Covid-19 döneminin yarattığı toplumsal değişme sürecinin hemşirelerin mutluluk tanımlamaları üzerindeki etkisinin eleştirel realist bir perspektiften değerlendirilmesi
Abstract
"Covid-19 Döneminin Yarattığı Toplumsal Değişme Sürecinin Hemşirelerin Mutluluk Tanımlamaları Üzerindeki Etkisinin Eleştirel Realist Bir Perspektiften Değerlendirilmesi" tez çalışması ekseninde bedene yansıyan pratiklerin ve duygulanım süreçlerinin hemşirelerin mutluluk tanımlamalarına dayanan sosyo-kültürel yapı ve mekanizmalara ilişkin toplumsal eleştiri ve bu eleştiriyi meşrulaştıran temel dinamiklerin eleştirel realist perspektiften incelenmesi ve bu anlamda model ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Çalışmanın temel problemi, covid-19 döneminde çalışan hemşirelerin gündelik ve mesleki yaşantılarındaki toplumsal değişme süreçlerinin onların yaşam kalitesi ve mesleki doyuma ilişkin görüşleri üzerinde önemli değişiklikler yarattığı ve bu değişikliklerin mutluluk kavrayışlarındaki dönüşümle ilişkili olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Bu durum aslında toplumsal eleştiri biçimidir ve duyguya ilişkin hissedilen şeylerin eleştirel bir boyutunun olduğunun göstergesidir. Eylemlerin herhangi bir alandaki sosyal yapılardan etkilendiğini ancak sadece bunlar tarafından belirlenmediğini bireysel bakış açılarını da keşfetmenin gerekliliğini vurgulaması anlamında mikro kodlama sürecinde bireysel olay ve algıları analiz ederken nitel araştırma deseni ekseninde temellendirilmiş kuram ve eleştirel realizm ilişkisi kullanılmıştır. Hemşirelerin "söylem evren"lerine ulaşmak amaçlandığından "abdüksiyon" temellendirilmiş kuram kodlamasında kullanılmıştır. Söz konusu betimlemelerin yeniden bağlamsallaştırılması aşamasında ise retrodüksiyon benimsenmiştir. Bu bağlamda hemşirelerin izah etme biçimlerinden yola çıkarak -tikeldengelim/abdüksiyon ile- yeniden bağlamsallaştırma-betimlemeler ile model oluşturulmaya çalışılmış ve bu anlamda üç model oluşturulmuştur Her üç model de söylem evrenini temsil etmekle birlikte son model yapı ve mekanizmalarla ilgili yapabilirlikler yaklaşımı ile ilişkilendirildiğinden geriçıkarım/retrodüksiyon aşamasına denk gelmektedir. Araştırmanın evrenini Covid-19 döneminde çalışan hemşireler oluştururken araştırmanın örneklemini ise Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Hastanesinde covid-19 dönemi çalışan 48 hemşire-hemşireler oluşturmaktadır. Bu çalışmada nitel araştırma ekseninde mülakatlar, gözlemler, dokümanlar ve işitsel-görsel materyaller veri toplama tekniği kullanılmakta, görüşmeler yarı yapılandırılmış soru formuna göre düzenlenmektedir. Çalışma ekseninde yarı yapılandırılmış görüşme formları MAXQDA programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bireylerin bireysel ve ortak eğilimlerine dair bir keşif süreci ekseninde temellendirilmiş teori deseni bağlamında teori geliştirmek amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında mutluluk tanımlamalarındaki farklılaşmaların onların içinde bulundukları öznel gerçeklik koşullarına bağlı olarak geliştirdikleri söz konusu sürecin idare edilişine yönelik eleştirel ya da destekleyici tutumda somutlaştığı ileri sürülmektedir. Pandemi döneminde hem gündelik hem de mesleki yaşantılarında ortaya çıkan riskler ve bu riskleri idare etme çabası pandemi koşullarındaki makro politikalar için praksis alanında elde edilen deneyimlere bağlı anlamlı bir eleştiri potansiyeli taşımaktadır. Mutluluğun sosyolojik analizi gerek duygu sosyolojisi gerekse de sosyal politikalar açısından bugün sosyo-kültürel-ekonomik ve politik süreçlerde iyileşmenin söz konusu olması ile mümkündür. Hemşirelerin hem gündelik hem de mesleki yaşantılarına ilişkin öznel gerçeklik düzeylerindeki mutluluk kavramsallaştırmasının daha ihtiyaçları karşılayan eşitlikçi sosyal ve sağlık politikaları üretebilmek amacıyla önemli bir gösterge niteliğinde olduğundan yapabilirlikler yaratmak yaklaşımı önemli bir perspektif sunmaktadır. "Evaluation of the Impact of the Social Change Process Created by the Covid-19 Period on Nurses' Definitions of Happiness from a Critical Realist Perspective" thesis study aims to examine the practices and affective processes reflected on the body in the axis of social criticism of socio-cultural structures and mechanisms based on nurses' definitions of happiness and the basic dynamics that legitimize this criticism from a critical realist perspective and to create a model in this sense, is intended. The main problem of the study is based on the idea that the processes of social change in the daily and professional lives of nurses working in the covid-19 period have created significant changes on their views on quality of life and professional satisfaction and that these changes are related to the transformation in their perceptions of happiness. This is actually a form of social criticism and shows that there is a critical dimension to what is felt about emotion. In the sense that the actions are influenced by the social structures in any field but not only by them, and that it emphasizes the necessity of discovering individual perspectives, the relationship between theory and critical realism based on the qualitative research design was used while analyzing individual events and perceptions in the microcoding process. Since it was aimed to reach the "discourse universe" of nurses, "abduction" was used in the grounded theory coding. In the process of re-contextualizing these descriptions, retroduction was adopted. In this context, starting from the way nurses explain, it was tried to create a model with re-contextualization-descriptions - with particular-balance/abduction - and in this sense, three models were created. Although all three models represent the discourse universe, they correspond to the retroduction stage since they are associated with the latest model structure and mechanism feasibility approach. While the population of the study consists of nurses working in the Covid-19 period, the sample of the study consists of 48 nurses-nurses working in the covid-19 period at Çanakkale 18 Mart University Hospital. In this study, interviews, observations, documents and audio-visual materials data collection technique are used in the axis of qualitative research, and interviews are arranged according to a semi-structured questionnaire. Semi-structured interview forms were analyzed using the MAXQDA program in the study axis. It is aimed to develop theories in the context of a theory pattern based on a discovery process about the individual and common tendencies of individuals. Within the scope of this study, it is suggested that the differentiations in the definitions of happiness are embodied in the critical or supportive attitude towards the management of the process in question, which they develop depending on the subjective reality conditions they are in. The risks that arise in both their daily and professional lives during the pandemic period and the effort to manage these risks have the potential to be a meaningful criticism for macro policies in pandemic conditions depending on the experiences gained in the field of praxis. The sociological analysis of happiness is possible both in terms of the sociology of emotion and social policies today with the improvement in socio-cultural-economic and political processes. Since the conceptualization of happiness at the subjective levels of reality of nurses in both their daily and professional lives is an important indicator for producing more egalitarian social and health policies that meet more needs, the approach of creating feasibility offers an important perspective.
URI
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=nLNfCsWgUluh5T2iyudShpuVNY9WEO2yekT2uw7-lb66ocp9SmWB4OTXkzAfnanthttps://hdl.handle.net/20.500.12428/5009