Yazar "Çinpolat, Havva Yasemin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çanakkale ilindeki Q ateşi olgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi(2022) Çeviker, Sevil Alkan; Kayta, Safiye Bilge Güçlü; Şener, Alper; Küçük, Uğur; Sıddıkoğlu, Duygu; Çinpolat, Havva YaseminAmaç: Q ateşi, özellikle risk grubundaki bireylerde akut ve kronik formda görülebilen, özgül olmayan semptomları nedeniyle tanısı atlanabilen, zoonotik bir hastalıktır. Önceleri sıklıkla yanlış tanı alan bu hastalık olguları, ülkemizden de son yıllarda bildirilmeye başlamıştır. Bu çalışmada Q ateşi olgularının klinik ve laboratuvar parametrelerini retrospektif olarak değerlendirmeyi ve Q ateşi farkındalığını arttırmayı amaçladık. Yöntem: Retrospektif gözlemsel çalışmamızda, 18 yaş üstü, kesin tanı almış, Q ateşi olguları değerlendirildi. Hastalara ait yaş, cinsiyet, meslek, ikamet edilen yer gibi demografik veriler, kene teması öyküleri, hastalığın geliştiği zaman dilimi (yıl, mevsim, ay), eşlik eden komorbiditeler, semptomlar, fizik muayene ve laboratuvar bulguları, tedaviler, hastaların iyileşme ve mortalite durumları irdelendi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 49.23±12.1 yıl, 7’si (%57) erkek olan 14 olgu dahil edildi. En sık semptomlar ateş yüksekliği (%100), öksürük (%71.4) ve miyalji (%57.1) idi. Olguların tamamı akut Q ateşi olgusu olup, endokardit hiçbir olguda saptanmadı. Sonuç: Ülkemizin Q ateşi hastalığı için olası endemik bölgelerden olması nedeniyle, özellikle kırsal kesimde yaşayan, hayvancılıkla uğraşma, pastörize edilmemiş süt/süt ürünü tüketme gibi risk faktörleri olan hastalarda özellikle pnömoni ve miyalji varlığında akılda tutulmalıdır.Öğe COVID-19 PANDEMİSİNİN BİR ÜÇÜNCÜ BASAMAK BİYOKİMYA LABORATUVARINDA REDDEDİLEN NUMUNE ANALİZİNE ETKİSİ(2022) Çinpolat, Havva Yasemin; Çakır, Dilek ÜlkerNumune red oranı, tıbbi laboratuvarların kalite izleminde kullanılan önemli bir parametredir. Çalışmamızda preanalitik süreçte kalite indikatörü olarak kullanılan ve aylık olarak yapılan reddedilen numune analizine COVID-19 pandemisinin etkisi araştırılmıştır. Aylık reddedilen numune analizleri pandemi öncesi altı aylık (Eylül 2019-Şubat 2020) ve pandemi sırasındaki altı aylık (Nisan 2020-Eylül 2020) dönem olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Aylık reddedilen numune sayısı ve toplam kabul edilen numune sayısı laboratuvar bilgi yönetim sistemi üzerinden retrospektif olarak elde edilmiş, birbirlerine oranlanarak ret oranları belirlenmiştir. Altı sigma değerleri ve kalite uygunsuzluk oranları hesaplanmıştır. Pandemi öncesi ve pandemi verileri eşleştirilmiş t test ile karşılaştırılmıştır. Ret nedenleri Pareto grafiği ile sıklığına göre değerlendirilmiştir. Laboratuvar birimlerine ve numunenin gönderildiği tıbbi birimlere göre reddedilen numune dağılımı incelenmiştir. Pandemi öncesine göre, pandemi sırasında yetersiz numune oranı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış gösterirken; hatalı istem ve diğer ret nedenleri anlamlı olarak azalmıştır. Reddedilen koagülasyon numunelerinde anlamlı düzeyde artış gözlenmiştir. Pandemi sırasında yoğun bakımdan reddedilen numune oranı artmıştır. COVID-19 pandemisi reddedilen numune analizini etkilemiştir. Preanalitik hata sıklığını azaltmak için pandemide de gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler gerçekleştirilmelidir.Öğe Hidradenitis Suppurativalı Hastalarda İnflamatuar Belirteçlerin Değerlerdirilmesi: Tek Merkezli Vaka-Kontrol Çalışması(2023) Kaya, Özge; Çinpolat, Havva YaseminAmaç: Hidradenitis suppurativa (HS), kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Bu çalışmada hidradenitis suppurativada yeni inflamatuar belirteçlerden olan monosit:HDL oranı (monosit:HDL ratio=MHR), nötrofil:lenfosit oranı (nötrofil:lenfosit ratio=NLR), monosit:lenfosit oranının (monosit:lenfosit ratio=MLR) değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012- Şubat 2023 tarihleri arasında HS tanısıyla takip edilen ve yaş-cinsiyet açısından eşleşmiş sağlıklı kontrol grubu sosyodemografik bulgular (yaş, cinsiyet) ve