Unplugging the Cyborg: The Female Cyborg Experience in James Tiptree Jr.’s The Girl Who Was Plugged In
Citation
Şen, S. Y., & Akaltun Akan, E. (2024). Unplugging the Cyborg: The Female Cyborg Experience in James Tiptree Jr.’s The Girl Who Was Plugged In. ASSOS İnsan Ve Toplum Bilimlerinde Araştırmalar Dergisi, 1(2), 26-39.Abstract
The concept of freedom is integral to cyberpunk literature and is prominently explored through the depiction of the
cyborg figure, particularly female cyborg figure, as seen in James Tiptree Jr.’s novella, The Girl Who Was Plugged In
(1973). Tiptree’s novella explores the intersection of the human and the machine in relation to agency, identity, and
independence through P. Burke, who lives in and experiences sociality through Delphi’s synthetic body. Set in
dystopian future, the narrative enables a critical investigation of human existence and freedom in the cyberpunk age’s
intertwining organic and synthetic realms. As P. Burke navigates her existence in Delphi's body, the tension between
genuine human desires and the constraints imposed by technological interfaces as well as organKc lKmKtatKons of the
body evokes a certaKn questKon assocKated wKth such KntrKcate and conflKctKng sKtuatKon: Does the transformative cyborg experience liberate or subjugate the individual? Drawing on Deleuze & Guattari’s notion of rhizome and Donna
Haraway’s explorations on how the figure of cyborg challenges the phallocentric Western discourse, this paper aims
to examine freedom and agency within the portrayal of the female cyborg in James Tiptree Jr.’s The Girl Who Was
Plugged In and argues that the cyborg experience presents both a deconstruction and reaffirmation of humanistic values in a shifting context. – Siberpunk edebiyatının ayrılmaz bir parçası olan özgürlük kavramı, özellikle kadın siborg figürü
ve temsilleri aracılığıyla öne çıkar ve James Tiptree Jr.’ın kısa romanı Uzaktan Kumandalı Kız (1973)
da bu temsilin en dikkate değer örneklerinden birini sunar. Tiptree’nin novellası, Delphi isimli sentetik
bedende yaşayan ve bu beden aracılığıyla toplumla sosyallik kuran P. Burke isimli karakter üzerinden,
eylemlilik, kimlik ve bağımsızlık bağlamında insan ile makinenin kesişimine dair bir keşfe çıkar.
Distopik bir gelecekte geçen bu hikâye, organik ve sentetik âlemlerin iç içe geçtiği siberpunk çağında
insan varlığı ve özgürlük hakkında kritik sorgulamalar gerçekleştirmeyi mümkün kılar. P. Burke,
Delphi’nin bedeninde varlığını sürdürürken, gerçek insan arzuları ile teknolojik interfazların koyduğu
kısıtlamalar ve bedenin organik sınırlamaları arasındaki gerilim, bu tür karmaşık ve çelişkili bir
durumla ilişkilendirilebilecek belirli bir soruyu gündeme getirir: Siborg deneyimi bireyi özgürleştirir
mi yoksa boyunduruk altına mı alır? Deleuze & Guattari'nin rizom kavramı ve Donna Haraway’in
siborg figürünün fallosantrik Batı söylemini nasıl sorguladığı üzerine araştırmalarından hareketle, bu
makale, kadın siborg tasvirinde özgürlük ve eylemliliği incelemeyi amaçlamakla birlikte, James
Tiptree Jr.’ın, Uzaktan Kumandalı Kız’ındaki siborg deneyiminin, değişen bağlamlar içerisinde,
hümanistik değerleri hem yapıbozuma uğrattığı hem de tasdik ettiğini iddia etmektedir.
Volume
1Issue
2URI
https://dergipark.org.tr/tr/pub/assos/issue/86091/1423652https://hdl.handle.net/20.500.12428/6605