Major depresif bozuklukta uykusuzluğu felaketleştirme ve mizaç özellikleri ile ilişkisinin değerlendirilmesi
Özet
Amaç: Major depresyon nüfusun yaklaşık %20' sini etkileyen, psikolojik, bilişsel, davranışsal ve fiziksel belirtilerin bir arada görüldüğü yaygın bir psikiyatrik hastalıktır. Uykusuzluk belirtisi depresyon hastalarında sık görülen, tedavi sonrası dönemde yinelemelere neden olan en sık rezidü belirtilerden biridir. Bu çalışmada major depresyon tanısı almış bireylerde başvuru esnasında uykuya dair değerlendirmeler yaparak uykusuzluk belirtisini, uykusuzluğu felaketleştirmeye dair bilişleri ve mizaç özelliklerini saptamak; ruhsal yakınması olmayan kontrol grubu bireylerde uyku değerlendirmesini yapmak, uykuya dair bilişleri ve mizaç özelliklerini saptamak, vaka ve kontrol grupları arasında bir fark olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamız, 15.06.2022-01.03.2023 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine ayaktan başvurusu esnasında major depresyon tanısı konan 90 hasta ve hastalarla sosyodemografik özellikler açısından eşleştirilmiş 90 sağlıklı kontrolün katılımıyla tamamlanmıştır. Katılımcılara sosyodemografik veri formu, Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Uykusuzluk Şiddeti İndeksi (UŞİ), Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ), Uykusuzluğu Felaketleştirme Ölçeği (UFÖ) ve Temperament Evaluation of Memphis, Pisa, Paris, San Diego Autoquestionnaire (TEMPS-A mizaç envanteri) uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 90 major depresyon tanılı hastanın; %80' i kadın (n=72) ve %18' i erkek (n=18)'ti. Hasta grubunun yaş ortalaması 32,2 ± 13,6 idi. Depresyonu olan bireylerin BDÖ, BAÖ, UŞİ, PUKİ, UFÖ gece, UFÖ gündüz ve UFÖ toplam skorları ve TEMPS-A mizaç ölçeği alt bileşenlerinden depresif, siklotimik, irritabl ve anksiyöz mizaç skorları kontrol grubu bireylere göre anlamlı ölçüde daha yüksektir (p<0,001). Depresyon hastalarında kontrol grubuna göre baskın mizaç daha sık görülürken, depresyon grubundaki baskın mizaç sayıları da kontrollerden daha yüksektir (p<0.001). Depresyon hastalarında; UFÖ gece puanları ile UŞİ puanları arasında yüksek düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki (p<0.001, r=0,688); UFÖ gündüz puanları ile yaş arasında orta düzeyde negatif yönde anlamlı ilişki (p<0.001, r=-0,357), UŞİ ile yüksek derecede pozitif yönde anlamlı ilişki (p<0.001, r=0,542); UFÖ toplam puanları ile yaş arasında düşük düzeyde negatif yönde anlamlı ilişki (p<0.001, r=-0,354), UŞİ ile yüksek düzeyde pozitif yönde anlamlı ilişki (p<0.001, r=0,715), TEMPS-A anksiyöz mizaç skoru ile yüksek düzeyde pozitif yönde anlamlı ilişki (p<0.001, r=0,504) tespit edilmiştir. Yapılan ileri düzey lojistik regresyon analizinde depresyon hastalarında UFÖ gece, UFÖ gündüz ve UFÖ toplam puanları üzerinde etkili olabilecek faktörlerin etkisi çok değişkenli olarak ayrı ayrı değerlendirildiğinde; UFÖ gece puanı için UŞİ puanının yordayıcı bir faktör olduğu, UFÖ gündüz puanları için yaş ve UŞİ puanının yordayıcı olduğu, UFÖ toplam puanı için ise yaş, TEMPS-A anksiyöz mizaç skoru ve UŞİ puanlarının yordayıcı faktörler olduğu saptanmıştır. Sonuç: Major depresyon tanılı bireylerde uykusuzluk yakınması ve bu yakınmaya neden olabilecek uykusuzluğu felaketleştirici bilişsel çarpıtmalar sıktır. Uykusuzluk şiddetinin artması ve anksiyöz mizaç skorlarının yüksekliği bu işlevsiz bilişler üzerinde pozitif yönde yordayıcı bileşenlerken, yaşın artması negatif yönde yordayıcı bir faktör olarak tespit edilmiştir. Tedavide bu faktörler göz önüne alınarak yapılacak bilişsel yönelimli müdahalelerin hastalığın nüksünü ve süreğenleşmesini önlemede önemli katkılar sağlayabileceği düşünülmektedir. Introduction: Major depression is a common psychiatric illness that affects approximately 20% of the population and has a combination of psychological, cognitive, behavioral