Yazar "Bakar, Coşkun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 25
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Avrupa’da dolaşan koleranın gölgesinde, İstanbul Uluslararası Sağlık Konferansı, 1866(2020) Bakar, CoşkunKolera 19.yüzyılda (yy) boyunca dünya üzerinde büyük salgınlara yol açtı. Bu dönemde Fransa’nınöncülüğünde uluslararası sağlık konferansları serisi gerçekleşti. Bu konferanslardan üçüncüsü1866 yılında İstanbul’da yapıldı (17 ülke). Konferansın yapıldığı tarihlerde hastalığın bulaşmayolu hakkında tam olarak görüş birliği bulunmamaktaydı. Batılı delegelerin en önemli kaygılarıhastalığın kendi ülkelerine bulaşmaması ve de ticareti engelleyecek önlemlerin alınmamasıydı.Ancak yine de konferansta hastalığın Hindistan kaynaklı olduğu ve karantina önlemleriningüçlendirilmesi gerektiği kabul edildiÖğe Bir üniversite hastanesine başvuran sağlıklı insanlarda iskemi modifiye albuminin referans değerleri(2014) Duman, Can; Bakar, Coşkun; Eşsizoğlu, Ertan; Tütüncüler, Funda Kırtay; Demircan, ElifAmaç: İskemi modifiye albumin (IMA) akut koroner sendromun tanısında potansiyel kullanımı olabilecek bir miyokardiyal iskemi belirtecidir. Bu çalışmada amacımız Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne başvuran 15 yaşın üzerindeki sağlıklı insanlarda IMA testinin referans değerlerini belirlemektir.Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine başvuran 15 yaş ve üzeri ve görünürde sağlıklı 582 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunun yaş ve cinsiyet dağılımı belirlenirken 2011 yılı Türkiye nüfusu referans olarak alınmıştır. Katılımcılara demografik özelliklerinin ve sağlık problemlerinin sorgulandığı bir anket formu uygulandı ve 9 ml venöz kan alınmıştır. IMA düzeyleri Bar-Or tarafından tanımlanan spektrofotometrik metot kullanılarak ölçülmüştür. IMA referans değerlerini saptamak için ortalama, standart sapma, ortanca, minimum, maksimum ve % 2,5 - % 97,5 persentil değeri kullanılmıştır.Bulgular: Toplamda 274 erkek (% 47,1) ve 308 kadın (% 52,9) değerlendirildi. Çalışılan grupta ortalama IMA değeri 0,339 ± 0,093, ortanca değeri 0,343 (Min-Maks: 0,053 - 0,631), % 2,5 - % 97,5 persentil değeri 0,145-0,530'dir. Sonuçlar: İskemik durumların tanısında IMA'nın referans değerlerini vurgulayan çalışmalar yetersizdir. Bizim çalışmamızın bu açığı kapatmaya katkıda bulunacağını beklemekteyizÖğe Çanakkale Ezine Ilçesinde Borrelia Seroprevalansının Ve Risk Faktörlerinin Incelenmesi(2020) Bakar, Coşkun; Yüksel, Buse; Akçalı, Alper; Oymak, SibelAmaç: Lyme hastalığı Ixodes cinsi keneler tarafından taşınan Borrelia burgdorferi sensu lato kompleksinin neden olduğu vektörel bir hastalıktır. Türkiye?de yapılmış bölgesel çalışmalar ile riskli popülasyonda %6-44 arasında, normal popülasyonda %2-6 arasında Borrelia burgdorferi antikor pozitifliği saptanmıştır. Bu çalışmanın amacı Çanakkale İli Ezine ilçesi kırsalında Borrelia seropozitifliğinin saptanması ve risk faktörlerinin incelenmesidir. Yöntem: Kesitsel tipteki bu araştırma 2019 yılında Çanakkale ili Ezine ilçesine bağlı tarım ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı üç köyde yürütülmüştür. Araştırma verileri, anket formu ve alınan kan serum örnekleri ile elde edilmiştir. Kan örneklerinde ELISA yöntemi ile anti-Borrelia IgG antikoru varlığı analiz edilmiş, pozitif ya da borderline saptanan örneklere Immmunblot yöntemi ile doğrulama testi yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 456 kişi dahil edilmiştir. ELISA yöntemi ile toplanan kan örneklerinin %2,2?si anti-Borrelia IgG pozitif ve %4,2?si borderline olarak saptanmıştır. Immunblot yöntemi ile seropozitiflik %2,4?tür (n=11). Cinsiyet, yaş, eğitim durumu, meslek, kene ısırığı öyküsü, keneden korunma yöntemleri kullanma vb. bağımsız değişkenler ile seropozitiflik arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Sonuç: Çalışmamızda Borrelia burgdorferi seroprevalansı %2,4 olarak saptanmıştır. B.burgdorferi seroprevalansının düşük düzeyde saptanması nedeniyle, Lyme hastalığının bölgemizde öncelikli bir halk sağlığı sorunu olmadığı düşünülmektedir. Ancak düşük de olsa var olması nedeniyle tamamen göz ardı edilmemelidir. Bu araştırmada Borrelia burgdorferi seroprevalansı ile ilişkili olabilecek bir risk faktörü saptanmamıştır. Bu durumun araştırma bölgesinin kırsal alan olması nedeniyle çevresel olarak kene ısırığı maruziyet riskinin yüksek olması ile ilişkili olduğu düşünülmüştür. Düşük sıklıkta da olsa bölgede bu patojenin saptanması nedeniyle kliniklerde Lyme hastalığı ile ilişkili olabilecek vakaların dikkatli değerlendirilmesi ve pasif sürveyansının yapılması önerilmektedir.