Yazar "Çetin, Adil Uğur" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • [ X ]
    Öğe
    An Unforgettable Pre-Diagnosis for an Elderly Patient with Renal Failure and Back Pain: Multiple Myeloma
    (Nizameddin KOCA, 2021) Çetin, Ece Ünal; Çetin, Adil Uğur
    Multiple myeloma is a malignant disease that can result in organ damage due to abnormal plasma cell growth and immunoglobulin or light chain overproduction in the bone marrow. It is the second most common hematologic cancer after lymphomas. Approximately half of the patients have kidney failure. Bone involvement is one of the most common organ damage in myeloma. Bone involvement is a feature that has diagnostic and prognostic value, shows tumor burden, organ damage, and affects the patient's quality of life. With the recent advances in Multiple Myeloma treatment, the survival of patients has increased dramatically. Although new agents contribute positively to total survival and disease-free life span, they cannot prevent disease recurrence. Therefore, it should be considered in patients with back pain, anemia, and kidney failure, and treatment delay should be avoided.
  • [ X ]
    Öğe
    Erken pandemide SARS-COV-2 tedavi protokollerinin karşılaştırılması: Türkiye'de tek merkez deneyimi
    (Rabia YILMAZ, 2022) Alkan, Sevil; Önder, Taylan; Şener, Alper; Doğan, Ebru; Gönlügür, Uğur; Şimşek, Tuncer; Çetin, Adil Uğur
    Amaç: Bu retrospektif gözlemsel çalışmada hastanemizde uygulanan COVID 19 tedavi protokollerini, yan etkileri ve 28 günlük mortaliteyi araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Çalışmaya COVID-19 tanısı konan ve herhangi bir ilaçla tedavi edilen 621 hastanın tamamı dahil edildi. Hastalar için dahil edilme kriterleri COVID-19 tanısı ile hastaneye yatış ve 18 yaşından büyük olmaktı. Hastalar COVID-19 tedavisine göre 4 gruba ayrıldı: Grup 1 (sadece favipiravir), Grup 2 (hidroksiklorokin (HQ)+ Azitromisin (AZ), Grup 3 (sadece HQ) ve Grup 4 (HCQ+AZ) +antibiyotikler) Cinsiyet, yaş, ilaçlar, altta yatan komorbiditeler, tedavilere bağlı olası yan etkiler (kardiyotoksisite, hepatotoksisite, nefrotoksisite) ve mortalite oranları değerlendirildi. Bulgular: Tedavi grupları arasında yan etkiler açısından fark yoktu. Mortalite oranları HQ+AZ grubunda en düşüktü. HCQ+AZ tedavisi en etkili tedavi protokolüydü. Sonuç: Çalışmada, favipiravire bağlı daha yüksek ölüm oranının, pandeminin ilk döneminde bu ilacın sadece kritik hastalara uygulanmasına bağlı olabileceği sonucuna varılabilir
  • [ X ]
    Öğe
    Primary Membranous Glomerulonephritis in a Young Patient with Proteinuria
    (Nizameddin KOCA, 2021) Çetin, Ece Ünal; Çetin, Adil Uğur
    Membranous nephropathy is a common form of glomerulonephritis that typically presents with nephrotic syndrome between the 3rd and 5th decades and one-third of patients experience spontaneous remission. Here, a patient with primary membranous nephropathy is presented.