and physical symptoms. Insomnia symptom is one of the most common residual symptoms that are common in depressive patients and cause relapses in the post-treatment period. In this study, we aimed to determine the symptoms of insomnia, cognitions about catastrophizing insomnia, and temperament characteristics by making assessments about sleep at the time of admission in individuals who were diagnosed with major depression. At the same time, we aimed to evaluate sleep in control group individuals without mental complaints, to determine sleep cognitions and temperament characteristics, and to investigate whether there is a difference between the case and control groups. Method: Our study was completed with the participation of 90 outpatients diagnosed with major depression, who applied to Çanakkale Onsekiz Mart University Faculty of Medicine, Psychiatry outpatient clinic between 15.06.2022 and 01.03.2023, and 90 healthy controls matched with the patients in terms of sociodemographic characteristics. Sociodemographic Data Form, Beck Depression Inventory (BDI), Beck Anxiety Inventory (BAI), Insomnia Severity Index (ISI), Pittsburgh Sleep Quality Index (PUQI), Insomnia Catastrophizing Scale (ICS) and Temperament Evaluation of Memphis, Paris, Pisa, San Diego Autoquestionnaire (TEMPS-A temperament inventory) was applied. Results: A total of 90 patients with major depression (80% female (n=72) and 18% male (n=18)) were included in the study. The mean age of the patient group was 32.2 ± 13.6. BDI, BAI, ISI, PUQI, ICS night, ICS daytime and ICS total scores and depressive, cyclothymic, irritable and anxious temperament scores of the TEMPS-A temperament scale subcomponents of individuals with depression are significantly higher than the control group individuals (p<0.001). Dominant temperament was observed more frequently in patients with depression compared to the control group, and at the same time, the number of dominant temperaments in the depression group was higher than the controls (p<0.001). A highly positive and significant correlation (p<0.001, r=0.688) was observed between ICS night scores and ISI scores in patients with depression. There was a moderately negative and significant relationship between ICS daytime scores and age (p<0.001, r=-0.357), a highly positive significant relationship with ISI (p<0.001, r=0.542); a low level of negative significant correlation between ICS total scores and age (p<0.001, r=-0.354), a high level of positive significant relationship with ISI (p<0.001, r=0.715), a high level of positive correlation with TEMPS-A anxious temperament score and a significant positive correlation (p<0.001, r=0.504). In the advanced logistic regression analysis, when the effects of factors that may have an effect on the ICS night, ICS daytime and ICS total scores in depression patients were evaluated separately as multivariate; it was determined that the ISI score was a predictive factor for the ICS night score, age and ISI score were the predictors for the ICS daytime scores, and age, TEMPS-A anxious temperament score and ISI scores were the predictors for the ICS total score. Conclusion: Complaining of insomnia and disastrous cognitive distortions that may cause this complaint are common in individuals diagnosed with major depression. Increasing severity of insomnia and high anxious temperament scores were positively predictive factors on these dysfunctional cognitions, while increasing age was found to be a negative predictor factor. It is thought that cognitive-oriented interventions to be made by considering these factors in treatment can provide important contributions in preventing the recurrence and chronicity of the disease.
Bağlantı
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=a0OMTmEd_3mfOBxT8SiBTGKnCnkvGk7VfaIWlY1yutW3HwNNJAmsRUVnAPY3Mz4Hhttps://hdl.handle.net/20.500.12428/5231