Arnavutluk'ta İslâm – Hıristiyanlık karşılaşması (1385-1600)
Künye
İlir, R. (2016). Arnavutluk'ta İslâm – Hıristiyanlık karşılaşması (1385-1600). Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.Özet
Bu doktora tezi, Arnavutluk'taki İslamiyet ile Hıristiyanlık dinlerinin 1385-1600 yılları arasındaki genel durumunu inceleyen bir çalışmadır. Ortodoksluk ve Katoliklik iki Hıristiyan mezhebi olmaları sebebiyle, Arnavutluk'un sosyal, politik ve teolojik tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Arnavutların İslâm dinini benimsemeleri, şu hususlara önemli ölçüde ışık tutar: Osmanlı'nın topografyadan daha önce demografyaya önem verme ve insan fethetme anlayışına; topografik ve coğrafya olarak da Arnavutluk, Osmanlı'nın yeni diyarları fethetme hususunda "model üs" olmasına. Öyle görünüyor ki; bu konu ve durum, Osmanlı'ya beş asra yakın bölgede varlığını ve hâkimiyetini sürdürebilme imkânını sağlayan sebeplerin başında gelmektedir. Coğrafî konumu sebebiyle Arnavut bölgeleri tarih içerisinde değişik işgallere maruz kalmış ve büyük alt-üst oluşların odağında kalmıştır. Kültür ve medeniyetlerin harmanlandığı bu topografya, üzerinde yaşayan farklı sosyal faktörlere ve inançlara birlik ve yeniden diriliş ufku vermiş; tarihe sosyo-kültürel modeller ve tarihî-teolojik tecrübe örnekleri bırakmıştır. This Ph.D. dissertation is a study aiming at analyzing and evaluating the general situation of the religion of Islam and Christianity in the years between 1385-1600 in Albania. Due to the fact that both Orthodoxy and Catholicism are the sects of Christianity, they are of salient place in the social, political and theological history of Albania. The acceptance of the religion of Islam by the Albanians sheds important lights on the following issues: The Ottomans gave much more importance to the demographic f/actors and the human subject than the geographical and the spatial; in terms of topography and geography, Albania became a fulcrum, "a model base" in the Ottoman expansion strategy of new areas. It would seem that this case and situation is one of the salient causes that made the Ottoman presence in the region for nearly five centuries possible. Owing to the unique geographical location, the Albanian regions had been gone through various invasions and occupations throughout history as well as at the center of upside-down episodes. This topography that had been blended with many cultures and civilizations has given various social entities and religions a sense of unity and a horizon of revival, setting a stage for history socio-cultural models and the samples of historico-theological experiences.