Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Çinpolat, Havva Yasemin" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Çanakkale ilindeki Q ateşi olgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi
    (2022) Çeviker, Sevil Alkan; Kayta, Safiye Bilge Güçlü; Şener, Alper; Küçük, Uğur; Sıddıkoğlu, Duygu; Çinpolat, Havva Yasemin
    Amaç: Q ateşi, özellikle risk grubundaki bireylerde akut ve kronik formda görülebilen, özgül olmayan semptomları nedeniyle tanısı atlanabilen, zoonotik bir hastalıktır. Önceleri sıklıkla yanlış tanı alan bu hastalık olguları, ülkemizden de son yıllarda bildirilmeye başlamıştır. Bu çalışmada Q ateşi olgularının klinik ve laboratuvar parametrelerini retrospektif olarak değerlendirmeyi ve Q ateşi farkındalığını arttırmayı amaçladık. Yöntem: Retrospektif gözlemsel çalışmamızda, 18 yaş üstü, kesin tanı almış, Q ateşi olguları değerlendirildi. Hastalara ait yaş, cinsiyet, meslek, ikamet edilen yer gibi demografik veriler, kene teması öyküleri, hastalığın geliştiği zaman dilimi (yıl, mevsim, ay), eşlik eden komorbiditeler, semptomlar, fizik muayene ve laboratuvar bulguları, tedaviler, hastaların iyileşme ve mortalite durumları irdelendi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 49.23±12.1 yıl, 7’si (%57) erkek olan 14 olgu dahil edildi. En sık semptomlar ateş yüksekliği (%100), öksürük (%71.4) ve miyalji (%57.1) idi. Olguların tamamı akut Q ateşi olgusu olup, endokardit hiçbir olguda saptanmadı. Sonuç: Ülkemizin Q ateşi hastalığı için olası endemik bölgelerden olması nedeniyle, özellikle kırsal kesimde yaşayan, hayvancılıkla uğraşma, pastörize edilmemiş süt/süt ürünü tüketme gibi risk faktörleri olan hastalarda özellikle pnömoni ve miyalji varlığında akılda tutulmalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    COVID-19 PANDEMİSİNİN BİR ÜÇÜNCÜ BASAMAK BİYOKİMYA LABORATUVARINDA REDDEDİLEN NUMUNE ANALİZİNE ETKİSİ
    (2022) Çinpolat, Havva Yasemin; Çakır, Dilek Ülker
    Numune red oranı, tıbbi laboratuvarların kalite izleminde kullanılan önemli bir parametredir. Çalışmamızda preanalitik süreçte kalite indikatörü olarak kullanılan ve aylık olarak yapılan reddedilen numune analizine COVID-19 pandemisinin etkisi araştırılmıştır. Aylık reddedilen numune analizleri pandemi öncesi altı aylık (Eylül 2019-Şubat 2020) ve pandemi sırasındaki altı aylık (Nisan 2020-Eylül 2020) dönem olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Aylık reddedilen numune sayısı ve toplam kabul edilen numune sayısı laboratuvar bilgi yönetim sistemi üzerinden retrospektif olarak elde edilmiş, birbirlerine oranlanarak ret oranları belirlenmiştir. Altı sigma değerleri ve kalite uygunsuzluk oranları hesaplanmıştır. Pandemi öncesi ve pandemi verileri eşleştirilmiş t test ile karşılaştırılmıştır. Ret nedenleri Pareto grafiği ile sıklığına göre değerlendirilmiştir. Laboratuvar birimlerine ve numunenin gönderildiği tıbbi birimlere göre reddedilen numune dağılımı incelenmiştir. Pandemi öncesine göre, pandemi sırasında yetersiz numune oranı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış gösterirken; hatalı istem ve diğer ret nedenleri anlamlı olarak azalmıştır. Reddedilen koagülasyon numunelerinde anlamlı düzeyde artış gözlenmiştir. Pandemi sırasında yoğun bakımdan reddedilen numune oranı artmıştır. COVID-19 pandemisi reddedilen numune analizini etkilemiştir. Preanalitik hata sıklığını azaltmak için pandemide de gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler gerçekleştirilmelidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Hastanede Yatan COVID-19 Hastalarında Rutin Laboratuvar Parametrelerinin Hastalığın Şiddeti Üzerindeki Öngörü Değeri
    (Rabia YILMAZ, 2022) Alkan, Sevil; Yüksel, Cihan; Şener, Alper; Doğan, Ebru; Yüksel, Buse; Çinpolat, Havva Yasemin
