Yazar "İpek, Dilvin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Carbapenem resistance and biofilm formation status of Enterobacterales isolated from raw milk via molecular versus phenotypic methods(Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2023) Özdikmenli Tepeli, Seda; Tosun, Melike Nur; Taylan Yalçın, Gizem; Kaya, Burcu; İpek, Dilvin; Zorba, Nükhet NilüferAntibiotic resistance genes can easily be transferred between bacteria in the biofilm. In the dairy industry, many bacterial species forming biofilms on the surfaces of equipment are widely reported. The experiments reported in this research paper aimed to investigate the carbapenem resistance and biofilm formation properties of Enterobacterales isolates which are spoilage microorganisms obtained from raw milk. In addition, the study determined that whether there was a relationship between the biofilm formation ability or the protein spectra of these isolates. In this study, ninety-two Enterobacterales isolates collected from 173 raw milk samples were investigated. Initially, the isolates were identified as Citrobacter braakii (n = 18), Citrobacter freundii (n = 12), Enterobacter asburiae (n = 1), Enterobacter cloacae (n = 3), Escherichia coli (n = 10), Hafnia alvei (n = 18), Klebsiella oxytoca (n = 1), Serratia fonticola (n = 24), Serratia liquefaciens (n = 4), and Serratia marcescens (n = 1) using MALDI-TOF MS. As a result, carbapenem resistance was determined in 6.5% of the isolates by CIM test, MHT, and the disk diffusion methods, but none of them had blaOXA-48, blaKPC, blaNDM-1, blaOXA23, blaOXA-58, blaOXA-51, blaVIM, and blaIMP genes. This may be due to the effect of other resistance mechanisms such as porin loss or increased flow pump activity. Furthermore, biofilm formation (weak and moderate) was detected in 97.8% of the Enterobacterales isolates. The mass spectra of the moderate biofilm producer isolate of Serratia spp. and the mass spectra of the weak biofilm producers of E.coli presented similarities.Öğe Eski Kaşar Peyniri Proses Hattında Mikrobiyal Pembe Renk Bozuklukları: Örnek Bir Çalışma(2024) İpek, Dilvin; Zorba, Nükhet N. DemirelBu çalışma ülkemiz için önemli bir değer olan eski kaşar peyniri üretim hattının mikrobiyal yükünün belirlenmesi, incelenen üretim hattında üretilen ürünlerde daha önce oluşan pembe renk gibi istenmeyen kalite kusurlarına neden olabilecek mikroorganizmaların tanımlanmasını ve bu mikroorganizmaların ürüne kontamine olduğu noktaları belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma sırasında üretim hattı boyunca farklı noktalardan örnekler alınmış, bu örneklerde toplam aerobik mezofilik bakteri sayımı (TAMB) genel mikrobiyal yükün tespiti amacıyla yapılırken, içlerinde pembe renk oluşumuna sebep olabilecek türleri barındıran küf/maya ve Enterobacteriacea sayıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Tespit edilen mikroorganizmalara fenotipik yöntemler kullanılarak tanımlanmış, pembe renk sorununa neden olan mikroorganizmanın ise Debaryomyces sp.’e ait olduğu tespit edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre işletmedeki ana kontaminasyon kaynaklarının işletme suyu ve tahta olgunlaştırma rafları olduğu belirlenmiştir.Öğe Ezine peyniri üretim hattında dezenfeksiyonun yeni dezenfektan formülleri ile yapılabilirliği: Antibiyofilm-antiquorum sensing maddeler(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2017) İpek, Dilvin; Demirel Zorba, Nükhet Nilüfer; eş dnş: Ji Hyang KweonÇalışmada Ezine peyniri üretim hattında biyofilm ve kötü koku oluşumuna neden olabilecek mikroorganizmaların belirlenmesi, bunların gelişimini engelleyebilecek quorum quenching etkili doğal maddeler ile hazırlanan doğal dezenfektan geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla üretim hattında belli noktalardan ATP Biyolüminesans ve standart swap yöntemi ile örnek alınmıştır. Ayrıca işletmelerin üretim ve dolum alanlarının hava yükleri ve su örneklerinin mikrobiyal florası da belirlenmiştir. Yüzeylerden, hava ve su örneklerinden alınan bakteri izolatlarının biyofilm oluşturma potansiyelleri kristal viyole mikroplak ve Congo red agar yöntemleri ile araştırılmıştır. Seçilen 18 doğal maddenin %70'lik etil alkol kullanılarak ekstraktları hazırlanmış; antibiyofilm etkileri disk difüzyon ve mikrodilüsyon yöntemleri ile belirlenmiştir. Quorum quenching etkileri AHL ve AI-2 sinyallerini kesme etkileri Chromobacterium violaceum CV026, Agrobacterium tumefaciens A136 ve Vibrio harveyi BB 170 indikatör mikroorganzimaları ile belirlenmiştir. Geliştirilen dezenfektan formüllerinin sesil ve biyofilm oluşturan hücreler üzerine etkisi çalışmada izole edilen Bacillus coagulans ve Enterobacter cloacea bakterileri üzerinde çelik plakalarda UHT süt kullanılarak araştırılmış; ayrıca formülün korozif etkisi SEM-EDX analizleri ile CIP ve perasetik asit uygulamasıyla karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak üretim alanlarında yaygın olarak Bacillus spp. kontaminasyonu olduğu (%36,75) belirlenmiştir. Bunu Enterobacteriacea (%25,64) ve Pseudomonas (%23,93) türlerinin izlediği görülmüştür. Kontaminasyonun su, plastik boru ve duvar kaynaklı olduğu belirlenmiştir. İncelenen doğal maddelerden EGCG'ın en etkili antimikrobiyal ve QQ madde olduğu belirlenmiştir (MİK:250µg/ml). Diğer bir önemli doğal madde olan boraksın AI-2 sinyalleri üzerine QQ etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Bu maddelerin etkinliğini arttırmak için EDTA ve NaCl ilave ederek hazırlanan formüllerin 5 dk uygulamasının çelik plakalarda biyofilm oluşturan hücre sayısında B.coagulans ve E.cloaecea için yaklaşık 6 logkob/cm2 azalma sağladığı, sesil hücreler üzerine ise her iki bakteri için 6 logaritmik değerlik bir düşüş sağladığı, etkinliğinin perasetik asitin 15 dk uygulaması ile eşdeğer olduğu belirlenmiştir. Perasetik asitin 316 L paslanmaz çelik yüzeylerde korozif etkisine karşın bu formüllerin yüzeylerde korozif olmadığı SEM-EDX analizi ile belirlenmiştir.Öğe Ezine Yöresel Pazarlarında Satılan Ev Yapımı Tereyağların Mikrobiyolojik Kalitesi(2020) İpek, DilvinÇanakkale-Ezine yöresi süt ve ürünleri üretim kapasitesi yanı sıra içerdiği turistik tarihi alanları ve coğrafi konumu nedeniyle önemli bir bölgedir. Günümüzde dünyada ve ülkemizde doğal beslenme, doğal ürünler ve ev yapımı ürünlerin tüketimi konusunda bir hassasiyet oluşması nedeniyle halk pazarlarında da ev yapımı ürünler tercih edilmektedir. Bu çalışmada Ezine yöre pazarlarında ev yapımı olduğu belirtilerek satılan tereyağların Esherichia coli, koagülaz pozitif Staphylococcus sp ve Salmonella sp. varlığı ile toplam aerobik mezofik bakteri sayısı, koliform grubu bakteri sayısı ve toplam maya-küf sayısı incelenmiştir. Satışa sunulan tereyağların mikrobiyal kalitesinin Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kalite Kriterler Tebliğ’inde belirtilen limit değerlere uygun olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte ürünlerin maya-küf yükünün 106 kob/g seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Ürünlerden izole edilen küflerin mikroskop altında morfolojilerinin incelenmesi sonucu Penicillum, Fusarium, Trichoderma ve Aspergillus sp. gibi mikotoksin üretebilen türlere ait olduğu belirlenmesi ve koagülaz pozitif Staphylococcus sp.’ın ürünlerde tespit edilmesi tüketici sağlığı açısından önemli bir risk olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle yöresel pazarlarda satılan ev yapımı ürünlerin daha hijyenik şartlarda, kaliteli hammadde ve doğru ısıl işlem uygulamaları ile üretiminin önemi bir kere daha ortaya çıkmıştır.Öğe Üretim aşamaları ve farklı ambalajlama tekniklerinin lokum kalitesine etkisi(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2009) İpek, Dilvin; Zorba, NükhetBu çalışma lokum üretim aşamaları ve farklı ambalajlama tekniklerinin kalitesi üzerine etkilerini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla, piyasalardan toplanan 56 adet lokum örneklerine yabancı madde tayini, kurumadde, pH, % toplam ve invert şeker, aerobik mezofilik bakteri sayısı, koliform bakteri sayısı, Escherichia coli, Enterobacteriacea sayısı, küf-maya sayısı, osmofilik maya sayısı, Staphylococcus aureus, Bacillus cereus ve Salmonella spp. aranması analizleri uygulanmış, bütün örneklerin yönetmeliğindeki fiziksel ve kimyasal kriterlere uygun olduğu belirlenmiştir. 