Öğe Çanakkale ili Ezine bölgesinde kene ısırığı ve etkileyen faktörlerin incelenmesi(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2021) Yüksel, Buse; Eker, Esen; Önder, Taylan; Özerdoğan, Özgür; Şener, Alper; Oymak, Sibel; Bakar, CoşkunAmaç: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bulaşıcı hastalıkların yaklaşık %17’si vektör kaynaklıdır. Türkiye, iklimi ve bitki örtüsü özellikleriyle kene yaşamına uygun ve kene ile bulaşan hastalıklar açısından riskli bir konumdadır. Bu çalışmanın amacı, Çanakkale ili Ezine ilçesi kırsal alanında bulunan Mahmudiye ve Pınarbaşı köylerinde yaşayanlarda kene ısırığı prevalansının ve etkileyen faktörlerin incelenmesidir. Yöntem: Kesitsel tipteki bu çalışma Çanakkale ili Ezine ilçesi Mahmudiye ve Pınarbaşı köylerinde 2018 yılında yürütüldü. Çalışma öncesinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan izin alındı. ‘Evrenin Bilindiği Durumlarda Evren Oranını Tahmin Etmek için Örneklem Büyüklüğü’ formülü kullanıldı ve örneklem büyüklüğü 329 kişi hesaplandı. Mahmudiye köyünden 292, Pınarbaşı köyünden 128 olmak üzere toplam 420 kişiye ulaşıldı. Köylerde belirlenen örneklem sayısına ulaşılmak için olasılıksız gelişigüzel örnekleme yöntemi kullanıldı. Araştırmanın verileri yüz yüze görüşme tekniği ile uygulanan anket formu ile elde edildi. Anket formu, demografik özellikler ve kene ısırığı hakkında bilgi durumu ve tutumunu sorgulayan 23 sorudan oluşmaktaydı. Kene ısırığı ile ilişkili risk faktörlerinin incelenmesi için lojistik regresyon analizi yapıldı. Araştırmanın veri toplama aşamasının ardından her iki köyde kadınlara ve erkeklere yönelik olarak kene ısırmasından korunmaları konusunda eğitim verildi. Bulgular: Araştırmada kene ısırığı prevalansı %20 olarak saptandı. Erkek cinsiyet kadın cinsiyete göre 3,4 kat; lise seviyesi altında eğitime sahip olmak, lise ve üstü eğitime sahip olmaya göre 3,0 kat; çiftçilik/ hayvancılık/ziraat teknikerliği/kasaplık ile uğraşmak, diğer mesleklere göre 3,4 kat kene ısırığı riskini artırmaktaydı. Sonuç: Kene ısırığından korunmak için koruyucu önlemler mevcuttur ve koruyucu sağlık hizmetlerinin temeli sağlık eğitimidir. Kırsal bölgede yaşayan, özellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşan bireylere yönelik kene ısırıkları hakkında bilinçlendirme için yapılacak eğitimlerin yararlı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca kene ısırığının beşte bir sıklıkta olduğu bu kırsal alanda kene ısırığının neden olabileceği sağlık sorunlarının da taranmasını önermekteyiz.Öğe Çanakkale'deki hekimlerin nükleer tıp konusundaki bilgi ve görüşlerinin değerlendirmesi(2014) Üstün, Funda; Bakar, CoşkunNükleer tıp, 1974 yılından beri ülkemizde ayrı bir uzmanlık dalı olup ülkemizde de dünya ile hemen hemen aynı süreli geçmişe sahiptir. Dünyada ve Türkiye'de hekimlerin nükleer tıp hakkında farkındalık düzeyi ve görüşleri hakkında yeterli çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda, nükleer tıp hizmeti verilmediği dönemde Çanakkale ilinde hekimlerin nükleer tıp hakkındaki bilgi düzeyleri ve tutumlarını belirlemek amaçlanmaktadır. Bu çalışma, 01 Aralık.201028 Şubat 2011 tarihleri arasında Çanakkale ilinde yürütülmüş veri toplama formu çalışmasıdır. Araştırmada değerlendirilen 278 hekimin %29u kadın (ort. 37,2±7,57 yaş / yıl) ve %71i erkektir (ortalama 42,04±8,62 yaş / yıl). İncelenen kişilerin yaş ortalaması 40,6±8,6 yıl ve meslek yıllarının ortalaması 16,18±8,73 yıldır. Tıp fakültesinde nükleer tıp dersi alınması, nükleer tıpta yakınına tetkik yapılması ve hekimlik süresi nükleer tıp bilgi düzeyine etki etmektedir. Diğer önemli bir etken ise bireylerin üniversite ya da eğitim araştırma hastanesinde uzmanlık eğitimi almış olmasıdır. Bazı branşlar nükleer tıbbı kendi uzmanlık alanları için gereksiz görmektedirler. Hekimlerin yaklaşık %80i, kendilerini nükleer tıp bilgi düzeyi açısından yetersiz bulmaktadırlar. Çalışmamıza katılan çoğu hekim nükleer tıbbın farkındadır, ancak pratikte kullanımı hakkında bilgi sahibi değildirler. Bu durumun nedenleri arasında ülkemizde nükleer tıp konusunda homojen bir eğitim verilmemesi yer almaktadır. Mezuniyet sonrası eğitim de yetersizdir. Veri toplama formu çalışması sırasında nükleer tıp hizmetinin bulunmaması da olumsuz sonuçları artırmıştır.