    Amaç: Koronavirus hastalığı 2019 (COVID-19) hastalık şiddetinin erken tahmini, mortaliteyi azaltmak için önemlidir. Bu nedenle, hastaneye yatırılan COVID-19 hastalarının rutin laboratuvar parametrelerini kabul gününde geriye dönük olarak araştırarak, bu temel rutin laboratuvar parametreleri ile mortalite üzerindeki etkileri arasındaki klinik ilişkiyi belirlemeye çalıştık. Gereç ve yöntem: Bu retrospektif-gözlemsel çalışma popülasyonu, hastaneye yatırılan 415 COVID-19 hastasından oluşmaktadır. Hastalar başvuru günlerindeki klinik durumlarına göre (hafif, orta ve şiddetli) üç gruba ayrıldı. Başvuru sırasında COVID-19 hastalarının on beş rutin biyokimyasal ve hematolojik laboratuvar parametresi değerlendirildi. Bulgular: Aspartat aminotransferaz (AST), alanin transaminaz (ALT), laktat dehidrojenaz (LDH), ferritin, Uluslararası Normalleştirilmiş Oran (INR) ve d-dimer seviyeleri, başlangıçtaki hastalık şiddeti grup sınıflandırmasına bakılmaksızın, hayatta kalanlarda hayatta kalanlardan daha yüksekti. Ürik asit, monosit ve trombosit sayıları açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Sonuç: COVID-19 şiddetini tespit etmek için acil bir ölçeğe ihtiyaç vardır. AST, ALT, LDH, ferritin, INR ve d-dimer seviyeleri, hastalığın COVID-19'daki şiddetini tahmin etmeye yardımcı olabilir
  • [ X ]
    Öğe
    Hidradenitis Suppurativalı Hastalarda İnflamatuar Belirteçlerin Değerlerdirilmesi: Tek Merkezli Vaka-Kontrol Çalışması
    (2023) Kaya, Özge; Çinpolat, Havva Yasemin
    Amaç: Hidradenitis suppurativa (HS), kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Bu çalışmada hidradenitis suppurativada yeni inflamatuar belirteçlerden olan monosit:HDL oranı (monosit:HDL ratio=MHR), nötrofil:lenfosit oranı (nötrofil:lenfosit ratio=NLR), monosit:lenfosit oranının (monosit:lenfosit ratio=MLR) değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012- Şubat 2023 tarihleri arasında HS tanısıyla takip edilen ve yaş-cinsiyet açısından eşleşmiş sağlıklı kontrol grubu sosyodemografik bulgular (yaş, cinsiyet) ve laboratuvar bulguları [yüksek yoğunluklu lipoprotein (high density lipoprotein=HDL), nötrofil sayısı, monosit sayısı, eritrosit sedimantasyon hızı (ESH), C-reaktif protein (CRP), MHR, NLR, MLR] açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Elde edilen veriler hasta ve kontrol grubu arasında, ayrıca hasta grubunda hastalık şiddeti açısından (Hurley evre 1, 2 ve 3) ve metabolik sendrom varlığına göre karşılaştırıldı. Ayrıca hasta grubunda inflamatuar belirteçlerle korele olan bulgular değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 53 HS hastası (kadın:erkek oranı=0,6:1, yaş ort=33.32±11.37 ) ve 50 sağlıklı kontrol (kadın:erkek oranı=0,47:1, yaş ort=36.74±11.95) dahil edildi. Hasta grubunda ortalama HDL değeri istatistiksel olarak daha düşük saptanırken; ESH, nötrofil ve monosit sayıları, MHR ve NLR de- ğerleri daha yüksekti (p<0.05). Hastalar Hurley evrelemesi açısından karşılaştırıldığında; CRP, ESH nötrofil ve monosit sayıları, MHR, NLR ve MLR değerleri evre ilerledikçe artmaktaydı, ancak bu artış sadece ESH’nda istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0.022). Anatomik lokalizasyon tutulum sayısı; nötrofil sayısı, monosit sayısı, ESH, MHR, NLR, MLR ve Hurley evresiyle pozitif koreleydi. Hastalık süresi ise MHR ile korelasyon göstermekteydi. Hastaların 11’inde (%20,8) metabolik sendrom mevcuttu. Meta- bolik sendromu olan hastalarda MLR değeri daha düşük saptanırken, diğer parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: HS’te MHR, NLR ve MLR gibi maliyeti düşük ve kullanımı kolay olan yeni inflamatuar belirteçler inflamatuar yükü yansıtması açısından günlük pratikte kullanılabilecek parametrelerdir.