laboratuvar bulguları [yüksek yoğunluklu lipoprotein (high density lipoprotein=HDL), nötrofil sayısı, monosit sayısı, eritrosit sedimantasyon hızı (ESH), C-reaktif protein (CRP), MHR, NLR, MLR] açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Elde edilen veriler hasta ve kontrol grubu arasında, ayrıca hasta grubunda hastalık şiddeti açısından (Hurley evre 1, 2 ve 3) ve metabolik sendrom varlığına göre karşılaştırıldı. Ayrıca hasta grubunda inflamatuar belirteçlerle korele olan bulgular değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 53 HS hastası (kadın:erkek oranı=0,6:1, yaş ort=33.32±11.37 ) ve 50 sağlıklı kontrol (kadın:erkek oranı=0,47:1, yaş ort=36.74±11.95) dahil edildi. Hasta grubunda ortalama HDL değeri istatistiksel olarak daha düşük saptanırken; ESH, nötrofil ve monosit sayıları, MHR ve NLR de- ğerleri daha yüksekti (p<0.05). Hastalar Hurley evrelemesi açısından karşılaştırıldığında; CRP, ESH nötrofil ve monosit sayıları, MHR, NLR ve MLR değerleri evre ilerledikçe artmaktaydı, ancak bu artış sadece ESH’nda istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0.022). Anatomik lokalizasyon tutulum sayısı; nötrofil sayısı, monosit sayısı, ESH, MHR, NLR, MLR ve Hurley evresiyle pozitif koreleydi. Hastalık süresi ise MHR ile korelasyon göstermekteydi. Hastaların 11’inde (%20,8) metabolik sendrom mevcuttu. Meta- bolik sendromu olan hastalarda MLR değeri daha düşük saptanırken, diğer parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: HS’te MHR, NLR ve MLR gibi maliyeti düşük ve kullanımı kolay olan yeni inflamatuar belirteçler inflamatuar yükü yansıtması açısından günlük pratikte kullanılabilecek parametrelerdir.Öğe Investigation of Thromboembolic Events in COVID-19 Infected Patients(2023) Şahin, Serpil; Altınışık, Hatice Betül; Çeviker, Sevil Alkan; Küçük, Uğur; Çinpolat, Havva Yasemin; Gönlügür, UğurAim: In this study, we sought to determine patient characteristics and clinical outcomes of patients who experience this complication, as well as the frequency of thromboembolic events (TEE) in COVID-19 patients hospitalized. Materials and Methods: Between January 2020 and December 2021, all the patients with positive COVID-19 PCR test results were enrolled in this study. The data of the cases that developed TEE with the diagnosis of COVID-19 were evaluated retrospectively. Results:During this time, 2,845 inpatients were admitted with COVID-19. Among this group, 96 patients (3.37%) had COVID-19 - related TEE. The mean age was 63.76±13.85 years (range, 28–80 years) with 46 men (47.92%) and 50 women (52.08%). Of the patients, 46 of 96 (47.92%) had severe COVID-19, and 50 of 96 (52.08%) had only mild respiratory symptoms. Severe COVID-19 group patients were older but there was not statistically significance between the groups. Peripheral venous disease was more common in mild COVID-19 group, while peripheral arterial disease is more common in severe COVID-19 group.CRP, uric acid, troponin, creatinine,D-dimer and leukocyte levels were higher in severe COVID-19 patients with TEE (p<0.05). Peripheral venous disease was present in 81 of 96 (84.37%), peripheral arterial disease in 5 of 96 (5.2%), and pulmonary embolism in 11 (11.45%) cases. One patient (1.04%) had both peripheral venous disease and pulmonary embolism. The overall mortality was 6.25% (6/96). Conclusion: COVID-19-associated thrombotic process affects more frequently veins than arteries. Given the significant observed risk for TEE in COVID-19, diagnostic imaging for TEE should be evaluated with a high degree of clinical suspicion.