  • [ X ]
    Öğe
    Retrospective evaluation of patients with non-varicose upper gastrointestinal bleeding
    (2021) Çetin, Ece Ünal; Kamış, Fatih; Çetin, Adil Uğur; Beyazit, Yavuz
    Upper gastrointestinal tract (GIS) bleeding refers to any bleeding originates from the area from upper esophagus to the proximal of the treitz ligament. It has a wide rangeof clinical manifestations ranging from hypovolemic shock to death. Bleeding from peptic ulcer (PU) is one of the major cause of upper GIS bleeding. Despite improvementsin therapeutic endoscopy and angiography, gastrointestinal bleeding is still an important source of morbidity and mortality. Although approximately 80-85% ofupper GIS bleeding stops spontaneously, supportive treatment is required. In this study, we aimed to determine the clinical, laboratory and demographic characteristics ofpatients with upper GIS bleeding and their relationship with major scoring systems. Two hundred thirteen patients over 18 years old that were admitted to Çanakkale OnsekizMart University Training and Research Hospital between January 2016 and March 2020 with a diagnosis of non-variceal GIS bleeding were retrospectively enrolledto this study. Age, gender, blood group, comorbid conditions, endoscopic findings, laboratory values and medications were recorded for each patient. Prognostic scoringswere calculated for each patient. The mean age of patients was 68.67±14.8 years (Male/Female: 156/57). In overall, 90.7% of patients were discharged and 7.5% of patientswere transferred to intensive care unit. The mortality rate was 1.8%. Endoscopic evaluation revealed that 31.9% of patients had duodenal ulcer and 19.2% of patientshad gastric ulcer. Medical treatment was applied to 84.8% of patients and 13.4% of patients received endoscopic treatments. Length of stay was significantly correlatedwith Rockall and Glasgow Blatchford scores. This study revealed that age, comorbid conditions and prior drug history were related to predisposition to GIS bleeding.Early diagnosis and intervention might reduce the mortality in these patients. Despite early endoscopic interventions and the improvements in endoscopic techniques GISbleeding still associated with increased rates of morbidity and mortality.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Serum chitotriosidase and YKL-40 in acute pancreatitis: Reliability as prognostic marker for disease severity and correlation with inflammatory markers
    (TUBITAK, 2021) Ünal Çetin, Ece; Kamış, Fatih; Çetin, Adil Uğur; Beyazıt, Yavuz; Kekilli, Murat
    Background/aim: Chitotriosidase and YKL-40, also called chitinase 3-like protein 1, are homologs of family 18 glycosyl hydrolases, secreted by human macrophages and granulocytes under inflammatory conditions. Although increased levels of chitotriosidase and YKL-40 are linked with several inflammatory diseases, the physiological utility of these two enzymes is still not fully characterized. This study aims to analyse the serum YKL-40 and chitotriosidase levels of acute pancreatitis patients to assess whether their activity correlates with acute pancreatitis and its severity. Materials and methods: Chitotriosidase and YKL-40 levels, along with routine laboratory parameters, were determined from the serum samples of 41 acute pancreatitis patients, at both onset and remission (male/female: 22/19), and 39 healthy subjects (male/female: 19/20). The Modified Glasgow Prognostic Score was used to predict the severity of the disease, and a correlation analysis was performed between study variables. Results: A statistically significant increase in both chitotriosidase and YKL-40 levels was observed in acute pancreatitis patients compared to healthy controls (P < 0.001). Higher levels of YKL-40, chitotriosidase and C-reactive protein were found in patients with acute pancreatitis at onset than in remission. The correlation analysis showed a statistically significant association between YKL-40 and chitotriosidase (p = 0.039, r = 0.323). The cut-off point for YKL-40, for detecting acute pancreatitis, was 60.3 with a sensitivity and specificity of 84.9% and 84.6% (AUC: 0.890). The optimum cut-off points for chitotriosidase, for detecting acute pancreatitis, was 33.5 with a sensitivity and specificity of 79.5% and 78.4% (AUC: 0.899). Conclusion: Elevated YKL-40 and chitotriosidase levels in acute pancreatitis patients demonstrate the importance of possible macrophage involvement in the pancreatic microenvironment during acute pancreatitis progression.
  • [ X ]
    Öğe
    Serum tenascin-C ve prokalsitonin düzeylerinin akut pankreatit saptanan hastalarda klinik önemi
    (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2020) Çetin, Adil Uğur; Kamış, Fatih
