini günlük süt verimi ortalama 2.32 ± 0.90 ve laktasyondaki süt verimi 363 ± 144 litre olarak tespit edilmiştir. Yetiştiricilerin % 65'inin barınak tipi klasik ağıl olarak nitelendirilebilecek bir yapı türünde olmakla birlikte, % 20'sinde sundurma bulunmakta, %15'inde ise işletme ahırı keçi barınağı olarak kullanılmaktadır. Barınaklar genel durum itibariyle sınıflandırılacak olursa, % 39'u iyi, % 50'si orta ve % 11'i kötü olarak nitelendirilebilir. İşletmelerin % 75'i sürülerini köy ortak merasına çıkartmaktadır. Ortalama oğlak ölüm oranı 0.30 ± 0.19 olan isletmelerde, en çok görülen sağlık problemleri dış parazitler (% 68.42), solunum yolu hastalıkları (% 52.63) ve göz hastalıktandır (% 42.11). İşletmelerin % 84.21'inde hayvanlara çeşitli koruyucu aşıların yaptırıldığı saptanmıştır. Sonuç olarak, Kıl keçilerine göre süt verimleri daha yüksek olan Saanen ve Maltız melezlerinin sayısı işletmeler genelinde arttırılmalıdır. Küçük aile işletmeciliğinde fiziki alt yapı yetersizliği verimi olumsuz yönde etkilemektedir. İşletmelerde keçi için etkin bir sağlık koruma takvimi veya programı tüm yıl boyunca uygulanmalıdır.Öğe Farklı probiyotik kaynaklarının oğlaklarda büyüme üzerine etkileri(2007) Ataşoğlu, Cengiz; Yurtman, İ.Yaman; Savas, Türker; Tölü, Cemil; Daş, Gürbüz; Akbaü, Ülkü Hande Işıl[Abstract Not Available]Öğe Gökçeada' da ekstansif koşullarda hayvancılık yapan işletmelerin sosyo-ekonomik açıdan incelenmesi(2005) Aktürk, Duygu; Savran, Ferhan; Hakyemez, Hakan; Daş, Gürbüz; Savaş, TürkerBu araştırmanın amacı, Gökçeada'da serbest koşullarda küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan işletmelerin sosyo-ekonomik açıdan incelenmesidir. Bu kapsamda, Gökçeada'daki işletmeler arasından basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile 49 örnek seçilmiş ve araştırma verileri işletmelerde yönetici konumunda olan çiftçilerle yüzyüze yapılan anketlerden elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre denekler arasında okuma-yazma oranı yüksek bulunmakla birlikte, üniversite mezunlarının oranı % 10'dur. Ortalama eğitimin yüksek olması ada da örgütlenmeyi arttıran faktörlerden birisidir. Ayrıca, eğitim düzeyi formal haber kaynaklarının kullanılmasını da arttıran bir faktördür. Ancak, çiftçi örgütlerinin başarılı olamadıkları da belirlenmiştir. Bu durum genellikle yönetim hatalarından kaynaklanmaktadır. Üretilen ürünlerin pazarlanmasında da sorunlar yaşandığı adanın coğrafi konumu nedeniyle ürünün pazara ulaştırılmasında güçlük çekildiği tespit edilmiştir. İşletmelerin hayvancılıktan elde edilen gayri safi üretim değerinin % 78,62'si küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinden gelmektedir. İşletmelerdeki brüt karın % 90,26'sı da küçükbaş hayvancılıktan elde edildiği diğer önemli bir bulgudur. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasının nedenleri, işletme başına düşen arazi genişliğinin az olması ve yetiştiricilik için bir çok işletmenin düşük düzeyde girdi kullanmasıdırÖğe Growth curves of Turkish Saanen goats' kids grouped for weight and body mass index(2005) Pala, Akin; Savaş, Türker; U?ur, Feyzi; Daş, GürbüzGrowth curves and weaning stress differences were investigated in Turkish Saanen kids grouped for their weight and Body Mass Index (BMI = weight/height2). Data included 884 records collected from 61 Turkish Saanen kids raised in Canakkale, Turkey. Slopes were calculated for each kid and were analyzed as data using ordinary least squares, and repeated weights for each kid were analyzed using various covariance structures. Differences between male and female kids were small and non-significant before weaning (P = 0.55), while larger (P=0.06) after weaning. Heavy animals grew faster than light animals before weaning (P < 0.01) but lost their advantage after weaning (P > 0.05). Fat animals (high BMI) grew faster than lean animals (low BMI) before weaning (P < 0.01) while the differences slightly diminished after weaning (P=0.04). This may be because light and lean kids were not affected from the weaning shock as much as the heavy and fat kids, which had stuttered growth after weaning. Fit statistics indicated that first-order ante dependence was the best fit covariance structure for these data. Analyses specifying random model and covariance structures did not have an advantage over an approach where slopes were manually calculated and analyzed as data using ordinary least squares.Öğe Keçilerde bir batında doğum ağırlığı ve varyasyonu seleksiyon ölçütü olarak kullanılabilir mi?(2002) Daş, GürbüzKeçi yetiştiriciliğinde çoğuz doğumların teşvik edilmesi beraberinde oğlak doğum ağırlıkları arasındaki varyasyonun artışını da getirmektedir. Doğum ağırlığı ile yaşama gücü arasında, sütten kesimden sonraki dönemde bile güçlü bir ilişkinin de bilinmesi doğum ağırlıkları varyasyonunun optimize edilmesini gündeme getirmektedir. Bu amaçla Oğlak Doğum Ağırlığı, Toplam Batın Ağırlığı ve Batın Ağırlığı Varyasyonu özelliklerinin analara ait birer parametre olarak kullanıldığı bu çalışmada, anılan özellikler üzerine Doğum tipi-Cinsiyet faktörlerinin etkisi araştırılmış ve söz konusu özelliklere ait tekrarlanma dereceleri tahmin edilmiştir. Doğum Ağırlığı, Toplam Batın Ağırlığı ve Batın Ağırlığı Varyasyonu özelliklerinin tekrarlanma dereceleri sırası ile 0.32, 0.10 ve 0.01 olarak tahmin edilmiştir. Karışık cinsiyetlerde doğan çoğuzlar arasında Toplam Batın Ağırlığı ve Batın Ağırlığı Varyasyonu özelliklerinin, tekrarlanma derecelerinin düşük olmasına rağmen varyasyonun azaltılması yönünde çalışılmalıdır.Öğe Keçilerde doğum ve doğum davranışlarına ilişkin bir araştırma(2004) Konyalı, Aynur; Tölü, Cemil; Daş, Gürbüz; Göncü, Cen; Savaş, TürkerDoğum kayıpları ve doğumda meydana gelen anomalilerden kaçınmak için, hayvansal üretimde önemli bir olgu olan doğum konusunda bilgi üretimine gereksinim duyulmaktadır. Bu çalışmada 32 Türk Saanen keçisinde bazı doğum parametreleri incelenmiştir. Ortalama gebelik süresi 153 gündür. Doğumların % 64'ü ikiz olup % 63'ü yardımsız olarak gerçekleşmiştir. Çoğunlukla (% 88) 06:00-18:00 saatleri arasında meydana gelen doğumlarda keçilerin % 57'sinin yatar pozisyonda doğurduğu gözlenmiştir. Cinsiyet ve ana yaşının doğurma pozisyonu üzerine önemli bir etkisi gözlenmezken, erkek oğlakların dişi oğlaklara nazaran % 17 daha fazla yatar pozisyonda doğduğu saptanmıştır(P>0.05). Tekiz oğlaklar ikiz oğlaklara göre daha fazla yatar pozisyonda doğmuştur (P<0.05). Gözlenen doğumlarda toplam doğum süresinin ortalama 25 d olduğu ve ikiz doğumlarda ikinci doğumun birinciye veya tekizlere göre daha kısa sürdüğü tespit edilmiştir (P<0.05). Oğlakların canlılık puanı olarak dişilerde ortalama 11.21, erkeklerde ortalama 9.20 değerine ulaşılmıştır (P<0.05). Plasenta ağırlığı üzerine ele alınan faktörlerin etkisi önemsiz bulunmuştur. Plasenta atım süresi üzerine ana yaşı ve gebelik süresinin etkisi önemlidir (P<0.05).Öğe Keçilerde sürü sağlığındaki değişimin bazı pratik parametrelerle izlenmesi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2004) Daş, Gürbüz; Savaş, Türkersahiptir (P<0.05). Genel anlamda dişi oğlakların erkek oğlaklardan daha yüksekyaşayabilirlik olasılığına sahip olduğu, doğum tipi etkisinin önemsiz düzeyde olduğugörülmüştür.Oğlak doğum ağırlığı, toplam batın ağırlığı ve batın ağırlığı varyasyonuözellikleri üzerine doğum tipi-cinsiyet faktörlerinin etkisi araştırılmış ve söz konusuözelliklere ait tekrarlanma dereceleri tahmin edilmiştir. Anaya ait bir özellik olarakdoğum ağırlığı, toplam batın ağırlığı ve batın ağırlığı varyasyonu özelliklerinintekrarlanma dereceleri sırası ile 0.32, 0.10 ve 0.01 olarak tahmin edilmiştir.Anahtar kelimeler: Türk Saanen, sağlık koruma, oğlak, doğum