Öğe Data for death registration system: An accuracy evaluation of the data of death causes in Çanakkale, Turkey(Nobelmedicus, 2016) Bakar, Coşkun; Cevizci, SibelObjective: This research aims to evaluate the registration system for deaths in Turkey, starting from the death records from Çanakkale Province between 2007 and 2012. Material and Method: This study used the death records of Çanakkale Public Health Directorate from the years 2007 to 2012. Within this period, 15,154 causes of death were re-coded using the ICD-10 Procedure Coding System. The data on deaths between 2001 and 2008 was obtained from the Turkish Statistical Institute (TSI). Results: Among the top three causes of death were circulatory and respiratory system diseases and cancers. When the distribution of causes of death in Çanakkale province between 2001 and 2008 is examined, circulatory system diseases are in first place, with cancers in second place. This study, generated by examining the death records of the Public Health Directorate shows that causes of the 20% of the deaths happened in Çanakkale Province between the years 2007 and 2012 are not defined anywhere. With further investigations cardiopulmonary arrest, senility and fate are observed among these causes. Conclusion: With regulation of the death registration system in recent years, there has been some improvement; however, it is observed that there are still significant gaps. Training to develop the knowledge, skills and attitude of clinicians and health managers as regards recording deaths correctly is necessary. There is a need for death records to determine health policies in our country, and they need to be used more, especially by policymakers. © 2016, Nobelmedicus. All rights reserved.Öğe Dört ilde çalışan aile sağlığı merkezi personelinin sağlıklı yaşam biçimi davranışları düzeyi, sosyodemografik ve işyeri ile ilgili bazı değişkenlerin buna etkisi(2019) Koruk, İbrahim; Bakar, Coşkun; Kurt, Ahmet Öner; Deveci, Serol; Altun, Deniz Utku; Keklik, Ayşana Zehra; Barutcu, Canan DemirAmaç: Bu araştırmanın amacı, Şanlıurfa, Çanakkale, Mersin ve Manisa illerindeki aile hekimi veaile sağlığı elemanlarının sağlıklı yaşam biçimi davranışları durumunu belirlemek, bazısosyodemografik ve işyeri ile ilgili özelliklerin sağlıklı yaşam biçimi davranışları durumunaetkisini saptamaktır. Yöntem: Araştırma, kesitsel tiptedir. Bu araştırma Şanlıurfa, Çanakkale,Manisa ve Mersin illerinde uygulanmıştır. İller olasılıklı olmayan örnekleme yöntemi ileseçilmiştir. Araştırma popülasyonu dört ilde görev yapmakta olan 1484 aile hekimi ile 1429 ailesağlığı elamanıdır. Araştırma için örneklem seçilmemiş olup tüm evrene ulaşılmasıhedeflenmiştir. Toplamda 917 aile hekimi, 963 aile sağlığı elemanına ulaşılmış olup araştırmayakatılım %64.5’tir. Çalışma verileri yapılandırılmış bir anket ve Sağlıklı Yaşam Biçimi DavranışıÖlçeği II ile toplanmıştır. Bulgular: Bekar olanlar en fazla Şanlıurfa'da (%40.0) en az Manisa'dadır(%4.9). Herhangi bir kronik hastalığı olanlar Şanlıurfa'da daha az (%9.7), Mersin'de daha fazladır(%21.9). Kırsal bölgede çalışan sağlık personeli Şanlıurfa'da (%22.4) ve Çanakkale'de (%35.7) enfazladır. Gezici sağlık hizmeti sunumu en fazla Çanakkale (%94.2) ve Şanlıurfa'dadır (%56.5).İşinden memnun olmayanlar en fazla Şanlıurfa'dadır (%38.8). Sağlık personelinde en sıkmemnuniyetsizlik nedeni iş yükü fazlalığıdır. Fiziksel aktivite, beslenme ve stres yönetimi vetoplam SYBD puanları en düşük Şanlıurfa'daki çalışanlardadır. Sağlık sorumluluğu, manevigelişim ve kişilerarası ilişkiler puanları açısından iller arasında farklılık bulunmamaktadır.Sonuç: Seçilen iller demografik özellikler, sağlık hizmeti sunumu ve sağlık personeli dağılımıaçısından farklı özelliklere sahiptir. Özellikle, Şanlıurfa'da toplum sağlığı hizmetleri gereksinimiçok fazladır fakat sağlık çalışanlarının sağlıklı yaşam biçimi davranışları durumu iyi düzeydedeğildir. Şanlıurfa'da çalışanların iş memnuniyetsizliği en yüksektir. Birinci basamak sağlıkhizmetlerinde sağlık insan gücü planlaması sadece kişi sayısına göre değil toplumun sağlıkgereksinimleri de dikkate alınarak yapılmalıdır.