Uluslararası etik, insancıl müdahale ve koruma sorumluluğu: Libya ve Suriye örnekleri üzerinden bir çözümleme
Citation
Demirbaş. Ç. E. (2017). Uluslararası etik, insancıl müdahale ve koruma sorumluluğu: Libya ve Suriye örnekleri üzerinden bir çözümleme. Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.Abstract
Soğuk Savaş'ın sona ermesini takip eden 1990'lı yıllarda ortaya çıkan yaygın insancıl müdahale uygulamaları, insancıl müdahale kavramının uluslararası politikada ve dolayısıyla uluslararası ilişkiler disiplininde önemli bir yer tutmasına zemin hazırlamıştır. Özellikle 1999 Kosova müdahalesinin insancıl gerekçeler öne sürülerek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) yetkilendirmesi olmaksızın gerçekleştirilmesi, uluslararası sistemin temel düzenleyici ilkesi olarak kabul edilen devlet egemenliği ilkesi ile insancıl müdahaleye meşruiyet sağlayan insan hakları normları arasında çatışmalı bir durum yaratmıştır. Bu çatışmalı durumun aşılabilmesi için 2001 yılında 'Müdahale ve Devlet Egemenliği Uluslararası Komisyonu (International Commission on Intervention and State Sovereignty – ICISS)' tarafından Koruma Sorumluluğu (KoS) kavramı ortaya atılmıştır. KoS, egemenliğin devletlere yalnızca bir hak olarak tanınmadığına, aynı zamanda sorumluluklar da yüklediğine işaret etmektedir. 'Sorumlu Egemenlik (Sovereignty as Responsibility)' biçiminde tasarlanan bu yeni egemenlik anlayışı, devletlere vatandaşlarının temel haklarını koruma sorumluluğunu yüklemektedir. Devletlerin bu sorumluluğu yerine getir(e)memeleri ya da bizzat vatandaşlarının temel haklarını ihlal etmeleri halinde uluslararası toplumun koruma sorumluluğu doğmaktadır. KoS doktrininin ilk uygulaması 2011 yılında Libya'da vuku bulan iç-savaşa yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Müdahale BMGK yetkilendirmesiyle gerçekleştirilmiş olmakla birlikte, müdahalenin yasal yetki sınırları ve meşruiyet kaynakları yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Libya ile hemen hemen aynı dönemde başlayan Suriye iç-savaşı ise günümüze kadar olan süreçte büyük bir insani kriz durumuna evrilmiş ancak KoS henüz uygulanamamıştır. Bu çalışmada Libya ve Suriye örnekleri bağlamında, insancıl müdahale ve yeni çerçevesiyle KoS doktrininin ahlaki iddiaları ile uluslararası politikanın gayri-ahlaki olarak tasvir edilen kendine has dinamikleri arasındaki uyuşmazlık ele alınmaktadır. Increasing number of humanitarian intervention examples following the end of Cold War prepared the ground for growing importance of the concept in international politics and International Relations Discipline. The intervention in Kosovo War on the ground of the humanitarian reasons without the authorization of United Nations Security Council created a conflict between the principle of sovereignty, which is the principal element of the Westphalian international system, and human rights norms that provide legitimate ground to the humanitarian intervention. To overcome this conflict, the International Commission on Intervention and State Sovereignty (ICISS) put forward a concept, namely Responsibility to Protect (R2P), in 2001. According to the ICISS, state sovereignty is not only a right but also a responsibility imposed on state authorities to protect their own citizens. This new understanding of sovereignty which is designed as Sovereignty as Responsibility, also imposes a responsibility to the international community to protect human beings from the serious human rights violations. If a state can not or do not protect its own citizens from violations or it violates human rights itself, the responsibility to protect of the international community will emerge. The first implementation of R2P was carried out in Libyan civil war in 2011. Although it was authorized by the UNSC, its legal limits and sources of legitimacy were criticized intensely. In Syria another example of civil war started almost simultaneously with Libya and evolved to a huge humanitarian crisis until now, but the R2P is not implemented yet. In this study, the conflict between the moral claims of humanitarian intervention and its new framework, namely R2P, on the one hand, and the sui generis dynamics of international politics, which was characterized as an amoral field, on the other, is discussed in the context of Libyan and Syrian examples.