Öğe Network Visualization Analysis on MicroRNAs in Infectious Diseases Research Area(Oman Medical Specialty Board, 2023) Alkan, Sevil; Şahinoğlu, Mustafa Serhat; Çinpolat, Havva YaseminObjectives: The discovery of microRNAs (miRNAs) has revealed a new level in gene expression post-transcriptional control. Several studies have been published to date looking at the relationship between miRNAs and viral (swine flu, HIV, and hepatitis B) or bacterial infections. We conducted a bibliometric evaluation of the existing literature on miRNAs in the infectious disease research area. The major purpose of this study was to investigate the significance of publications and identify research developments and clusters using bibliometric methods. Methods: Data was obtained from the Web of Science (WoS) database. The titles, document types, publication years, authors, affiliations, keywords, publishing journals, abstracts of each document, and citations within the WoS database were saved as TXT files and retrieved into Microsoft Office Excel 2019. Data for this investigation was obtained from the WoS database on 10 April 2022. The WoS database’s Results Analysis and Citation Report were used to analyze the number of publications from various viewpoints, such as years, journals, and authors. To visualize country collaboration networks and keywords we used the VOSviewer software version 1.6.18 for Microsoft Windows. Results: We found 623 documents of which 251 (40.3%) were articles. All the publications were published in English. The first document was published in 2007, and the maximum number of documents was published in 2021. The number of documents has been increasing since 2019. China dominated the scientific production with 398 (63.9%) publications. The top five leading scientifically productive countries on this topic also included the USA (n = 100; 16.1%), Japan (n = 24; 3.9%), Germany (n = 20; 3.2%), and Italy (n = 17; 2.7%). The documents originating from China were cited 5705 times (an average of 14.3/document). The documents originating from the USA were cited 2190 times (an average of 21.9/document). Conclusions: Since 2019, the number of studies on miRNA in infectious illnesses has steadily increased. China and the USA have made tremendous contributions to this field’s study. We discovered several deregulated miRNAs, including miR-122, miR-133a, miR-146, miR-155, and miR-370, were described in the context of sepsis and infection using bibliometric methods. Understanding these crucial factors, as well as how research is performed and directed, might lead to a new perspective in the creation of new strategies to manage variable infections in the coming years. © 2023, Oman Medical Journal.Öğe The Frequency of Pancreatic Enzyme Elevations and Effect on Disease Severity in COVID-19(2023) Çeviker, Sevil Alkan; Gökçe, Oruç Numan; Çinpolat, Havva YaseminAim: In this study, we aimed to evaluate the frequency of pancreatic enzyme elevations in COVID-19-infected patients and to examine the effect on disease severity. Material and Methods: A total of 1249 patients who hospitalized with COVID-19 infection were included. The frequency of pancreatic enzyme elevations and the effect on disease severity in patients infected with COVID-19 were investigated. Results: The pancreatic enzyme elevations (amylase/lipase or both) were detected in 32 of 1249 patients (incidence 2.96%). 32 cases with a mean age of 64.97±5.63 years were included in this study. 30 (93.75%) of the cases were men’s gender. 31 (96.87%) of them had elevated amylase levels, 26 (81.25%) had elevated lipase levels and 25 (78.12%) of them had elevated both amylase and lipase levels. Only 10 (31.25%) of them tested radiological for acute pancreatitis (AP) and there was no radiological finding compatible with AP in any of the limited numbers of abdominal computerized tomography scans performed. 18 (56.25%) of the patients were transferred to the intensive care unit due to clinical worsening and mortality developed in 13 (40.62%) patients. The mean age of the deceased cases was 66.4±6.6 years and there was no statistically significant difference between deceased and survived COVID-19 patients (>0.05). Conclusion: The median lymphocyte count was lower, and the median AST, ALT, and lipase levels were higher in the deceased group. Perhaps close clinical follow-up of patients with pathological findings in these values and radiological imaging, if necessary, may be beneficial in the method of the disease. Keywords: COVID-19; disease severity; pancreatic enzyme elevations.