Öğe DUMANLI KÖYÜ ’NDE (ÇANAKKALE - TÜRKİYE) ASBEST MARUZİYETİNİN TIBBİ JEOLOJİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ; DİSİPLİNLER ARASI BİR ÇALIŞMA(2015) Yiğitbaş, Erdinç; Mirici, Arzu; Gönlügür, Uğur; Bakar, Coşkun; Tunç, İsmail Onur; Şengün, Fırat; Işıkoğlu, ÖzgürBiga Yarımadası genel jeolojik nitelikleri ve doğal kaynak çeşitliliği yanı sıra önemli tıbbi jeoloji sorunları bakımından da oldukça ilginç bir bölgedir. Bölgenin muhtemel tıbbi jeolojik sorunlarının başlıcaları; doğal radyoaktivite, içme sularında metal/mineral kirliliği,asit kaya/maden drenajı, jeotermal ve diğer su kaynaklarında kalite sorunu, vb olarak sayılabilir. Bu kadar geniş tıbbi jeolojik sorunlara sahip olan Biga Yarımadası'ndaki kritik birbölgede asbest maruziyeti tıp ve yerbilimcilerden oluşan bir grup tarafından incelenmiştir.Araştırma Kuzeybatı Anadolu'da Biga Yarımadasının kuzeybatısında, Çanakkale ilininLapseki ilçesine bağlı Dumanlı köyü ve çevresinde sürdürülmüştür. Çanakkale İl SağlıkMüdürlüğü tarafından 2011 yılında Dumanlı köyünde 3 ve yakınındaki Çamyurt köyünde1 adet mezotelyoma vakası tespit edilmiştir. Bunun üzerine yer bilimciler ile Göğüs Hastalıkları ve Halk Sağlığı uzmanlarından oluşan bir çalışma grubu tarafından bölgede araştırmalar yapılmıştır. Çalışmalar yer bilimlerinde ve sağlık bilimlerinde eş zamanlı ve paralel olarak sürdürülmüştür. Dumanlı köyü çevresinde asbestiform mineraller ileri derecedemakaslamaya uğramış (sheared) serpantinitler içerisinde yer almaktadır. Serpantinitler bölgede yaygın mostra veren ve mikaşist, gnays, mermer litolojilerinden oluşan Çamlıca metamorfikleri içinde tektonik dilim ve mercekler halinde bulunmaktadır. Bu doğrultu atımlısistem içerisindeki gerilme-makaslama alanlarında asbestiform mineral damarları gelişmiştir. Petrografik ve mineralojik tayinler bu minerallerin başlıca klinokrizotil, lizardit veantigorit ile aktinolit olduğunu göstermiştir. Yerbilimleri çalışmalarına paralel olarak, köyde son beş yılda gerçekleşen ölüm nedenlerinin saptanması amacıyla sözel otopsi çalışmaları ile solunum fonksiyon testleri ve radyografik tetkikler yapılmıştır. Radyolojik patolojiile asbest maruziyeti arasında anlamlı korelasyon saptanmış, bu olgularda maruziyet süresinin 23-80 yıl arasında değiştiği anlaşılmıştırÖğe Efficacy of project-writing and application training for academic personnel in the field of health sciences(Nobelmedicus, 2020) Yalçın, Sibel; Özerdoğan, Özgür; Yüksel, Buse; Bakar, CoşkunObjective: This research aimed to assess the efficacy of project writing training for participants wishing to write projects for the health sciences field. Material and Method: This interventional-type research was conducted in November 2017 on 32 individuals who were interested in writing projects in the health sciences field. Pretest and posttest were applied before and after training by answering under observation of the research team. The efficacy of the second stage of project writing training was assessed by creating a skill checklist based on the project writing stages for Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBITAK) 1001 number project. Results: The mean knowledge points of participants were identified to significantly increase after training compared to those before training (p<0.05). 14 people successfully completed the project-writing training. For each group the project-writing stages were found at “should be developed” and “sufficient” levels. Participants stated that project-writing was not as easy as they thought and they required more time. When the feedback from participants is investigated, medical faculty specialization students found that they required separate group training about scientific project writing. Additionally, feedback was received that specific project-writing training for different occupational groups within the health science field may be more beneficial. Conclusion: The project-writing training presented in this research was found to be effective. A “project writing training module” that is updateable and may be used to train different groups in the future was created. © 2020, Nobelmedicus. All rights reserved.Öğe Evaluation of asbestos exposure in dumanli village (çanakkale-Turkey) from a medical geology viewpoint: An inter-disciplinary study(General Directorate of Mineral Research and Exploration (MTA), 2015) Yi?itbaşi, Erdinç; Mirici, Arzu; Gönlügür, U?ur; Bakar, Coşkun; Tunç, Ismail Onur; Şengün, Firat; Işiko?lu, ÖzgürBiga Peninsula has many varied and interesting medical geologic problems, as well as being rich in natural geological resources. Mainly these problems are natural radioactivity, mineral dust, metal/mineral contamination in drinking water, acid rock/mine drainage, and problems related to geothermal and drinking water. With this view exposure to asbestos was surveyed and the results of this survey were evaluated by earth scientists and medical doctors. This inter-disciplinary study was done in Dumanli village (Çanakkale-Turkey) in the Biga Peninsula, NW Turkey. Studies have been carried out in earth sciences and the health sciences simultaneously. The asbestiform minerals around Dumanli village are contained in sheared serpentinites which occur as tectonic slices and lenses within Çamlica metamorphics. These tectonic slices and lenses are bounded by strike-slip faults and probably obtained their final tectonic positions in a transpressional regime during late Cretaceous-early Eocene time. Asbestiform minerals occur within stretching-shear zones in the strike-slip system. Petrographic and miner alo gic indications show that the asbestiform minerals are clinochrysotile, lizardite, antigorite and actinolite. In parallel with earth science studies; verbal autopsy, pulmonary function tests and radiological examination studies were carried out. A significant correlation between asbestos exposure and radiographic pathology was identified in the region and it was understood that the duration of exposure in these cases varies from 23-80 years.Öğe General health and disability status: A comparative study between nursing home residents and elderly living at their own homes(2012) Maral, Işil; Bakar, Coşkun; Durukan, Elif; Arslan, Selçuk; Ilhan, Mustafa N.; Öztimur, Neşe; Özkan, SeçilIntroduction: The objective of this study is to compare the general health and disability status of the elderly living in nursing homes or in their own homes. Materials and Method: The study was carried out in July, 2000 on 367 elderly, aged ?60, living in two nursing homes in Ankara and at their own houses in three villages of Gölbafli. A survey form including descriptive questions, the General Health Questionnaire (GHQ-12), the Brief Disability Questionnaire (BDQ), and the Geriatric Depression Scale (GDS) was administered to participants. Results: There was a statistically significant difference in the GHQ-12 and BDQ mean scores between those living in nursing homes and at home (p<0.05). Scores were higher for those living at nursing homes for both conditions. For those living in nursing homes, the risk factors for increased BDQ scores were being female, suffering from a chronic disease and to having a depression disorder. The risk factor for GHQ-12 was having a depression disorder (p<0.05). Conclusion: We found that the GHQ-12 and BDQ scores were higher for those living in nursing homes compared to those living at home. The GHQ-12 and BDQ should be used as screening tools for the early diagnosis of psychological problems, especially for those living in nursing homes.Öğe Halk sağlığı bakışıyla Toxoplasma gondii(2013) Cevizci, Sibel; Bakar, CoşkunToksoplazmoz dünyada en yaygın zoonoz hastalıklardan birisidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, farklı sağlık sorunlarının ortaya çıkışında da etkenin sorumlu olabileceği yönündedir. Toksoplazmoz gibi zoonoz hastalıkların azaltılmasında, kontrolünde ve bu hastalıklara karşı korunmada her ülkenin ve her bölgenin sosyo-kültürel yapısı gözönüne alınarak çiğ et-sebzemeyve tüketimi, el hijyeni, hayvan besleme alışkanlıklarını gözden geçirecek, tıp ve veteriner bilimlerinin ortak çalışmalarını içeren tek sağlık anlayışına ihtiyaç vardır. Bu yazıda, Dünyada ve Türkiye'de birçok bölgede önemli fakat bir o kadar da göz ardı edilen Toxoplasma gondii epidemiyolojisi ile ilgili güncel bilgilerin sunulması ve enfeksiyondan korunma ve kontrolde önemli olan koruyucu halk sağlığı yaklaşımlarının paylaşılması amaçlanmıştır.Öğe Health-related quality of life of nursing student's with or without premenstrual syndrome(Wiley, 2016) Özkan, Arife; Tanrıverdi, Gülbu; Özenli, Yarkın; Bakar, Coşkun; Özışık Karaman, Handan IşınÖğe Healthcare Satisfaction of the Elderly and Associated Factors From Çanakkale(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019-03-18) Yüksel, Buse; Özerdoğan, Özgür; Çelik, Merve; Oymak, Sibel; Bakar, CoşkunObjective: The prevalence of use of health services increase with age. In Turkey, 48.8% of people who are 15 years old and over and received inpatient services at least once are individuals who are aged 65 years and over. The rate of satisfaction with health services has increased in the last decade, however, comparison of satisfaction levels in terms of age groups is insufficient. The aim of this study was to examine the satisfaction levels of elderly population living in the province of Çanakkale from health service and the factors affecting their satisfactions. Materials and Methods: This cross-sectional study was conducted in the city center of Çanakkale between May-September 2013. The questionnaires were applied for individuals aged 65 years and over lived. The data were assessed by using SPSS package program version 20.0. Univariate and multivariate analysis were used for statistical evaluation. Results: It was found that 55.0% of 1001 people who constituted the sample group were female. 87.0% of the participants were satisfied with the health institution. As a result of the analysis, the contributions made by EUROHIS total score was found to be statistically significant. When the EUROHIS total score was below 23 (median value), healthcare dissatisfaction increased 4.5 (95% CI 3.356-6.018) times. Conclusion: Determining the healthcare satisfaction and the factors affecting the satisfaction is important in order to evaluate the quality of health service delivery and to determine the needs. The relationship between quality of life and health care satisfaction is among the most important results of this research.Öğe İç Ortam Hava Kalitesinin Solunum Sağlığına Olan Etkisi(2018) Menteşe, Sibel; Mirici, N. Arzu; Bakar, Coşkun; Otkun, Müşerref Tatman; Palaz, Elifİnsanlar hayatlarının büyük bir kısmını kapalı ortamlarda geçirmektedir. Herhangi bir kirletici maddeye maruz kalınan miktar; maruz kalma süresi ve maruz kalınan kirletici dozunun bileşkesi olarak ifade edilir. Bu nedenle iç ortamlarda uzun maruz kalma sürelerince mevcut olan hava kirletici miktarı sağlık etkileri ve risk belirlenmesinde önem arz etmektedir. İç ortamlarda maruz kalınan hava kirleticilerin bir kısmı dış ortamdan havalandırma veya infiltrasyon yolu ile iç ortamlara girerken; geriye kalan kirleticilerin büyük bir kısmı ise çok sayıda farklı kaynaktan (ör: sigara, bina ve dekorasyon malzemeleri, kozmetik ve temizlik ürünleri gibi) iç ortama salınmaktadır. Yapılan araştırmalar iç ortam hava kirliliği ile olumsuz sağlık etkileri arasında bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılında yayınladığı raporda iç ortam hava kirliliği kanser nedeni olarak gösterilerek, iç ortam hava kalitesi araştırmalarına öncelik verilmesi salık verilmiştir. Çanakkale ilinin farklı özellikteki ilçelerinde gerçekleştirilen çalışmada organik, inorganik ve biyolojik hava kirleticiler uzun süreli olarak evlerde ölçülmüştür. Ayrıca, ev sakinlerinin solunum fonksiyonları da ölçülmüştür. Son olarak ise, yapılan sağlık anketleri ile ev sakinlerinin hem genel sağlık durumları, hem de solunum sağlığı izlenmiştir. Çalışma merkezlerinde solunum semptomları ile hava kalitesi parametreleri ve solunum fonksiyonları arasında anlamlı ilişki saptanmıştır(p < 0,05). Son olarak, ev sakinlerinin genel sağlık koşulları ile solunum fonksiyonları arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (p < 0,05).