Yazar "Öztürk, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Buhârî’de dünya ve ahiret algısı (Kitâbu’r-Rikâk örneği)(2012) Öztürk, MustafaTarih boyunca hayata yaklaşımda bir taraftan ahireti dikkate almayıp sadece dünyaya itimat eden, dünya hâkimiyeti için her şeyi mübah gören, dünya hırs ve sevgisiyle dolu materyalistler, diğer taraftan ahireti kurtarmak adına dünyaya ve dünya nimetlerine olumsuz bakıp sırt çeviren bazı mistikler daima var olmuştur. İfrat ve tefriti temsil eden bu iki gruba ait söz konusu anlayışlar, fıtrat dini İslam’la asla bağdaşmaz. Zira İslam’ın olaya bakışında “dünyadan nasiptar olmak fakat geçici dünyayı ebedi ahirete tercih etmemek” gibi bir tabiîlik vardır. Çalışmamızda mesele, Buhârî’nin Sahîh’inin Rikâk bölümü çerçevesinde ele alınmış, kaydedilen bir kısım konu başlıkları ile hadislere göre müellifin dünya ve ahiret algısı tetkik edilmiştir. Rikâk ya da rekâik, merhametli şefkatli ve ince kalpli anlamındaki rakîk’ın çoğuludur. Mastarı rikkat’tir. Bölüme Kitâbu’r-Rikâk ismi verilmesi, ihtiva ettiği (dünya ve ahiretle ilgili) hadislerin gönüllerde rikkat/incelik oluşturması sebebiyledir.Öğe Hadis rivâyetinde telkin zabt ilşkisi ve telkin yoluyla yapılan tahrifler(2013) Öztürk, MustafaHadis usûlü ıstılahında telkin, bir râviye, kendisine ait olmayan hadisi, bizatihi kendisininmiş hissi vererek ona ait olduğuna inandırma gayretidir. Bu faaliyet, ilk dönem hadis rivâyet geleneği sürecinde râvilerin, rivâyetlerini ne derece zabt ettiklerini deneme amacı ve metodu olma yanında bir kısım muhaddislerin rivâyetlerini tahrif etme aracı olarak da tezahür etmiştir. Mesela bazı itikâdî ve mezhebî fırkaların, kendi fikirlerini teyit etme ni- yetiyle telkine başvurup hadislerden delil bulma yoluna gitmeleri tahrif sebeplerinden biridir. Telkin, tabiîn dönemiyle birlikte daha ziyade Irak bölgesinde yoğunluk kazanmıştır. Nitekim siyâsî ve mezhebî sâiklerle hadis uydurmacılığı da Irakta zuhur etmiştir. Telkin, râvinin zabt durumuna göre şifâhen ya da yazılı yapılmıştır. Makalemiz bütün bu hususların altını çizmekle birlikte, telkin-zabt ilişkisi bağlamında telkinde bulunma ve telkin kabul sebeplerini, özellikle de telkinden kaynaklanan hadislerdeki tahrif problemini incelemektedir.Öğe Kaderî olmakla itham edilen hadis râvîleri(2013) Öztürk, MustafaKaderî diye itham edilen birçok muhaddisin muteber hadis kitaplarında rivâyetleri bulunmakla birlikte usûl kaynaklarında bid‘at ehli olmaları hasebiyle, Kaderî görüşlere sahip râvîlerin belli şart- larla mecrûh sayılacağı da teorik olarak ifade edilir. Bu çerçevede makalemizde Kütüb-i sitte râvîle- rinden öncelikle nispet edildikleri ilim merkezlerine göre ne kadarının Kaderî olmakla itham edildiği tespit edilmiş ve tespit edilen râvîler arasında “hâfız”, “imâm”, “muhaddis” unvanlarıyla temâyüz etmiş âlimlerin hadis rivâyetindeki etkinlikleri ve itham edildikleri husus bağlamında biyografileri incelenmiştir. Sonuç itibariyle Kaderiyye’den olmanın veya Kaderî görüşlere temâyülün cerh sebebi sayılıp sayılmadığının uygulamadaki boyut ve problemlerine dikkat çekilmiştir.Öğe The Relationship between Talqīn and Dabt and DistortionsMade through Talqīn in the Hadīth Narration(Yediveren Kitap, 2013) Öztürk, MustafaIn the terminology of hadīth methodology, talqīn refers to all kinds of efforts to give the impression and to make a certain narrator believe that a hadīth belongs to him, though he does not have it. This activity emerged with the aim of testing how strongly narrators kept their narrations and also as an instrument of falsifying some narrators’ narrations during the early period of the tradition of hadīth reporting. One of the falsification rea- sons was the appeal of some theological sects and legal schools to talqīn with the inten- tion of finding support from the hadīth in order to strengthen their ideas. Talqīn intensi- fied especially in Iraq during the era of successors (tabiīn). As a matter of fact, falsifica- tion of the prophetic narrations for political and theological reasons originally emerged in Iraq too. Talqīn was done orally or written depending on the narrator’s strength of ap- prehension (dabt). This study tries to draw attention to all of these points, and also deals with the reasons for susceptibility to talqīn and particularly the problem of falsifying hadīth based on talqīn in the context of relationship between dabt and talqīn [TR] Hadis usûlü ıstılahında telkin, bir râviye, kendisine ait olmayan hadisi, bizatihi kendisininmiş hissi vererek ona ait olduğuna inandırma gayretidir. Bu faaliyet, ilk dönem hadis rivâyet geleneği sürecinde râvilerin, rivâyetlerini ne derece zabt ettiklerini deneme amacı ve metodu olma yanında bir kısım muhaddislerin rivâyetlerini tahrif etme aracı olarak da tezahür etmiştir. Mesela bazı itikâdî ve mezhebî fırkaların, kendi fikirlerini teyit etme niyetiyle telkine başvurup hadislerden delil bulma yoluna gitmeleri tahrif sebeplerinden biridir. Telkin, tabiîn dönemiyle birlikte daha ziyade Irak bölgesinde yoğunluk kazanmıştır. Nitekim siyâsî ve mezhebî sâiklerle hadis uydurmacılığı da Irak’ta zuhur etmiştir. Telkin, râvinin zabt durumuna göre şifâhen ya da yazılı yapılmıştır. Makalemiz bütün bu hususların altını çizmekle birlikte, telkin-zabt ilişkisi bağlamında telkinde bulunma ve telkin kabul sebeplerini, özellikle de telkinden kaynaklanan hadislerdeki tahrif problemini incelemektedir