  • [ X ]
    Öğe
    Investigation of Thromboembolic Events in COVID-19 Infected Patients
    (2023) Şahin, Serpil; Altınışık, Hatice Betül; Çeviker, Sevil Alkan; Küçük, Uğur; Çinpolat, Havva Yasemin; Gönlügür, Uğur
    Aim: In this study, we sought to determine patient characteristics and clinical outcomes of patients who experience this complication, as well as the frequency of thromboembolic events (TEE) in COVID-19 patients hospitalized. Materials and Methods: Between January 2020 and December 2021, all the patients with positive COVID-19 PCR test results were enrolled in this study. The data of the cases that developed TEE with the diagnosis of COVID-19 were evaluated retrospectively. Results:During this time, 2,845 inpatients were admitted with COVID-19. Among this group, 96 patients (3.37%) had COVID-19 - related TEE. The mean age was 63.76±13.85 years (range, 28–80 years) with 46 men (47.92%) and 50 women (52.08%). Of the patients, 46 of 96 (47.92%) had severe COVID-19, and 50 of 96 (52.08%) had only mild respiratory symptoms. Severe COVID-19 group patients were older but there was not statistically significance between the groups. Peripheral venous disease was more common in mild COVID-19 group, while peripheral arterial disease is more common in severe COVID-19 group.CRP, uric acid, troponin, creatinine,D-dimer and leukocyte levels were higher in severe COVID-19 patients with TEE (p<0.05). Peripheral venous disease was present in 81 of 96 (84.37%), peripheral arterial disease in 5 of 96 (5.2%), and pulmonary embolism in 11 (11.45%) cases. One patient (1.04%) had both peripheral venous disease and pulmonary embolism. The overall mortality was 6.25% (6/96). Conclusion: COVID-19-associated thrombotic process affects more frequently veins than arteries. Given the significant observed risk for TEE in COVID-19, diagnostic imaging for TEE should be evaluated with a high degree of clinical suspicion.
  • [ X ]
    Öğe
    Network Visualization Analysis on MicroRNAs in Infectious Diseases Research Area
    (Oman Medical Specialty Board, 2023) Alkan, Sevil; Şahinoğlu, Mustafa Serhat; Çinpolat, Havva Yasemin
    Objectives: The discovery of microRNAs (miRNAs) has revealed a new level in gene expression post-transcriptional control. Several studies have been published to date looking at the relationship between miRNAs and viral (swine flu, HIV, and hepatitis B) or bacterial infections. We conducted a bibliometric evaluation of the existing literature on miRNAs in the infectious disease research area. The major purpose of this study was to investigate the significance of publications and identify research developments and clusters using bibliometric methods. Methods: Data was obtained from the Web of Science (WoS) database. The titles, document types, publication years, authors, affiliations, keywords, publishing journals, abstracts of each document, and citations within the WoS database were saved as TXT files and retrieved into Microsoft Office Excel 2019. Data for this investigation was obtained from the WoS database on 10 April 2022. The WoS database’s Results Analysis and Citation Report were used to analyze the number of publications from various viewpoints, such as years, journals, and authors. To visualize country collaboration networks and keywords we used the VOSviewer software version 1.6.18 for Microsoft Windows. Results: We found 623 documents of which 251 (40.3%) were articles. All the publications were published in English. The first document was published in 2007, and the maximum number of documents was published in 2021. The number of documents has been increasing since 2019. China dominated the scientific production with 398 (63.9%) publications. The top five leading scientifically productive countries on this topic also included the USA (n = 100; 16.1%), Japan (n = 24; 3.9%), Germany (n = 20; 3.2%), and Italy (n = 17; 2.7%). The documents originating from China were cited 5705 times (an average of 14.3/document). The documents originating from the USA were cited 2190 times (an average of 21.9/document). Conclusions: Since 2019, the number of studies on miRNA in infectious illnesses has steadily increased. China and the USA have made tremendous contributions to this field’s study. We discovered several deregulated miRNAs, including miR-122, miR-133a, miR-146, miR-155, and miR-370, were described in the context of sepsis and infection using bibliometric methods. Understanding these crucial factors, as well as how research is performed and directed, might lead to a new perspective in the creation of new strategies to manage variable infections in the coming years. © 2023, Oman Medical Journal.
  • [ X ]
    Öğe
    Presepsin ve COVID 19: Literatürün gözden geçirilmesi
    (Uşak Cerrahi Derneği, 2021) Alkan, Sevil; Yıldız, Emel; Çinpolat, Havva Yasemin; Mızrakçı, Serpil Oğuz
    Günümüzde hakkında global olarak çok sayıda araştırmalar devam eden Koronavirüs hastalığı (COVID-19) hastalığının da prognozunun belirlenmesinde, patolofizyolojisinin anlaşılmasında biyobelirteçlerin rol alabileceği düşünülmektedir. Presepsin de bu biyobelirteçlerden olup, kritik COVID-19 vakalarının erken tespitinde ve mortalite riskinin değerlendirmesinde kullanılabileceği iddia edilmiştir. Biz de çalışmamızda Koronavirüs COVID-19 ve presepsin ilişkisini literatür eşliğinde irdelemeyi amaçladık. Sınırlı sayıdaki bilimsel makale mevcut olup, mevcut veriler kısıtlı hasta sayılarını içermektedir. Sonuç olarak presepsinin COVID 19 da kullanılabilecek bir biyomarker olduğu konusunda henüz kesin bilimsel kanıtlar bulunmamaktadır. Daha fazla hastayı içerem ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
  • [ X ]
    Öğe
    PROKALSITONIN COVİD-19’ DA KULLANILABİLECEK BİR BİYOMARKER MI?