ağırlığı, sütten kesimağırlığı, vücut kondüsyon skoru, canlı ağırlık, sağlık kayıtları, apse, pseudotuberculosis,prevalans, mortalite, ÇanakkaleIIÖğe Malta ve Gökçeada keçi genotiplerinde davranış ve verim özellikleri üzerine araştırmalar(2008) Savas, Türker; Baytekin, Harun; Yurtman, İ.Yaman; Konyalı, Aynur; Tölü, Cemil; Daş, Gürbüz[Abstract Not Available]Öğe Oğlaklarda sub-klinik koksidiyoz üzerine araştırmalar: Zootekni ağırlıklı bir yaklaşım(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2012) Daş, Gürbüz; Savaş, TürkerSaanen ve Boer keçisi oğlaklarının hayvan materyali olarak kullanıldığı bu projenin odaklandığı temel araştırma konusu, doğal şartlar altında gelişen sub-klinik koksidiyozun oğlaklarda büyüme performansı üzerine etkilerinin kantifiye edilmesi; bazı uygulamalarla, sub-klinik enfeksiyonun ne düzeyde yönetilebilir potansiyelde olduğunun ortaya konulmasıdır. Bu amaçla sub-klinik koksidiyozun büyüme performansı üzerine etkileri, sütten kesim ile ilişkili planlanan altı deneme ile ortaya konulmuştur.Birinci denemede süt keçisi oğlaklarında koksidiyal ookist saçımı ile büyüme arasındaki ilişkiler irdelenmiş ve ookist saçımının tekrarlanabilirliği ortaya konmuştur. Bulgular, uygulanan sütten kesim yönteminin oğlaklarda etkileri bariz olan bir sütten kesim şokuna neden olduğunu ve mevcut çevre koşullarında büyüme potansiyelinin yüksek düzeyde kullanılamadığını göstermiştir. Ele alınan büyüme dönemlerinde, hızlı ve yavaş büyüyen oğlaklarla, hafif ve ağır oğlakların ookist yükleri arasındaki önemli ilişkilerin varlığı sub-klinik koksidiyozun büyüme üzerine olumsuz etkilerini dolaylı olarak göstermiştir. Sub-klinik enfekte oğlakların ookist saçımının zamana bağlı değişiminde büyük bir varyasyon gözlenmiştir. Bu varyasyonla uyumlu olarak, ookist saçımına ilişkin olarak r= 0,14 ile r=0,43 arasında değişen tekrarlama dereceleri tahmin edilmiştir.Kefirin süt keçisi oğlaklarında sub-klinik koksidiyoz üzerine etkilerinin araştırıldığı iki çalışmanın bulguları birlikte değerlendirildiğinde, sub-klinik koksidiyozun oğlaklarda büyüme üzerine olumsuz bir etkisinin olmadığı ve bu koşullarda ookist saçımında üçte birlik bir düşüş sağlayabilen kefirin performans üzerine etkisinin önemsiz olduğu sonuçlarına varılmıştır.Et keçisi oğlaklarında sütten kesim yaşının (6 ve 12 hafta) sub-klinik koksidiyozla ilişkisi ve bunların büyüme performansı üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmanın bulguları erken yaşta sütten kesimin, etkileri vokalizasyon ve performansla tespit edilebilen bir strese neden olduğunu ortaya koymuştur. Bununla bağlantılı olarak, erken yaşta sütten kesilen oğlaklar ilerleyen yaşla birlikte daha yüksek ookist saçarak sub-klinik koksidiyoz açısından daha dezavantajlı bir konuma düşmektedirler.Rutinde kullanılandan daha yüksek protein seviyesine sahip bir yemle beslemenin, et keçisi oğlaklarında sub-klinik koksidiyoz üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmanın bulguları, kullanılan yemin protein seviyesinin yükseltilmesi ile oğlakların büyüme performanslarının iyileştiğini, buna karşın oğlakların koksidiyoza karşı düzenli aralıklarla profilaktik olarak ilaçlanmasının bir getiri sağlamadığını, dolayısıyla da deneme koşullarında kantifiye edilen sub-klinik koksidiyozun performans üzerine önemli bir etkisinin olmadığını göstermiştir.Proje kapsamındaki çalışmaların bütün bulguları birlikte değerlendirildiğinde, oğlaklarda doğal şartlar altında gelişen sub-klinik koksidiyozun, büyüme performansında düşüşlere neden olacak düzeyde olumsuz etkilerinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte enfeksiyonun, büyümenin farklı dönemlerinde diğer faktörler (özellikle sütten kesim yöntemi) ile etkileşim içinde olduğu, dolayısıyla enfeksiyonun kontrolünde yetiştiricilik uygulamalarının önemli etkilerinin olabileceği sonucuna varılmıştır.