56 örnekten birinde (%1,79) koliform bakteri sayısı, ikisinde (%3,57) ise E.coli sayımlarında sınırlar aşılmıştır. Çeşnili, sultan ve sade olarak gruplandırılan lokumların kurumadde, pH, % invert-toplam şeker miktarları ve mikrobiyolojik kaliteleri arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır(P>0,05).Lokum kalitesine ambalajlamanın etkisini araştırmak için yapılan çalışmada; lokumlar geleneksel, kaynak ve modifiye atmosfer (MAP) tiplerinde ambalajlar ile paketlenmiş, 20oC'de ve 35 oC'de laboratuar koşullarında inkübatörlerde depolanmıştır. Paketlenen lokumların kurumadde miktarları depolama süresince artmıştır. Geleneksel ambalajlı ürünlerde su kaybı olduğu görülürken, kaynak ve MAP ambalajlı ürünlerde kurumadde miktarı üzerinde etkili olmadığı belirlenmiştir. Ürünlerin pH değerleri arasındaki farklılıklar önemsizdir. Toplam şeker miktarları ile invert şeker miktarları depolama boyunca artış görülürken, geleneksel ambalajlı ürünlerin yüzde toplam şeker miktarlarının diğerlerine göre fazla olduğu görülmüştür. Paketlenen lokum örneklerinin mikrobiyolojik yükleri kodekste verilen limitler içerisinde kalmıştır. Depolama süreci boyunca lokum örneklerine ait enstrümental doku analizi değerlerinin genel itibariyle su kaybına paralel olarak arttığı belirlenmiş, bu nedenle geleneksel ambalajlı ürünlerin enstrümental doku analizi değerlerinin fazla olduğu bulunmuştur. Geleneksel, kaynak ve MAP ambalaj materyalleriyle paketlenmiş ürünlere panelistler tarafından verilen puanlar arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Panelistlerin lokum örneklerine verdiği puanların depolama süreci boyunca azaldığı görülmüştür.Sıcaklığın etkilerinin de tespiti amaçlı yapılan ikinci çalışmada, su kaybı en fazla 35 oC'de depolanan geleneksel ambalajlı ürünlerde gerçekleşmiştir. Depolama süreci boyunca örneklerin kurumadde miktarları artış gösterirken, pH değerleri ise dalgalı bir seyir göstermiştir. 20 oC ve 35 oC'de depolanan geleneksel, kaynak, MAP ambalajlı ürünlerin %toplam-invert şeker miktarları su kaybına bağlı olarak depolama süresince artış göstermiştir. Örneklerin toplam canlı sayıları ve küf-maya sayıları ise depolama süreci boyunca azalmıştır. Örneklerde koliform bakteri, Escherichia coli, Enterobacteriacea, Staphylococcus spp., Bacillus cereus ve Salmonella spp. ise tespit edilememiştir.20 oC ve 35 oC'de depolanan geleneksel, kaynak, MAP ambalajlı ürünlerin enstrumental doku analizi değerleri depolama süreci boyunca ciddi dalgalanmalar göstermesine rağmen genel itibariyle artış eğilimi göstermektedir. 20 oC'de depolanmış lokum örneklerine panelistlerimizce verilen puanların daha yüksek olduğu görülmüş, genel itibariyle puanların depolama süreci boyunca azalma eğilimi gösterdiği belirlenmiştir. 20 oC'de depolanmış geleneksel ambalajlı örnekler panelistlerimizce beğeni sıralamasında birinci sırayı alırken, 35 oC'de depolanan örnekler ise son sırayı almıştır.Üretim aşamalarının lokum kalitesine etkilerinin araştırılması amacıyla yapılan çalışmada ise, iki firmanın lokum üretim hatlarından alınan bileşen örneklerinin mikrobiyolojik özellikleri arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (P>0,05). Aynı firmaların lokum üretim hatlarından geleneksel ve ATP-Bioluminance yöntemleriyle elde edilen yüzey örnekleri arasındaki farklılıklar ise istatistiksel olarak önemli değildir (P>0,05). Fakat her iki firmada da özellikle kesme bıçağından ve tepsiden ATP-Bioluminance yöntemiyle alınan yüzey örneklerinde, sonuçların 500 RLU üzerine çıkabildiği ve kirli olarak nitelendirilebileceği de tespit edilmiştir. Geleneksel yöntemlerle alınan yüzey örnekleri ise genel itibariyle sınırlar dahilindedir.