    (Mesut TUZLALI, 2022) Mızrakçı, Serpil; Çinpolat, Havva Yasemin
    COVID-19 pademisi yaklaşık iki yıldır tüm dünyada etkisini göstermektedir. Hastalığın gerek seyri, gerek tedavisi, gerekse de önlenmesi ile ilgili çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir. Ancak pandemi henüz tam olarak kontrol altına alınamamıştır. Hastalığa bağlı ölümler ve sekelller devam etmektedir. Hastalığın seyrini tahmin etmede kullanılabilceği tahmin edilen biyomarker çalışmaları da devam etmektedir. Prokalsitonin de bu biyomarkerlardan biridir. Bu belirteç öncesinde sepsis ve solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılan bir markerdır. Bu çalışmada, COVID-19’da prokalsitonin etkisini araştıran literatürün gözden geçirilmesi amaçlandı
  • [ X ]
    Öğe
    The Frequency of Pancreatic Enzyme Elevations and Effect on Disease Severity in COVID-19
    (2023) Çeviker, Sevil Alkan; Gökçe, Oruç Numan; Çinpolat, Havva Yasemin
    Aim: In this study, we aimed to evaluate the frequency of pancreatic enzyme elevations in COVID-19-infected patients and to examine the effect on disease severity. Material and Methods: A total of 1249 patients who hospitalized with COVID-19 infection were included. The frequency of pancreatic enzyme elevations and the effect on disease severity in patients infected with COVID-19 were investigated. Results: The pancreatic enzyme elevations (amylase/lipase or both) were detected in 32 of 1249 patients (incidence 2.96%). 32 cases with a mean age of 64.97±5.63 years were included in this study. 30 (93.75%) of the cases were men’s gender. 31 (96.87%) of them had elevated amylase levels, 26 (81.25%) had elevated lipase levels and 25 (78.12%) of them had elevated both amylase and lipase levels. Only 10 (31.25%) of them tested radiological for acute pancreatitis (AP) and there was no radiological finding compatible with AP in any of the limited numbers of abdominal computerized tomography scans performed. 18 (56.25%) of the patients were transferred to the intensive care unit due to clinical worsening and mortality developed in 13 (40.62%) patients. The mean age of the deceased cases was 66.4±6.6 years and there was no statistically significant difference between deceased and survived COVID-19 patients (>0.05). Conclusion: The median lymphocyte count was lower, and the median AST, ALT, and lipase levels were higher in the deceased group. Perhaps close clinical follow-up of patients with pathological findings in these values and radiological imaging, if necessary, may be beneficial in the method of the disease. Keywords: COVID-19; disease severity; pancreatic enzyme elevations.
  • [ X ]
    Öğe
    The Importance of Serum Omentin-1 and Visfatin Levels in Determining Acute Pancreatitis Activation
    (Nizameddin KOCA, 2025) Tekin, Dilara; Kurtkulağı, Özge; Daş, Murat; Çinpolat, Havva Yasemin; Beyazıt, Yavuz
    Background Acute pancreatitis is a disease that can lead to serious mortality and morbidity. Therefore, the use of inflammatory markers is of great importance in determining the prognosis of the disease. Omentin-1 and visfatin are newly discovered adipokines associated with inflammation. In this study, we aimed to demonstrate the importance of omentin-1 and visfatin in diagnosing and activating acute pancreatitis. Methods Serum samples from 52 patients diagnosed with acute pancreatitis who presented to the Emergency Department of Çanakkale Onsekiz Mart University Health Practice and Research Hospital between July 2022 and May 2023 were analyzed for serum omentin-1 and visfatin levels, along with routine laboratory tests, during both the initial and remission periods. Disease severity was calculated using the Modified Glasgow Prognostic Score. Correlation analysis was conducted among study variables. Results The marker with the highest sensitivity and specificity in predicting active disease was found to be C-reactive protein (CRP). The sensitivity of serum omentin-1 levels in determining active disease was 84.62%, with a specificity of 73.17%. Serum visfatin levels had a sensitivity of 76.92% and a specificity of 78.05% in determining active disease. According to the Modified Glasgow Prognostic Scoring System, omentin showed the highest sensitivity (82.61%) in distinguishing mild-moderate cases from severe cases, while visfatin had the highest specificity (86.21%). Conclusion In our study, serum levels of omentin-1 and visfatin negatively correlated with disease diagnosis and severity.

| Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim