Kırmızı akarın (Dermanyssus gallinae (Acari:Dermanyssidae)) farklı tavuk genotiplerinde büyüme üzerine etkileri
Citation
Konayalı, C. (2016). Kırmızı akarın (Dermanyssus gallinae (Acari:Dermanyssidae)) farklı tavuk genotiplerinde büyüme üzerine etkileri. Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ÇanakkaleAbstract
Dermanyssus gallinae, kanatlı kırmızı akarı ya da kırmızı akar olarak da adlandırılan bir dış parazittir. Kan ile beslenen bu dış parazitin ana konakçısı kümes hayvanlarıdır. Bu çalışmada, Dermanyssus gallinae'nin etkilerinin farklı tavuk genotiplerindeki olası etkileri, özellikle büyüme döneminde ve konak merkezli olacak şekilde araştırılmıştır. Ayrıca söz konusu dış parazitin Çanakkale merkez ve köylerinde bulunan kümeslerde akar prevalansı ve prevalans ile kümes koşulları arasındaki olası ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Tez çalışmasının deneysel aşaması, 3 çalışma ve toplam 5 farklı genotip kullanılarak yürütülmüştür. İlk çalışmada dişi ve erkek broyler civcivler (Cobb-500) kullanılmıştır. İkinci çalışmada dişi ve erkek yumurtacı civcivler (Super Nick) kullanılmış olup, son çalışmada ise Atabey, Atak ve Atak-S yumurtacı civcivler kullanılmıştır. Denemelerde 'Kontrol grubu' olarak akar ile enfeste edilmeyen ve akardan ari bir yetiştirme düzeneğinde yetiştirilen civcivlerden farklı olarak, 'Enfeste grubu' hayvanları trap kullanılarak D. gallinae ile enfeste edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, her çalışmada akar ile enfeste olan bireylerin daha düşük canlı ağırlıklara ve canlı ağırlık artışlarına sahip olduğu tespit edilmiştir (P<0,05). Buna karşın yem tüketiminin enfestasyon neticesinde arttığı, yemden yararlanmanın gerilediği saptanmıştır (P<0,05). Genotiplerde enfestasyonun kontrol grubuna göre nispi farkının canlı ağırlık için %8-10, sıcak karkas için %7-11 arasında değişim gösterdiği tespit edilmiştir. Yumurtacı civcivlerde akar enfestasyonu neticesinde eritrosit, hemoglobin, hematokrit ve lökosit değerlerinin önemli derecede azaldığı gözlenmiştir. Ayrıca lenfosit ve heterofil oranlarının enfeste grupta istatistiksel olarak önemli derecede gerilediği görülürken, buna karşın eozinofil sayısının enfeste grupta 9 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Davranış gözlemleri neticesinde enfeste hayvanların, daha aktif oldukları, daha az dinlendikleri ve 3 kat daha fazla kaşındıkları gözlenmiştir. Çift yanlı organlardaki sağ ve sol kısımlara ilişkin dalgalı asimetrinin akar enfestasyonu ile arttığı gözlenmiştir. Oransal kalp, karaciğer, dalak ve pankreas ağırlıklarının enfeste grupta daha yüksek olduğu görülmüştür. Canlı ağırlık ve karkas ağırlıkları bakımından, enfeste grubun kontrol grubuna göre nispi farkının genotipler arasında önemli düzeyde değişmediği tespit edilmiştir (P>0,05). Çanakkale merkez ve köylerinde, gözlem yapılan kümeslerin (N=355) %72,4'ünde D. gallinae tespit edilmiştir. Akar prevalansı üzerinde kümes koşullarının önemli etkisi olduğu görülürken, çatı materyali, kümes boyutu ve havalandırma koşullarının akar prevalansı üzerinde önemli etkisinin olduğu saptanmıştır. Dermanyssus gallinae, widely known as the poultry red mite (PRM), is an ecto-parasite that feeds on blood of its definitive avian-host species. The main objective of this project was to investigate whether and to what extend PRM affects performance of growing chickens from different genotypes. A secondary aim was to determine prevalence of PRM in Canakkale province as well as to investigate relationships between hen-house conditions and the presence of the parasite. The results reported in this thesis are based on three experimental studies with a total of 5 different chicken genotypes. More precisely, in the first study used Cobb-500 broilers; in the second one chicks of a layer genotype (Super Nick); and in the last one was performed with chicks of three different layer genotypes, namely, Atabey, Atak and Atak-S were used. In each study the chicks of each genotype and sex were either kept as uninfested control birds or experimentally infested with the PRM that were collected alive using an PRM-trap from the field-farms. Results of all three studies indicated that infested birds had lower (P<0.05) body weight gain and body weight as compared to uninfested control birds, indicating an impaired growth performance in the infested birds. The proportional growth impairement in the infested birds ranged from 8 to 10% and 7 to 11% for body and carcass weights, respectively. Neverthless, there was no significant difference in the proportional growth impairement among different host genotypes, suggesting that there was appearent of similar adverse effects of the infestation on all the genotypes. Infested birds consumed more feed (P<0.05) accompanied by an impaired feed efficiency as indicated with an elevated feed conversion rate (P<0.05). Infested chicks of the layer genotypes had lower erythrocyte, hemoglobin and leukocyte counts as well as lower hematocrit rates than their uninfested counterparts. Similarly, lymphocyte and heterophile rates were also significantly lower in the infested birds (P<0.05). Eosinophile counts were 9 times higher in the infested birds when compared with their uninfested controls (P<0.05). Behavioral observations indicated that infested birds were more active, showed three times higher frequency of grooming and consequently spent less time for resting (P<0.05). Moreover, fluctuation asymmetry bilateral organs was higher in infested birds when compared with the uninfested controls. Proportions of visceral organs like the hearth, liver, spleen and pancreas to carcass weight were higher in the infested birds than in the controls. Prevalance of D. gallinae was demonstrated on 72.4% of the examined farms (N=355) located in Çanakkale province. Factors affecting prevalence of the PRM were hen-house conditions, roof-material, height of hen-house and ventilation.