    Giriş ve Amaç: Akut pankreatit pankreasın inflamasyonu ile karakterize bir hastalığıdır. Günümüzde hala önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olarak yerini korumaktadır. Hastalık şiddetini öngörmede çeşitli skorlama sistemleri ve laboratuvar bulgularından faydalanılsa bile hala pratik ve kullanışlı prognostik belirteçlere ihtiyaç bulunmaktadır. Çalışmamızda akut pankreatit tanısı almış hastalarda serum Tenascin-C ve Prokalsitonin düzeylerinin klinik seyirdeki önemini incelemeyi amaçladık. Materyal-Metod: Çalışma prospektif olarak planlandı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne Mart 2019-Mart 2020 tarihleri arasında başvuran, laboratuvar, klinik ve görüntüleme yöntemleri ile tanısı konularak servisimizde takip edilen 44 akut pankreatit hastası ve herhangi bir nedenle Dahiliye veya Gastroenteroloji Polikliniği'ne başvuru yapan, ek hastalığı olmayan, enfeksiyon kliniği dışlanmış 40 kontrol hastası çalışmaya dahil edildi. Çalışmadan elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde, SPSS 22.0 (Statistical Packages for Socia Sciences; SPSS Inc. Chicago, Illinois, USA) programı kullanıldı. Tüm istatistiksel analizler için %95 güven aralığında p değeri<0,05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Hasta ve kontrol grubunu sırasıyla 20 (%45), 20 (%50) kadın cinsiyet oluşturdu. Hasta grubunun yaş ortalaması 65,45±13,68 yıl, kontrol grubunda 62,40±15,69 yıl bulundu. Tenascin-C ile Atlanta, Ranson ve İmrie skorlama sistemleri ile elde edilen puanlar arasında istatistiksel anlamlı ve pozitif yönde farklılık saptanmış olup korelasyon katsayısına göre orta düzeyde ilişkili saptanmasına rağmen Prokalsitonin ile yapılan analizde istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Tenascin-C düzeylerinin Atlanta skorlama sistemine göre şiddetli pankreatiti tahmin etmede sensitivitesi %76,5, spesifisitesi %77,8 olarak bulunmuştur. Prokalsitonin için sensitivite %68,8, spesifisite %41,7 idi. Tenascin-C ile Atlanta skorlama sistemi arasında şiddetli pankreatiti tayin etmede istatistiksel olarak anlamlı farklılık mevcuttu. Hastanede ?4 gün yatışı olan hastaları predikte etmede Tenascin-C'nin sensitivitesi %53,3, spesifisitesi %42,9, Prokalsitonin için sensitivite %66,7, spesifisite %38,5, WBC için sensitivite %80, spesifisite %64,3, CRP için sensitivite %53,3, spesifisite %50, ESR için sensitivite %69, spesifisite %63,6 olarak bulundu. Çalışmamızda uzamış yatış süresini tahmin etmede sensitivitesi ve spesifisitesi en yüksek inflamatuvar belirteç WBC olarak görüldü. Sonuç: Akut pankreatit hastalarının klinik seyrinde Tenascin-C ve Prokalsitonin moleküllerinin önemini incelediğimiz çalışmamızda Tenascin-C'nin birden fazla skorlama sistemi ve bazı inflamatuvar belirteçler ile benzer şekilde pankreatit seyri ile ilgili bilgiler verdiğini bulduk. Prokalsitonin ile ilgili literatürden farklı sonuçların bulunması bu molekül için daha sık ve fazla ölçüm gerektiği, ayrıca çalışmada orta-ağır hasta sayısının arttırılmasının uygun olacağını düşündürmüştür. Çalışmamızdaki bulguların akut pankreatit hastalarını takipte, prognozlarını tayin etmede önemli sonuçlar içerdiğini düşünmekteyiz. Buna rağmen özgünlüğü yüksek olan çalışmamızdaki bulguların uzun dönemde literatürde yer bulabilmesi için daha çok sayıda hasta içeren, çok merkezli, prospektif çalışmalar ile desteklenmesi gerekmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    The role of serum tenascin-c and procalcitonin in predicting the severity of acute pancreatitis
    (2021) Çetin, Adil Uğur; Kamış, Fatih; Çetin, Ece Ünal; Arslan, Mehmet; Beyazit, Yavuz
    Acute pancreatitis (AP) constitutes an activation of a variety of enzymes secreted by the pancreas and is a continuing inflammatory process where the pancreas damages itself. Although a variety of factors reported to have an association with disease severity, the role of Tenascin-C and procalcitonin in the pathophsiology of the disease has not been clearly elucidated yet. Therefore, this study aimed to assess whether tenascin-C and procalcitonin would be useful in predicting disease severity and prolonged hospital stay in conjunction with several prognostic scoring systems. A total of 44 AP patients (male/female: 24/20), and 40 healthy subjects (male/female: 20/20) were enrolled in this study. Tenascin-C and procalcitonin levels with other markers of inflammation were measured for all study participants. Prognostic scoring systems were used as to predict the disease severity in AP patients. Serum tenascin-C levels was higher in AP patients at onset of the disease compared with healthy controls. There were statistically significant and positive differences identified between serum Tenascin-C with Atlanta (p=0.000 r=0.538), Ranson (p=0.041 r=0.310) and Imrie (p=0.039 r=0.312) scoring systems. There was a statistically significant and positive correlation between CRP with serum tenascin-C (p=0.015 r=0,366) levels. Serum tenascin-C levels had high sensitivity (76.5%) and specificity (77.8%) for prediction of severe pancreatitis according to the Atlanta scoring system (AUC:0.809). The present study demonstrated that tenascin-C and procalcition levels are elevated in AP. Moreover, the appraisal of tenascin-C levels in patients with AP in conjunction with other markers of inflammation may provide additional information in estimating AP severity