Öğe İskemi Modifiye Albuminin İnflamatuvar Parametrelerle İlişkisi(2013) Duman, Can; Eşsizoğlu, Ertan; Demircan, Elif; Kırtay, Funda Tütüncüler; Bakar, Coşkun; Kurtulmuş, YusufAmaç: İskemiye yol açan ateroskleroz ve artmış inşamatuvar durumlarda IMA ve CRP düzeyleri birlikte artar. Bu nedenle inşamatuvar durumu belirlemek için CRP ve sedimantasyon ölçümü yapılan hastalarda IMA düzeylerini saptayarak aralarındaki ilişkiyi inceledik. Gereç ve Yöntem: Rutin biyokimya analizleri için başvuran 117 hastanın CRP düzeyleri nefelometrik, sedimantasyon optik yöntemle, IMA absorbansı ise Bar-Orun spektrofotometrik metoduyla analiz edildi. Bulgular: Hastaların (44 erkek, 73 kadın) yaş ortalaması 50.07±18.02 yıldı. Ortalama IMA düzeyleri 0.37±0.08 absorbans ünitesi, CRP 1.15±2.66 mg/dL, Sedimantasyon 30 dk. 12.39±12.23 mm ve Sedimantasyon 60 dk. 28.34±21.12 mm olarak saptanmıştır. Cinsiyete göre yaş, IMA, CRP, Sedimantasyon 30 ve 60 dk. değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0.05). IMA değeri ile CRP, Sedimantasyon 30 ve 60 dk. değerleri arasında anlamlı pozitif yönlü korelasyon saptanmıştır (p<0.05). IMA değeri ile yaş arasında anlamlı bir korelasyon bulunamamıştır. Sonuç: Sedimantasyon ve CRP gibi inşamatuvar parametrelerdeki artışın iskemi göstergesi olan IMAda artışla birlikte olduğunu belirledik. İskeminin yol açtığı oksidatif stresin CRP ve sedimantasyonu da arttıran proinşamatuvar reaksiyonları başlattığını düşünmekteyiz. Öte yandan IMA inşamatuvar süreçler için bir belirteç olarak da öne çıkabilir.Öğe Kırk yedi yıl sonra yeniden bir salgının hikâyesi: 1970 Sağmalcılar kolera salgınından günümüze dersler(2017) Bakar, Coşkunİstanbul Sağmacılarda 1970 yılının Ekim ayında 1500'e yakın kişinin hastalandığı ve 52 kişinin öldüğü kolera salgını yaşandı. Salgın Sağmacılar, Esenler bölgesinde bulunan Habipler köyü yakınındaki çöplüğün altında bulunan eski suyolları ile bölgedeki açık dereler vasıtasıyla geniş bir alana yayıldı. Ekim ayı sonunda hastalık yayılması durduruldu. Salgın sırasında yerel otoriteler tarafından hastaların takibi, izolasyonu ve tedavisi yapıldı. Geniş bir bağışıklama ile su kaynaklarının ve açık su bölgelerinin klorlanması uygulandı. Bölgede açık su, meşrubat ve buz satışı yasaklandı, ölüler ve mezarlıklar kireçlendi. Salgın olan evler sarı kâğıtlarla işaretlendi. Bu çalışmada materyal olarak dönemin gazeteleri, ilgili çalışmalar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tutanakları kullanıldı. Bu yazıda sağmalcılar salgınından çıkarılması gereken dersler salgın döneminde yapılan çalışmalar aracılığı ile tartışılarak sunuldu.Öğe Microbiological examination of black mussels (Mytilus galloprovincialis) caught in dardanelles(2013) Şener, Alper; Demir, Neslihan; Çakici, Nesrin; Çakici, Hasan; Kaya, Hasan; Bakar, CoşkunObjective: Among seafoods mussels are the most common ones that are mostly raw consumed raw. Bacterial contamination in foods that cause food poisoning are is known to be due to mainly storage and processing conditions. Due to mussels' dietary specifications, them filter water and take in its toxic substances and microbial contaminants. Mussel bacterial load prior to consumption is important to demonstrate pollution levels of the hunting regions. Material and Method: In this study, black mussels (Mytilus galloprovincialis) hunted from seven different stations on two coasts of Dardanelles two coast (Asia: Çardak, Yapi{dotless}ldak, Sari{dotless}çay; Europe: Kilitbahir, Eceabat, Çamburnu, Gelibolu) were analyzed microbiologically in the months of February and June. Mussel samples were examined for total aerobic mesophilic bacteria (TAMB), coliform group bacteria, Escherichia coli, Staphylococcus aureus and Salmonella spp. Results: The mean colony count from all stations was; 5.4x105±1.6x106 cfu/g TAMB, 1.0x105±2.6x105 cfu/g coliform group bacteria, 2.6x105±1.4x106 cfu/g E. coli, 2.2x105±1.3x105 cfu/g S. aureus respectively. Salmonella spp. were not detected in any mussel samples examined. Black mussels hunted in June had significantly higher microbiological contamination for all bacteria than mussels hunted in February (p<0.0001). When we investigated two coasts as Anatolia (Çardak, Yapi{dotless}ldak, Sari{dotless}çay) and Europe (Kilitbahir, Eceabat, Çamburnu, Gelibolu) in two different periods; contamination on Europe coast was significantly higher for TAMB at february (p=0.01), at the same time S. aureus contamination was significantly higher at Anatolia coast (p=0.02). TAMB (p=0.004) and E.coli (p=0.005) count in samples on Anatolian coast were found to be significantly higher. Conclusion: Mussels bacterial load may vary depending on region and the hunting season. Mussels' bacterial load of mussels is more higher especially if hunted during the summer months. In our region, when we compared the Anatolian and European coasts, the bacterial load of hunted mussels on Anatolian coast was higher. Food processing and storage conditions are important especially in food poisoning of raw consumed foods. In addition it should be kept in mind that region and the season for seafood hunting is also an important factor. In order to prevent the health risks associated with mussels, heat treatment has to be applied prior to consumption.Öğe Prevalence of falls and associated risk factors among aged population: Community based cross-sectional study from Turkey(Czech National Institute of Public Health, 2015) Cevizci, Sibel; Uluocak, Şeref; Aslan, Cumhur; Gökulu, Gökhan; Bilir, Olgun; Bakar, CoşkunAim: The aim of the study was to examine the prevalence and risk factors of falls among persons aged 65 years and older in Çanakkale, Turkey. Methods: A community based cross-sectional study was conducted between May-September 2013. A total of 1,001 elderly living in Çanakkale city centre were included into our study. The research was carried out with face-to-face interviews and survey forms. The survey form consists of seven sections: demographic characteristics, significance of ageing, daily activities, quality of life and social network in old age, use of health services and health problems, bad habits, and the European Health Impact Scale. Data analysis was performed using the SPSS software version 19.0. For data investigation the chi-square and logistic regression analyses were used. Results: The prevalence of falls at home or outside was 32.1% among elderly in the last six months period. The prevalence of falling for women at home as well as outside was statistically significantly higher than for men (p < 0.05). According to multivariate analysis results the risk of falling at home or outside was increased by 2.7 times in women (95% CI: 1.90-3.75), by 2.1 times in those who cannot take care of themselves (95% CI: 1.33-3.29), and by 1.7 times in those who have low quality of life (95% CI: 1.24-2.43). Conclusions: This community based cross-sectional study showed that prevalence of falling was high in aged persons living in centre of Çanakkale located in the western part of Turkey. Moreover, the risk was increased in women, those who cannot take care for themselves, and those with low standard of living. © 2015, Czech National Institute of Public Health. All rights reserved.Öğe Siyasal Sistemler İle Sağlık Düzeyi Arasındaki İlişki: Demokrasi ve Sağlık(2016) Bakar, CoşkunEkolojik tipteki bu çalışmanın amacı literatür eşliğinde siyasal sistemlerin sağlık ve sosyal göstergeler üzerindeki etkisini araştırmaktır. The Economist dergisi tarafından yayınlanan demokrasi indeksi, insani gelişme indeksi, sağlık ve sosyal göstergelerle karşılaştırılmıştır. Sağlık göstergeleri olarak doğumda yaşam beklentisi, bebek ve anne ölüm hızları, adolesan doğum hızı, toplam doğurganlık hızı, kızamık aşılanma hızı alınmıştır. Sosyal göstergeler olarak kişi başı gayri safi milli hasıla, eğitim durumu, eşitsizlikle düzeltilmiş insani gelişmişlik indeksi, 10000 nüfus başına düşen hekim sayısı, su ve sanitasyon olanakları, işsizlik hız ve sağlık harcamaları göstergeleri kullanılmıştır. Demokrasi indeksi ve diğer göstergeler arasındaki ilişki korelasyon analizi ile incelenmiştir. Demokrasi indeksi ile sağlık ve sosyal göstergeler arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde korelasyon saptanmıştır. Bugüne kadar elde edilen kanıtlar, demokrasinin sağlıklı toplumlar için en önemli belirleyicilerden biri olduğunu göstermektedir.